AA
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 29, 2012 15:49
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisi hakkındaki sözlerine ilişkin olarak, "Kılıçdaroğlu'nda ahlaki formasyon eksikliği" olduğunu belirterek, "Sayın Kılıçdaroğlu, spontan olarak küfretmeye hazır bir psikoloji ile hareket ediyor, küfrediyor" dedi.
Davutoğlu, "Ben o ifadeyi okuduğumda gerçekten bizim halkımızın seviyesi itibariyle, yani ahlak seviyemiz, ahlakımız, daha aileden aldığımız kültür itibariyle önce CHP'nin geniş halk kitleleri, oy veren kesim adına üzüldüm. Onlar böyle bir genel başkanı hak etmiyor" diye konuştu.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, bir televiyon kanalında katıldığı programda Suriye konusundaki soruları cevapladı.
Davutoğlu, Halep'te yaşananların vicdanları yaraladığını belirterek, "Rejimin uyguladığı yöntemler gittikçe dozu artıran ve insanlık suçuna doğru giden unsurlar içeriyor" dedi.
Geçen yıl barışçıl gösteriler başladığında göstericilere keskin nişancılarla ateş açıldığını, daha sonra kitlesel gösteriler büyüdükçe top atışlarının başladığını hatırlatan Davutoğlu, "Şimdi büyük şehirlerde dahi kontrol kaybedilince bu sefer şehirler doğrudan havadan ve karadan bombalanarak bir insanlık suçu işleniyor. Halep'te yaşanan budur. Hiçbir gerekçe sivil yerleşim olan yerlere havadan bombalamayı mazur gösteremez" diye konuştu.
Davutoğlu, buradaki amacın kamu düzenini sağlamak değil, halkı yıldırmak olduğunu ifade ederek, "Bu bütün dünyaya şunu demektir: Ben bu insanları burada istediğim gibi öldürürüm ve siz hiçbir şey yapamazsınız" dedi.
Davutoğlu, şunları söyledi:
"Dün ve bugün Halep'ten gelen bilgiler bizim bu konuda insanlık vicdanı adına bırakınız siyasi stratejik unsunlar, ki onların hepsi de çok önemli, insanlık vicdanı adına artık sesimizi daha fazla yükseltmenin vaktinin geldiğini açık biir şekilde gösteriyor."
"Halep'i tahrip etmenin Suriye'nin geleceğini tahrip etmek" olduğunu belirten Davutoğlu, Esed rejiminin kendi geleceğini göremediğini ve halkı cezalandırdığını vurguladı.
Davutoğlu, "Uluslararası toplumunun harekete geçmesi lazım. Bugün ben öğleden sonra (BM Genel Sekreteri) Sayın Ban Ki-mun ile bir görüşme daha yapacağım. Bu tabloyu onunla da paylaşacağım. Sürekli temas halinde olmamız lazım. Artık BM bugünler için var" diye konuştu.
Suriye'deki durumun çevre ülkelerde tedirginlik yarattığını ve güvenlik riski oluşturduğunu kaydeden Davutoğlu, "BM'nin Rusya ve Çin'in bu tabloyu bir kez daha gözden geçirmesi lazım. Bunun ulusal egemenlik kavramıyla izah edilir tarafı kalmamıştır" dedi.
BM'de hiçbir adil temeli olmayan veto hakkına dayalı uygulamaların bırakılması gerektiğini belirten Davutoğlu, "Görüyoruz BM'deki tıkanmayı, ama biz etkileniyoruz" dedi. Davutoğlu, uluslararası düzenin gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
Davutoğlu, olaylardan en çok Arap ülkeleri ve Türkiye'nin etkilendiğini, ancak hiç etkilenmeyen ülkelerin BM'de veto hakkına sahip olduğunu belirterek, "Aslında bu uluslararası toplum için büyük bir imtihandır ve bu imtihan kaybediliyor" dedi.
Davutoğlu, "Bu katliama bir şekilde dur demek lazım" diye konuştu.
"Muhalif kavramı mahiyet değiştirmiştir"
Suriye'de muhalif kavramının değiştiğini ifade eden Davutoğlu, "Suriye'de muhalif kavramı artık mahiyet değiştirmiştir" dedi. "Evet eskiden buna Suriye muhalefeti denilebilirdi" diyen Davutoğlu, bugün artık Halep'te halkın direndiğini söyledi.
Davutoğlu, "Bir halk harekete geçmişse, o halkın iradesinin tarihe yansıması zaman meselesidir" dedi.
"Kılıçdaroğlu'nda ahlaki formasyon eksikliği var"
Hükümetin Suriye politikasına yönelik eleştirileri cevaplandıran Davutoğlu, muhalefetin eleştirilerinin dozunun bazen kaçtığını belirtti.
Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun eleştirileri ve sözleri ile ilgili olarak, Kılıçdaroğlu'nun "ahlaki formasyon eksikliği" olduğunu söyledi.
