Güncelleme Tarihi:
120 YILDIR AYAKTA DURUYOR
“ŞU anda burada bir tarafta bakıyorsunuz, işte Patrikhane ama bir tarafta bakıyorsunuz burada Demir Kilise. Arada da çok uzun bir mesafe yok. Yürümeye kalksak, 250 metrelik bir yer. Demir iskelet sistemiyle halen türünün dünyadaki tek örneği olan bu kilise, 1898 yılından bu yana 120 yıldır ayakta duruyor. Burası Bulgar cemaati için ibadet olarak hizmet vermesinin yanında İstanbul’un güzelliğine ve zenginliğine de katkıda bulunuyor. Belediye başkanlığım dönemimde bir restorasyon daha geçirmişti. 2011’deki artık köklü bir restorasyon süreciydi. İl Özel İdaresi ve İBB katkılarıyla, Bulgar dostlarımızın işbirliğiyle gerçekleştirildi. 15 milyon liranın üzerinde bir maliyetle tamamlanan restorasyonu üstlenen ekip hassasiyetle bu duruma getirdi, kendilerini de kutluyorum.
ONARIMLARI SÜRDÜRECEĞİZ
Ecdadımız tarih boyunca fethettiği yerlerde, ibadethaneleri güvence altına almıştır. Ülkemizin her köşesinde diğer dinlere mensup vatandaşlarımızın ibadethanelerini ayağa kaldırmaya yönelik çalışmaları yürüttük, yürütüyoruz. Havra, şapel kilise gibi dini mekânların onarımlarını önümüzdeki dönemde de sürdüreceğiz.
İstanbul Demir Kilise’deki ibadet özgürlüğüyle, Filibe Muradiye Camii’ndeki ibadet özgürlüğünü birbirinden ayırmıyoruz. Değerli dostum Boyko’nun Bulgaristan Baş Müftüsü Mustafa Hacı kardeşimizi de buraya getirmiş olması, sürece pozitif bir katkı sağlamıştır. Ayrıca teşekkür ediyorum. Biz inancı ve kökeni ne olursa olsun herkesin özgürce ibadetini yapabilmesini temin etmenin devletlerin sorumluluk alanında olduğuna inanıyoruz. Bugün Sayın Boyko’nun heyetinde Bulgar Ortodoks Kilisesi’den Sayın Neofit ile Bulgaristan Baş Müftüsü Mustafa Hacı’nın beraber yer alıyor olması, Bulgaristan’ın da bu birlikteliğe verdiği öneme işaret ediyor. İnşallah bu konuda çok daha güzel görüntülere, çok daha samimi birlikteliklere hep birlikte tüm dünyada şahit olacağız.
ORTAK KÜLTÜREL MİRAS
Bulgaristan’daki tarihi vakıf eserlerinin ve camilerin de onarıma ihtiyaçları olduğunu biliyoruz. Demir Kilise örneğinde olduğu gibi, ortak kültürel mirasın muhafazasına yönelik bu çalışmaları birlikte yapabiliriz. Bulgar dostlarımızla Demir Kilise restorasyonunda gerçekleştirdiğimiz işbirliğini, Bulgaristan’daki ibadethaneler konusunda da sürdürmeyi ümit ediyoruz. Sofya’daki 1882’den beri ibadete açık tek camii olan 450 yıllık Kadı Seyfullah Efendi Camii’nin restorasyonunun tamamlandığını öğrendim. Bu önemli kültür mirasımızın açılışını sizlerle birlikte yapmaktan memnuniyet duyacağımızı da ayrıca belirtmek istiyorum. Bu konuda tecrübemizi ve ihtiyaç duyulması halinde katkımızı Bulgaristan’la paylaşmaya hazırız.”
BORİSOV: TÜRKİYE AB’NİN EN BÜYÜK KOMŞUSUDUR
DEMİR Kilise’nin yeniden ibadete açılışı töreninde AB Dönem Başkanı sıfatıyla konuşan Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov da özetle şunları söyledi: “Bulgaristan 1 Ocak’tan itibaren AB’ye dönem başkanlığı yapıyor. Bulgaristan her zaman mükemmel ilişkiler tesis etmek istemiştir. Hem İslam alemiyle, hem Hıristiyan alemiyle. Terörizm her yerde var. En büyük Avrupa kentlerinde bile var. Ancak müştereken bu kötülükle mücadele edebiliriz. Kader bizi, coğrafi ve siyasi olarak birlikte yaşamaya mahkûm etmiştir. Bulgaristan’daki Müslümanlar birer dostluk köprüsüdür. Güvenliğin teminatıdır. Etnik hoşgörü için birer güvencedirler. Türkiye AB’nin en büyük komşusudur. Türkiye en büyük orduya sahip ülkedir bu bölgede. Türkiye büyük bir devlettir. Ve Avrupa’nın en büyük komşusudur. Bizler elimizden gelen her şeyi yapmalıyız. Biz, 2018 yılında, Türkiye ile AB ilişkilerinin normalleştirilmesi , iyileştirilmesi için çaba harcamalıyız. Hepimizin bir katkısı olabilecektir. Olabildiğince katkı sağlayacağız.”
YILDIRIM: SON DERECE ANLAMLI
BAŞBAKAN Binali Yıldırım da törende yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi: “ Bir arada yaşama iradesi yerini ne yazık ki olumsuz duygulara bırakıyor. Böyle bir dönemde, Bulgaristan Başbakanı Borisov’la buradan dünyaya vereceğimiz mesajın son derece anlamlı olacağına ifade etmek istiyorum. Burada sadece tarihi mekânı ihya etmek değil, aynı zamanda bu törenin felsefi boyutu ve hoşgörü mesajıdır. Bu mesajın duyulmasını ve iyi algılanmasını ümit ediyorum.”