Güncelleme Tarihi:
Başbakan öğlen saatlerinde Amasya’ya gelirken ‘Dönüşte konuşuruz’ demişti; uçak Amasya-Merzifon Havaalanı’ndan havalanır havalanmaz biz gazeteciler ön tarafa çağırılıyoruz. Başbakan ve eşi Sare Davutoğlu bizim tersimize pek yorgun gibi görünmüyorlar. Sohbetimiz, Davutoğlu’nun belediye başkanlarına hitaben yaptığı konuşmada geçen şehircilik ve yatay şehirler konusuyla başlıyor.
Meğer Başbakan bu konuda bir kitap yazmış ve kısa zamanda da yayımlamayı planlıyormuş. Bayramda iki gün saklanmak ve kitabı tamamlamak istemiş ama Türkiye yangın yerine dönünce çaresiz Ankara’ya gitmiş. ‘Ah iki gün bulabilsem bitireceğim kitabı’ diyor. Şehircilik konusunda içi çok dolu bu yüzden Başbakan’ın. Ama biz esas olarak siyasi konularla, daha çok da ‘Kobani-Kürt sorunu-Çözüm süreci’ üçgeniyle ilgiliyiz. Başbakan’ın anlatımları sık sık, ‘Aman bunu yazmayın’ uyarılarıyla geçtiği için maalesef elimde bütünlüklü bir söyleşi gibi yazılabilecek materyal yok. O yüzden izlenim gibi yazıyorum ancak, yazılabilen bölümleri.
Başbakan, Türkiye’deki Kürtlerin çözüm sürecini desteklediğini söylüyor ama hemen ardından ekliyor: “Barzani’nin Diyarbakır’a getirilme kararını Cumhurbaşkanımızla nasıl aldığımızı biliyorum. Aslında yapılabilecek her şeyi de yaptık. Yasa istediler, çıkardık. 1 Eylül’de hükümet programını okudum, 3 Eylül’de çözüm süreci mekanizmasını kurduk. İki gün sonra Kandil’den gelen HDP heyetiyle genel merkezde görüştüm, ilk kez oluyor bu, geçmişte başbakanla görüşmezlerdi. Onlara da söyledim, ‘Ne yaptığınızın farkında olun’ dedim. Geçen yıl söz verdiniz, mayısta çekilecektiniz. Ama Gezi olaylarını görünce bu hükümet gidici diye düşündünüz, çekilmeyi durdurdunuz. Biz buna rağmen reformları devam ettirdik. Ama siz alanda olabilecek her darbeyi çözüm sürecine vurdunuz. Yol kestiniz, karakol bastınız, insanları götürüp haraç aldınız, 23 kişi hâlâ elinizde. Bunları keseceksiniz. Şu yol haritamız. Takriben hangi ayda ne yapılacak, bu belli. Gidin bunu konuşun. Biz sizi aldatmayız ama aldatılmayı da istemeyiz. Tezkere çıkacağı belli, aynı gün Bakanlar Kurulu kararını çıkardık. Bülent Bey’e rica ettim, açıklamada ilk olarak çözüm süreciyle ilgili kararımızı söyleyelim, tezkere ikinci olsun ki Kürtler yanlış bir algıya kapılmasın. 1 Ekim günü ilk defa Selahattin Demirtaş’ı Başbakanlık’ta kabul ettim. Gelin, Diyarbakır ve Batman’ın etrafındaki kanunsuzlukları kaldırın, sonra da biz adımları bir bir atacağız. Oradan getirdikleri cevap, ‘Bunları kabul ediyoruz, kamu düzeni sağlanacak, 15 gün içinde hiçbir olağanüstülük olmayacak’. Çıktı görüşmeden ‘Çok güzel bir görüşme oldu’ dedi. Görüşme 1 Ekim’de be mübarek, 6 gün sonra şehirleri yakıyorsun. Olaylar başladığında telefonla konuştuk. ‘Biz sizin ne yaptığınızı biliyoruz’ dedim, ‘Huzuru sağlamak için gerekirse asker de iner sahaya’ dedim. Bu olaylardan sonra ve onların yola gelmemesi halinde çözüm süreci zorlu bir dönemeçte ama toparlarız.”
Bu uzun açıklamanın ardından ABD’nin PYD ile doğrudan görüşmesi sorulduğunda Başbakan, ‘Dolaylı görüşmelerini biliyoruz, doğrudan görüşme için de bizim ‘Evet’ dememizi istiyorlar ama ‘Evet’ demeyiz’ dedi.