'Demirkapı'dan beraat, 'Son Tango'dan 24 yıl

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanık Nejdet Kaya ile başka suçtan tutuklu sanıklar Urfi Çetinkaya ve Talip Doğan katıldı. Davanın tutuksuz sanıkları ise duruşmaya gelmedi.

Duruşmada söz alan sanık avukatları, esas hakkındaki savunmalarını hazırlamak için süre istediler.

Esas hakkındaki savunmasını yapan sanıklardan Urfi Çetinkaya, “Mahkeme kararını peşin vermiştir. Ben hukuk beklemiyorum. Hukuk olmadığı için savunma yapmıyorum” dedi.

Talip Doğan da, olayla ilgisi olmadığını öne sürerek, “Urfi Çetinkaya bacanağımdır, diğer kişileri tanımıyorum. Bu olaylar sırasında cezaevindeydim” diye konuştu.

Çetinkaya, sanıklara son sözleri sorulduğu sırada da “Herkes istediği şekilde hareket etsin” diye konuştu.

Diğer sanıklar ise beraatlarını istedi.
   �
KARAR

Davayı karara bağlayan mahkeme heyeti, Urfi Çetinkaya, Abdülkadir Soybay, Talip Doğan, Mehmet Ballık, Şakir Barut ve Macide Kaya'nın, üzerlerine atılı suçu işlediklerini gösterir ve mahkumiyetlerini gerektirecek yeterli delil elde edilemediği gerekçesiyle beraatlarına hükmetti.

Mahkeme heyeti, sanık Necdet Kaya'yı ise “uyuşturucu madde depolamak” suçunu işlediği gerekçesiyle önce 15 yıl hapis ve 600 gün adli para cezasına çarptırdı. Yasadan kaynaklanan artırım ve indirim maddelerini de uygulayarak Kaya'nın cezasını 18 yıl 9 ay hapis ve 750 gün adli para cezasına yükselten mahkeme heyeti, sanığa verilen adli para cezasını günlüğü 20 YTL'den 15 bin YTL olarak öngördü.

Mahkeme heyeti, diğer sanık Murat Kaya'yı da 6 yıl 3 ay hapis ve 1500 YTL adli para cezasına çarptırdı.

Sanıklar, Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nce 29 Mart 2004 tarihinde Esenyurt'ta bir depoda ele geçirilen 4 ton 188 kilo 864 gram baz morfin olayına ilişkin yargılanıyordu.

'SON TANGO' OPERASYONU DAVASI

“Son Tango” adı verilen uyuşturucu operasyonu kapsamında yargılanan Urfi Çetinkaya'nın da aralarında bulunduğu 13 sanık, 2 yıl 6 ay ile 24 yıl arasında değişen hapis cezalarına mahkum edildi.2 sanığın beraat ettiği davada, 1 sanığın dosyası ise ayrıldı.

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki karar duruşmasına, tutuklu sanıklar Urfi Çetinkaya, Talip Doğan, Enver Sarı, Necdet Kaya, Hüseyin Uysal, Seracaettin Dinçer, Mehmet Yılmaz, Mehmet Ali Yılmaz, Fuat Seyfi Şark ve Sedrettin Çekici katıldı.

Esas hakkındaki savunmalarını yapan sanıklardan Urfi Çetinkaya, padişah ve vezirleriyle ilgili bir hikaye anlattı. Bir padişahın, kendisine karşı suç işleyen oğluyla ilgili vereceği cezanın ne olması gerektiğini 3 vezirine danıştığını, kendi savunmasının da bu hikayenin içerisinde olduğunu ifade eden Çetinkaya, şöyle devam etti:

