Değer miydi bir yaşama

Güncelleme Tarihi:

Değer miydi bir yaşama
Oluşturulma Tarihi: Haziran 27, 1999 00:00

Haberin Devamı

Bir kibritle yaşama veda eden Şükran Gönenç'i sırdaşı Arzu anlatıyor...

Mert bir insandı. Boşandıktan sonra ailesi dışlamıştı. Zor geçiniyordu. Bir adamı sevdi, evlenmeye karar verdiler. Sevgilisinin ailesi Şükran'ı onaylamadı.

Baba ocağına dönme isteği de kabul edilmedi Şükran'ın. Ölümü de konuşmuştuk Şükran'la. ‘Ölürsem kızım sana emanet’ dediğinde ürkütmüştü beni. O, sırlarımızı beraberinde götürdü.

ŞÜKRAN Gönenç ve Arzu Boyacıoğlu üç yıl önce tanıştılar. Şükran, 13 yıllık eşi Mustafa Özdemir'den boşandıktan sonra ailesi ile yaşayamamış ve ayrı eve çıkmıştı. Bir konfeksiyonda çalışıyordu. Avcılar'da tek başına tuttuğu dairenin kirasını karşılamakta zorlanıyordu. Arzu o günleri şöyle anlattı:

‘‘Şükran'ı tanır tanımaz kanım ısındı. Mert bir insandı. Ev kirasını ödeyemeyecek bir durumdaydı, ben de yeni boşanmıştım. Birlikte oturmayı teklif ettim. Evimin kapılarını açtım. Ancak bir sene sonra evlendim. Eşime ‘Şükran senden önce benimle birlikte yaşıyordu, onu sokağa atamam' dedim. Kabul etti. Fakat bu durum Şükran'ı huzursuz etmişti. Bir süre sonra üç kız arkadaşı ile tekrar bir ev tuttu. Yine de benimle görüşmeye devam ediyordu.’’

Sedat’la evlenecekti ama

Şükran, Arzu'nun evinden ayrıldıktan sonra 3 kız arkadaşı Asiye, Funda ve Mehtap'la birlikte bir ev tuttu. Bu arada sık sık Arzu'nun oğlu İlker'i sevmeye geliyordu. Bir gün Sedat'tan bahsetti ona.

‘‘Sedat, İngilizce öğretmeniydi. Birbirlerini sevdiler, güvendiler. Hatta evleneceklerdi bile. Tek sorun Şükran'ın kızı Gönül'dü. Sonunda kızı olmadan bir evlilik istemediğini anlayan Şükran, restini çekti ve ayrıldılar.’’

Mehmet’le tanışması

Mehmet Gündüz, Şükran'ın yaşamına yine bir kız arkadaşı aracılığı ile girdi. Askerden geleli bir sene oluyordu.

‘‘Mehmet ile tanıştıklarında, Şükran annem Esma'nın yanında yaşamaya başlamıştı. Ev arkadaşları ile onu evden atmışlardı. Şükran'da ortada kalan eşyalarını Mehmet'lerin boş dükkanına yerleştirmişti. Mutluydu, çünkü seviyordu.’’

Ayrılıklar onu yıktı

Esma Hanım, ‘‘Şükran'ın ikinci annesiydim ben’’ diyor. ‘‘Annesi ona evinin kapılarını açmazken, ben evimi, yatağımı, yorganımı paylaştım. En çok yumurta severdi, bir de çay. Artık yumurta yerken hep onu hatırlayacağım’’ diyor.

Şükran, kendini alevlere teslim etmeden bir hafta önce arabadan atlayarak intihara kalkışmış. Evine gelen Mehmet'i ‘Müstakbel nişanlı ’ olarak gören Esma Hanım, kapılarını açtıktan sonra yaşananları ağlayarak anlatıyor:

‘‘Bir gece vakti Mehmet kapıyı çaldı, açtım. Şükran'la biraz dolaşmak istediklerini söyledi, gittiler. Yarım saat geçmedi, Mehmet kucağında Şükran'la geldi. Kızcağız baygındı. Araba hareket halindeyken, atlamış. Neden dedim, ‘ailesi beni istemiyor’’ dedi. Mehmet ise onu yatıştırmaya çalışıyordu. ‘Ailemin satacağı dükkandan bana 3 milyar 250 milyon düşüyor. O parayla, biraz da borçla bir daire satın alırız. Kaçar, evleniriz' dedi. Şükran biraz rahatlamıştı.’’

