DEAŞ'ın çıkışı gibi kayboluşu da muamma

Güncelleme Tarihi:

DEAŞın çıkışı gibi kayboluşu da muamma
Oluşturulma Tarihi: Kasım 21, 2017 22:21

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, “Ortaya çıkışı gibi kayboluş süreci de muamma” dediği DEAŞ’ın temizlendiği açıklamalarına karşın Suriye’ye hâlâ silah yüklü TIR’lar gönderildiğini söyledi. “Bu silahlanmayı hangi ülkeye karşı niçin yapıyorsunuz” diye soran Erdoğan, AK Parti’nin dünkü Meclis grubunda özetle şöyle konuştu:

Haberin Devamı

SOÇİ ZİRVESİ MESAJI
“(Soçi zirvesi) Suriye ve Irak’taki gelişmeler, bizi kendi çözümlerimizi üretebileceğimiz yöntemler geliştirmeye zorladı. Kimi konularda hâlâ anlaşmazlıklar olsa da Rusya ile yakın ilişkiden elde ettiklerimiz oldukça önemli. Merkezi Irak yönetimiyle de uzun zamandır olmadığı kadar müsbet bir noktaya gelmiş durumdayız. Fransa ile de yakın diyalog içindeyiz. Almanya, Hollanda, Belçika gibi ülkeler maalesef bir süredir ırkçılığın pençesine düşmüş durumdalar. Buna rağmen hepsiyle de hem ikili hem AB çerçevesindeki ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz.

ABD POLİTİKASINDAN ENDİŞELİYİZ
Amerika’nın bölgesinde izlediği politikanın yanlışlığı konusundaki endişelerimizi paylaşıyoruz. DEAŞ’ın ortaya çıkış ve ortadan kayboluş süreci baştan sona muammalarla ve soru işaretleriyle dolu. Hadi ‘DEAŞ’ı temizlediğinizi’ söylüyordunuz, peki hâlâ silah yüklü TIR’lar niçin kuzey Suriye’ye veya Suriye’ye geliyor? Niye devam ediyor? Siz bu silahlanmayı kuzey Suriye’de veya Suriye’de hangi ülkeye karşı yapıyorsunuz, niçin yapıyorsunuz? Bunları izah etmeleri lazım, anlatmaları gerekiyor. Dert başka. Neyin ne olduğunu biliyoruz. Ona göre de adımlarımızı atacağız. Kimse Türkiye’nin kendi bekasını ilgilendiren bu senaryolar karşısında eli kolu bağlı oturmasını bekleyemez.

HÂLÂ FARKLI GÜÇLER HÂKİM
Fırat Kalkanı Harekâtı’nda Türkiye’nin elde ettiği başarı DEAŞ balonunu söndüren ilk hamle oldu. Yıllardır adeta yenilmez bir canavar gibi takdim edilen DEAŞ’ın, sahada sergilenen tüm kirli ayak oyunlarına rağmen aslında ne kadar kof bir yapı olduğunu dünyaya gösteren Türkiye olmuştur. Artık DEAŞ Suriye ve Irak’tan tamamen kazılıp atılmıştır. Fakat hâlâ haritalara baktığımızda farklı güçlerin hâkimiyetini gösteren farklı renkleri görürüz.”

ESED REJİMİ YERLİ YERİNDE
ERDOĞAN, konuşmasında her iki ülkede de ne toprak bütünlüğü ne de barış ve huzur konusunda katedilmiş en küçük bir mesafe olmadığına dikkati çekerek, şunları kaydetti: “Pek çok yerde bir terör örgütü gitmiş, yerine bir başka terör örgütü gelmiştir. Elinde yüzbinlerce vatandaşının kanı olan Esed rejimi hâlâ yerli yerinde durmaktadır. Buna karşılık vatanlarını sevmekten ve demokrasi talebinden başka suçları olmayan Suriyeli muhalifler neredeyse terörist durumuna düşürülmüştür. Velhasıl çok şey söylenmiş, çok toplantı yapılmış, çok silah kullanılmış, çok fedakarlık talep edilmiş ama hiçbir netice ortaya konamamıştır. Öyleyse bu coğrafyada bunca kan niçin dökülmüştür, bunca acı niye çekilmiştir, bunca yıkım niye yaşanmıştır? Akan kan, kimin kanıdır? Bu ölenler kimdir? Bunun üzerinde durmayacak mıyız? Bizim derdimiz budur.”

