Güncelleme Tarihi:
Almanya Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle ile görüşmelerinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Davutoğlu, Türkiye ile Almanya'nın, işbirliği anlayışı içinde hareket eden iki dost ülke olduğunu söyleyerek, Türkiye ile Almanya arasında çok yakın insani iletişim ilişkisi bulunduğunu kaydetti. Davutoğlu, iki ülke arasında sadece siyasi bir ilişki değil toplumsal bir ilişki bulunduğunu belirterek, hatta bazı Türk vatandaşlarının Almanya'da "Türkiye için anavatan, Almanya için de baba vatan" dediklerini hatırlattı.
Bakan Davutoğlu, bugün birçok uluslararası alanda, bölgesel ve küresel konularda Türkiye ile Almanya'nın ortak stratejik bakış açılarına sahip, birlikte çalıştığında küresel barışa katkı sağlayacak potansiyeli yüksek iki büyük ülke olduğunu ifade ederek, "Bu çerçevede bugünkü görüşmeleri ve yeni Alman hükümetinin kurulmasından sonra yapılan bu ilk bakan ziyaretini çok büyük bir önemle karşıladık" dedi.
İki ülke ilişkilerini dün akşamki yemekte ve bugünkü görüşmelerde detaylı şekilde masaya yatırdıklarını söyleyen Davutoğlu, geleceğe dönük güçlü bir perspektif oluşturmaya çalıştıklarını kaydetti. Bundan sonra yoğun bir istişare ve işbirliği mekanizmasının kurulmasına karar verdiklerini belirten Davutoğlu, iki bakanlık arasında daha önce kurulmasına karar verilen stratejik diyalog mekanizmasının bir an önce hayata geçirileceğini, ikili, bölgesel ve AB gibi her alandaki konularda Türkiye ile Almanya arasında düzenli işleyen kapsamlı bir mekanizma kurulacağını bildirdi.
Bakan Davutoğlu, bunun yanı sıra üst düzey ziyaretlerin artacağını, daha sık bir araya gelmeye karar verdiklerini belirterek, ikili ilişkiler çerçevesinde Türk vatandaşlarının Almanya'da karşılaştığı sorunları çok açık bir yüreklilikle ele aldıklarını kaydetti. Bu konuda kendilerine iletilen talepleri konuk bakana dostane bir şekilde aktardığını ifade eden Davutoğlu, bunun bir tarafın diğer tarafa ilettiği konular olarak değil, ortak meseleler olarak, vize konuları da dahil olmak üzere ele aldıklarını ve bu konuların da gerçekten de iki ülkenin ortak meseleleri olduğunu belirtti.
Kültürel ilişkiler konusunda çok önemli bir hususa ivme katmaya karar verdiklerini söyleyen Davutoğlu, bunun Türk-Alman Üniversitesi'nin bir an önce hayata geçirilmesi olduğunu bildirdi. Lise eğitiminin devamının kendi açısından da şahsi açıdan yakından ilgilendiği bir konu olduğunu söyleyen Davutoğlu, "En kısa zamanda Türk-Alman Üniversitesi'nin hayata geçirilerek Türk-Alman dostluğunun gelecek nesillere bilimsel anlamda da güçlü şekilde aktarılmasını sağlayacak zemini kuracağız. Bunun için gerekli çalışmaları birlikte yürüteceğiz" dedi.
Davutoğlu, ekonomik ilişkilerde de iyi bir seyir bulunduğunu söyleyerek, Türkiye'de yaklaşık 4 bin Alman şirketinin bulunduğunu, bunları büyük bir memnuniyetle karşıladıklarını anımsatarak, şu anda Almanya'nın Rusya'dan alınan doğalgazdaki artış sebebiyle dış ticarette ikinci ortak durumunda olduğunu, ancak Almanya'nın bu yarışı zamanla kapatıp daha ileri gideceğini düşündüklerini kaydetti. Rus ve Alman turistlerin sayısında da paralel bir artış bulunduğunu bildiren Davutoğlu, Almanya'nın her zaman bu özel ilişkisini sürdürmesine önem verdiklerini belirtti.
Bir konuyu daha kapsamlı şekilde ele aldıklarını söyleyen Davutoğlu, son dönemde yürütülen demokratik açılım ve terör tehdidine karşı yapılacak faaliyetleri ele aldıklarını çünkü Avrupa'nın güvenlik konularını ve bu tür terör faaliyetlerine karşı alınması gereken tedbirlere sadece ulusal bir mesele olarak değil Avrupa için de bir güvenlik sorunu olarak baktıklarını bildirdi. "Terör tehdidinin tümüyle ortadan kalkması için birlikte çok daha yoğun şekilde çalışacağız" diyen Davutoğlu, önümüzdeki dönemde Türkiye'de demokratik standartların daha da yükseldiğine herkesin şahit olacağını, ancak buna paralel olarak terör tehdidinin de azalması için birlikte çalışılması gerekeceğini kaydetti.
TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ
Görüşmelerde ikili ilişkilerin yanı sıra Türkiye-AB ilişkilerini kapsamlı şekilde ele aldıklarını belirten Davutoğlu, konuk bakanın Türkiye'nin AB üyeliğine verdiği destek için teşekkür ettiğini söyleyerek, şöyle devam etti:
"Bütün konuşmalarında vurguladığı 'pacta sund servanda' (ahde vefa) ilkesini bir kez daha burada gündeme getirmiş olmasından duyduğumuz memnuniyeti de ifade ettim. Almanya, AB'nin lokomotif, kurucu ülkelerinden biridir ve Almanya'nın Türkiye-AB ilişkilerine stratejik bir perspektiften baktığından eminiz. Bu stratejik perspektif de hem Türkiye'nin hem Almanya'nın hem de AB'nin önümüzdeki dönemdeki uluslararası konumunu pozitif etkileyecektir. Biz bu desteğin artarak sürmesini istiyoruz."
Davutoğlu, görüşmelerde Westerwelle'ye Kıbrıs konusunda kapsamlı bilgi sunduğunu söyleyerek, "Kıbrıs meselesinin Türkiye-AB ilişkilerinde bir engel teşkil etmemesi konusunda mutabık kaldık" dedi. Kıbrıs'ta adil ve kalıcı bir barışın BM parametreleri etrafında sağlanması için neler yapılması gerektiği konusunda görüş alışverişinde bulunduklarını belirten Davutoğlu, Almanya'dan daha aktif rol almalarını rica ettiğini çünkü kapsamlı bir barış için çok uygun şartlar bulunduğunu bildirdi.
Davutoğlu, görüşmelerde Afganistan konusunu da ele aldıklarını söyleyerek, Afganistan'ın, iki ülkenin NATO ittifakı çerçevesinde faaliyet gösterdiği önemli bir çalışma alanı olduğunu ve bu konudaki görüşlerinin mutabık olduğunu, bundan sonra da işbirliğini geliştirme konusunda anlayış birliği içinde olduklarını ifade etti.
Davutoğlu, ayrıca bölgesel konuları ve bu çerçevede Orta Doğu'daki gelişmeler, İran'ın nükleer programı ve Kafkasya'daki Türkiye-Ermenistan normalleşmesi ve Karabağ sorununu ele aldıklarını söyleyerek, "Çok büyük bir fırsat teşkil eden bu gezi, Türkiye ile Almanya arasında son dönemde birikmiş birçok konunun gözden geçirilmesine imkan tanımıştır" dedi.
"NORVEÇ BÜYÜKELÇİLİĞİNE BİR NOTA VERİLDİ"
Davutoğlu, Norveç'te bir Türk ailesine yönelik tutumla ilgili basına yansıyan habere yönelik soru üzerine de "Norveç'te vatandaşımız Döndü Tulum'un maalesef çok acı bir şekilde kaybı, bizi büyük bir teessüre sevk etmiştir. Gerek ailesine, gerekse bütün yakınlarına buradan taziyede bulunmak istiyorum. Bütün vatandaşlarımızın hukukunu takip etmek bizim görevimizdir. Bu durumda ise sadece bir vatandaşımızın hukukunu takip etmek değil, bir insan hakları, insani bir durum da söz konusu" diye konuştu.
Olayı yakinen takip ettiklerini ifade eden Davutoğlu, "Burada bir ihmal ve kusurun olup olmadığı konusunun araştırılması için Norveç makamlarına resmen başvurduk. Ankara'da Norveç Büyükelçiliğine bir nota verildi, bir girişimde bulunuldu. Oslo Büyükelçiliğimiz de olayı yakinen takip ediyor" dedi.
Bu tür olayların cereyan etmemesinin çok önemli olduğunu söyleyen Davutoğlu, etnik, dini, kökeni ne olursa olsun, medeni bir toplumda karşılaşılmaması gereken bir tablo olduğunu belirterek, sebepleri araştıracaklarını ve Norveç makamlarıyla bu konuya açık şekilde görüşeceklerini kaydetti.
