Değişim (6)
Güncelleme Tarihi:
Cüneyt ÜLSEVER
Oluşturulma Tarihi: Şubat 09, 2002 15:42
Tutturdum gidiyorum, 'değişim, değişim!', diye.
'En zoru da içsel boyutta değişim', deyip duruyorum.
Kişinin: a) düşünce sistematiğini, b) ahlak anlayışını, c) değer sistematiğini değiştirmekten bahsediyorum. Çok zor, hem de çok!
Ancak mecburi!
'Neden değişim?', diye geçen hafta sormuştum.
Bu hafta cevap vermeye çalışacağım.
* * *
Zaman kırılıyor, şartlar değişiyor da ondan değişmek zorundayız!
20. yüzyılı kenarından ıskaladık.
* * *
20. yüzyıla damgasını vuran milli devlet kavramı bizden sorumlulukları ve yetkileri olan, ancak illa ki bir arada yaşamayı çözmüş vatandaşlar olmamızı beklerken; biz bu kavramı içselleyemedik ve teba olmayı vatandaş olmakmış gibi yorumlayarak geçen yüzyılda durumu idare ettik.
Teba olunca da bizden üstün saydığımız her türlü erke-ebeveynlere, öğretmene, komutana, devlete, IMF'ye, ABD'ye, AB'ye v.b.-biyad etmeyi, her türlü hayır ve şerri ondan beklemeyi; onun bize bakmasını, bizi doyurmasını, bizim için üretmesini, okutmasını, sağlığımıza sahip çıkmasını hep ondan istedik.
Ehh! Arada döverse de sesimizi çıkarmadık.
Bu durum muazzam bir kolaylık getiriyordu.
* * *
Sorumluluk almıyorduk!
Bu rehavetin ücreti şahsiyet geliştirememek oldu ama, ‘Necip Türk Milleti’ kırılmasın, büyük bir çoğunlukla 'değdi!', diye düşündük.
Şahsiyet farklılıkları az ancak rahvan yaşayan insanlar olmayı tercih ettik!
Şimdi deniz bitti!
Bizden üstün olan erk, o her ne ise, bizi sırtından atacak.
Artık bizi taşımayacak!
Şimdi iki aşama birden yapıp; önce vatandaş sonra da birey olmamız gerekiyor.
Başka çaresi yok!
21. Yüzyıl devletlerin -üstün erkin- geri plana itilip, bireyin ve onun sivil örgütlerinin ön plana çıkacağı bir yüzyıl olacak.
Önce bilgi devrimi geldi, tüm sermaye insan denen varlığa indirgendi. Fiziki sermayenin eski değeri kalmadı. İnsanlar beyinlerinde ürettikleri bilgisayar programları ile daha önce hayal dahi edemedikleri bulgulara ulaştılar.
Arkadan genetik devrimi geliyor.
İnsanın ortalama ömür, sağlık, direnç algılamaları değişecek.
Kodlarımız bile değişecek.
Bir de üstüne kuantum fizik; beş duyumuzla algıladığımız fiziki evrenin dışında bir evren olduğunu keşfederse, işte o zaman tüm algılama haritamız altüst olacak.
* * *
Böyle bir değişim ile ancak değişerek baş edebilme şansımız var.
Tamamen insan üzerine kurgulanan değişim ile ancak birey olarak baş edebiliriz.
İkinci lig insanı olmaktan bıkmadık mı?
Birinci lige ancak onun şartları ile yükselebiliriz.
Bizim 'tarihimizden gelen özel şartlarımızı' artık kimse iplemeyecek.
İlla ki teba olmaktan, biyad ederek geçinmekten vazgeçeceğiz!
Hem ıskaladığımız 20. Yüzyıl'ın ön şartı vatandaş olmayı, hem de 21. yüzyılın ön şartı olan birey-şahsiyet olmayı bir arada becereceğiz.
İşimiz kaymaklı kadayıf gibi katmer katmer!
Onun için de çok zor!