AVRUPA'YA: ÖNCE KENDİ HÜKÜMETLERİNİZİ BİR KURUN
Bugün bize yaptıklarına yarın kendileri maruz kalanlar aynı mukavemeti gösterebilecekler mi? Hiç sanmıyorum. Güç zehirlemesiyle hareket edenlerin sonu mutlaka hüsran olacaktır. Nitekim kullandıkları malzemeler giderek azalıyor. Bu uğurda FETÖ gibi, PKK gibi 40 yıllık emeklerinin ürünü örgütleri dahi harcamayı göze aldılar ama yine de neticeye ulaşamadılar. Kendi bütünlüğünü korumakta zorlanan Avrupa Birliği kendince her fırsatta bize parmak sallıyor. En son fonlarda kesintiye gitmişler. Siz önce kendi içinizdeki teröristleri bir temizleyin, kendi ülkelerinizde hükümetlerinizi bir kurun.

APTALLARIN DEĞİL ALÇAKLARIN İŞİ
Her şeyi denediler ama Türkiye’yi teslim alamadılar. Şimdi ülkemizi uluslararası alanda itibarsızlaştırmaya, istikrarsızlaştırmaya, ithama, lekelemeye, köşeye sıkıştırmaya ve böylece kendi istedikleri yöne itmeye çalışıyorlar. Ülkemize yönelik saldırılar aptalların değil ancak alçakların işi olabilecek mahiyettedir. Biz bu mesajların anlamını ve işlerin ne yöne evrilmek istendiğinin gayet iyi farkındayız. Daha önce yapıldığında hiçbir sorun teşkil etmeyen işlerin, konu biz olduğumuzda bir anda krize dönüşmesinin sebebini elbette biliyoruz. Ülkemize yönelik sinsi tehditlerin gerisindeki siyasi ve ekonomik amaçlar apaçık ortadadır. Bu işleri yapanlar sanıyorlar ki her şey kâğıt üzerinde olduğu gibi yürüyecek. Öyle olmayacak. Öyle olmayacağının onlarca mesajını son birkaç yılda verdik. Anlamadıysalar buradan bir kez daha tekrarlayayım; Türkiye öyle sizin oyuncak gibi oynadığınız ülkelerden biri değildir. Bizim dostluğumuz ne kadar hasbiyse husumetimiz de o kadar şedittir.”

17-25 ARALIK TEZGÂHINI GÖTÜRÜP ABD'DE KURDULAR
17-25 Aralık’ta, hukuk kisvesi altında ülke tarihinin en büyük tuzaklarından biri kuruldu. Başarısız olunca aynı tezgâhı götürdüler Amerika’da kurdular. Birileri FETÖ’nün ağzıyla bizi itham etmeyi sürdürüyorsa, sebebi ancak aynı tuzakta onlara verilen rolü oynamaktır. Ana muhalefet partisi, kendi resmi raporunda bölücü terör örgütünün eylemlerini ‘halkın PKK ile iktidar arasında sıkışması’ olarak tarif edebiliyorsa, bu üstlenilmiş bir misyonun itirafıdır. Aynı çevreler, hepimizin gözü önünde yaşanan 15 Temmuz ihanetine hâlâ ‘tiyatro’, ‘kontrollü darbe’ diyebiliyorsa, bu sözü onlara kimlerin söylettiğine bakmak gerekir.

Bunların NATO’da yaşanan şahsım ve Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk ile ilgili skandal üzerine ilk defa milli bir tavır gösterebilecekleri ümidine kapılmıştık. Maalesef aradan 3 gün geçmeden gerçek tıynetleri ortaya çıktı ve bu hadiseyi de tıpkı 15 Temmuz gibi ‘tezgâh’ diye yaftalamaya başladılar. Bugün Türkiye’yi dünyada sıkıntıya sokan ne kadar hadise varsa hepsinin arkasında ya FETÖ ya PKK ya da bu örneklerdeki kifayetsiz muhterislerin parmağı bulunuyor. Biz FETÖ’yü vatanımızdan söküp attık ama görüyoruz ki bu örgüt kendi anavatanında rahatça faaliyetlerini sürdürüyor. Aynı şekilde PKK alelade bir terör örgütü olmaktan çıkıp Türkiye’ye saldırmak isteyen herkesin kullanımına açık bir pislik yuvasına dönüşmüştür. Gerçek düşmanla baş edebiliriz, bunda hiçbir sıkıntı yok. Bize asıl can acıtıcı darbeler düşmanlarımızdan değil onlarla birlikte hareket eden ve zahirde bizden görünen alçaklardan geliyor.

Ama Türkiye bunlara rağmen, bunları da ezip geçerek hedeflerine varabilecek güçtedir. Çünkü bizim bir amacımız var: Şimdilik kızıl elmamız, ülkemizi 2023 hedeflerine ulaştırarak dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline gelmektir. Türkiye, Fatih’ini arayan coğrafyamızda, gerektiğinde yüreği ve bileğiyle; gerektiğinde şefkati ve merhametiyle tarihinin ve kaderinin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmeyi sürdürecektir, hiç endişeniz olmasın.

BAKMADAN GEÇME!