Almanya Başbakan Yardımcısı ve DışişleriBakanı Guido Westerwelle, Yakın Doğu'da yaşanan sorunların çözümünün "özellikle Türkiye'nin merkezi konumu ve rolü" ile mümkün olduğunu söyledi. Konuk Bakan, iki ülke ilişkilerinin geliştirilmesinde ve Türkiye'nin AB'ye bağlanmasında Almanya'nın "büyük menfaati" olduğunu belirtti.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Dışişleri Bakanlığında düzenlenen basın toplantısında konuşan Westerwelle, Türkiye'de olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi ve Almanya için Türkiye'nin hem dost, hem de bir ortaklık ülkesi olduğunu söyledi.
"Yaklaşık 3 milyon Türk kökenli insanımız Almanya'da yaşıyor" diyen Westerwelle, 4 milyon Alman'ın her yıl Türkiye'yi ziyaret ettiğini hatırlattı ve iki ülkenin toplumsal ilişkilerinin yoğunluğuna dikkati çekti.
Davutoğlu ile görüşmesi hakkında, "Sadece toplumsal politikalarla ilgili konular gündemde değildi, yüksek politikayla ilgili konular da konuşuldu" diyen Konuk Bakan, Almanya'nın Türkiye ile olan ilişkisini "stratejik" olarak nitelendirdi.
Westerwelle, Türkiye'nin uluslararası alanda kilit bir konuma sahip olduğuna vurgu yaparak, sorunlu bölgelerdeki sorunların çözümünde Türkiye'nin "çok belirleyici bir konumu" olduğunu söyledi.
Türkiye ile müttefik ve NATO'da ortak olduklarını kaydeden Konuk Bakan, "Almanya olarak Türkiye ile ilişkilerimizin çok iyi şekilde gelişmesi yönünde çok yüksek bir menfaatimiz var" dedi ve Davutoğlu ile stratejik bir diyalog üzerinde karar kıldıklarını, söz konusu diyaloğu daha fazla canlandırmak istediklerini söyledi.
Türk-Alman Üniversitesi konusuna da değinen Westerwelle, "Biz gençlerimizin, ülkelerimizin bir araya gelip bilgilerini paylaşmasını istiyoruz. Birbirine karşı değil, bir arada yaşamalarını istiyoruz. Tarihten çıkardığımız dersler de bunu gerekli kılıyor" dedi ve sözlerine şöyle devam etti:
"AB bünyesinde Brüksel'de yapılan dışişleri bakanları toplantısı çerçevesinde özellikle bir sonraki müzakere faslı olan Çevre faslının açılması yönünde katkıda bulunmaya çalıştım. Biz Almanlar, verdiğimiz sözü tutarız. Ben açık bir şekilde Almanya Dışişleri Bakanı olarak, Alman hükümeti adına söylüyorum. Koalisyon hükümeti sözleşmesinde ne yazıyorsa, odur. Almanya'nın özellikle Türkiye ile karşılık ilişkilerinin geliştirilmesi ve Türkiye'nin AB'ye bağlanması hususunda büyük bir menfaati vardır."
Westerwelle, Türkiye'nin Avrupa'ya ve Batıya yönelmesinin, Avrupa yolunda ilerlemesinin ülkelerinin menfaati icabı olduğunu belirtti ve yapılan görüşmelerin ardından Türkiye'nin bu yolda ilerleyeceğinden emin olduğunu ifade etti.
Bir gazetecinin "Avrupa'da Türkiye'ye kuşkuyla bakanların var olduğunu" belirterek, söz konusu stratejik diyaloğun ne kadar sürede gerçekleşebileceğine ilişkin sorusu üzerine Konuk Bakan, "Biz güvenilir sözleşme ortağıyız. Dünyada da Almanya'nın böyle bir saygınlığı olması buradan geliyor. Biz ne söylediysek ve hangi sözleşmeyi imzaladıysak arkasında duruyoruz ve ben şahsen de arkasında duruyorum" dedi ve Türkiye'nin reform sürecinin devamını istediklerini ve bu sürecin Avrupa'nın menfaati çerçevesinde teşvik ettiklerini söyledi.
Almanya Başbakanı Angela Merkel'in tutumunu ve "imtiyazlı ortaklık" önerisini hatırlatması üzerine Westerwelle, Almanya hükümeti adına Almanya Dışişleri Bakanı olarak burada olduğunu vurguladı ve "Burada ne diyorsam ve hükümette ne kararlaştırıldıysa, o geçerlidir. Söz konusu olan, neticede neyin kararlaştırıldığıdır ve geçerli olan da budur" dedi.
