Dayanamadım yazdım, özür diliyorum

Güncelleme Tarihi:

Dayanamadım yazdım, özür diliyorum
Oluşturulma Tarihi: Eylül 22, 2005 20:10

Bakmayın Hürriyet’in dış haberler servisini 4-5 sene yönettiğime, ben dış politikadan anlamam, Kıbrıs sorunu da Allah için hobimlerimin arasında son sırada gelir. Aşağıda yazacaklarıma bir diplomat, bir dış ilişkiler uzmanı herhalde çok gülecektir (kendilerinden verdiğim rahatsızlık için peşinen özür diliyorum) ama siz beni hoşgörürsünüz, biliyorum...

Öyle gelişmeler var ki, diplomat yahut uzman olmaya gerek yok, sağduyu yeterli.

Mesela, Kıbrıs’ta Annan Planı’na giden süreçte - detaya girmiyorum sizi de sıkmamak için - Avrupa Birliği’nin (AB) Ankara’ya kurduğu tuzak o kadar barizdi ki, Dışişleri’nin bunu görmemiş olması mümkün değil. Demek ki Türk hariciyesinin çaresi yoktu, yahut da siyasî irade ellerini kollarını bağladı.

Neticede, bir AB yöneticisinin, oylamaya birkaç gün kala, ‘Kıbrıs’ta referandumun sonucu ne olursa olsun Kıbrıs (yani Rumlar) AB’ye üye olacaktır’ dediği gün, ‘TRAAAK!’ sesi ta kulağıma kadar geldi, ‘HAH, ŞİMDİ TUZAK KAPANDI’ !

AB’nin, referanduma hazırlanan Rumlar’a verdiği mesaj netti: ‘ANNAN PLANI’NA EVET DE DESENİZ HAYIR DA, SİZİ AB’YE ALACAĞIZ’.

Rumlar bunun arkasındaki ‘gizli’ şifreyi de çabuk çözdü:

- Eğer Türkler de Rumlar da plana EVET derse, ‘Birleşmiş Kıbrıs’ olarak, Devlet’i paylaşarak, Türkler’le birlikte AB’ye girersiniz;

- Eğer Türkler EVET derken (hayır derlerse daha da iyi olur), siz Rumlar HAYIR derseniz, biz AB olarak SADECE siz Rumlar’ı Kıbrıs’ın resmi temsilcisi, resmi devleti olarak kabul ederiz, SADECE sizi AB’ye alırız, Türkler’i almayız...

Mesaj açıktı: EY RUMLAR, APTALLIK ETMEYİN, REFERANDUMA HAYIR DEYİN, BÖYLECE SİZ AB ÜYESİ OLUN, TÜRKLER DIŞARIDA KALSIN. DEVLETİNİZ DE SADECE SİZİN OLSUN...

Hesap açık çünkü: Rumlar ‘Kıbrıs’ olarak AB’ye girdikten sonra ve Türkiye’nin AB’ye üye olabilmek için Yunanistan’ın ve Kıbrıs’ın onayını alması gerekirken (zaten AB ülkelerinde hava da Türkiye aleyhine) Ankara’ya kolayca baskı yaparız, Rum kesimini tanımaya mecbur ederiz. (Ek umut: Zaten Kıbrıslı Türkler de, AB üyesi olabilmek için sonunda Türkiye’ye sırt çevirecektir ve Rumlar’ın şartlarını kabul edecektir.)

Referanduma birkaç gün kala ‘Sonuç ne olursa olsun Rumlar AB’ye üye olacaktır’ diye açıklama yapmak, sadece siyasi ahlâksızlık değil, suçtu. Kimse gık demedi.

Ama Kıbrıslı Rumlar mesajı aldı:

Türkler plana % 65 Evet derken, Rumlar % 76 Hayır dedi.

Böylece - AB’nin kurduğu ve bu son açıklamayla tetiği düşen tuzak sayesinde - Rumlar bir taşla iki değil çok kuş vurdular:

