Güncelleme Tarihi:
Davutoğlu’nun Zonguldak’taki mitingi öncesinde kentte geniş güvenlik önlemleri alındı. Mitingin yapılacağı Madenci Anıtı’nın bulunduğu Gazipaşa Caddesi, sabah 08.00’den itibaren trafiğe kapatıldı. Caddedeki çöp konteynerlerinin üst bölümleri kaldırıldı, alt kısımları ise poşetlerle kapatıldı. Özel Harekat Timleri, miting alanının etrafındaki yüksek binaların çatı ve balkonlarına çıkarak önlem aldı. Başbakan Davutoğlu’nun geçiş yaptığı güzergahlarda da çok sayıda polis görev aldı.
Başbakan Davutoğlu’nu taşıyan helikopter, Zonguldak Gümrük Müdürlüğü’ne ait TIR Parkı’na indi, kendisini Vali Ali Kaban karşıladı. Davutoğlu, daha sonra seçim otobüsü ile halkı selamlayarak miting alanına geldi. Burada yaklaşık 5 bin kişiye hitap eden Davutoğlu, Zonguldak’ta 45’inci mitinglerini yaptıklarını söyledi. Zonguldak’ın emeğin başşehri olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Zonguldak deyince yüzleri kömür karası ama gönülleri ak Zonguldaklılar gelir" dedi.
"GENÇLERİMİZE SAHİP ÇIKTIK"
Türkiye’nin 13 yıl önce IMF önünde borç dilenecek durumda olduğunu, esnafın yazar kasa kırdığını, Türkiye’nin namerde muhtaç edildiğini belirten Davutoğlu, "Onurlu emeğin temsilcileri olarak o günlere geri gitmemeye var mısınız?" diye sordu. Davutoğlu, "12 yıl önce gençlerimiz geleceğe ümitsiz bakıyordu. Bir çok gencimiz mezun olduğunda ’iş bulabilir miyim’ kaygısı vardı. Her yerde işten çıkarmalar vardı. Gençlerimize sahip çıktık. Gençlerimizin istikbali için gece gündüz çalıştık. Biz geldiğimizde üniversite gençlerimizin 45 lira olan bursları şimdi 330 lira oldu. Yüksek lisans bursu 660 lira. Doktora bursu 990 lira" diye konuştu.
Ahmet Davutoğlu, Türkiye’de gerginlik istemediklerini, şiddet, nefret dili istemediklerini söyledi. Davutoğlu, Türkiye’nin, kendi ayakları üstünde yükselen bir dev olmasını sağladıklarını, bir piyade tüfeği bile yapamayan Türkiye’den bugün kendi helikopterini yapan Türkiye’yi kurdukları görüşünü savundu.
Kılıçdaroğlu’nun, "Benim hayatım başarı hikayesi, ben hesap uzmanıyım" dediğini hatırlatan Davutoğlu, "O görevi aldığında kar yapan SSK, o görevi bıraktığında 1.5 katrilyon borç yapmıştı. Şimdi hiçbir hesap yapmadan halkımıza bazı vaatler sunup, belli çevrelerden gelen telkinlerle mesajlar vermeye çalışıyor. Akıl hocası Kemal Derviş olanın işçiye dost olur mu?" dedi.
HDP’YE YÖNELİK SALDIRILAR
HDP’nin Adana ve Mersin binalarına yapılan saldırılara değinen Davutoğlu, "Bu saldırıları anında Karaman mitinginde şiddetle lanetledim. Hemen gerekli talimatları verdim. Erzurum’da ilk mitinge çıktığımda da ’Gelin bu seçimleri barış ve şenlik içinde yapalım’ dedim. Ama Ağrı’da, Van’da, Siirt’te milletvekili adaylarımıza saldırılar oldu. Bir köy muhtarı öldürüldü. Bütün o bölgede şiddet ve terörü destekleyen HDP batıda barış mesajı söylemeye kalkıyor. O zaman kimse Ak Parti’ye dönük saldırılara karşı tek bir kelime etmedi. Doğan medyası sustu. Gülen ve paralel medya tahrikkarlık yaptı" dedi.
ELİF GİBİ DURAN AK PARTİ
HDP, MHP ve CHP’nin bu saldırılar konusunda Ak Parti’yi suçladığını ifade eden Davutoğlu, "Görüyor musunuz ittifakı. 3’ü bir arada AK Parti’yi hedef tahtasına koymaya çalışıyorlar. Güya HDP ve MHP ayrı çizgideler. Ama aynı dili kullanıyorlar. Çünkü paralel çete, akıl hocaları bunlara ’bir araya gelin, artı paralel çete, 4 yanlış 1 doğruyu götürsün’ dedi. Doğru da Ak Parti. Elif’in partisi. Bu hesap siyasette tutmaz. Siyasette 1 doğru 4 yanlışı götürür" diye konuştu.
