Güncelleme Tarihi:
Selahattin Demirtaş, Diyarbakır’da DTK binasında gazetecilere gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Ulusal Kürdistan Kongresi’nin bir an önce gerçekleşmesini beklediklerini anlatan Demirtaş, "Ama maalesef ki yeterli hazırlık yapılamadığı gerekçesiyle ertelendi. Şimdi Kürdistan Federal Bölgesi, bölgesel seçimleri nedeniyle bir kez daha ertelenmesi durumuyla karşı karşıya kaldık. Yapacak bir şey yok" dedi.
"HÜKÜMETİN ADIM ATMADIĞI HER SANİYE SÜRECİ ZORA SOKAR"
Bingöl’de bir araçta ele geçirilen 200 kilo bombayla ilgili provokasyon iddiaları üzerine Demirtaş, olayın mahiyetinin ne olduğunu bilmediklerini belirtti, "Biz de basından takip ettik. Olayın mahiyeti nedir. Kimlerdir, var mıdır, yok mudur, bilmiyoruz. Bütün bunlar aydınlandıktan sonra bir görüş belirtmemiz doğru olur" dedi.
Hükümetin adım atması gereken kritik bir aşamada olunduğunu belirten Selahattin Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hükümet adım atmadığı her saniye, her dakika çözüm sürecini zora sokmuş olur. Şimdi biz demokratik çözüm ve barış süreci diyoruz ama bu ülkenin Başbakanı çıkmış süreç falan yok diyor. AKP olarak biz demokratik açılım yürütüyoruz, yoksa ortada bir müzakere, bir süreç yok diyor. Ortada süreç yoksa hükümetin eğer bugüne kadar yaptığı görüşmeler İmralı’daki temas ve çalışmalar, bütün bunlar hükümet açısından anlam ifade etmiyorsa, Hükümet süreci zaten bitirmiş demektir. Sürecin bitmesi için 200 kilo bombaya falan gerek yok, hükümet zaten süreci bitirmişse ortada bir süreç yoksa herkes bildiğini yapar. Buda gerçekten de aylardır büyük bir emek, çabayla oluşturulan bu atmosferin bir anda tuzla, buz olması demektir. Şuanda biz hükümetten bu çözüm anlayışına yakışır ona denk ciddiyette bir çalışma henüz görmedik. Üsluba söyleme bile yansımadı. 100 Yıllık bir sorunu çözüyoruz, halen hükümetin üslubu, söylemi bile değişmedi. Burada bile bir kardeşleşmeden, söylemede sözde lafta bir kardeşleşmeden söz edemeyiz. Halen bir egemen, baskıcı dil kullanılıyor. Kürtleri, Kürt halkını onun siyasi iradesini halen küçük görme, hor görme gibi bir anlayış var. Kürtler bunu kabul etmez."
"MEZARLARI KIRANIN KAFASINI KIRARSINIZ"
Mardin’in Nusaybin İlçesi’ndeki Bagok Dağı’nda hak tarafından oluşturulan PKK’lıların mezarlarının askerler tarafından tahrip edildiğini öne süren Selahattin Demirtaş, bunu yapanların kafasının kırılacağını söyledi. Demirtaş, bu konuda şöyle dedi:
"Cenazelerden birinin de çıkarıldığı, götürüldüğü söyleniyor. Şimdi çözüm sürecini tahrip, provoke eden şeyler bu tür şeyler olur, ancak dünyanın hiçbir yerinde mezarlara yönelik saldırı ahlaki olarak bugüne kadar kabul görmedi. İnsanlık tarihi boyunca bu böyle oldu. Hangi, din, inançta olursa olsun mezarlar kutsaldır. Ve bir halkın mezarlarını tahrip etmek o halkın isyan etmesi için yeterli bir gerekçedir. Bırakın süreci, süreç olsun, olmasın mezarlara yönelik böylesi bir tutum tek başına bir halkı isyana yöneltmekten başka bir şey değil. Bunu yapan örneğin bu mezarları tahrip edenleri hükümet soruşturacak. Örneğin Mardin Valiliği, İçişleri Bakanı, zaten kendisi de Mardin milletvekilidir. Gidip mezarları tahrip eden askerlerin haklarında soruşturma açacaklar mı? Ortada bir suç var yanlış yaptınız denilecek mi? Yoksa normal mi davranılacak? İzleyeceğiz, bunlar hepsi sürecin akıbeti belirleyecek şeylerdir. Ama ben buradan halkımıza açık çağrı yapıyorum. Hatta partililerimize açık talimat olarak belirtiyorum. Mezarlar kutsaldır. Mezarları kıranın gerekirse kafasını kırarsınız. Çok açık söylüyorum bir kez daha mezarlara yönelik, kimin mezarı olursa olsun, kim ki mezarlara saldırırsa partimiz, halkımız bu konuda tavrı göstersin her yerde. Asla izin verilmesin, en net, en sert tepki de bu konuda ortaya konulsun. Açık çağrımızdır. Bir kez daha mezarlara yönelik böyle bir tutum gerçekleşirse, gece olur, gündüz olur kim yaparsa yapsın, bu suçu işleyene karşı halk orada net bir şekilde tavrını ortaya koysun. Böyle bir şeyi biz asla kabul edemeyiz. Mezar bozmak, cenazeyi mezardan çıkarıp götürmek insanlıkla alakası olmayan bir şeydir. Hele devlet yetkilileri bunu yapmışsa derhal bunun sorumlusunun açığa alınması, yargıya çıkarılması, yargılanması, sorulması lazım. Bunların hepsi süreci sıkıntıya sokan sebeplerdir."