(1) Rumlar, Kıbrıs’ın resmi ve tek temsilcisi olarak AB’ye girdi (*)
(2) Rumlar, Kıbrıs Devleti’ni Türkler’le paylaşmak zorunda kalmadı
(3) Üstelik Kıbrıslı Türkler de AB’ye alınmamış oldu
(4) AB üyesi Rumlar, Yunanistan’la birlikte, Türkiye’nin AB’ye girişi konusunda 2 oya ve veto hakkına sahip oldular. Yani Türkiye’nin ipi Megalo Idea’cıların eline geçti... (AB bu iple Türkiye’yi boğup öldürmelerine izin vermez, savaş çıkar, ama Rumlar’ın ve Yunanlılar’ın ilmiği ‘Türkiye’nin nefesini kesecek kadar’ çekmesinden de mutlu olacaktır...)
(5) Kıbrıslı Rumlar Kıbrıs Devleti’nin ve Ada’nın ‘tek resmi temsilcisi’ ve AB üyesi sıfatıyla artık Birleşmiş Milletler’in hazırlayacağı bir planı kabul etmek zorunluluğundan kurtulmuş oldu. (Statüko zaten Rumlar’ın lehine, niye AB üyesi zengin devletlerini AB üyesi olmayan, düşmanları, fakir Türkler’le paylaşsınlar? Sonra BM planını kabul etmeyip işi uzatırlarsa ne yapacaksınız? Askeri operasyon mu düzenleyeceksiniz? Ekonomik ambargo mu uygulayacaksınız? Rumlar’a karşı hiçbir yaptırımınız kalmadı.)
(6) Bu arada Birleşmiş Kıbrıs yemlemesi ve referandum tuzağıyla KKTC’yi bölmüş, Denktaş’ı tasfiye etmiş, direniş cephesini delmiş oldular.
(7) AKP Hükümeti iç siyasi baskılar nedeniyle, AB ile Rumlar’ın kurduğu tuzağa düştüğünü kabul edip artık geri adım atamayacaktır. Hiçbir şey olmamış gibi (hatta kendini muzaffer ilan ederek) bu oyunu sürdürmek zorunda kalacaktır. (Öyle de oldu.)

... vs, vs!

*

Son olarak, Avrupa Birliği (Ek Protokol’u imzalamasının Kıbrıs Rum Kesimini tanımak anlamına gelmediği şeklindeki Türk deklarasyonuna cevaben yayınlayacağı karşı bildiride) Ankara’ya ‘MÜZAKERE SÜRECİ İÇİNDE KIBRIS’I TANI’ şartı getirdi. (Hürriyet, 22 eylül)

Dedim ya, diplomasiden, dış politikadan anlamam. Bir ‘kahvehane yorumcusu’ olarak (tanıma şartıyla Birleşmiş Milletler’in Kıbrıs’taki girişimlerini birbirinden ayıran) bu belgeden benim anladığım şudur:

Türkiye’ye mesaj: AB’YE ADAY OLMAK İSTİYORSAN, KIBRIS’I TANIYACAKSIN. BUGÜN VEYA YARIN. YOKSA SANA YOL BOYU ZORLUK ÇIKARIRIZ...

Rumlar’a mesaj: BİZ TÜRKİYE’Yİ KÖŞEYE SIKIŞTIRDIK. ANNAN PLANINI, BUNDAN SONRA HAZIRLANACAK BİRLEŞMİŞ MİLLETLER PLANLARINI KABUL ETSENİZ DE ETMESENİZ DE ANKARA’YI SİZİ TANIMAYA MECBUR ETTİK.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan istediği kadar “Rumlar’ın, Kıbrıs Türkleri’ni temsil etmediği BM tarafından kabul edilen bir esastır. BM çerçevesinde kapsamlı çözüm olmadan tanınma olmayacaktır. Kimse yanlış söylemlerle zihinleri karıştırmaya çalışmasın” dese de...

Şimdi siz Rum olsanız, Kofi Annan’ın önünüze getireceği yeni bir planı ciddiye alır mısınız, yoksa Türkiye’nin AB tarafından dize getirilmesini sakin sakin beklerken oyalama mı yaparsınız?

Hasılı, AB’nin (Rumlar’la tezgâhladığı) ikinci tuzak da üstümüze kapandı!

*

Bundan sonra ne olur? Yazı çok uzadı. Onu başka bir gün konuşalım isterseniz...

(*) Avrupa Birliği’nin ‘bir aday ülke, komşularıyla olan anlaşmazlıklarını çözmeden birliğe üye olamaz’ şeklinde bir kuralı vardır. AB, Yunanistan’ı üye yaparak Türkiye’ye şu mesajı verdi: ATİNA İLE ANKARA ARASINDAKİ SORUNLARIN TAMAMININ KAYNAĞI VE SEBEBİ TÜRKİYE’DİR. BUNDAN BÖYLE ÇÖZÜM İÇİN SADECE ANKARA ADIM ATACAK YANİ ATİNA’NIN BÜTÜN ŞARTLARINI KABUL EDECEKTİR. Bunun başka anlamı var mı? Şimdi aynı AB, Türkiye’yle ve Kıbrıslı Türkler’le olan girift sorunlarına rağmen Güney Kıbrıs’ı üye yaparak yine aynı mesajı veriyor: KIBRISLI RUMLAR’IN KOMŞULARIYLA BİR SORUNU YOKTUR. SORUN TÜRK TARAFINDADIR. TÜRKİYE, ATİNA’NIN VE LEFKOŞA’NIN ŞARTLARINI YERİNE GETİRMEK ZORUNDADIR. (Yunanistan ve Kıbrıs artık AB üyesi olduğuna göre bir ‘askeri opsiyon’ da zaten ortadan kalkmış demektir.)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!