Güncelleme Tarihi:
Fiachra Gibbons imzalı haberde, "İstanbul yoğun kar yağışı altında sessizliğe bürünmüştü ve hiçbir şey hareket etmiyordu. Feribotlar limanlarda donakalmış, trafik sessizleşmiş ve dünyayı yöneten iki muhteşem imparatorluk olan Romalılar ve Osmanlılar'ın kenti sise bürünmüştü. Zeki Demirkubuz ise apartmanına kapanmış ve kendini pek çok kişinin yaptığı gibi kış melankonisine vermişti" şeklinde başladı.
"TÜRKİYE'NİN KAR MOLASINA İHTİYACI VAR"
Türkiye'nin böyle bir ortamda bir molaya ihtiyacı olduğu yorumu yapılan haberde, "Bir ay kadar önce kurban bayramı nedeniyle milyonlarca koyun ve inek İbrahim'in bıçağı altına girmişti ve sokaklarda kan vardı. Kuş gribi ülkede panik yaratmıştı. Ülkenin en büyük yazarına 'Türklüğe hakaret'ten açılan davanın -ki şükürler olsun artık düştü- utancı ve kızgınlığı vardı. Ülkenin en ünlü suikastçısı Mehmet Ali Ağca serbest bırakılmış, daha sonra artan 'derin devlet' tartışmalarının ardınan hapse geri dönmüştü... Türkiye son bir yılda, 70 yılda olduğundan daha çok değişime sahne olmuştu" ifadeleri yer aldı.
"HER GÜN BENİ MUTLU EDEN YENİ BİRŞEY GÖRÜYORUM"
Zeki Demirkubuz ise bu durumdan umutsuz olmadığını belirterek, "Her gün bana sürpriz olan ve beni mutlu eden birşey duyuyorum. Ancak kaygım, bunların gerçek mi, yoksa sadece psikolojik birşey mi olduğu" dedi.
Demirkubuz'un inandıkları yüzünden hapse atıldığı hatırlatılan haberde Zeki Demirkubuz'un, "Siyaset siyasettir ancak benim için en iyisi yalnızlık. Bütün sanatçılar bir şekilde yabancı olmaya ihtiyaç duyar. Benim için yalnızlık çok önemli, hem düşüncelerim hem de yazılarım için. Sessizlik bazen kelimelerden daha güçlüdür" sözleri aktarıldı.
Demirkubuz'un Türkiye'nin en önemli yönetmenlerinden biri olduğu belirtilen haberde, yönetmenin, filmlerinin Cannes'da ödül alan arkadaşı Nuri Bilge Ceylan gibi uluslararası alanda bu kadar ilgi görmesine şaşırdığı belirtildi.
Ünlü Türk yönetmenin Cannes da aynı anda iki filmiyle birden yarışabilen sayılı yönetmenlerden olduğunu hatırlatılan haberde, "O, aynı zamanda muhtemelen kendini hapse atan generallere referans veren tek kişi" yorumu yapıldı.
Zeki Demirkubuz'un 12 Eylül'ün ardından 17 yaşındayken hapse atıldığı belirtilen haberde, Türk yönetmenin Maoist bir grubun üyesi olduğu dile getirildi.
"HAPİSHANE, EĞİTİMİME BAŞLADIĞIM YER OLDU"
İngiliz gazetesine Metris cezaevindeki günleri hakkında da konuşan Demirkubuz, "Orası benim eğitimim başladığı yer oldu. Bazen düşünüyorum da hapse atılmasaydım yönetmen olmayabilirdim. Tutuklanmadan önce sadece siyasi kitaplar okurdum. Hapishane bana klasikleri gösterdi" dedi.
İlk okuduğu klasiğin Dostoyevski'nin "Suç ve Ceza" kitabı olduğunu belirten Zeki Demirkubuz, "Dostokevski benim için bir şoktu. Onu anlamam 10 yılım aldı. Acı bizi birleştiren şey. Acı her yerde ve hepimiz onunla yüzleşmeliyiz. Benim bütün filmlerim onun hakkında. Dostoyevsky, aynı kitabı tekrar tekrar farklı karakterlerle ve farklı durumlarla yazmış. Ben de aynı filmi tekrar tekrar yapmaya çalışıyorum. Konuyu değiştirmek bana oportünizm gibi geliyor, sanki siyasi ya da finansal sebeplerden yapılıyormuş gibi" diye konuştu.