Güncelleme Tarihi:
Tuncel’e ’Densiz’ diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştiren Demirtaş, "Densizlikse sizin elinizde özel güvenlik gücü haline getirdiğiniz polisiniz aracılığıyla bize yaptığınız densizliğin daniskasıdır" dedi. Demirtaş, "Sayın Başbakan çıkıp, ’Kaos planı’ndan bahsediyor. Kaos planı budur işte. Özelikle altını çizerek belirtmek istiyorum görünen o ki PKK’yı tahrik etmeye ve ateşkesi fiili olarak zorlamaya çalışan birileri var" dedi.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, yardımcısı Gültan Kışanak ile partisinin Diyarbakır İl Başkanlığı’nda yaptığı basın toplantısında, son günlerde bölgedeki gelişmeler ve İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in Şırnak’ın Silopi İlçesi’nde başkomiseri tokat atmasını değerlendirdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın nevruz öncesi ve sonrası yaptığı açıklamalarda hükümetin verdikleri mesajı duymadığının anlaşıldığını söyleyen Demirtaş, hükümetin h?l? körler ve sağırları oynadığını ileri sürdü. Demirtaş, şöyle dedi:
"Diyarbakır, Batman, Viranşehir, Hakkari, Yüksekova, Silopi’de, Cizre’de birçok yerde son derece hukuksuz, hiçbir müdahale gerekçesi olmamasına rağmen. Çok ilginçtir altını çizerek ifade ediyorum; Yasal açıdan hiçbir müdahale koşulu oluşmamsına rağmen polisin aşırı güç kullanımı, çok sert müdahaleler gerçekleştirmesi hükümetin herhalde mesajlarımıza, taleplerimize verdiği bir yanıt oldu. Biz şundan artık eminiz ki doğrudan hükümetten emir alarak yerel inisiyatifle değil, merkezi bir inisiyatifle hükümetten emir alarak bu müdahaleler gerçekleşiyor. Polis AKP’nin emrinde, hükümetin değil. AKP’nin emrinde çalışır posizyona düşmüş durumda müdahaleler çok sert, çok orantısız, kadın, çocuk özellikle hedeflenerek saatlerce gaz bombalarıyla, coplarla, kalaslarla insanlar meydanlarda işkencelerden geçiriliyor. Maalesef coşkulu nevruz kutlamaları ve bu müdahaleler Türkiye medyasında yer almıyor. Dünyanın başka bir yerinde bunlar yaşansa belki de günlerce medyanın işleyeceği konular medyada yer almıyor. 4 gün içerisinde 3 milyondan fazla insan alanlarda nevruzu kutluyor. Ama bunlar Türkiye’de malasef haber değeri taşımıyor. Ya da birçok yerde küçük çocuklardan kadınlara kadar, kadınlar saçlarından yerlerden sürüklenerek kalas ve coplarla işkencelerden geçiriliyor. Bunlar yayınlanmıyor."
"KEŞKE YAŞANMASAYDI"
Demirtaş, nevruz kutlamalarında "Keşke olmasaydı", "Keşke yaşanmasıydı" dedikleri olaylar olduğunu söyledi. Demirtaş, "Milletvekili arkadaşlarımızın özellikle içinde bulundukları durum sayın Tuncel ve sayın Bengi Yıldız’ın içinde bulundukları durum bizler açısında da, ’Keşke yaşanmaydı’ dediğimiz durumlardı" dedikten sonra şöyle konuştu;
"Ama öncesine yönelik özellikle milletvekillerimizin kontrollerini kaybetmesine neden olan önceki olaylar yansımayınca, Türkiye kamuoyu tarafından görülmeyince bilinmeyince mesele de anlaşılmıyor. Sayın Başbakan bu durumla ilgili en hafif tabir olarak ’densizliği’ kullanıyor. Orada bir milletin vekili var. O milletin vekili, milletin temsilcidir. Milletin temsilcisine polis gaz sıkacak, basınçlı su sıkacak, küfür edecek, hakaret edecek buna karşı tek bir soruşturma açma ihtiyacı duymayacak, tek bir cümle sarf etmeyeceksiniz. Ama milletin temsilcisi, devlet temsilcisine fiili bir durumda bulundu diye kıyameti koparıp savcıları göreve çağıracaksınız. Bunun da adı en hafif deyimiyle iki yüzlülüktür. Silopi’de, devletin polisi dediğimiz aslında AKP’nin polisi, milletvekilimizin bacağını kırdığında ki kendisi hala yurt dışında hala tedavi görüyor. Açıklama yapmayan, yapma ihtiyacı duymayan bu nasıl bir densizliktir. Demeyen, diyemeyen bir Başbakan’ın bugün çıkıp nevruzda yaşanan bu kadar şiddet olayını, halkın üzerine bu kadar baskıyı örtbas etmek istercesine BDP’liler şiddet kullanıyor demesi iki yüzlülüktür. Vicdansızlıktır."
