Güncelleme Tarihi:
Geçen yıl onarımda olduğu için valilik önünde yapılan kutlamalar, bu yıl yeniden stadyuma alındı. Zaferin 100’üncü yıldönümü olduğu için farklı bir havada yapılan kutlama tören öncesinde, stadyumdaki futbol sahasının ortasına kurulmuş olan platformdaki dev ekrandan Çanakkale’yi tanınan film gösterildi.
Bu yıl yaşanan 100’üncü yıl coşkusu stadyuma da yansıdı. Tören alanına gelen askerler, 13 bin kişi kapasiteli tribünleri dolduran ve ellerindeki bayrakları sallayan vatandaşlar tarafından, uzun süre ayakta alkışlandı. Törende, bugünün askeri birliklerinin yanı sıra, Çanakkale Savaşı sırasında, kullanılan üniformaları giyen askerler ile sağlık ekipleri de yine alanda yerlerini aldı.
Bunun yanı sıra Mevlevilerden öğrencilere, gazi dernekleri üyelerine, halkoyunları ekiplerine kadar birçok kesim kutlama programında yeraldı. Törenin yapıldığı çimlerde, öğrenciler büyük bir Türk bayrağı ile Atatürk posterini de açtı. Stadyumun çeşitli yerlerine, ’Al bayrağa rengini verenler sizlere minnettarız’, ’Şehitlerimizle şanlanan, Akif’imizle taçlanan, Çanakkalemize hoş geldiniz’, ’Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber, sana aguşunu açmış duruyor peygamber’, ’100 yıl önce pak alınlarıyla şehit olanların, alnı ak torunlarıyız’, ’Bir hilal uğruna şehadetle kucaklaştılar’, ’Birlikte son namazlarını kılarken, onlar geri dönmeyi asla düşünmediler’ pankartları asıldı. ’Çanakkale Geçilmez’ marşının çalınmasının ardından en sonunda Atatürk’ün "Ne Mutlu Türküm Diyene" sözlerini de yine vatandaşlar, uzun süre alkışladı. Tören başlamadan önce, tribünleri dolduran bir grubun sık sık Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için sevgi gösterilerinde bulunduğu da dikkat çekti.
Törenin başlangıç saati olan 09.30’da, Başbakan Ahmet Davutoğlu, eşi Sare Davutoğlu, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Çanakkale Valisi Ahmet Çınar, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Hasan Nihat Doğan, Çanakkale Belediye Başkanı CHP’li Ülgür Gökhan da coşkuya ortak oldu. Kutlamalara ayrıca, milletvekilleri ile yabancı askeri temsilciler de katıldı. Türkiye’nin 81 ilinden gelen şehit yakınları da, kendilerine sahada ayrılan özel bölümde, kutlamaları izledi.
18 Mart Stadyumu’ndaki kutlamalar ise, 1994 yılında, 253 bin şehit adına, TBMM tarafından çıkarılan 3972 Sayılı Kanun’la, Çanakkale’ye verilen ve üzerinde ’Çanakkale geçilmez’ yazılı altın madalyanın, Çanakkale Valisi Ahmet Çınar, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Hasan Nihat Doğan, Çanakkale Belediye Başkanı CHP’li Ülgür Gökhan tarafından, Türk bayrağına takılmasıyla başladı. Ardından altın madalyalı bayrak, saygı duruşu sonrasında, Boğaz Komutanlığı bandosunun çaldığı İstiklal Marşı eşliğinde göndere çekildi.
Törende Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gönderdiği kutlama mesajları okundu. Kemal Kılıçdaroğlu’nun mesajının ardından, tribünlerdeki bir grup, ’yuhalayıp’ tepki gösterdi, ardından da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın adını bağırdı.
Tören açılışının ardından ilk konuşmayı Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, şehitlerin kahramanlıklarını anlattıktan sonra, zaferden sonraki süreçten günümüze kadar Sivas’taki Madımak yangınından, Maraş olaylarından, kadına yönelik şiddete, Özgecan cinayetine kadar birçok konuya değildi. Ülgür, Biz erkek olduk ama adam olamadık. Yüce Atatürk, seni anlayamayanları anlamadım" dedi. Ülgür’ün ardından Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Hasan Nihat Doğan ve Çanakkale Valisi Ahmet Çınar da birer konuşma yaptı.
