Oluşturulma Tarihi: Temmuz 09, 2000 00:00
Deniz SİPAHİYÜKSEK Öğretim Kurulu, Cuma günü saat 10.00'da toplandı. YÖK, 22 üniversite için Cumhurbaşkanı'na sunulmak üzere üçer rektör adayını belirleyecek, bazı fakültelere de dekan atamaları yapacaktı. Saat daha 15.00 olmamıştı ki, telefonlarımız çalmaya başladı. Üniversite camiasındaki dostlarımız, ‘‘YÖK'ün, Cumhurbaşkanı’na göndereceği listede Emin Alıcı ve Fethi İdiman yokmuş!‘‘ deyip dedikodunun aslı olup olmadığını öğrenmek istiyorlardı. Arayıp Prof. Dr. Fethi İdiman'a sorduk. İdiman, önce cevap bile veremedi. Uzunca bir sessizlikten sonra ‘‘Bunun dedikodu olmasını tercih ederim. Dilerim, böyle bir şey gerçekleşmez‘‘ diye konuştu. Ardından Prof. Dr. Emin Alıcı'yı aradık. Alıcı, şoku daha atlatamamıştı. ‘‘Ne yazık ki doğru; Ankara'dan gelen
haberler bu yönde. Yapılanı demokrasi adına uygun bulmuyorum‘‘ dedi. YÖK'ün listesinde ilk sıraya yerleşen Prof. Dr. Faik Sarıalioğlu'na oy veren öğretim üyeleri ise üniversite koridorlarında erken kutlama yapıyorlardı. Rektörlük seçimlerinde Emin Alıcı 449, Fethi İdiman 389 oy almıştı. Faik Sarıalioğlu 142 oyda kalmıştı. Prof. Dr. Özcan Gökçe ve Prof. Dr. Orhan Uslu da yasa gereği YÖK'ün listesinde yer almışlardı. İki eski dost olan Alıcı ve İdiman'ın, araları Tıp Fakültesi'ndeki Dekanlık seçimleri sırasında açılmıştı. Alıcı, başlattığı ‘‘aktif eğitimin‘‘ başarılı olması adına bir dönem daha Dekan olmayı arzu ediyordu. Alıcı, şunları söylüyor: ‘‘Rektör olmak, dekan olmak benim için bir hedef değildir. Hedefim Dokuz Eylül Üniversitesi'nin başarısıdır, yücelmesidir. Benim sorumluluğum öğrencilerimizedir, velilerimizedir, üniversitemizedir. Seçimlere bile girmeyi düşünmemiştim. Farklı bir tavırla karşılaşınca mecbur kaldım...‘‘ Alıcı'ya ‘‘Sarıalioğlu'nun atanması durumunda ne yapacaksınız?‘‘ diye sorduk. Şöyle cevapladı: ‘‘Arkadaşımıza elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışırız...‘‘ * * * TÜRK insanı vatanı için kanıyla, canıyla, malıyla bir bedel ödedi. Sonuçta işgal altındaki topraklarını geri aldı. Şimdi sıkıntı demokrasimizde... Sorun demokrasi adına bedel ödemeyişimizde... Demokrasiyi bir yaşam biçimi haline getiremeyişimizde... Çoğu zaman olayları kişiselleştiriyoruz. Kendimiz adına istediğimiz hoşgörüyü başkalarına göstermiyoruz. ‘‘Bana ne...‘‘ deyip; kaçıyoruz. Sonra da çarpıklıklarla karşılaştığımızda bağırıp çağırıp, ne yapacağımızı şaşırıyoruz. Oysa demokrasiyi herkes adına istemek gerekiyor. * * * DOKUZ Eylül Üniversitesi seçimlere giderken de huzursuzdu, şimdi de... Evet, YÖK'ün kararında yasalara aykırı bir durum yoktur ama... Gelenekler hiçe sayılmıştır; oy atan bin 6 öğretim üyesine saygısızlık yapılmıştır. Seçimle başa gelen kişiler, kurumda çalışanların desteklerini arkalarına almak zorundadırlar. Aksi taktirde bütünlük bozulacaktır. Prof. Dr. Faik Sarıalioğlu'nun kişiliğine, vizyonuna, bilimadamlığına söyleyecek ya da eleştirecek bir tek sözümüz yok. Üniversite'nin geleceği adına gece gündüz çalışacağından da eminim. Endişemiz demokrasinin yıpratılacak olmasıdır. Günlük problemlerin uzun vadeli politikaların önüne geçebilecek olmasıdır. Bilimin üretileceği yerde dedikodunun üretilebilecek olmasıdır. Sonuçta kurumun itibar kaybetmesidir.
button