“Bir şahıs, padişaha karşı suç işlemiştir. Bu şahıs Mısır padişahının oğludur. Padişah, 3 vezirini çağırıp, suçluya ne ceza verilmesi gerektiğini sormuş. Birinci vezir, kafasının kesilip davul yapılmasını, ikincisi etinden kavurma yapılmasını, üçüncüsü de büyüklerin affetmesi gerektiğini söylemiş. Vezirlerin söyledikleri iletilen şahıs padişaha, 'Her vezir, sütünün hükmüne göre kanaatini söylemiştir' demiş. Daha sonra padişah vezirleri çağırıp, şahsa tekrar sormuş. Şahıs da 'Birinci vezirin dedesinin davulcu, babasının kasap, ikincisinin dedesinin kavurmacı, üçüncü vezirin ise soyunun padişaha dayandığını biliyorum. Ben de padişah çocuğuyum. Bu nedenle adaletli olarak vicdanına göre davran' diye padişaha söylemiştir.”

Çetinkaya, “Ben de mahkemenin vicdanına göre karar vermesini talep ediyorum” dedi.

Sanıklardan Talip Doğan da “Urfi Çetinkaya 4 yıl cezaevinde idi. Kendisini görmedim. Tahliyesinden 3.5 ay sonra tekrar tutuklanmıştır. Beni yönlendirmemiştir. Herhangi bir görüşmemiz olmamıştır. Çiftliğe de gidip gelmedim. Suça konu uyuşturucu madde ile ilgim yoktur. Beraatımı ve tahliyemi talep ediyorum” dedi.

Diğer sanıklar da üzerlerine atılı suçlamaları kabul etmeyerek, beraatlarını istediler.

Son sözleri sorulan Çetinkaya, “Herkes sütünün hükmüne göre davransın” dedi.
   �
KARAR
     
Kararı açıklayan mahkeme başkanı, sanıklardan Mustafa Yüksel ve Muzaffer Dinçer'in beraatlarını kararlaştırdı.

Sanıklardan Hasan Çüter, Musa Güler ve Orhan Tek'in, “uyuşturucu madde ticareti yapmak için kurulmuş örgüte yardımda bulundukları” gerekçesiyle 2'şer yıl 6'şar ay hapisle cezalandırılmasına karar veren mahkeme, sanık Necdet Kaya'ya da “örgüte dahil olmak suretiyle imal edilen eroini nakil etmek” suçundan 22 yıl 6 ay hapis ve 150 bin YTL adli para cezası verdi.

Urfi Çetinkaya, Talip Doğan ve Enver Sarı'yı, “örgütlü bir şekilde uyuşturucu madde imal etmek” suçundan önce 20'şer yıl hapis ve 20 biner gün adli para cezasına çarptıran mahkeme, daha sonra yasal artırım ve indirim maddelerini uygulayarak, 3 sanığın cezalarını 37'şer yıl 6'şar ay hapis ve 35 bin 500'er gün adli para cezası olarak belirledi.

Adli para cezasını, günlüğü 20 YTL'den 710 biner YTL olarak uygulayan mahkeme, sanıkların suçu işlemiş olduğu tarih göz önüne alındığında 765 sayılı (eski) TCK'nın 13/2. maddesi uyarınca cezaları daha fazla olamayacağından, 3 sanığın 24'er yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına hükmetti.

Mahkeme, diğer sanıklardan Hüseyin Uysal, Seracaettin Dinçer, Mehmet Yılmaz, Mehmet Ali Yılmaz, Sedrettin Çekici ve Fuat Seyfi Şark'a da “örgütlü bir şekilde uyuşturucu madde imal etmek” suçundan 18'er yıl 9'ar ay hapis ve 22 bin 500'er YTL adli para cezası verdi.

Mahkeme, sanık Faruk Alpaslan'ın dosyasını ise eyleminin, uyuşturucu ticaretiyle ilgili örgüte dahil olmadan asit anhidrit satışı olduğu gerekçesiyle ayırarak, Küçükçekmece Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmesini kararlaştırdı.

İstanbul'da 2003 yılının Kasım ayında düzenlenen “Son Tango” operasyonunda, o güne kadar yakalanan en yüklü miktar olan 507 kilogram eroin ele geçirilmişti.