Davutoğlu, CHP ve HDP’nin seçim beyannamelerine aynı dili kullandığını belirtirken, "Olmayacak vaatlerin peşindeler. Bunların hepsinin ortak bir adı var. ETP. Eski Türkiye Partisi bunlar" dedi. Muhalefetin iktidar olmayı düşünmediğini ileri süren Davutoğlu, "Bunların hesabı 1990’ların Türkiye’sini geri getirmek ve yeni Türkiye’yi temsil eden Ak Parti’ye darbe vurmak. Vurabilirler mi? Biz milletle birlikte yürüyoruz" dedi.
"KARDEŞİN DAĞDA NE ARIYOR?"
HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kastederek "Bu bombayı koyan bir mesaj veriyor. Biz bu mesajı aldık. Seni Başkan yaptırmayız" dediğini belirten Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Cumhurbaşkanımıza söylüyor. Yani Cumhurbaşkanımız veya hükümet olarak bu saldırının arkasında olduğumuzu ima ediyor. Bu müfteriye sesleniyorum. Bu provokasyonları kim yaptıysa bunun karşısında dimdik Ak Parti olarak duracağız. Ama sen Ağrı’da, Van’da, Siirt’te bizim milletvekili adaylarımıza yapılan saldırılara niye sessiz kaldın? Kardeşin dağda ne arıyor? 7 Haziran’ı şimdiden tehdit etmeye çalışıyorlar. ’Barajı aşamazsak sıkıntı doğar’ diyerek. Bir ayağı dağda bir ayağı ovada siyaset olmaz. Terörle siyaset yan yana olmaz. Ama bakıyorsunuz CHP, ’HDP’lilerin seçim barajını aşmasını istiyoruz’ diyor. Çünkü birbirleriyle birlikte hepsi terör bağlantılı guruplarla ilişkileri var. Ama Ak Parti’nin elinde tek bir damla kan olmadı olmayacak. Ak Parti’nin elinde tek bir nefret sözü olmadı olmayacak. Daha önce de ’muhtar yaptırmayız’ dediler. Ama Başbakanımız oldu Recep Tayyip Erdoğan. Bu senin haddine değil. Kimin hangi makama geleceğine millet karar verir."
Başbakan Davutoğlu, seçim sonrasında özgürlükçü sivil bir anayasa ortaya koyacaklarını, Başkanlık sistemi dahil bütün idari yapıyı tekrar ele alıp yeni Türkiye’yi inşa edeceklerini kaydetti.
"HERKES YERİNİ YURDUNU BİLECEK"
Hürriyet Gazetesi’nin bugünkü nüshasında ’Sayın Cumhurbaşkanı’na sesleniyoruz’ başlıklı yazısına da değinen Davutoğlu, şöyle dedi:
"Hani ’417 el (411) kaosa kalktı’ deyip TBMM’ye hakaret eden Doğan Medya, şimdi özgürlüklerden bahsediyor. Hani 28 Şubat’ta gelen talimatlara göre milletin inancıyla savaşan, başörtülülere hakaret eden bu medya var ya, bugün bir yazıyla Cumhurbaşkanı’na cevap veriyor. Daha önce de bana hitaben bir yazı yazdılar. Basın özgürlüğüne saygımız sonsuz. Ama herkes yerini yurdunu bilecek."