Törende son olarak Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türk bayrağı tutan öğrencilerin arasından geçip kürsüye çıktı. Turkuaz renkteki halıyla kaplanmış olan platformda konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu şunları söyledi:
"Vatan millet, bayrak, namus, haysiyet ve hürriyet için biran bile tereddüt etmeyen, şahadete yürüyen aziz şehitlerin değerli torunları, bu şehitleri bağrında barındıran Çanakkaleliler, büyük günde saygıyla selamlıyorum. Milletlerin sınava çekildiği tarihi anlar vardır. Tarihi anlarda, tarihi mekanlarda bu sınavın hakkını verenler, tarihe altın harflerle yazılırlar. Bunun hakkını veremeyenler tarihte silinirler. Yüzyıl önce aziz milletimiz bunu yaşadı. Afrika’dan Balkanlara, Kafkaslardan, Orta Doğu’nun her bir yerinden kahramanca savaşan bir millet, Çanakkale’de büyük bir imtihanla karşı karşıya kaldı. Bu imtihanı kazanıp ya millet ayakta kalacaktık, ya da bir zillet yaşanacaktı. Atatürk öncülüğünde Türkiye Cumhuriyeti devletinin tohumlarını bu mübarek topraklara attılar. Allah onlardan razı olsun. Onların mirası bizim için kutsal mirastır. Bu mutlu savaşın tarih bilincine bıraktığı en önemli hatıra, milli birliğin ve beraberliğin önemidir.
BIRAKTIKLARI MİRAS EBEDİYEN TAŞINACAKTIR
100 yıl önce, atalarımızın şehadetleriyle bize geleceğimizin temel prensibini ortaya koydular. Aziz milletimizin hiçbir ferdi yoktur ki evinde çevresinde, Çanakkale Savaşı’ndan bir iz taşımamış olsun. Bizim köyümüzde, Hatice ninemiz vardı. Yarım asır bizim evde yaşadı. Dedem her zaman bizim mirasımız derdi. Çocukluğumuzda o bilincimizle, Çanakkale’yi ailenin birliğinin temsili olarak gördük. İstanbul Lisesi’nin kapıları pervazları siyaha boyanmıştı, duvarlarının rengi de sarı olduğu sarı siyah İstanbul’un simgesi oldu. Hatıralarımızda Çanakkale’nin unutmaz izleri vardır. Söz veriyoruz bıraktıkları mirası birlik ve beraberlik mirası, ebediyen taşınacaktır. Diyarbakır’da, İzmir’de, Hakkari’de, Edirne’de, Muğla’da, o aziz milletin torunları yürüyecekler, birlik olacaklar. Onların mirasına ayrımcılık sokmak isteyenlere fırsata verilmecektir. Türk, Kürt, Alevi, Sünni kim olursa olsun. Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları olarak geleceğe omuz omuza yürüyecekler. Bu topraklarda şehit düşenler, sadece Anadolu’yla sınırlı değil. Basra, Kudüs kökenli şehitleri Çanakkale’nin bağrında görürsünüz. Dünyanın her köşesinde şehitler bırakmışız. Macaristan’da Galiçya şehitlerinin, Azarbeycan’da Kafkas şehitlerini selamladım. Unutulmuş o mezarları ihya ettik. Başlarına aziz bayraklarımızı ve Kuran-ı Kerim’i getirdik. Nasıl Çanakkale Savaşı’nda payitahtın başkentini, aziz İstanbul’un düşmemesi için Suriyeliler, Filistinler, Balkan kökenliler, Azeriler hep beraberce omuz omuza savaşmışlarsa, Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak da o aziz şehitlerin torunlarının kaderi, bizim kaderimizdir.
"MAZLUM MİLLETLERİN AYAĞA KALKMASINDA ŞEHİTLERİN İZLERİ VARDIR"
Suriyelilerin, Iraklılarının Balkanların kaderi Türkiye Cumhuriyeti’nin merhameti ve şefkatli elindedir. O şehitlerimiz için sahip çıkacağız. O zaman biliyorlardı ki Çanakkale düşünce mazlum milletlerin kaderi de düşer. O mazlum miletlerin kaderi Çanakkale savaşıyla değişti. Zafer gösterdi ki hiçbir ordu yenilmez değildir. Hiçbir güç Seyit Onbaşı’dan daha kuvvetli, kudretli değildir. Eğer mazlum milletler ayağa kalkmışlarsa, kendi kaderlerini çizmişse, Çanakkale şehitlerinin izi vardır. Çanakkale bizim dedelerimizin savaşırken ne kadara mertçe, ara verildiğinde o kadar insani olduğunu göstermiştir. Birçok Anzak hatıralarında dedelerimizin destanını yazar.
"SELAM OLSUN ÖLÜMÜ EMREDEN KOMUTANIN ARDINDAN GİDENLERE"
Selam olsun kahramanlara, merhameti şefkati civanmertliği öğreten şehitlerimize. Selam olsun biran olsun tereddüt etmeden şehadete yürüyen atalarımıza. Selam olsun ölümü emreden komutanın ardından ölüme giden kahramanlara. Onların emanetine ihanet olursa karşılarında Seyit Onbaşıların torunlarını bulacaklardır. Aziz şehitlerimiz, her birinizi karşımda görmüş gibi söylüyorum, ellerinizi öperek söylüyorum. İmanlarınızı hissederek söylüyorum. Bıraktığınız emanet emin ve sağlam ellerdedir. Bu eller Seyit Onbaşı’nın omuzları kadar sağlamdır. Sırtımız toprağa düşene kadar biran olsun bu toprakları biran olsunu bile hainlere terk etmeyeceğiz. Milli idare ne derse o olacak.