"Sayın Kılıçdaroğlu, spontan olarak küfretmeye hazır bir psikoloji ile hareket ediyor, küfrediyor" diyen Davutoğlu, "Ben o ifadeyi okuduğumda gerçekten bizim halkımızın seviyesi itibariyle, yani ahlak seviyemiz, ahlakımız, daha aileden aldığımız kültür itibariyle önce CHP'nin geniş halk kitleleri, oy veren kesim adına üzüldüm. Onlar böyle bir genel başkanı hak etmiyor" diye konuştu.
Davutoğlu, "Orada geçen ifadeyi Allah aşkına hangi Cumhuriyet Halk Partili ulu orta bir yerde kullanır. Toplumumuzun bir ahlaki değeri var" dedi.
CHP'nin sol gelenekten ayrı bir vicdanı olması gerektiğini belirten Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Bu, zalimle mazlumu ayırt etmeyi, insan hakları konusu olsun, burada bir sınavdan geçiyor herkes. Bakın şimdi Sayın Kılıçdaroğlu, yaptığı konuşmalardan birinde diyor ki 'Biz olsaydık konteyner kentleri kurmazdık.' 'Niye kurmazdınız' diyorlar. 'Onları kabul etmezdik' diyor. 'Çünkü bu insanlar beladır, bela açar' diyor.
Bakın şimdi, bugün sabahki rakamları veriyorum. 43 bin 212 Suriyeli kardeşimiz var. Onun bela açar dediği kardeşlerimiz var. Bunun 9 bin 890'ı kadın. 10 bin 398'i 18 yaşından küçük kız çocuğu. 11 bin 123'ü 18 yaşından küçük erkek çocuğu. 31 bin 411'i kadın ve çocuk. Şimdi bunlara siz bela diyebilir misiniz? Yani bu şu demektir. Bir kız çocuğu bir saldırıdan kaçarak Sayın Kılıçdaroğlu'nun evinin kapısına dayandığında Kılıçdaroğlu kapıyı kilitleyecek. Açmamayı bırakın kapıyı kilitleyecek ve o mütecavizle o kız çocuğunu karşı karşıya bırakacak. Bu bizim kültürümüzde var mı?"
Davutoğlu, Türkiye'nin geleneğinde yardım isteyenin geri çevrilmesinin olamayacağını belirterek, "Bizim geleneğimizde bizden aman dileyen, bizden emniyet isteyenlerden kimlik sormayız. 'Mezhebin ne, etnisiten ne, dinin ne?' demeyiz. Açarız kapımızı" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun Suriyelilerin kaldığı kamplara gitmediğini ifade eden Davutoğlu, "Mesele şu. Suriye halkıyla birlikte ağlamayı bilemeyenler, Suriye'de insanlık vicdanının karşısına çıkamazlar" ifadesini kullandı.
Davutoğlu, "Bu bir vicdan eksikliğidir. Bunun artık bir siyaset algısını görmüyorum" diyerek, Kılıçdaroğlu'nun günlük düşündüğünü söyledi. Davutoğlu, "Her gün kalkıyor, 'Acaba bugün Davutoğlu'nu nasıl eleştiririm' diye başlıyor, Sayın Başbakanımızı nasıl eleştiririm diye başlıyor. O günün gerçeğiyle eleştiriyor. Bu da başka bir formasyon meselesi. Çünkü süreç olduğunu görse, bir illet bağı kurması gerekecek yani bir şeklide o olaylar arasında sebep sonuç bağı kurması gerekecek. 'Niye bu oldu' diye sormuyor" dedi.
Davutoğlu, "Böyle bir zihin siyaset üretemez. Böyle bir zihin eleştirebilir, hakaret edebilir, küfredebilir, ama böyle bir zihin Türkiye'nin önüne, halkının önüne tek bir siyaset koyamaz" dedi.
"Stratejik Derinlik kitabımın arkasındayım"
"Stratejik Derinlik" kitabına değinen Davutoğlu, kitabını bakanlık gibi bir görev alacağını düşünmeden, akademisyen olarak kaleme aldığını söyledi.
"Bugün o eserin arkasındayım" diyen Davutoğlu, "Kılıçdaoğlu'nun okuduğunu zannetmiyorum. Çünkü orada sadece baştaki yöntem kısmını okumuş olsa böyle bir yapı içinde olmaz" dedi.
Davutoğlu, bugün yürütülen dış politikanın hükümetin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, bakanların, AK Parti'nin emeği olan, sadece kendisiyle özdeşleştirilmemesi gereken bir politika olduğunu söyledi.
"Sorumluluktan kaçmak için söylemiyorum. Sonunu kadar savunurum" diye konuşan Davutoğlu, özgüvenini kaybetmeyeceğini, yaptıklarındaan kesinlikle emin olduğunu söyledi.