* * *
Haftaya son! Konumuz da:
Birey olmak ne demek?
e-posta: culsever@hurriyet.com.tr faks: 212 677 06 93
'En zoru da içsel boyutta değişim', deyip duruyorum.
Kişinin: a) düşünce sistematiğini, b) ahlak anlayışını, c) değer sistematiğini değiştirmekten bahsediyorum. Çok zor, hem de çok!
Ancak mecburi!
'Neden değişim?', diye geçen hafta sormuştum.
Bu hafta cevap vermeye çalışacağım.
* * *
Zaman kırılıyor, şartlar değişiyor da ondan değişmek zorundayız!
20. yüzyılı kenarından ıskaladık.
* * *
20. yüzyıla damgasını vuran milli devlet kavramı bizden sorumlulukları ve yetkileri olan, ancak illa ki bir arada yaşamayı çözmüş vatandaşlar olmamızı beklerken; biz bu kavramı içselleyemedik ve teba olmayı vatandaş olmakmış gibi yorumlayarak geçen yüzyılda durumu idare ettik.
Teba olunca da bizden üstün saydığımız her türlü erke-ebeveynlere, öğretmene, komutana, devlete, IMF'ye, ABD'ye, AB'ye v.b.-biyad etmeyi, her türlü hayır ve şerri ondan beklemeyi; onun bize bakmasını, bizi doyurmasını, bizim için üretmesini, okutmasını, sağlığımıza sahip çıkmasını hep ondan istedik.
Ehh! Arada döverse de sesimizi çıkarmadık.
Bu durum muazzam bir kolaylık getiriyordu.
* * *
Sorumluluk almıyorduk!
Bu rehavetin ücreti şahsiyet geliştirememek oldu ama, ‘Necip Türk Milleti’ kırılmasın, büyük bir çoğunlukla 'değdi!', diye düşündük.
Şahsiyet farklılıkları az ancak rahvan yaşayan insanlar olmayı tercih ettik!
Şimdi deniz bitti!
Bizden üstün olan erk, o her ne ise, bizi sırtından atacak.
Artık bizi taşımayacak!
Şimdi iki aşama birden yapıp; önce vatandaş sonra da birey olmamız gerekiyor.
Başka çaresi yok!
21. Yüzyıl devletlerin -üstün erkin- geri plana itilip, bireyin ve onun sivil örgütlerinin ön plana çıkacağı bir yüzyıl olacak.
Önce bilgi devrimi geldi, tüm sermaye insan denen varlığa indirgendi. Fiziki sermayenin eski değeri kalmadı. İnsanlar beyinlerinde ürettikleri bilgisayar programları ile daha önce hayal dahi edemedikleri bulgulara ulaştılar.
Arkadan genetik devrimi geliyor.
İnsanın ortalama ömür, sağlık, direnç algılamaları değişecek.
Kodlarımız bile değişecek.
Bir de üstüne kuantum fizik; beş duyumuzla algıladığımız fiziki evrenin dışında bir evren olduğunu keşfederse, işte o zaman tüm algılama haritamız altüst olacak.
* * *
Böyle bir değişim ile ancak değişerek baş edebilme şansımız var.
Tamamen insan üzerine kurgulanan değişim ile ancak birey olarak baş edebiliriz.
İkinci lig insanı olmaktan bıkmadık mı?
Birinci lige ancak onun şartları ile yükselebiliriz.
Bizim 'tarihimizden gelen özel şartlarımızı' artık kimse iplemeyecek.
İlla ki teba olmaktan, biyad ederek geçinmekten vazgeçeceğiz!
Hem ıskaladığımız 20. Yüzyıl'ın ön şartı vatandaş olmayı, hem de 21. yüzyılın ön şartı olan birey-şahsiyet olmayı bir arada becereceğiz.
İşimiz kaymaklı kadayıf gibi katmer katmer!
Onun için de çok zor!
* * *
Haftaya son! Konumuz da:
Birey olmak ne demek?
e-posta: culsever@hurriyet.com.tr faks: 212 677 06 93