Westerwelle, Almanya'da Türklere karşı uygulanan şiddet eylemlerinin hatırlatılması üzerine, her kalbi ve hissi olan insanın şiddete karşı çıkması gerektiğinin altını çizerek, Almanya'da gereken tedbirlerin alındığını, hoşgörüsüzlüğe hoşgörü göstermeyeceklerini söyledi.
Türkiye'nin bölgedeki önemine de değinen Konuk Bakan, Afganistan, Yemen ve İran gibi ülkeler ve tüm Yakın Doğu bölgesindeki büyük sorunların çözülmesi için Türkiye'nin "çok önemli" bir ülke olduğuna dikkati çekerek, "Çatışmalardaki sorunları çözmemiz özellikle Türkiye'nin merkezi konumu ve rolü ile mümkündür" dedi.
Konuşmasının sonunda Türkiye'nin AB süreci hakkında kısa bir değerlendirmede bulunan Westerwelle, Türkiye'nin bazı fasıllarda yavaş ilerlediği görüşünün iç politika malzemesi olduğunu ve iki tarafın da (AB ve Türkiye) yapması gereken ödevleri bulunduğunu söyledi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin Almanya dahil olmak üzere AB ülkeleriyle ilişkilerini daha da hızlandıracağını söyleyerek, bir dikkat dağılması ya da eksen kayması bulunmadığını, Türkiye'nin bütün alanlarda aynı tempoda, aynı hızda çalıştığını kaydetti.
Davutoğlu, Almanya Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle ile düzenlediği ortak basın toplantısında soruları da yanıtladı.
İki ülke arasındaki stratejik diyalog ve Türkiye-AB ilişkilerine dair soru üzerine Davutoğlu, Westerwelle'ye 2. Büyükelçiler Konferansına hitap etmesinden dolayı da teşekkür ederek, dünyanın her köşesinden gelen Türk büyükelçilerin Alman perspektifini doğrudan izleme fırsatı bulduğunu, böylece aslında stratejik işbirliğinin ne kadar geniş alana yayıldığını görme imkanının da bulunduğunu bildirdi. Davutoğlu, Westerwelle'yi dinledikten sonra bir kez daha küresel alanda Türkiye ile Almanya arasında stratejik diyalog mekanizmasına hem ihtiyaç bulunduğunu, hem de böyle bir mekanizmanın kurulması durumunda her yerde barışa büyük katkı yapacağını anladıklarını kaydetti.
Davutoğlu, sadece AB ile ilgili değil, bütün alanlarda Türkiye ile Almanya'nın istisnai ilişkilerinin daha da güçlü bir yapıya kavuşturulmasını hedeflediklerini söyleyerek, iki bakanlığın bunun çalışmalarını yapacağını ve mekanizmanın daha yapısal bir formda, daha güçlü bir kapsamlı bir yapıya oturtulacağını bildirdi.
Türkiye ile Almanya arasındaki yakın dostluk ve ortak işbirliğinin hem Avrupa, hem de Türkiye kamuoyunda Türkiye-AB ilişkileri bağlamında da pozitif etki yapacağını ifade ederek, karşılıklı şüpheler, bazı ön yargılar ve yanlış anlamaların giderilmesinde bu işbirliğinin büyük yardımı olacağını, çünkü Almanya'nın, AB'nin lokomotif ülkelerinden biri, belki de en lokomotif ülkesi olduğunu kaydetti. Davutoğlu, Almanya-Türkiye ilişkilerinin doğru bir zemine oturmasının, Türkiye'deki Avrupa karşıtlarının elindeki bazı argümanları da alacak nitelikte olduğunu belirtti.
Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Türkiye-AB ilişkilerine bakışına ilişkin soru üzerine de Davutoğlu, Türkiye'nin bulunduğu coğrafyanın hakkını vermeye çalıştığını söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bundan sonra da bu çalışmalar artarak sürecek. Ama bunu bir dikkat dağılması, bir eksen kayması ya da AB ilişkilerinde yavaşlama gibi görmek hiç doğru değil. Aksine bütün bu alanlarda aynı tempoda, aynı hızda çalışıyoruz."
