Güncelleme Tarihi:
Davutoğlu ve Kerry, Çırağan Sarayı'ndaki heyetler arası görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Kerry'nin son Ankara ziyaretinde bütün bölgesel konuları kapsamlı şekilde ele aldıklarını, daha sonra telefon temaslarıyla bu konularda önemli mesafeler katedildiğini anlatan Davutoğlu, Türkiye-İsrail ilişkileri konusunda, Kerry ve ABD Başkanı Barack Obama'nın katkılarıyla elde edilen sonucun, bunların göstergesi olduğunu söyledi.
Davutoğlu, 1 ay içinde bölgede önemli gelişmeler olduğunu, özellikle "Ortadoğu barış süreci" bağlamında, Kerry ve Obama'nın ziyareti sonrasında yeni yaklaşımların gündeme geldiğini hatırlatarak, bugünkü görüşmede "Ortadoğu barış süreci" ve "iki devletli çözüm" konusunda atılacak adımlar konusunu ele aldıklarını belirtti.
Dün Mahmud Abbas ve Halit Meşal ile telefonla görüştüğüne değinen Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Sayın Kerry, buradan İsrail'e ve Filistin'e gidecek. Daha önce mutabık kalınan çerçevede temaslarını sürdürecek. Bu konudaki düşüncelerini bize aktardı. Ben de Sayın Abbas'la Katar'da yaptığım görüşmedeki görüşleri kendisiyle paylaştım. Ümit ederiz önümüzdeki dönemde Filistin sorunu konusunda, iki devletli çözüm bağlamında, 1967 sınırlarında yeni bir süreç başlar ve bu süreç, süreç olmakla kalmaz netice odaklı bir diplomatik etkinliğe dönüşür. Türkiye bu konuda takip ettiği, ilkeli politikayı sürdürecektir. İki devletli çözüm bağlamında atılacak her adımı destekleyeceğiz, çözüm sürecine katkıda bulunmaya çalışacağız."
Davutoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Washington ziyaretinde de bütün konuların kapsamlı şekilde ele alınacağını bildirdi.
"Türkiye için Irak'ın toprak bütünlüğü temel ilkedir"
Görüşmede, Suriye konusunu ele aldıklarını ifade eden Davutoğlu, "En kısa süre içinde bir Suriye Dostları Grubu'nun bir çekirdek grup toplantısını yapmanın gerektiği konusunda mutabık kaldık. Bunun hazırlıklarını başlatacağız" dedi.
Davutoğlu, Suriye'de Mart ayının, son 2 yılın "en kanlı" ayı olduğunu ve 7 bine yakın Suriyeli'nin hayatını kaybettiğini kaydederek, küresel bir güç ve Birleşmiş Milletler'deki etkin rolü dolayısıyla ABD'nin tutumunun önem taşıdığının ve Türkiye'nin komşu ülke olarak özel bir role sahip olduğunun altını çizdi.
“Irak konusu da ele alındı”
Davutoğlu, Irak konusunu görüştüklerini ve bu ülkenin toprak bütünlüğü etrafında, tüm tarafların katıldığı, güç ve kaynak paylaşımına dayalı siyasi diyalog sürecinin zaruri olduğu konusunu paylaştıklarını ifade etti.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "Türkiye için Irak'ın toprak bütünlüğü temel ilkedir, ancak Irak'ta hükümet yapılanmasının bütün tarafları içine alacak şekilde ve demokratik bir ortamda gerçekleşmesi önem taşıyor. Bu konuda istişarelerimize devam edeceğiz" diye konuştu.
Bakan Davutoğlu, Kıbrıs konusunun da gündeme geldiğini belirterek, Güney Kıbrıs'ta yapılan seçimler sonrasında bir "fırsat penceresi" açıldığını, bunun doğru değerlendirilmesi, psikolojik faktörler ve ekonomik krizlerle gölgelenmemesi halinde, Kıbrıs'ta kalıcı bir barış için harekete geçmenin tam zamanı olduğunu söyledi.
Bunun, Kıbrıs Türkler'i ve Rumlar'ı arasında barışı tesis edeceğini, Doğu Akdeniz'de önemli bir problemin çözümüne zemin hazırlayacağını, NATO-AB ilişkileri başta olmak üzere Atlantik ekseninde önemli rahatlama sağlayacağını anlatan Davutoğlu, "ABD'nin bu konuyla yakından ilgilenmesini beklediğimizi Sayın Kerry'e ifade ettim. O da zaten bu konunun bir fırsat penceresi oluşturduğu hususunda benzer kanaate sahip olduğunu söyledi" dedi.
Davutoğlu, Kafkasya'daki dengeler, Mali, Somali ve Asya'daki konuları da kısaca ele aldıklarını aktardı.