Suriye'nin kuzeyindeki gelişmeler
Davutoğlu, Suriye'nin kuzeyindeki gelişmelerle ilgili soru üzerine, o bölgedeki gelişmeleri önceden öngördüklerini söyledi.
Olaylar başladığından beri devletin her kademesinde konuyu değerlendirdiklerini ifade eden Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Risk yok mu? Risk var ve hep olacak. Çok açık yüreklilikle söylüyorum. Biz halkımızla gerçeği paylaşmak durumundayız. Ortadoğ'daki bu değişim süreci nasıl Balkanlar'da 10 yılı aşkın süre aldı hala devam ediyor, Ortadoğu'da da uzun sürecek, sürebilir, birçok risk alanları çıkabilir. Ama bu sizin dışınızdaki bir gelişme."
Suriye'nin kuzeyinin Irak'ın kuzeyinden farklı olduğunu söyleyen Davutoğlu, 911 kilometrelik sınır boyunu son derece karmaşık bir kuşak olarak nitelendirdi. Davutoğlu, bölgede birçok değişik etnik ve mezhebi unsurlar olduğunu belirterek, "Bir kaos ortamı doğduğunda, o zamana kadar rejimin yanında olan unsurlar bile, PYD gibi, bu kaostan istifade etmek isteyip, oportünist bazı provokatif eylemlere girerler fiili durum yaratabilmek için, 'biz varız' demek için, ön almak için" dedi.
Terör örgütü PKK'nın Irak savaşı sonrasında 1991'de Irak'ta da aynı şeyi yapmaya çalıştığını hatırlatan Davutoğlu, o zaman PKK ile Barzani arasındaki çatışmanın nedeninin bu olduğunu söyledi.
Davutoğlu, "Biz her şeyi ciddiye alırız. Yüzde 1 bile risk varsa bu ülkenin geleceği için biz onu ciddiye alırız. Onun için Sayın Başbakanımızın açıklamalarındaki şey de o. Bir panik, bir telaş veya büyük bir şey değil. Risk hesaplamalarının yapılıp, ona göre tedbirimizin alınacağının işaretini vermiştir" dedi.
"Biz o haritaya izin vermeyiz"
Suriye'nin kuzeyinde tamamen PKK hakimmiş gibi gösterildiğini söyleyen Davutoğlu, "PKK tek bir yerde bile hakim olsa, küçük bir köyde bile, biz onu risk unsuru olarak görürüz, çünkü bu bir terör unsurudur. Bunu önemsizleştirmek için söylemiyorum. Ama Kuzey Suriye diye sanki böyle bir kuşak var ve böyle bir harita uyandırılmaya çalışılıyor" dedi.
Davutoğlu, şunları söyledi:
"Bu haritalar üzerinden birileri öyle haritalar sirküle ediyorlar ki sanki harita olunca gerçek kabul ediliyor ve haritayı boyuyor. O kafasındaki haritayı oraya çıkarıyor. Biz o haritaya izin vermeyiz tabii. Bizim için nedir esas burada kabul edilemez unsurlar? Birincisi nerede olursa olsun sınırımızın yakınında ve kim tarafından olursa olsun bir terör yapılanmasına karşıyız ve izin vermeyiz. Bu konuda da her türlü hakkımızı mahfuz tutarız."
Türkiye'ye tehdit olabilecek ister PKK olsun ister El Kaide olsun her türlü terör unsuruna karşı her türlü tedbiri alacaklarını kaydeden Davutoğlu, "Bu her türlü tedbirin sınırını koymuyorum" ifadesini kullandı.
De facto yönetimler oluşursa Suriye Lübnanlaşır
Suriye'deki Kürt Ulusal Konseyi ile ilişkilerinin sürdüğünü bildiren Davutoğlu, Suriye'deki Kürtlerin hakları ihlal edildiğinde haklarının takipçisinin Türkiye olduğunu söyledi.
Davutoğlu, "Ama PYD'nin fırsatçılığı şurada. PKK geçmişte olduğu gibi bu kriz süresince de PYD ile birlikte Suriye rejimiyle işbirlikçilik yaptı" dedi. Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Şimdi o rejimin gideceğini hissedince rejimle kendisi arasına mesafe koyup o bölgede de facto bir yönetim kurmaya çalışıyor. Ama bunlar çok küçük alanlar, yani bütün Suriye'nin kuzeyi diye algılamak yanlış olur. Şimdi bizim burada gördüğümüz ikinci risk, bu tür de facto şeyler oluşursa, aynı de facto yönetimi oradaki Araplar, biraz ötedeki Türkmenler, Nusayriler, Dürziler de kurar ve Suriye Lübnanlaşır."
Suriye'de demokratik seçimin yapılıp parlamento oluşmadan de facto yönetimlerin oluşması durumunda Suriye'nin bölüneceği uyarısını tekrarlayan Davutoğlu, "Bizim şu anda aldığımız tedbirler Suriye'nin bölünmesine değil, aksine bir arada tutulmasına yönelik tedbirler olacak" dedi.