Dede Korkut (Korkut Ata) kimdir, ne zaman öldü? Dede Korkut'un hayatıyla ilgili bilgiler

Güncelleme Tarihi:

Dede Korkut (Korkut Ata) kimdir, ne zaman öldü Dede Korkutun hayatıyla ilgili bilgiler
Oluşturulma Tarihi: Kasım 17, 2020 04:11

Dede Korkut'un hayatı Uyanış Büyük Selçuklu dizisi ile birlikte tarihteki konumuyla gündeme geldi. Türkler’in en eski destanı olan Dede Korkut Kitabı’ndaki hikayelerin anlatıcısı ozan olan Dede Korkut ya da Korkut Ata Kazak ve Kırgız bahşılarının piri olarak da tanınıyor. Abbasiler devrinde yaşayan Korkut Ata Kayı boyundan geliyor. Ebülgazi Bahadır Han’a göre 295 yıl, bir halk rivayetine göre 100 yıl yaşamış olan Dede Korkut’un ölümü hakkındaki rivayetler tarihi kaynaklarda yer alıyor. Peki, Dede Korkut kimdir? İşte, Dede Korkut'un hayatıyla ilgili merak edilen bilgiler

Haberin Devamı

Dede Korkut'un hayatı tarihi araştırma yapanların gündeminde yer almaya devam ediyor. Özellikle tarihi dönem dizilerinin popüler olmasıyla baraber, Dede Korkut'un tarihi kaynaklara göre ölümü merak konusu oldu. Dede Korkut, Tarihi kaynaklarda ve çeşitli Oğuz rivayetlerinde kimi zaman sadece “Korkut”, kimi zaman “Korkut Ata” olarak geçer; Batı Türkçesinde “Dede Korkut” olarak da anılır.

DEDE KORKUT KİMDİR?

Dede Korkut (Korkut Ata), Oğuz Türklerinin eski destanlarında yüceltip kutsallaştırılmiş; bozkır hayatının geleneklerini ve törelerini çok iyi bilen, kabile teşkilatını koruyan yarı-efsanevi bir bilgedir ve Türkler'in en eski destanı olan Dede Korkut Kitabı'ndaki hikayelerin anlatıcısı ozandır. Halk Edebiyatı içerisinde yeri doldurulamaz bir unsur olan Dede Korkut Hikâyeleri’nde gelenekler, millî kültürle şekillenmiş ve yaşam tarzıyla örtüşmektedir. Birikimi ve değerleri sınırları aşan ‘Dede Korkut’ mirası bu yönüyle Türkçe konuşan ülkelerde de birleştirici bir unsur olarak son derece önemidir.

Haberin Devamı

ÖLÜMÜ HAKKINDA

Ebülgazi Bahadır Han’a göre 295 yıl, bir halk rivayetine göre 100 yıl yaşamış olan Dede Korkut’un ölümü hakkındaki rivayetler de çok çeşitlidir. 

Rivayete göre Korkut Ata uzun süre ölümden kaçmak istemiş ama nereye gitse “mezar arayan Korkut için” mezar kazan birilerini görmüştü. Sonunda 300 yaşında iken kendisi için kazılan mezarlardan birinin yanında ölmüştür. Dede Korkut’un ölümden kaçma çabası, Sümerler’de Gılgamış Destanı’nda Gılgamış’ın ölümsüzlüğe ulaşma uğraşları ile anlatılan ölümsüzlük arayışının bir uzantısı olarak düşünülebilir.

DEDE KORKUT HİKAYELERİ HAKKINDA

Hikayelerin çoğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun iki büyük nehri Amıt suyu (Dicle Nehri]) ve Aras nehrinin kollarından Kara Dere, Dereşam Suyu civarında geçer. "Kanlı Koca Oğlu Kan Turalı Boyu” hikayesinde Trabzon çevresi net bir şekilde tasvir edilir

Hikayelerinin yazıya geçirildiği tarih olarak XV. yüzyılın ikinci yarısı kabul edilmektedir. Kars, Erzurum civarında hüküm süren Akkoyunluların bu destanları yazıya geçirttiği tahmin edilmektedir.

Haberin Devamı

Eserde nazım ve nesir bir arada verilmiştir. Dili Âzerî lehçesinin özelliklerini göstermekle birlikte bugünkü Azerî lehçesiyle karşılaştırıldığında bütün dil özelliklerinin bu lehçeye ait olmadığı görülür. Gereksiz edebiyat süsleri bulunmayan, kısa, yalın ifadelerle örülmüş, yapmacıksız, özentisiz bir üslûp hâkimdir. Yer yer dünya mitoloji ve folklorik metinleri ile benzerlikler gösteren kısımlar mevcuttur.

SOMUT OLMAYAN KÜLTÜR MİRASI KABUL EDİLDİ

"Dede Korkut", 2018 kasım ayında UNESCO Dünya Somut Olmayan Kültür Mirası Temsili Listesi'ne kabul edilmişti. Kültür ve Turizm Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Türk dünyasının yüzlerce yıllık kültürel kimliğinin taşıyıcısı ve ortak mirası olan "Dede Korkut" etrafında şekillenen destan, masal ve müzik geleneğinin, başta kuzeydoğu olmak üzere Türkiye genelinde yaşatıldığı anımsatıldı.

Haberin Devamı

Dede Korkut kültürünü oluşturan destan, masal ve müzik içerisindeki dilden dile, kuşaktan kuşağa aktarılan değerlerin, Türkiye'nin kültürel belleğinde canlılığını koruduğu belirtilen açıklamada, bu değerlerin geçmişle bugün arasındaki kültürel bağın güçlenmesine, kültürel devamlılığın, aidiyet ve kimlik anlayışının geleceğe taşınmasına katkıda bulunduğu vurgulandı.

BAKMADAN GEÇME!