Güncelleme Tarihi:
Demirtaş, Şirinevler Meydanı'ndaki seçim çadırı ile Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi'ndeki esnafı ziyaret etti.
Esnafın ikramlarının tadına bakan Demirtaş, ardından Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'ne geçti.
Demirtaş, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin çok farklı kültür ve inançları bünyesinde barındırdığını söyledi. Siyasetçilerin ve devlet adamlarının ürettiği projelerin sorunları çözmede yeterince etkin rol oynamadığını, din adamların daha güçlü ve etkili olduğunu ifade eden Demirtaş, şöyle konuştu:
"Ülkemizde bütün toplumsal kesimler yani Kürt, Türk, Arap, Çerkez olmak üzere bütün kimlikler bütün inançlar çok zahmetler, sıkıntılar çekmiştir. Bu sıkıntılı günlerde bizi huzura götürecek bir hamle yapmak istiyoruz. Parti olarak bu seçimlerde bu hamleyi yapmak istiyoruz. Bu topraklar binlerce, on binlerce yıldır yaşayan kavimler, sonradan gelenler, yaşamış dinler, inançlar bu topraklarda büyük medeniyetler kurmuş milletler var. Her birinin halen izleri var. Türkiye'nin neresine giderseniz gidin, bu kavimlerin izlerini görürsünüz. Kars'ta, Artvin'de, Ankara'da, İstanbul'da da öyledir. Ülkenin her bir kasabasında, köyünde o tarihin, medeniyetin izleri vardır. Bu kültür ve medeniyetler bu topraklarda yaşıyorsa, bu inançlar yaşıyorsa siz onları yok sayamazsınız."
Demirtaş, herkesin istediği inanca göre yaşayacağını, hiç kimseye bu konuda baskı yapılamayacağını söyledi.
Devleti yönetenlerin, farklı dinleri yaşayanlara baskı yapamayacağını ifade eden Demirtaş, "Devlet kendi halkı içindeki bütün inançlara eşit yaklaşmalı, hizmet yapmalı. Ayrım gözetemez. Diyanet İşleri Başkanlığı, bir dinin hatta bir mezhebin hizmetini yürütüyor. Dinin hizmetini de yapsa ona da itirazımız olmaz ama onu da çarpıtarak yapıyor" diye konuştu.
Demirtaş, dinin Allah ile kul arasında yaşanacağını, dine, devletin karışamayacağını vurguladı.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kaldırılmasını da bu nedenle istediklerini vurgulayan Demirtaş, şöyle devam etti:
"Diyanet İşler Başkanlığı dini devletin hizmetine sokmaya çalışıyor. Oysa Allah, insanlara dini gönderirken, devletlerin dini olarak göndermemiştir. İnsanların dini toplumun malıdır. Din, Allah ile kul arasındadır. Devlet ile vatandaş arasında değil. Türkiye Cumhuriyeti devleti, halka karşı dinimizi inancımızı nasıl kullanacağının peşinde. Bunun politikası da diyanete teslim edilmiş. Bu yüzden diyanet kaldırılmalı ve onun yerine inanç hizmetleri başkanlığı kurulmalı diyoruz. İnanç hizmetleri daire başkanlığı olmalı."
Demirtaş, vergi veren bütün insanlara din, dil ırk ayrımı yapmadan hizmet edilmesi gerektiğini aktardı.
Kurulmasını istedikleri inanç hizmetleri başkanlığı sayesinde de bu hizmetlerin sağlanacağını kaydeden Demirtaş, şöyle devam etti:
"Cemevinin mi, kilisenin mi ihtiyacı var, oradan karşılayalım ama herkes yararlansın. 'Bu camidir bizim kıymetimizdir buna hizmet edelim. Diğeri bizi ilgilendirmez' diyemeyiz. Biz de vergi veriyoruz, diğeri de veriyor. Biz devlet olarak vergi alırken, 'Sen Alevisin vergi verme', 'Sen Hristiyansın vergi verme' demiyoruz, vergi alırken ayrım yapmıyoruz, hizmet alırken de yapmamalıyız. Süryani'nin, Ezidi'nin, Hristiyan'ın, Alevi'nin verdiği vergiden sadece bize hizmet yapılırsa o para haramdır. Diyanet İşleri Başkanlığı paraları ne yapıyor? Bunu sormamız lazım.
Din adına Türkiye'nin birinci adamı trilyonluk Mercedes niye alır? Lüks haram değil mi? İsraf haram değil mi? Bu dinin önderiyiz diyorlarsa lüks Mercedeslere binmeyecekler. Yoksul halk işsiz, senin arkandan namaz kılan vatandaşın dolmuşa, halk otobüsüne binecek parası yok. O arabaya verdiğin para halkın parası. O herkesin verdiği parayla alınmıştır. Lüks harcama yapamazsın. Verdiğin hutbelerde sadece devleti koruyamazsın. Dinin işi devleti korumak değildir. Sen bütün fetvalarında, hutbelerinde devleti korursan halka ne olacak? Halka yazık değil mi?"
Gazetecilerin KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın sözlerini hatırlatarak, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tepkisini nasıl karşılıyorsunuz?" sorusu üzerine Demirtaş, şunları söyledi:
"Kıbrıs'ın Cumhurbaşkanı yeni seçilmiş. Hayırlı olsun demeden daha 'Ağzından çıkanı kulağın duysun' diyor. Hani mili irade, hani sandığa saygı? Onun istediği aday seçilmemiş diye bağımsız bir ülkenin cumhurbaşkanına fırça çekiyor. 'İlla bizim yavrumuz olsun' diyor. Hayır diyoruz, eşit olsak olmaz mı diyoruz. O, 'hayır yavrumuz olacaksınız, et tırnak gibi olacağız' diyor. Kürtlere de böyle diyor. Tırnak biz, beyefendi et olacak. Kusura bakmasınlar bütün dünyada adalet eşitlik lafta sözde olmamalı."