Davutoğlu, geçen yıl kendisi ve bir önceki Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın toplam 93 ziyaret yaptığını, bunların 51'inin Avrupa, 22'sinin Orta Doğu, 17'sinin Asya ve diğer ülkeler, 9'unun da Amerika kıtasına olduğunu belirterek, çevre faslının çok zor bir fasıl olmasına rağmen açıldığını, teknik düzeyde bir yavaşlama olmadığını bildirdi. Davutoğlu, şunları söyledi:
"Ama nerede bir yavaşlama var; konu siyasal alana geldiğinde ve AB ile alakasız olan Kıbrıs konusuna gelince, haksız bir şekilde ve geçmişteki tercihleri hiç görmezcesine, bütün sorumluluğu Türkiye tarafına yükleyen ve Rum yönetimini Türkiye'nin AB ile ilişkilerini kendi çıkarı için kullanma şansı veren bir konjonktüre izin verilmesidir bu yavaşlamanın bir sebebi. İkinci sebebi de maalesef bazen AB'de Türkiye-AB ilişkilerinin bir iç politik gündem haline dönüşmesi. Biz kendi üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz."
Bakan Davutoğlu, bundan sonra daha da hızlanacaklarını söyleyerek, Almanya dahil bütün AB üyesi ülkelerle yoğunlaştırılmış işbirliğini artırarak devem ettireceklerini bildirdi.
FİLİSTİN KONVOYU
"Filistin'e Yol Açık" yardım konvoyuyla ilgili gelişmelerin sorulması üzerine de Davutoğlu, Türkiye'nin yakın bölgesindeki meselelere yaklaşımındaki hassasiyetin bilindiğini kaydederek, "Bu konuya sadece güvenlik ve istikrar açısından değil, insan hakları bağlamında da bakıyoruz" dedi.
Gazze konusunda Türk kamuoyu ve hükümette çok ciddi bir hassasiyetin başından beri söz konusu olduğunu söyleyen Davutoğlu, "Gazze'de süren insanlık dramının bir an önce bitirilmesi, bir insanlık görevidir, siyasi bir görev değildir sadece" diye konuştu.
Bir buçuk milyon insanın bir getto şeklinde, dış yardımdan kopuk yaşamasının kabul edilebilecek bir durum olmadığını belirten Davutoğlu, dolayısıyla gerek Türk, gerek başka uluslararası çevrelerin Gazze'ye yardım konusunda girişimlerde bulunmasından daha doğal bir durumun olamayacağını kaydetti.
Davutoğlu, bu noktada başından beri Mısır ile yakın temas içinde olduklarını belirterek, Mısır hükümeti ve Dışişleri Bakanlığının konvoyun Türkiye'den çıkışından itibaren kendileriyle temasını kesmediğini söyledi. Davutoğlu, son derece iyi niyetli olarak karşılıklı bu meseleyi, oradaki insanlara yardım edilecek şekilde, olumlu biçimde neticelenmesinde tam bir işbirliği içinde olduklarını kaydetti.
Konvoyun güzergah değiştirme sürecinde istişarelerde bulunduklarını belirten Davutoğlu, El Ariş limanında prosedürel olarak bazı araçlarla ilgili olarak bazı sorunların çıkmasıyla, bir gerginlik çıktığını kaydetti. Davutoğlu, gerginliğin kendilerine intikal eder etmez, Mısır Dışişleri Bakanı Ahmed Ebulgeyt ile o gece üç telefon görüşmesi yaptığını ve olayları birlikte takip ettiklerini söyledi.
Oradaki psikolojik ortam dolayısıyla tırmanan gerilimin kısa sürede durdurulduğunu belirten Davutoğlu, bu konuda Mısır hükümetinin, Türkiye'nin girişimlerine olumlu cevaplar verdiğini kaydetti. Davutoğlu, dün itibarıyla konvoyun Gazze'ye geçtiğini ve yardım unsurlarının iletildiğini, Mısır'ın da gerekli anlayışı gösterdiğini belirtti.
Davutoğlu, insani tutumları nedeniyle konvoyu ileten Türk vatandaşlarına ve meydana gelen tatsız gerilim dışında, sorunun aşılmasına katkı sağlayan Mısır makamlarına teşekkür etti.
Hedefin Gazze'ye yardımcı olmak olduğunu belirten Davutoğlu, bu tür gerilimlerin tekrar olmaması, Orta Doğu'da kalıcı barışın sağlanması ve hiçbir halkın böylesine bir kuşatma altında yaşamak zorunda kalmaması temennisinde bulundu.
Konuk bakan Westerwelle, Demokratik Açılıma yönelik bir soru üzerine, açılımın Türk hükümetinin önemli ve tarihi bir adımı olduğunu kaydetti. Bu konuda Almanya'nın Türkiye'yi cesaretlendirdiğini ifade eden Westerwelle, terörizme karşı birlikte mücadele edileceğini kaydetti.