Güncelleme Tarihi:
ERDOĞAN-CAMERON GÖRÜŞMESİNDEN KARELER
Cameron, konuşmasında özellikle Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkan Fransa-Almanya eksenine, General De Gaulle’ün İngiltere için söyledikleriyle yanıt verecek. Cameron, “Sizden farklı bir ülke olmanızı, değerlerinizden, geleneklerinizden ya da kültürünüzden vazgeçmenizi istemiyorum. Sizden isteğimiz, yapmakta olduğunuz AB reformlarını hırslı bir şekilde ilerletmenizdir” diyecek.
RESMİ ziyaret için dün Türkiye’ye gelen İngiltere Başbakanı David Cameron, bugün Ankara’da yapacağı konuşmada Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) üyeliğiyle ilgili tarihi mesajlar verecek. Özellikle Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkan Fransa-Almanya eksenine, “General De Gaulle’ün İngiltere için söyledikleriyle” yanıt verecek olan Cameron, Türkiye ve İsrail’e de “Barışın” çağrısı yapacak, İran’ın nükleer programına ilişkin uyarılarda bulunacak. Cameron’un mesajları şöyle:
De Gaulle’lü hatırlatma
Türkiye’nin AB üyeliğini savunmak ve bu üyelik lehine mücadele etmek için burada bulunuyorum. Şu sözleri kimin söylediğini biliyor musunuz?: ‘İşte Avrupalı olmayan bir ülke. Tarihi, coğrafyası, ekonomisi, tarımı ve takdire şayan insanlar olsalar da halkının karakteri tamamen farklı bir yönü işaret eden bir ülke. Tüm iddialarına ve inandıklarına rağmen tam üye olamayacak bir ülke.’ Bu sözler kulağa sanki Türkiye’yi tarif eden bir Avrupalı tarafından söylenmiş gibi gelebilir. Oysa bu sözler, AB katılımı öncesinde General de Gaulle tarafından Birleşik Krallık için söylenmişti.
Dışlanmayı iyi biliriz
Kulübün dışında bırakılmanın ne demek olduğunu biliriz. Ama aynı zamanda bunların değişebileceğini de biliyoruz. NATO müttefiki olarak Türkiye’nin Avrupa’yı savunmak için yaptıklarını ve bugün Avrupalı müttefiklerimizin yanında Afganistan’da yaptıklarını düşündüğümde, AB üyeliğine yönelik ilerlemenizin bu şekilde hüsrana uğratılabiliyor olması beni kızdırıyor. Bu konudaki görüşlerim net. Türkiye ‘Kamp alanını korusun ama çadıra alınmasın’ demenin yanlış olduğuna inanıyorum.
Türkiye karşıtları ön yargılılar
Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkanlara sesleniyorum: İlk önce, korumacılar. Türkiye gibi bir ülkenin yükselişini, refahımızı daha da arttırma fırsatı olarak değil de karşısında kendimizi savunmamız gereken ekonomik bir tehdit olarak görüyorlar. İkinci olarak, kutuplaşanlar. Dünya tarihine, bir medeniyetler çatışması prizmasından bakıyorlar. Türkiye’nin, Doğu ve Batı arasında bir seçim yapmak zorunda olduğunu ve her ikisini de seçmek gibi bir tercihinin bulunmadığını düşünüyorlar. Üçüncü olarak, ön yargılılar. Bilinçli olarak İslam’ı yanlış anlayanlar. Gerçek İslam ile aşırılıkçıların çarpıtılmış yorumu arasında hiçbir fark görmüyorlar. Sorunun İslam’ın kendisi olduğunu düşünüyorlar. İslam’ın değerlerinin asla diğer dinlerin, toplulukların ya da kültürlerin değerleriyle uyumlu olamayacağını düşünüyorlar.
Fakir bir Avrupa Birliği
Tüm bu savlar, tamamen yanlış. Britanya’nın yeni hükümeti olarak, bu savları çürütecek uluslararası çabaların ön cephesi olmamızı istiyorum. Türkiye’nin olmadığı bir AB daha güçlü değil daha zayıf olacaktır. Daha güvenli değil daha az güvenli olacaktır. Daha zengin değil daha fakir olacaktır.
Avrupa her inanca açıktır
Türkiye laik ve demokratik bir devlettir. Tüm bunlar, Türkiye’ye Avrupa’da hoş karşılandığını hissettirmemiz için artı birer nedendir. Gerçek İslam’ın değerlerinin Avrupa’nın değerleriyle uyumsuz olmadığını, Avrupa’nın, dini ile değil değerleriyle tanımlandığını savunmaktan asla vazgeçmeyeceğim. AB, laik bir kuruluştur. Avrupa’nın kapıları her inançtan insana ve belirli bir inancı olmayanlara, açıktır.
Kültürünüzden vazgeçmeyin
Sizden farklı bir ülke olmanızı, değerlerinizden, geleneklerinizden ya da kültürünüzden vazgeçmenizi istemiyorum. Biz sizin Türkiye olmanızı istiyoruz çünkü tüm vatandaşlarımız için çok daha büyük bir güvenlik ve çok daha büyük bir refah inşa edilmesinde tanımladığım eşsiz rolü, ancak Türkiye olarak üstlenebilirsiniz. Sizden isteğimiz, yapmakta olduğunuz AB reformlarını hırslı bir şekilde ilerletmenizdir.
İsrail’le dostluğu korumalısınız
GAZZE’nin Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerinde gerçek gerginliklere yol açtığının farkındayım. Fakat Türkiye İsrail’in dostudur. Türkiye ile İsrail’den bu dostluktan vazgeçmemelerini rica ediyorum.
İran konusunda yardım istiyoruz
İRAN konusunda dürüst olmak gerek. İran, bir bomba üretiyor olmasının dışında hiçbir sanayi mantığı olmayan şekilde, uranyumu yüzde yirmi seviyesinde zenginleştirmektedir. Eğer nükleer programı barışçıl ise İran neden Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun programı incelemesine izin vermiyor?, Neden askeri bileşenler satın almaya devam ediyor?, Neden hâlâ İsrail’i yok etmekle tehdit ediyor? İran, Türkiye ve Brezilya ile bir süre önce yapmış olduğu anlaşmada teklif edilen uygulamayı yerine getirse bile, hâlâ düşük oranda zenginleştirilmiş uranyum stoklarının yaklaşık yüzde ellisini elinde bulunduruyor olacak. Dolayısıyla bu noktada uluslararası topluluk ile birlikte hareket etmek konusunda ne denli ciddi olduğumuzu İran’a gösterebilmek için Türkiye’nin yardımına ihtiyacımız var.