Güncelleme Tarihi:
Seçim çalışmaları kapsamında Diyarbakır'da bulunan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, DHA muhabirinin sorularını yanıtladı. Demirtaş, Başbakan Yardımcıları Yalçın Akdoğan ile Bülent Arınç tarafından gündeme getirilen, "AK Parti varsa çözüm süreci var, yoksa yoktur" sözlerini değerlendirirken, "Bir defa AKP döneminde başlamış bir çözüm sürecidir. Fakat, bu parlamentoda yasası çıkmış, devlete mal olmuş, daha çok topluma mal olmuş bir süreçtir. Dolayısıyla bir partinin 'çözüm süreci bana bağladır, ben varsam var, ben yoksam Türkiye'de kıyamet kopsun, canınız cehenneme savaş mı olur, süreç biter beni ilgilendirmez' gibi bir tarzı çok yanlış görüyoruz. Yani HDP olsun olmasın çözüm süreci olmalı, olur. Barışın arkasında dururuz her halükarda. Onların da çıkıp bu netlikte konuşmasını beklerdim. Yani 'AKP olsa olmasa da Türkiye'nin barışa ihtiyacı var' diyebilmeliydiler. Barışı rehin alıp bize oy vermezseniz savaş çıkar bu ülkede demek çok doğru bir yaklaşım değil. Ben her halükarda çözüm sürecinin devam edeceğini düşünüyorum. AKP olsun olmasın. Barış bizim açımızdan ahlaki ilkesel bir duruştur. Partilerimizin başarı durumuna göre biz Türkiye'de barışı savaşı tartışmayız bile" dedi.
"BİZ ÇAĞRI YAPMADAN, BAŞBAKAN İLE 10 DAKİKA GÖRÜŞTÜM"
Demirtaş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun seçim sürecinde kendisini sorumlu tutukları kobani olayları ile ilgili bir soru üzerine ilk kez bir bilgiyi açıkladı. Demirtaş, Kobani olayları konusunda büyük bir haksızlık, yalan, iftira kampanyası yürütüldüğünü, yaşananları kendilerinin de bildiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Ben 5 Ekim akşamı Sayın Başbakan ile kapalı bir telefon görüşmesi yaptım. 10 dakika kadar. Aslında kamuoyu bu görüşmeyi bilmiyor. Fakat, ben o görüşmede 10 dakika boyunca sayın Başbakan'a şunu anlatmaya çalıştım. Biz Başbakan ile konuştuğumuzda çağrı falan da yapmamıştık. 'Şu anda insanlar sokağa çıktı' dedim, 'her tarafta sokağa çıkıyor insanlar, durum çok kritik ve lütfen bu gece müdahale edelim, ne olur bu gece ne yapılacaksa birbirimize yardım edelim ve sınır kapısı IŞİD'in eline geçmeden gerekli desteği sunalım' dedim. Çünkü, 'söz vermiştiniz. Üzerinden bir hafta geçti görüşmemizden söz vermiştiniz, destek olunacaktı ama olmadınız, ve insanlar çok öfkeli ve şu anda sokaktalar haberiniz var mı dedim. Çağrı da yapmamıştık. Sayın Başbakan bunu inkar edemez her halde bütün ricalarıma, ısrarlarıma rağmen durumu anlamakta uzak, oyalamacı, ciddiyetsiz bir tavır durum sergiledi. Bir Başbakana yakışmayan, bir Başbakan sorumluluğu ile hareket etmediğini anlamıştım ve durumu okuyamadığını arkadaşlarıma belirttim ve 'Başbakan durumu okuyamıyor, durumun ciddiyetinin farkında değil' demiştim. Şimdi çıkmış beni suçluyorlar ama kusura bakmasınlar konuşacak çok şey var ama inşallah geniş zaman bütün bunları kısmet olur Başbakan ile bir canlı yayına çıkarsak beraber tartışırız. Biz Amerika'nın, onun bunun uşaklığını asla yapmadık. Asla hiç bir yerden kirli ilişki içerisine emir talimat ilişkisi içerisine girmedik. Bir halk çocuğuyuz, bir halk hareketiyiz, bir Türkiye partisiyiz,. Ülkemizin zararına toplumun, halkın zararına olacak hiç bir iş içerisinde olmadık, olmayız."
