DDK raporu: Mezarı açılsın

Güncelleme Tarihi:

DDK raporu: Mezarı açılsın
Oluşturulma Tarihi: Haziran 14, 2012 00:00

Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümünü araştıran Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’nun (DDK) dün açıklanan raporunda, kuşkulu olduğu belirtilen ölüm nedeninin tam olarak belirlenmesi için mezarın açılarak incelenmesi önerisi yer aldı.

Haberin Devamı

DDK, Başbakanlık ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği raporunda bu öneri için, “Ailenin ve yargının takdirindeki bir konu” dedi. DDK raporunda görüşlerine yer verilen Tıbbi Uzmanlar Heyeti, ölüm nedeni olarak, kalp dışı, özellikle de doğal ölüm nedenleri dışındaki ihtimallerin de düşünülmesi gerektiğini belirterek, bazı bulguların ise “organofosfat zehirlenmesini” de akla getirebileceğini bildirdi. Heyetin önerisi 21 ayda hazırlanan rapora şöyle yansıdı:

Feth-i kabir önerisi

“Merhum Cumhurbaşkanı’nın naaşı üzerinde otopsi yapılmadığı için kesin ölüm nedeninin tespit edilemediği, çürüme olayının istisnalarının olduğu, kimyasallarla etkileşim durumunda (tahnit) uygun şartlarda çürümenin kısmen ya da tamamen engellendiği, dolayısıyla birçok adli tıbbi delilin korunduğu, çürümenin gerçekleştiği cesetlerde dahi uzun yıllar çürümeden kalan kemik, tırnak, saç artıkları, sarıldığı pamuk, kefen gibi eşyalarından toksikolojik incelemelerde faydalanıldığı, feth-i kabir (mezar açma) suretiyle yapılacak otopside faydalı bilgilere ulaşılabileceği dikkate alındığında, ölüm nedeninin belirlenebilmesi için takdiri adli makamlara ait olmak üzere feth-i kabir yapılmasının uygun olacağı sonuç ve kaanatine varılmıştır.”

Haberin Devamı

Devletin aklı tutuldu

DDK’nın raporunda, “Özal, görevi başında vefat eden bir Cumhurbaşkanı’dır. Ölümü, uzun süreli devam eden ağır bir hastalık neticesinde olan ve beklenen bir ölüm değildir, ani bir ölüm şeklinde gerçekleşmiştir. Görevi başında ve ani şekilde ölen bir Cumhurbaşkanı’nın ölümü her zaman şüpheli bir ölümdür” denildi ve şu görüşlere yer verdi: “Ölüm nedeninin belirlenmesi amacıyla herhangi bir otopsi ve/veya Köşk yerleşkesinde delil tespiti benzeri işlemlerin yapılmamış olması tam anlamıyla akıl tutulması ile izah edilebilecek bir durumdur. Öyle ki, mezkur akıl tutulması dönemin ilgili devlet organlarına ve merhumun yakınlarına tam anlamıyla hakim olmuştur. Sonucunda da gerek doktorlar ve aile üyeleri tarafından gerekse yargı organları ve diğer devlet ricali tarafından otopsi yapılması konusunda gerekli ihtimam ve tavır gösterilmemiştir.

Haberin Devamı

Ecevit’te de oldu

Söz konusu akıl tutulması, esas itibariyle gerek görev başında ölen gerekse görevini yapmaya engel teşkil edecek nitelikte ağır hastalığa yakalanan devlet adamları hakkında izlenecek hukuki sürecin tanımlanmamış olmasından kaynaklanmaktadır. Gerek Özal’ın ölümü gerekse Başbakan Bülent Ecevit’in hastalık süreci ile ilgili iddialar ve yaşananlar bu konudaki eksikliği/zafiyeti tümüyle teyit eder mahiyettedir.”      

                    

Mezarı açmadan gerçek anlaşılmaz

DDK’nın raporunu değerlendiren Adli Bilimler Uzmanı Prof. Dr. Sevil Atasoy, gerçeğin ortaya çıkabilmesi için mezarın mutlaka açılması gerektiğini söyledi. Atasoy khaber.com.tr’ye şu açıklamayı yaptı: “Cenazelerin ne ölçüde incelemeye uygun oldukları ile toprak altında kaldıkları süre arasında doğrusal bir ilişki bulunmaz. Çok kısa bir süre sonra, tamamen toksikolojik analizi elverişsiz hale gelen cesetler olmasına karşılık 100 yıl sonrasında dahi bir dizi kimyasalı başarıyla bulan feth-i kabirler literatürde kayıtlıdır. Mezar açılmadan neyin bulunup neyin bulunamayacağı söylenemez. Çünkü başarı oranı toprakta geçirilen sürenin yanı sıra müteveffanın yaşına, cinsiyetine, kilosuna, toprağa verildiği mevsime, toprağın niteliğine, mezarın derinliğine, evvelce var olan rahatsızlıklara bağlıdır. Özal’ın öldüğü gece GATA’da nöbetçi olan emekli Binbaşı Prof. Dr. Mustafa Sarsılmaz’ın sözünü ettiği ilaçlama, zarardan çok fayda getirebilir. Kısacası zor ama mutlaka denenmesi gereken bir işlemdir.”    

Haberin Devamı

Aileden yeşil ışık

ÖLÜM nedeninin anlaşılabilmesi için Özal’ın mezarının açılması önerisine aileden yeşil ışık geldi. Turgut Özal’ın büyük oğlu Ahmet Özal, “20 yıl sonra kemikten, toprağa karışan dokulardan bunu saptayıp ortaya çıkaracak tıbbi teknoloji varsa tabii ki. Ama aradan çok uzun süre geçti, bu yapılabilir mi yapılamaz mı bilemiyorum” dedi. Zor bir karar olduğunu belirten Özal, “Sonuçta annemin ve yargının vereceği bir karar. Bizim anlayışımızda mefta mümkün olduğunca rahatsız edilmez. Ama insan da öğrenmek istiyor, öğrenilmesinde de fayda var” diye konuştu. Özal, ailenin elinde bulunan saç örneklerinin de incelenmediğini belirti. -



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!