Davutoğlu başsağlığı diledi
Afganistan'da bombalı saldırıda hayatını kaybeden Anne Smedinghoff için, ailesine, ABD Dışişleri Bakanlığı ve yönetimine taziyelerini sunan Davutoğlu, soruları yanıtlarken, "Mavi Marmara'da yaşanan bir acı var. Bu acının telafi edilmesi, psikolojik olarak bütün tarafların dikkatli olmasıyla ilgilidir" ifadelerini kullandı.
Davutoğlu, yaşanan acının ailelerde derin izler bıraktığını belirterek, şöyle devam etti:
"Önemli olan, bundan sonra rasyonel ama ilkeli adımlar atarak, bahsedilen 3 temel şart konusundaki ilerlemeleri sağlamak. Özür konusu aşıldı. Tazminatla ilgili görüşmeler yapılacak. Onun psikolojik faktörlerden uzak bir şekilde yürütülmesi önemli. Türkiye'nin tazminatlar konusunda herhangi bir maddi desteğe ihtiyacı yok ama ortada işlenen bir suçun, bir şekilde hesap sorulabilirlik çerçevesinde değerlendirilmesi var. Ambargoların kaldırılması hususu... Bu konularda da taahhütler var. Birlikte çalışıp Gazze ve Batı Şeria'da, bütün Filistin'de hayat şartlarının iyileştirilmesi ve ambargoların kaldırılması konusunda da bir süreç işlemesi...
Bunlar, aslında Sayın Kerry'nin, Sayın Obama'nın yürütmekte olduğu Ortadoğu barış sürecindeki inisiyatifleri de destekleyici mahiyettedir, yeni bir psikolojik ortam oluşturmaya dönük adımlardır. Bu psikolojik ortamda her zaman değişik yorumlar, değerlendirmeler olabilir. Nihai kertede Türkiye, ilkeli politika takip etmiştir ve bundan sonra da o ilkeli politikasını sürdürecektir. Ümit ederiz ki önümüzdeki dönemde geri kalan süreçler de sağlıklı bir şekilde işler, tüm taraflar bu konuda kazançlı, yapıcı bir tutum sergiler ve mesafe almak imkanı olur."
Türkiye'nin "Ortadoğu barış süreci"ndeki rolü
Türkiye'nin "Ortadoğu barış süreci"ndeki rolünün, bölgenin yeniden yapılanmasındaki rolünün bir parçası olduğunu vurgulayan Davutoğlu, Türkiye'nin, bölgede bütün yaşayan halkların onuruna, özgürlüklerine saygı duyulan, herkesin güvenliğinin teminat altına alındığı, güvenli sınırlar içinde Filistin'in özgürlüğüne kavuştuğu, 1967 sınırları içinde bir Filistin devletinin doğduğu bir çözümü desteklediğini ve bundan sonra da destekleyeceğini bildirdi.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Ortadoğu'da eğer düzen olacaksa, bu düzenin belki de en ayrılmaz parçası sürdürülebilir sınırlar içinde bir Filistin devletinin doğuşudur. Bütün Ortadoğu barış süreçleri nihai kertede, iki devletli çözüm temelinde böyle bir devletin altyapısının kurulmasına dönük olmalıdır. Türkiye bu konuda hem Filistinli taraflarla ilişkilerini derinleştirmiş hem başta ABD olmak üzere bütün uluslararası aktörlerle temaslarını sürdürmüştür. Bundan sonra da gerek doğrudan yürütülen müzakerelerde gerekse herhangi şekilde yeniden bir süreç başlatılacaksa, süreçlere nasıl bir yapıcı katkı beklenirse, bunu yerine getirecektir. Temel hedef, vazgeçmeyeceğimiz hedef, 1967 sınırları içinde bir Filistin devletinin en kısa sürede kurulması, yaşayabilir şartlarının sağlanmasıdır. Bu olmasıhalinde -ki yine ABD ile ortak vizyonumuzdur iki devletli çözüm- bölgedeki değişimle, yeni demokrasilerin güçlendirilmesiyle bölgede siyasi diyaloğa, karşılıklı saygıya, etkileşime ve ekonomik karşılıklı bağımlılığa, çok kültürlülüğe dayalı yeni bir Ortadoğu doğacaktır. Hepimizin temel hedefinin bu olması gerektiğini düşünüyoruz."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Gazze ziyaretinin de böyle bir vizyonun parçası olduğunun altını çizen Davutoğlu, ziyaret ve bölgedeki yeni momentumda başlatılacak süreçlerin birbirini tamamlayan süreçler olduğunu vurguladı.
Suriye konusu
Bakan Davutoğlu, Suriye konusunda Türkiye ile ilgili bütün aktörler arasında istişare olduğuna değinerek, "Bir an önce yapmaya çalışacağımız çekirdek grup toplantısında da temel hedefimiz, Suriye'de çoğulcu, demokratik bir yapı içinde güçlü ve ayakları üstünde bir Suriye'nin doğuşunu temin edecek bir geçişin sağlanması. Bu konuda Türkiye elinden gelen bütün katkıyı yapmıştır, bundan sonra da yapmaya devam edecek" diye konuştu.