"OK YAYDAN ÇIKMIŞTI, BAŞBAKAN'A BUNU ANLATMAYA ÇALIŞIYORDUK"
Demirtaş, Başbakan'ın o görüşmeden sonra çıkıp bir açıklama yapması durumunda toplumun teskin olacağını, toplumun öfkesini durdurabileceğini de belirterek, "Çünkü, ok yaydan çıkmıştı ve Başbakana bunu anlatmaya çalışıyorduk. Kendisi bunu anlamak yerine toplumla alay etmeyi, bizimle alay etmeyi hafife almayı tercih ediyordu. 'Kobani düştü düşecek' havaları ile 'işte bakın bize muhtaç oldunuz' biz dediğimizde bu ülkenin evlatlarıyız, kendi devletimizden hükümetimizden yardım istemeyeceğiz de kimden isteyeceğiz. Bize resmen o dönemde zenci muamelesi yaptılar. Başbakan iyi biliyor bunu ortaya çıkan tablonun sorumlusu HDP falan değil, Demirtaş değil. Benim şahsen yaptığım bir çağrı falan yok, halen çıkmış yalan konuşuyor kendisi, 'bir Twit attı ortalığı karıştırdı' diyor kendisi diyor da çıkarsın baksın var mı yok mu? Üzücü olaylardı hepsinden büyük üzüntü duyduk. Olmaması içinde çaba sarf ettik" dedi.
"BAŞBAKAN BAZEN KARIŞTIRIYOR, BENİ BAŞBAKAN, KENDİNİ MUHALEFET LİDERİ SANIYOR"
Demirtaş, Hükümetin ve Başbakan'ın Kobani olaylarının sorumlusu kendileriymiş gibi davranmak yerine hesap vermesi gerekenlerin kendileri olduğunu öne sürdü. Demirtaş, "Zannedersin ki yıllardır ben Başbakan'ın kendisi muhalefet lideridir. Kalkmış bize hesap soruyor. Başbakan sensin, İçişleri Bakanlığı sizde, emniyet size bağlı, kolluk güçleri size bağlı, istihbarat size bağlı. Bütün bu olup bitenlerin sorumlusu sizsiniz önce sen Ahmet Davutoğlu olarak sen çıkıp hesabını ver. Başbakan ben değilim unutuyor bazen karıştırıyor beni Başbakan sanıyor kendisini muhalefet lideri zannediyor" dedi.
"ELİ GÜÇLENMİŞ HDP'NİN ÖCALALAN VE KANDİL ÜZERİNDE ETKİ GÜCÜ ARTAR"
Hükümet üyelerinin, HDP ve Kandil'in Abdullah Öcalan'ı etkisiz kılmaya çalıştıkları ile ilgili değerlendirmeleri üzerine Demirtaş, "Valla ben kendini esprili biri zannederdim ama onların esprisi, şakası daha komik bence bu gülünebilecek bir şey ancak" dedi. Meclise güçlü giren HDP'nin silahsızlanma kongresinin toplanması ve silahların devre dışı bırakılmasına etkilerinin ne olacağına dair soru üzerine ise Demirtaş, şöyle konuştu:
"Çok önemli bir katkı sağlar, parlamentoda güçlü bir HDP Kürt'ün de Türk'ünde birlikte ve barış içerisinde yaşaması inancının her şeyden önce artmasına vesile olur. Müzakere sürecinde ikna gücü daha kuvvetlenmiş olur. Eli güçlenmiş olur, demokratik siyasete olan inanç artar ve bu çerçevede HDP yeniden müzakerelere dahil olursa ben inanıyorum ki hem sayın Öcalan, hem Kandil üzerinde etki gücümüz artar ve yeni anayasanın yapılması, müzakerelerin yapılması, silahsızlanma gibi konular çok hızlı bir şekilde gündeme girer ve hayat bulur."
"KENDİ TEDBİRİMİZİ ALARAK ÇALIŞMALARIMIZI YÜRÜTÜYORUZ"
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, son olarak evine düzenlenen polis baskını ile ilgili yürütülen soruşturmaya değinerek, "Evime yapılan polis baskını ile ilgili soruşturmanın sonucu iletilmedi. Aslında bir gündü bitirilebilir bir soruşturmaydı. Sonucu henüz bana aktarılmış değil. Fakat, şunu hep söyledik, Türkiye'de siyaset yapmak hele bizim gibi bir partide siyaset yapmak risktir. Bu riski göze almayan zaten bizim partimizde siyaset yapmaz. Allah'tan başka hiç kimseden korkumuz yoktur, olmadı da. Yani bir canımız varsa Allah evet dediği zaman emanetini geri alır. Onun dışında bizim kimseden korkacak halimiz yok. Bize yönelik bazı girişimler, hareketler istihbari bilgilerde geliyor, Kendi tedbirimizi alarak çalışmamızı moralle sürdürüyoruz dedi.