Demirtaş, Şanlıurfa’da pazartesi günü yapılan nevruz kutlamasının alana girişinde polisin bir genel başkan, milletvekili olarak kendisini tartakladığını öne sürdü. Bu görütülerin polisin elinde olduğunu ve medyaya aktarmasını isteyen Demirtaş, daha önce birçok milletvekilleriin polis tarafından defalarca saldırıya uğradığını ileri sürdü. Küfür, hakaretlere maruz kaldıklarını ancak açıklama ihtiyacı duymadıklarını anlatan Demirtaş, şöyle dedi:
"Densizlikse sizin elinizde özel güvenlik gücü haline getirdiğiniz polisiniz aracılığıyla bize yaptığınız densizliğin daniskasıdır. Çıkın bunlara cevap verin kadın, çoluk- çocuk demeden kalaslarla yerlerde sürükleyip. Coplarla yasal sınırları, müdahale durumunu aşan yurttaşları düşmanca görüp öldüresiye döven anlayış densizlik olmuyor da buna karşı arzulamadığımız, ’Keşke olmasaydı’ dediğim durum ortaya çıkınca miletvekillerimize yönelik savcıları göreve çağıracaksınız. Sayın Sevahir Bayındır’ın bacağını kıran polis hakında ne yaptın sayın Başbakan? Bir miletin vekili Silopi’de orada Sabahat hanımın içine düştüğü durumun yaşandığı şehirde bir miletvekilinin bacağı kırıldı açıklama yaptın mı? İçişleri Bakanı bir milletvekili senin emrindeki polis tarafından dövülürken açıklama yaptın mı? Kendi polisinle ilgili soruşturma yaptın mı bunları açıkla önce? Bugünlere gelirken geçmişte neler yaşandı o miletvekilerimiz o duruma gelinceye kadar orada neler yaşandı bunları açıklayın önce."
Olaylarla ilgili milletvekili arkadaşlarıyla görüştüğünü belirten Demirtaş, arkadaşlarının polisin dakikalarca gaz bombası attığını aktardığını anlattı. Diyarbakı’da helikopterden gaz bombası atıldığını, Batman, Silopi’de gaz bombaları kullanıldığını söyleyen Demirtaş, "Siz kime ne müdahalesi yapıyorsunuz? Düşman mı, düşman kuvvetleri mi var? Milletvekilerim oradaki aşırı müdahaleyi durdurmaya çocukları kadınları ölümden kurtarmaya çalışıyor. Bunlar niye görülmüyor? Medya niye bunları vermiyor = Sayın Başbakan bunları niye açıklamıyor? Bunlar bilinmeyince, görülmeyince sanki ortalık güllük gülistanlık, sanki ortada AKP’nin kaos planı yok, BDP şiddet kulanmaya çalışıyor. Böyle bir şey yok; zinhar reddediyoruz. Nevruzda ’En barışçıl şekilde taşkınlık olmadan geçmesi için çaba sarf edeceğiz’ dedik. Bu çabayı sarf ettik. Ama, her yerde özellikle emir almışçasına aşırı güç kullanıldı. Maalesef bugün böylesi bir tablonun ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bunların görülmesi lazım" dedi.
Demirtaş, Başbakan Erdoğan’ın nevruz vesilesiyle de tavrını bir kez daha ortaya koyduğunu, bölgedeki müdahalelerde abartılı gaz kulanıldığını, milyonlarca Kürd’ün meydana çıkıp barış istediğini ifade ederken, "Sayın Başbakan’a şunu ifade ediyorum. Kürt halkından korkmayın. Korkacaksanız yaptığınız, kendi zulümünüzden korkun. Sizi götürecekse, kendi zulmünüz götürecek. Örtmeye çalıştığınız zulümünü götürecek. Bunu bilmenizde fayda var" dedi.