KÜRTÇE YAYIN DEĞERLENDİRMESİ
Anadolu Ajansı’nın Kürtçe diliyle haber servis yapmaya başlaması sorulan Demirtaş, "Aslında Türkiye Cumhuriyeti devleti, Kürtçeye şu şekilde yaklaşıyor. Kürtçe, Türkiye devletinin malıdır, Kürtlerin malı değildir. Biz devlet olarak istediğimiz kadar Kürtçeyi konuşur, kullanırız ama Kürtler kullanamaz. Dolayısıyla Kürtçe, Türkiye’de devletin dilidir. Kürtlerin dili değildir" dedi.
Kürt sorununun çözülmesi için Kürtçenin Kürtlerin dilinin olduğunu kabul edilmesi gerektiğini vurgulayan Demirtaş," Anadolu Ajansı’na serbest Kürt çocuğuna yasak. Yarın bir gün okullar açılacak, parti olarak biz de hazırlıkları destekleyeceğiz. Çocuklarımız kendi anadilinde eğitim alana kadar da bu mücadeleleri sürdüreceğiz. Muazzam bir çelişkidir. Anadolu Ajansı’nın yayın yamasın demiyorum, yapsın mutlaka önemlidir. Ama Kürtlere yasak olan devlete serbestse bunun altında başka bir şey aramak lazım" dedi.
Kürtlerin artık ana dilde eğitim yapacağını ifade eden Demirtaş, "Şimdiden artık kafasına şunu koymak lazım devletin, artık Kürtler artık ana dillerinde eğitim yapacaklar. Bir gün u ülkede bunu göreceğiz. Bunu engelleyebilecek hiçbir siyasi güç yoktur" diye konuştu.
10 GÜN SONRA İMRALI
Selahattin Demirtaş, bir aksilik çıkmazsa 10 gün sonra İmralı’da Abdullah Öcalan ile görüşeceklerini belirterek, bunun için Adalet Bakanlığı’na başvuru yaptıklarını söyledi. Hükümete göre sürecin iyi gittiğini, gerçekte böyle olmadığını kaydeden Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çünkü hükümetin beklentisi gerçekleşti. Neydi beklentisi, ateşkes olsun, geri çekilme olsun. Onlar da oldu. Şimdi halkın beklentisi var. Halkın beklentisinin gerçekleşmesi gereken döneme girdik. Hükümetin onu yapması lazım ki Kürtün de, toplumun da içi rahat etsin. Hükümet bunu yapmadığı sürece süreç riskle karşı karşıyadır. Bunu ben söyledim diyedir demiyorum bu gerçek ve siyasetin realitesidir. Evet müzakere masası olabildiğince korunmalıdır. Müzakerenin korunması için herkes elinden geleni yapmalı. Biz de çaba sarf edeceğiz. Ama öyle güçlü umutların, büyük heyecanların yaşandığı bir müzakere aşamasında değiliz. Hükümet artık hazırlık içerinde olduğu paketi güçlü hale getirir ve tatmin edici bir hamleye dönüşürse yeniden umutlar canlanır. Hızlı bir şekilde ilerler. İmralı’ya da gider sayın Öcalan’la görüşme gerçekleştirirsek zannedersem bugün bu konular orada masaya yatırılmış olacak. Kendisinin bu konudaki yaklaşımlarını görmüş olacağız."