Güncelleme Tarihi:
Demirtaş, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Siirt'teki cinsel istismar olayına değindi. Bu olayın örtbas edilmesinin en fazla Siirt halkına zarar vereceğini belirten Demirtaş, “bu tür utanç tabloları deşifre edildikçe, toplumun onurlu bir yaşama sahip olacağını” kaydetti.
Yaklaşık 2 yıldır, yaşları 13-16 arasında değişen 7 kız çocuğuna yönelik cinsel istismarın, “ilk defa kamu görevlileri tarafından duyuluyormuş ve gereği yapılıyormuş gibi bir hava yaratıldığını” savunan Demirtaş, “Siirt'te kuş uçsa devletin haberi olur. Siirt'te üç kişi kendi arasında konuşurken bile dinleyen devlet, 2 yıl boyunca bir eğitim kurumunda böylesi bir facia yaşanırken, 'bundan haberdar değiliz' diyemez” şeklinde konuştu. Demirtaş, bunun, “Siirt Valiliği başta olmak üzere İçişleri Bakanlığına kadar uzanan ciddi bir siyasi sorumluluk olduğu” iddiasında bulundu.
Siirt'teki olayın kamuoyuna yansıdığı için tartışıldığını, bunun buz dağının görünen yüzü olduğunu öne süren Demirtaş, Türkiye'nin her yerinde kadına, çocuğa yönelik cinsel istismar, tecavüz olaylarının yaşandığı görüşünü dile getirdi.
Devletin, “bu sorunun çözümü konusunda gönüllü olarak mücadele edenlerin üzerinde baskı oluşturduğunu” iddia eden Demirtaş, şöyle devam etti:
“Sayın Başbakan ve Sayın Milli Eğitim Bakanı, 'bu olayı medya abartmasın' diyor. Ben tam tersini ifade ediyorum. Bu olay Türkiye'de kıyameti koparacak bir olaydır. Sayın Başbakan medyayı suçlayacağına, kendisini Başbakan yapan ile bir an önce gitmeli, o çocuklardan özür dilemeli. O Valiyi, Emniyet Müdürünü ve Milli Eğitim Müdürünü derhal görevden almalıdır. Sayın Başbakan, 'bu işi abartmayın' demek yerine bu işi abartmalıdır. Siirt'i, onuruyla birlikte teslim almaya çalışan bir tecavüz çetesinden söz ediyoruz. Bunu abartmayacaksınız da neyi abartacaksınız? Bu önemli değil de Anayasa görüşmeleri mi önemlidir? Anayasa değişikliği görüşmeleri gerekirse askıya alınır, bütün siyasi partiler bir Meclis Araştırma Komisyonu oluşturur, Siirt'e gider ve oradaki halktan özür diler.”
Bu işte sorumluluğu bulanan herkesin açığa çıkması için mücadele edeceklerini dile getiren Demirtaş, “Bir daha da hiç kimsenin aklından, hayalinden böylesi bir istismar ihtimali dahi geçmemelidir” diye konuştu. Selahattin Demirtaş, “böyle bir trajedi karşısında isyan etmeyen erkeklerin, kendi insanlığından utanması gerektiğini” ifade ederek, bu istismarların son bulması konusunda herkesin, elini taşın altına koyması gerektiğini söyledi.
GENEL KURULDAKİ TARTIŞMALAR
Anayasa değişikliği teklifi ile ilgili görüşmeleri değerlendiren Demirtaş, milletvekillerinin düşüncelerini rahatlıkla ifade etmesi gerektiğini kaydetti. İfade ediş tarzının sözlü ya da fiziki şiddete dönüşmemesi gerektiğini anlatan Demirtaş, BDP milletvekillerinin hiçbir zaman böyle bir tutum içine girmediğini bildirdi.
Bu yaklaşımın, diğer gruplara da örnek olması gerektiğini belirten Demirtaş, sözlerine şöyle devam etti:
“Gün geçmiyor ki 'TBMM'de milletvekilleri birbirine girdi, Mecliste kavga var' haberlerini dinlemeyelim. Meclisin tablosu buysa durum vahimdir. İmam buysa cemaati tahmin edin... Buradan gün boyunca, topluma nasıl bir şiddet kültürünün yayıldığını tahmin edin.
Meclisteki o kürsü özgürce kullanılması gereken bir kürsüdür. 87 yıldır o kürsüden çok az özgürce konuşma yapıldı. O mikrofonlar 3 yıldır, alışık olmadıkları, 87 yıldır devam eden statükonun sarsıldığı konuşmalara tanıklık ediyorlar. Sayın Sabahat Tuncel, 'bu ülkede savaş var' dediği için neredeyse Mecliste savaş çıkacaktı. Bu demokrasi ayıbıdır. Bir milletvekili, bu ülkede yaşanan bir sorunu tanımlarken Meclis Başkanı'nın fikrine uymak zorunda mı, Meclis Başkanı gibi düşünmek zorunda mı? O kürsüde konuşan herkes Meclis Başkanı'na biat etmek zorunda mı? Bu ülkenin Genelkurmay Başkanı, o olaylar için 'düşük yoğunluklu savaş' tabirini kullanmıştır ama Meclis Başkanı Türkiye'nin acı bir gerçekliğini görmezden gelmeyi tercih etmiştir.”
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ
Türkiye yeni bir anayasaya kavuşuncaya kadar demokratik muhalefetlerini sürdüreceklerini anlatan Demirtaş, “AKP'nin, bu anayasa değişikliği ile birlikte toplumun, yeni anayasa beklentisini törpülemek şeklindeki duygusunun halka yayılmasına izin vermeyeceğiz” dedi. Demirtaş, “Yakın zamanda meydanlarda, AKP'nin statükocu yaklaşımı ile BDP'nin ilerici yaklaşımının karşılaşacağı” görüşünü dile getirdi.
Anayasa değişikliği teklifinin “siyasi partilerin kapatılması” ile ilgili maddesine partisinin milletvekillerinin kısmen destek verdiğini anlatan Demirtaş, ancak teklifin tümüne ilişkin tutumlarında herhangi bir değişiklik olmadığını ifade etti.
Bugün “27 Nisan e-muhtıranın” yıl dönümü olduğunu belirten Demirtaş, o dönemde AK Parti'nin seçime hazırlandığını ve bunu seçim mağduriyeti olarak kullanıp halkın desteğine alarak iktidara geldiğini öne sürdü. Aynı AK Parti'nin, darbecilerin yargılanması için teklif getirdiğini anlatan Demirtaş, “Peki 27 Nisan e-muhtırasını yapan general nerede? AKP'nin 1 trilyona satın alıp hediye ettiği makam aracı ile dolaşıyor kendileri” dedi.
Demirtaş, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda, Adana'dan, Ankara'ya gelmek üzere yola çıkan bir grup çocuğun, Pozantı'da gözaltına alındıklarını ve bu nedenle Meclisteki törenlere katılamadıklarını iddia etti. Selahattin Demirtaş, “Böyle bir sistem anlayışı varken çocukları affetseniz ne olur, affetmeseniz ne olur? Çocuklardan af dileyelim. Sayın Bahçeli'ye önerimdir, çocukları affetmek yerine, çocuklardan af dilesin” diye konuştu.