Toygun ATİLLA / İSTANBUL
Oluşturulma Tarihi: Kasım 30, 2012 00:00
Albay İbrahim Sezer’in bir arkadaşının evinde polisin yaptığı aramada bulunan ve içinden çıkan dijital askeri veriler, harddiskler, denizci üniforması, şapka ve künye nedeniyle 56 kişinin ‘askeri casusluk ve fuhuş’ iddiasıyla yargılanmasına yol açan çantaya ‘Suç unsuru taşımadığı için el konulmadığı’ anlaşıldı.
Çantadan çıkan ve kime ait olduğu bilinmeyen eşya ise hâlâ kayıp.
ASKERİ casusluk ve fuhuş çetesi olarak bilinen davada, içinden dijital veriler çıkan, büyük çoğunluğunu rütbeli subayların oluşturduğu 56 kişinin yargılanmasına neden olan ve içindeki denizci üniforması, şapka ve künye ile birlikte kayıplara karışan bond çantanın ‘sırrı’ ortaya çıktı. İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından mahkemeye gönderilen yazıya göre, polis bu çantaya ‘suç unsuru’ taşımadığı gerekçesi ile el koymamış. Çantanın içinden çıktığı anlaşılan denizci üniforması, şapka ve künyenin akıbeti ise meçhul.
ÇANTA YÜZÜNDEN 1 NUMARALI SANIK
İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nün “Fuhuş yaptırıldığı ve kadınların zorla alıkonulduğu” iddiası üzerine şüpheli Albay İbrahim Sezer’e ait olduğu iddia edilen 2 ayrı adres için arama kararı çıkarttı. Bunlardan biri Albay İbrahim Sezer’in Balmumcu’daki Askeri lojmanlardaki dairesi, diğeri ise Kadıköy Hasanpaşa’daki bir ev. O ev ise İbrahim Sezer’in arkadaşı Sinan Vurgun’a aitti. 2 Ağustos 2010’da arama yapılan bu evde çekyatın altındaki siyah renkli Bond tipi çantadan, dijital askeri veriler, hardiskler, denizci üniforması, şapka ve künye çıktı. Operasyonun seyri o çantada bulunanların ardından değişti. Operasyon artık “Askeri Casusluk ve fuhuş” adını aldı. Çoğu subay olan 56 kişi sanık oldu. Albay İbrahim Sezer ise savcı Fikret Seçen’in hazırladığı iddianamenin 1 numaralı sanığı ve örgütün lideri konumundaydı.
1.5 DAKİKADA BULDULAR, HEPSİ KAYIP
Albay İbrahim Sezer 28 Ekim 2010’da tutuklandı. 2 Ağustos 2012’deki karar duruşmasında 15 yıl 7 ay 14 gün hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme tarafından cezaevinde kaldığı süre göz önünde bulundurularak tahliye edildi. Sezer “Polisler 1.5 dakika sonra bir çanta buluyor. Çantadan flash diskler, harddiskler çıkıyor. Bir de denizci üniforması ve şapka. Şapka 2’nci Muhrip Filo Komodorluğu’na ait. Askeri üniforma gemilerde görev yapan subayların giydiği işbaşı elbisesi. Ben, deniz piyadeyim. Hayatımda gemilerde görev yapmadım. O üniforma kimin? O şapka kimin? O çanta kimin? Çanta ve üniforma kayıp. Bunlar delil değil mi? Delilleri kaybedenler hakkında neden soruşturma açılmıyor” dedi.
EMNİYET: SUÇ UNSURU İÇERMİYORDU
İşte o çantanın sırrı, dava dosyasındaki yüzbinlerce sayfa evrakın ve yazışmaların arasından çıktı. Albay İbrahim Sezer’in avukatı Mahir Işıkay’ın talebi üzerine mahkemeye 24 Haziran 2011’de İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Nazmi Ardıç imzasıyla gönderilen cevabi resmi yazıda şu ifade kullanıldı: “James Bond çantanın akıbeti ile ilgili yapılan araştırmalarda, arama işlemine ait görüntülerin bulunduğu video dosyaları incelendiğinde; James Bond çanta içerisinde olduğu anlaşılan materyallerin parefe edildikten sonra delil torbalarına yerleştirilerek el koyulduğu, ancak nitelik itibari ile suç unsuru içermediği değerlendirilen James Bond tipi çantaya el koyulmadığı anlaşılmıştır.” Arama görüntüleri izlendiğinde çantanın içinden çıkan isimlikli denizci üniforması, askeri şapka ve askeri künye ise arama el koyma tutanaklarında yer almıyor.
Bunlar delil karartma
ALBAY İbrahim Sezer’in avukatı Mahir Işıkay, polisin çanta ile ilgili verdiği cevap üzerine şu açıklamayı yaptı: “Delil olup olmadığına kolluk karar veremez. Orada hangi materyaller bulunursa bulunsun, bunların muhafaza altına alınması gerekirdi. Biz çantanın ve içindekilerin bize ait olmadığını söylüyoruz. İddiamızı ispatlamak içinde parmak izi ve DNA alınsın diyoruz. Ama çanta yok. Neden? Çünkü, polise göre delil niteliği taşımıyor. İçinden çıkan materyallerle 56 kişinin sanık olmasına neden olan çantanın polise göre delil değeri yok. Mahkemeden ısrarla arama yapılan polislerin de dinlenmesini istedik. Bu taleplerimiz de reddedildi. Eğer bu polisler dinlenseydi, soracağımız sorular olacaktı. Ayrıca polisin çektiği görüntülerde çantanın içinden çıkan denizci üniforması, şapka ve künye arama tutanaklarında yok. Bunun cevabı da yok. Bütün bunlar delil karartmadır. Kolluk, lehte ve aleyhte tüm delilleri toplamakta ve bunları adli emanete teslim etmekle yükümlüdür.”