"BANA CEVAP VERMEYE KALKTILAR"
Ahmet Davutoğlu, kendisine de yanıt verildiğini anlatırken, "Bana dönük de Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na cevap vermeye kalktılar" dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sebep neydi? DHKP-C denilen terör örgütü Mehmet Selim Kiraz savcımız şehit etti. Biz bütün gece o şehit başsavcımız (savcı) için çalışırken, bütün gece onun için dua ederken, doktorlar ameliyathanede hayata döndürmeye çalışırken bunlar internet sayfalarından şehit başsavcımızın başına dayanan silahla resimlerini bastılar. Terör teşvikçiliği yaptılar. Gece yarısı kendilerine haber gönderdim: ’Yarın gazetede bunu basmayın. Şehit başsavcımızın küçük çocuğu, annesi, babası, eşi var’ dedim. Gece yarısı bütün basına, hepsine haber gönderdim, rica ettim. ’Ne olur şehit başsavcımızı bu halde basmayın. Cenaze töreni yapılacak. Onun çocuğu şehit başsavcıyı böyle görmesin. Ne menfaatiniz var, yapmayın’ dedim. Ertesi gün bugün Cumhurbaşkanımıza cevap veren o medya, o gün bana cevap veren o medya, ertesi gün şehit başsavcımızın o fotoğrafını bastı. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak değil bir insan olarak, bir baba olarak, bir kardeş olarak buna isyan ediyorum, ettim ediyorum. Nasıl olur? Şehidimizin cenazesini götürüyoruz. Türkiye’nin en çok sattığını iddia eden gazetenin baş sayfasında teröristlerin şakağına silah dayadığı başsavcı. Başsavcımızın eşi o şekilde görmek ister mi defnederken? 10 yaşında çocuk o şekilde görmek ister mi? Kim ister? Teröristler ister. Bütün ricalarımıza rağmen o resmi bastılar. Sonra da onları cenazeye almayınca ertesi gün bana tehditkar bir baş yazsıyla cevap vermeye kalktılar."
"BİZE TALİMAT VEREMEZSİNİZ"
Davutoğlu, medyayı hedef aldığı konuşmasında bazı iddialar da ortaya atarak sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz sizin huzuruna pijamayla çıkacağınız bir Başbakan değiliz. Bize talimat veremezsiniz. Bize başyazılarla dizayn veremezsiniz. Biz gücümüzü sizden almadık. Biz gücümüzü Allah’tan ve milletten aldık. O eski Türkiye’ydi. Başbakan’a talimat verdikleri, Başbakan’ı eşofmanla karşıladıkları eski Türkiye idi. Bunlara bir daha eski Türkiye benzeri dönemler yaşatma imkanı verecek misiniz? Bir daha medya patronlarının Başbakan’a talimat verdiği günlere izin verecek misiniz? Biz gücümüzü de kültürümüzü de ahlakımızı da milletten aldık, Anadolu’dan aldık. Bugün de Cumhurbaşkanımıza cevap veriyorlar. Oturun, gazeteciliğinizi yapın. Basın özgürlüğü içinde bizi eleştirin. Ama eğer bir şehidimizin aziz hatırasına saygısızlık yaparsanız karşınızda bizi bulursunuz. Eğer Türkiye seçimlere giderken kışkırtıcı yayın yaparsanız, bunun karşısında bizim sessiz kalmamız mümkün değil. Herkes hak ettiği muameleyi görür."
"AKADEMİSEN OLARAK BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNE DEĞER VERİYORUM"
Bir akademisyen, bir aydın olarak basın özgürlüğünün en çok değer verdiği özgürlük olduğunu belirten Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Tek bir basın mensubu ya da yayın organı bizim tarafımızdan kendilerine bir telkin geldiğini iddia edemez. Ama 9 aylık Başbakanlık dönemimde bu şehit savcımızın resmini basmayın diye ricada bulunmuşsam, o şehit ailenin adına ricada bulunmuşsam siz bunu yapmamışsanız, bizi karşınızda bulursunuz. Bakıyorsunuz yeni bir figür olarak HDP’ye sahip çıkmaya çalışıyorlar. Sanki Demirtaş’ın arkasında Kandil, şimdi onları destekleyen Pensilvanya yok gibi, demokrasi havarisi kesildiler. Bu medya organları da onların arkasında. Aslında hepsinin arkasında bir başka üst akıl var. Bu üst akıl ister ki Türkiye tekrar onlara muhtaç olsun. İster ki Türkiye’nin başı eğik olsun. İster ki biz IMF kapısında bekleyelim. İster ki Mısır’da olduğu gibi seçilmiş başbakanlar, cumhurbaşkanları mahkeme kapılarına ya da ’dönemin başbakanı’ diye darbe teşebbüslerine uğrasınlar. Be ey gafiller biz milletten güç almışız. Biz tehditten korkar mıyız? Nasıl asil madencilerimiz yerin altına girerken, emekleriyle çalışırken ölümden dahi korkmazlar, onların hakkını savunan bizler, milletin hakkını saunan bizler Allah şahit bir an bile tehditten, şiddetten, nefretten yılmadık, yılmayacağız."
Davutoğlu, mitingin ardından platform arkasında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, milletvekilleri ve partilerle görüştü. Davutoğlu, seçim otobüsünde halkı selamlayarak tekrar TIR Parkı’na giderek helikopterle Düzce’ye hareket etti.