Ailenin tavrı üzücü

Arzu'yu en çok yıkan Şükran'ın ailesinin ölüm haberi üzerine takındığı tavır olmuş.

‘‘Ailesi ile ara sıra görüşürdük ben ve annem. Şükran'ın öldüğünü duyunca acımı onlarla paylaşmak için telefona sarıldım hastaneden. Babası Hamet Bey çıktı telefona. ‘Olan olmuş, başımız sağolsun' dedi. Soğukkanlılığı şok etti beni.’’

Evlendirme sözü verdim kár etmedi

AŞKI uğruna ölümü seçen Şükran Gönenç'in son dakikalarına tanıklık eden 55 yaşındaki Gülsen Özçoban, ‘‘Kendisini öldürmeye kararlıydı. Ne kadar dil döktüysem, fayda etmedi. 'Değer mi be kızım' dediğimde, sesini çıkarmadı. Çok yazık oldu’’ dedi.

Şükran Gönenç'i çatıda görür görmez yukarıya fırlayan Gülsen Özçoban, yaşadığı dehşet dakikaları şöyle anlattı:

‘‘O gün kızımı ziyaret etmiştim. Kapıya çıktığımda, çatıda kendisini yakmak isteyen bir kadın gördüm. Yukarı çıktım, ikna etmeye çalıştım. 'Sizinle bir işim yok, gidin buradan' diye bağırdı. Bir alt kattaki evden çatıya telefon çekilmesini sağladım. Çakmağı yakmaması için sürekli lafa tuttum. İnsanın sevdiği için kendisini yakmasının anlamsızlığını anlattım. Onları evlendirme sözü verdim. Ama kár etmedi. Kendisini öldürmeye kararlıydı.'Değer mi be kızım' dediğimde sesini çıkarmadı, çakmadığı çaktı.’’

Son mutlu anı kızının doğumgünüydü

Arzu, Şükran ile geçirdiği her günü kar sayıyor. ‘‘Benim sırlarım onunla mezara gitti. Onunkiler de benimle birlikte gidecek’’ diyor. Şükran'ı en son ne zaman mutlu gördüğünü soruyoruz. Gözleri nemleniyor. ‘‘Kızının doğumgünü vardı. Benden borç almış ve iki katlı bir pasta yaptırmıştı. Gönül'ün gözlerindeki ışıltıyı gördüğü an, Şükran'ın gözlerine baktım... Ağlıyordu.’’

Baba ocağına dönmek istemişti

Kızını görmek için intihar girişiminden bir hafta önce anne-babasının evine gitmişti. Amacı onların gönlünü kazanmak ve tekrar ana-baba evine dönmekti. Kimseye yük olmak istemiyordu.

‘‘Benim yanımdan ayrılmak istedi, oysa birlikte mutluyduk’’ diyor Esma Hanım. ‘‘Döndüğünde yüzünden düşen bin parçaydı. 'Allah belalarını versin' dedi. Onlara aldığı hediyeleri kabul etmemişler. Oysa evden ayrıldıktan sonra defalarca para yardımında bulunmuştu.’’

ÖLÜM SOHBETİ

Ailesinin kendisini dışlaması, sevdiği gencin ailesinin evlilik izni vermemesi Şükran'ı bunalımlara sürüklüyordu. 19 Haziran Cumartesi günü Arzu ile buluşmak istedi. Büyükşehir'de bir parkta buluşup, dertleşmeye başladılar.

‘‘Benim de sorunlarım vardı. ‘Ölüp kurtulmak istiyorum bazen' dedim Şükran'a. ‘Eğer ölürsem İlker'in annesi sensin' dedim. Hiçbirşey söylemedi. Öylesine konuştuğumu biliyordu. Gözlerime baktı, ‘ya ben ölürsem' dedi. ‘Kızım Gönül sana emanet. Onunla ilgilenirsin, değil mi?' O kadar ciddi söylemişti ki ürküttü beni. ‘Ağzından yel alsın' dedim. ‘Dertler biz insanlar için. Sabretmeli’’ dedim, konuyu geçiştirdim’’ diyor Arzu ağlayarak.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!