TATLISES VAKASIYLA PARTİMİZİN BİR İLGİSİ YOK
Demirtaş, İstanbul’da uğradığı silahlı saldırıda ağır yaralanan İbrahim Tatlıses soruşturmasında kompyo operasyonuyla tutuklanan parti yöneticileri olduğunu söyledi. Demirtaş, "Arkadaşlarımız, Tatlıses saldırısıyla ilişkilendirilmeye çalışılarak en azından medya üzerinden özellikle de AKP’ye yakın medya üzerinden kirli propağanda yürütülerek tutuklandı. Tutuklanan arkadaşlarımızın veya herhangi bir partili yetkilimizin asla Tatlıses vakasıyla hiç bir ilişkisi yoktur. Böyle kirli, alçakla tezgahın içinde asla olmadık, olmayız. Bunun bilinmesini istiyoruz. Fakat bu komplonun adım adım nasıl gerçekleştiğini de her halde önümüzdeki yargılama süreçinde ortaya çıkaracağız. Bu kirli tezgah bir şekilde partimizle ilişkilendirilmeye çalışılyıyor, ülkücü mafyanın gerçekleştirdiği, arkasında derin güçlerin olduğu bu tezgah partimizle ilişkilendirilmeye çalışılıyor, seçim öncesinde BDP vurulmaya çalışılıyor" dedi.
Demirtaş, siyasi ve askeri operasyonların devam ettiğini, PKK’yı tahrik etmeye ve örgütün ilan ettiği ateşkesi fiili olarak zorlamaya çalışan birileri olduğunu ileri sürerken, "Bu askeri, siyasi operasyonlarla ve nevruza yönelik müdahaleleri bu yüzden gerçekleştiriyorlar diye düşünüyor ve buna inanıyorum. Yoksa bizim yaptığımız kitlesel eylem ve etkinliklerin en önemli amacı; savaşı durdurabilmek, çatışmaların önüne geçmektir. Halk taleplerini demokratik olarak ifade ettiği oranda siyasetin önü açıldığı oranda çatışma savaş bitme ve barışın gelme olasılığı yüksek olur. Bu nedenle bunu engelleyenler bilinsin ki kaos planını yapanlardır. Bunu engelleyenler halka yönelik siyasi operasyonları gerçekleştirenler bu kaos planının parçası olurlar bilerek veya bilmeyerek" diye devam etti:
Demirtaş, Libya lideri Kaddafi, Mısır eski cumhurbaşkanı Mübarek’e karşı diğer diktatörlere karşı bugüne kadar tek cümle etmediğini ileri sürdüğü hükümetinin acizk duruma düştüğünü, hükümetten açıkça operasyonun son bulması ıçın gerekli girişimlerde bulunmasını istediklerini söyledi.
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Selahattin Demirtaş, çatışmasızlık ortamının ne kadar süreceğiyle ilgili bir soruya, "Bu konuda biz, BDP karar verici değiliz. Bizim her zamanki tavrımız çatışmasızlıktan yanadır. Ancak hükümetin bu konuda atacağı somut adımlar çok önemliydi. 3 milyon insan bir haftadır sokakta. Başbakan ise nevruzla ilgili ’Bu milletvekilerinden hesabını soracağız’ diyor. Nevruzla ilgili söylediği tek şey bu. Sen kimsin, kimden hesap soruyorsun. 3 milyon insan senden hesap sormak için sokağa inmiş. Sen buna cevap ver önce. Bu talebi duydun mu, duymadın mı? Hükümetin bu durumu bizi açıkça kaygılandırıyor" dedi.
Demirtaş, PKK’yı kimlerin tahrik etmek istediğine ilişkin soru üzerine, "Hiç de derin değil bu güçler. Polis derin bir güç müdür? Hükümetin emrindedir. Hükümet bu kadar operasyonu tutuklamayı niye yapıyor? Hükümetin barış konusunda somut adım atma niyetlerinin olmadığını somut göstergesidir bunlar" dedi. Demirtaş, 2012 yılında Kürt sorununun bu aşamada olmayacağını, AK Parti’den sadece operasyonları durdurmasını ve süreci provoke eden yaklaşımları durdmasını istediklerini, ortaya koydukları talepleri halkımızın öz gücüyle gerçekleştireceklerini söyledi.
BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak ise, Sabahat Tuncer’in polise tokat atma olayıyla ilgili, "Tabii ki biz bu işin vardığı nokta itibarıyle ’Keşke olmasın’ diyoruz. Ama gerçektende 4 yıldır aynı saldırılara maruz kalıyoruz. Gittiğimiz hiç bir yerde kamu görevlilerinden ’Bu miletin temsilcisidir’, ’Buna gereken saygınlığı gösterme’ yaklaşımını görmüyoruz. Bunun da aslında siyasi iktidarın tutumundan cesaret alan bir tutum olduğunu biliyoruz. Daha 2 hafta önce 1 Mart’ta 8 mart mitinglerinin startını Silopi’de vermeye gittiğimde aynı yaklaşımı ben de gördüm. Bu durum karşısında sağduyuyu korumak bu kadar kolay değil. Her zaman da sineye çekemiyorsunuz. Bizim 4 yıldır nelerle karşılaştığımızı herkes biliyor. Önceki gün nevruzda Diyarbakır’da ben de gaz bombalarına maruz kaldım" dedi.