"BUGÜN KUDRETLİ BİR TÜRKİYE CUMHURİYETİ VAR"
Sadece sizin torunlarınız bu topraklarda başı dik şekilde hayat sürecek. Biz nefes alırken dünyada zalimler, rahat uyumayacak. Biz nefes alırken İstanbul, Ankara ayaktayken mazlum milletler sığınmak istediklerinde bağırlarımızı onlara açacağız. Nasıl 2 milyon Suriyeli kardeşimizi bağrımıza basmışsak, Kosovalıları, Halepçe’den gelen kardeşlerimizi bağırlarımıza basmışsak. Anadolu toprakları mazlumların merhamet diyarı olacak. Bugün artık kudretli bir Türkiye Cumhuriyeti devleti var. Nusret mayın gemisi, Türk yapımı değildi. TSK’nın kullandığı her gemi Türk yapımı olacak. Uçan her uçağı Türk yapımı olacak. Bundan sonra tanklarımızın modernizasyonu için başka ülkelerin himmetine terk edilmeyecek. Altay tankları, Türk milletinin çelikten bileğinin teslimi olacak. Biz Birinci Dünya Savaşı’nı kaybettik. Çünkü Osmanlı Devleti kendi savaş tekniğine sahip değildi. Çünkü Düyunu Umumiye altında eziliyorlardı. İşte Türkiye Cumhuriyeti devleti, şimdiki Düyunu Umumiyeye borcunu son kuruşuna kadar ödemiş bir devlettir.
BİR DAHA BU DEVLETİ NAMERDE MUHTAÇ ETMEYECEĞİZ
Bir daha bu devleti namerde muhtaç etmeyeceğiz. Bu devlet namerde muhtaç olmayan, mertten dahi yardım talep etmeyen, kendi savunma sanayine sahip olan yeni bir Türkiye var artık. Bugünden itibaren 2011 Trablusgarp’ın 100’üncü yılı, 2015 Çanakkale’nin 100’üncü yılı. İnşallah 2023 Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılı olduğunda bütün bu yıl dönemlerinin üzerinde küresel bir güç olarak dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmiş, kardeşliği pekiştirmiş, mazlum milletlere kol kanata geren bir millet geliyor."
ŞEHİT YAKINLARI DA KORTEJDE YÜRÜDÜ
Tören, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun konuşmasının ardından, halk oyunları ve Genelkurmay Başkanlığı mehter takımının gösterisinden sonra resmi geçit töreniyle sona erdi. Resmi geçit töreninde şehit yakınları da kortej halinde yürüdü.
TÖRENLERDE GENİŞ GÜVENLİK ÖNLEMLERİ ALINDI
Çanakkale Zaferi kutlamalarının yapıldığı kentte polis ve jandarma da geniş güvenlik önlemleri aldı. Kentte, birçok ilden takviye polis ekipleri, gönderildi. Kutlamaların yapıldığı alanlardaki güzergahlar trafiğe kapatıldı. Polisin hemen tüm alanlarda, geniş önlemler aldıkları gözlendi.
SON ÇANAKKALE GAZİSİNİN OĞLU VE TORUNU DA TÖRENLERDE
Çanakkale Savaşı’nın ölen son gazisi Hüseyin Kaçmaz’ın oğlu Turgut Kaçmaz ile gazinin 4’üncü kuşak torunu olan ve 57 Alay Şehitliği’nde birlikte heykeli bulunan Eylül Büşra Yurter de kutlamalarda bulundu. Turgut Kaçmaz, "Babam dedelerimiz, yüzyıl önce bu vatan, bu bayrak için Çanakkale’de savaşmışlar. Ben yine doğardım ama adım Turgut Kaçmaz değil Niko ya da başka bir isim olurdu. Babam derdi ki Atatürk olmasa bu savaşlar kazanılmazdı. Cumhuriyet kurulmazdı. Babam yaralı dönüp Gazi olmuştu. Bugün törenlere katılarak büyük bir gurur yaşıyoruz" dedi. Torunu Yurter de, "Dedemle buraya gelmiştim, yarımadayı gezdim. Ben geldiğim de 6 yaşındaydım. Çok fazla hatırlamıyorum. O yaşımdayken çekilen resmimin heykeli yapılmış, büyük gurur yaşıyorum. Dedemle onur duyuyorum" dedi.