Güncelleme Tarihi:
İşte Demirtaş'ın Ege'de Son Söz'den Gönül Soyoğlu'na yaptığı açıklamarın satırbaşları:
"İZMER BETONARME YAPI DEĞİL"
Kimliği olan bir yer burası. Şöyle bir ayrım yapsam acaba yanlış mı yapmış olurum? Şehir başka bir şeydir, kent başka bir şeydir. Yani kentler, sonradan inşa edilen, TOKİ’nin yaptığı kentler gibi düşünün. İzmir şehirdir. Yani tarihi olan, kökleri olan, geçmişi olan bir yerdir. Bu vardır ve kimliğe sahiptir burası. Kimliksiz bir betonarme yapı değildir İzmir. Diyarbakır da öyledir. Burada da tarihin bütün izlerini hem sokakta görürsünüz, hem insanın ruhunda hissedersiniz.
"İZMİR DİYARBAKIR BİRBİRİNE BENZER"
Her insanın ruhuna sinmiştir o medeniyetin izi. Buradaki her insan ondan bir şeyler almıştır. Buradan geçen her kültür, her medeniyet bir iz bırakmıştır. Ve İzmirli onu kendi bünyesinde sentez etmiştir. Bu yüzden tam bir şehirdir İzmir. Diyarbakır da şehirdir. Orada da 20’den fazla medeniyetin yaşadığı bilinir ve her biri iz bırakmıştır. Hem tarihi eser olarak, hem kültürel olarak iz bırakmıştır. Kişiliği şekillendirmiştir. Bu noktada baktığımızda birbirine benzeyen iki şehirdir. Bir de politik kimlikleri vardır. İzmir ve Diyarbakır Türkiye’de politik kimlikleri olan ender şehirlerdir. Bu kadar politikleşmiş ve kimliği ile siyaseti ile şehrin özdeşleştiği herhalde başka şehir yok diye düşünüyorum; bu yönüyle de benzerlikler var.
"İLERİCİ ŞEHİRLER"
Diyarbakır da demokrasi ve özgürlük konusunda hassas bir kenttir. İzmir de öyledir. İlerici şehirlerdir. Birbirini anlama ve birbirleri ile empati yapma ile eksikleri oluşmuştur. Ön yargılar oluşmuştur; oluşturulmuştur. Dayatılan ön yargılardır bunlar. Biz bu ön yargıları kırabilmek için daha fazla temas etmeliyiz birbirimize. Diyarbakır İzmir buluşması o yüzden çok önemlidir Büyükşehir Belediyeleri arasında.
"KIRILMASI GEREKİYOR"
Benim ‘Diyarbakır-İzmir el ele’ mesajımdan anlaşılması gereken, ilericiler el ele vermeli. Bu ülkenin demokratları, sosyalistleri, devrimcileri, emekten ezilenden yana olanları, el ele vermeli. İzmir’de bu damar var, biliyorum. İzmir yıllarca bunu temsil etti. Hala bu temsiliyeti sürdürüyor. Diyarbakır da bunu temsil ediyor. Neden bunlar hem böyle birbirinden uzak, birbirine ön yargılı yaklaşabilirler ki? Bunun ben kırılması gerektiğini düşünüyorum.
İzmir’den aldığımız oylar çok kıymetli . Oy oranının üstüne çıktık. Türkiye’deki en yüksek artış burada oldu. Az önce anlatmaya çalıştığım şeyler, sorunuzun cevabını da içeriyor. Yani İzmir’de demek ki verdiğimiz mesaj yerini bulmuş ki karşılığını aldık. Bu mesajı İzmir’de büyük bir kesim ‘evet biz bu mesajı aldık anladık’ dedi.
Ve belki bunun birkaç katı insan oy vermese de gönülden bu mesajı destekledi, sahiplendi. ‘Oy verebilirim’ dedi. Vermese bile ‘ben bu mesaja oy verebilirim, İyi bir mesajdır’ dedi. Bu verdiğim mesaj az önce anlattıklarımdır. Kutuplaşma siyaseti, kimlik siyaseti, etnik siyaset, mezhep siyaseti, dincilik, ırkçılık, milliyetçilik bize kaybettiriyor. Kürt de yapsa kaybettiriyor, Türk de yapsa kaybettiriyor. Bunun kimseye faydası olmuyor.
"BÖLÜNMEYELİM AMA ÖZGÜR OLALIM"
O halde el ele verelim yani ezilen kimliğimiz ortak kimliğimiz olsun. Özgürlükten yanaysak, haktan yanaysak, emekten yanaysak, çevreciysek, insan haklarına saygılıysak, ortak değerlerimiz ilkelerimiz bu olsun. Kürtlük Türklük bizi bir araya getiren şey olmasın. Bir de kadın özgürlüğü konusunda, demokratik laiklik, sekülerizm partimizin ve benim Cumhurbaşkanlığı sürecinde tutumum çok netti diğer konulara kıyasla. İzmir buna da değer veren bir şehirdir.
Yani demokratik laiklik dediğimiz, dinin toplum içerisinde özgürce yaşadığı, fakat devletin dini topluma dayatmadığı bir anlayışla, ülkemizde hayli hayli bir demokratik laiklik sistemi inşa edilebilir. Bugüne kadar kurulmadı. Kimse, Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri boyunca laiklik yaşandı diyemez. Yaşatmadılar, yani devlet laiklik ilkesini uygulamadı. Ya çok kaba saba bir laisizm anlayışıyla dindarlara baskı yapıldı. Ya da bugün olduğu gibi laiklik adı altında din zorla insanlara dayatıldı. Hiçbir zaman insanlar kendi yaşamlarını, inançlarını özgür hissetmediler. İzmir bu konuda hassas olduğu için bu konuda mesajlara cevap verdi. Bir de biz bölünmek istemediğimizi anlatmaya çalıştık. Yani uzattığımız el aslında, doğu batı el ele tutuşsun biz bölünmeden yana değiliz. Bölünme bir alternatif değil, bölünmemenin alternatifi kölelik değil. Bölünmeyelim ama özgür olalım. İzmir bu mesaja da cevap verdi.