Güncelleme Tarihi:
Davutoğlu, Kanal 7 televizyonunda gündeme ilişkin soruları değerlendirdi. Davutoğlu, meselenin 12 günlük bir mesele ve süreç olmadığını belirterek, olaya biraz soğukanlı bakıp değerlendirildiğinde aslında "belli bir siyasi güç kullanımına dayalı siyasal yapılar ile toplumda adına güç kullanım adına siyasal yapılar ile bunun meşrutiyet ilişkisiyle sosyal aidiyet bilinci geliştirmeye dönük geleneksel cemaat yapıları ya da modern sivil toplum arasındaki ilişki bağlamında sadece kritik bir aşamada olunduğunu" ifade etti.
"Biz de fotoğrafın içinde aktörler olduğumuz için bu fotoğrafın analizinde söylenecek çok şey olduğunu" ifade eden Davutoğlu, "Gerek devlet-sivil-toplum ilişkisi, cemaat ilişkisi -herhangi bir cemaat değil genel olarak cemaati kast ediyorum- gerekse siyaset-bürokrasi ilişkisi, gerek yargı-yürütme ilişkisi bağlamında ama bir an bu resmin içinde bir aktör, bir şekilde bu resmin parçası olan bir kişi olma niteliğinden çıkıp soğukkanlı bir şekilde baktığımızda dahi çok sağlam analizler yapmamız gerektiğini düşünüyorum" şeklinde konuştu.
Toplumun büyük bir dinamik yaşadığını aktaran Davutoğlu, dinamik değişim içinde son 10 yıldaki gelişmelere bakıldığında bu değişimin bir yükseliş trendi gösteren toplumsal bir değişim olduğunu belirtti. Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Böyle bir durumda bazı taşların yerine oturmamış olması doğal karşılanabilir ama bu aktörlerin birbirini ikame etme veya bir aktörün diğeriyle kendini özdeşleştirme çabası çok büyük zararlar verir. Medeniyet Harmanı diye bir kitap çalışması yapıyorum. Baktığımızda Anadolu'nun Türkleşmesi, İslamlaşması döneminde Selçuklu Devleti bir siyasi güç olarak bu topraklarda doğarken aslında onlarca tasavvuf cemaati hatta sosyal yapıyı örgütleyen Ahilik gibi örgütler de doğdu. Ahilik bütün toplumsal hayatın ekonomik temelini oluşturdu ama Ahilik, kendisini devletle mutlak anlamda özdeşleştirmedi. Herkes yerini bildiği, yapısını doğru analiz ettiği zaman ilmi ekoller ve buna dayalı ilmi hareketlilikler ve sosyal ekoller ve buna dayalı sosyal hereketlilikler ve siyasal hareketlilikler arasında tamamlayıcılık ilişkisi kurulduğu zaman büyük medeniyet canlanmalarına ve sıçramalarına zemin teşkil eder ama bu yapılar arasındaki ilişkiler doğru oturmamışsa o zaman iç çatışmalara, enerjiyi içerde tüketmeye yönelik yapılar olur."
"Devlet, devletliğini bilecek ve sivil toplum sivil toplumluğunu bilecek"
Davutoğlu, "Bunun ötesine taşınan hareketlerle sadece diğer mekanizmaları tehlikeye atmak değil bütün bir toplumsal dinamizmi iç enerji tüketen bir kaosa yöneltmesi herkes için büyük tehlikedir. Devlet, devletliğini bilecek ve sivil toplum, sivil toplumluğunu bilecek" dedi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Şimdi atılacak doğru adımlar, doğru tohumlar, emin olun bütün bu kriz süreci içerisinde atılacak doğru adımlar, doğru tohumlar, önümüzdeki bir kaç yüzyılı şekillendirecek" dedi.
Ahmet Davutoğlu, "Taşları yerine oturtmak lazım. Savcı savcılığını bilecek, yargı yargının o adalet temelli o büyük ve derin anlayışının sahibi olarak her zaman toplum vicdanını esas alacak, siyaset de -ki içinde bulunduğumuz için siyaset perspektifinden söylüyorum- objektif mekanizmalar içinde her zaman hukuki denetime açık olacak, yolsuzluklara karşı en çetin mücadeleyi yine içimizde muhasebe ederek nerede varsa üzerine giderek yapmak zorundayız. Bu bizim ahlaki ilkemiz. Yoksa ahlaktan soyutlanmış bir siyasetle milletin ve Allah'ın huzuruna varmaktan Allah'a sığınırım. Bu, hepimiz için böyledir. Eğer yanlışlık varsa ola ki insan doğası, biz melekler dünyasında yaşamıyoruz, yani İslamın Hristiyanlıktan bir farkı da şudur: Cenneti yeryüzüne getirmek gibi bir iddiamız yok. İnsanoğlunun ahseni takvim ile en güzel şekilde yaratıldığını biliyoruz ama esfele safilin olabilecek şekilde de bir nefse, bir enaniyete sahip olabildiğini biliyoruz ve bazen bunun örneklerini de görebiliyoruz etrafımızda. Her yerde ama bu sadece siyasette değil toplumsal hayatta da ilmi hayatta da ama esasa ki Bediüzzüman'ın burada çok önemli referansları var: Esasta işin asli olarak ne olduğu önemlidir. Eğer uygulamada hatalar varsa o esas yok edilemez. 10 yıl içinde bu milletin nasıl büyük bir özgüven kazandığı, bu Hizmet Hareketi de dahil olmak üzere dünya sathında sivil toplumumuzun, bırakın Türkiye sathında, 28 Şubat'ta Türkiye içinde ezilen sivil toplumun bizim dönemde dünyanın her yerinde nasıl seyyal bir hareketlilik içinde, insani yardım kuruluşları şeklinde, insan hakları örgütleri şeklinde, eğitim kurumları şeklinde dünyanın her yerine nasıl yayıldıkları ve bu yayılmanın arkasında nasıl güçlü bir siyasi otorite olduğu, tek bir sivil toplum kuruluşu, bu hizmet hareketi mensubu olur, başka hareket, dünyanın neresinde bir meseleyle karşılaşsa bana doğrudan ulaşırlar ve onları kurtaracak bir devlet gücünü devreye sokarız" diye konuştu.