Güncelleme Tarihi:
Başbakan Ahmet Davutoğlu bugün yanında Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık ile birlikte ’Ana’ uçağı ile Samsun’a geldi. Saat 12.45’te Çarşamba Havalimanı’na inen Başbakan Davutoğlu burada Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Vali İbrahim Şahin, Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz protokol üyeleri ve partililer tarafından karşılandı. Davutoğlu, buradan Başbakanlık otobüsüyle Ondokuz Mayıs Üniversitesi’ne geçti.
GENİŞ GÜVENLİK ÖNLEMİ
Başbakan Davutoğlu’nun gelişinden önce törenin yapılacağı Ondokuz Mayıs ÜniversitesiAtatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde geniş güvenlik önlemi alındı. Programı dinleyici olarak gelen öğrenciler üst aramasının ardından salona girdi. Öğrencilerin kalem, bozuk para ve çakmakla salona girmelerine izin verilmedi. Öğretim görevlileri de üst aramasının ardından Başbakan Davutoğlu’nun ilk dersi vereceği salona alındı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, eşi Sare Davutoğlu ile birlikte törenin yapılacağı salona saat 13.30’da geldi. Program İstiklal Marşı okunup saygı duruşunda bulunulmasıyla başladı. Ardından 19 Mayıs Samsun Devlet Konservatuarı tarafından geleneksel Türk müziği dinletisi gerçekleştirildi. Başbakan ve eşi de şarkılara eşlik etti.
İLK DERSİ BAŞBAKAN VERDİ
Başbakan Davutoğlu, ’Yeni Türkiye Vizyonu ve Medeniyet Tasavvurumuz’ konulu açılış dersini verdi. Davutoğlu, yeni dönemde üniversitelerde mümkün olduğu kadar daha çok bulunmak, üniversitelerle dertleşmek, halleşmek ve gelecek planlamasını Türkiye’nin en seçkin beyinleriyle yapma iradesini ortaya koyduklarını belirtti.
Samsun’a gelirken aklından ’meşale şehir’ geçtiğini ifade eden Başbakan Davutoğlu, şunları söyledi:
"İstikbalimizin parladığı şehir. Samsun çok köklü bir geleneğin, devlet geleneğinin tam da dumura uğradığı bir dönemde Gazi Mustafa Kemal’in Samsun’a gelişi ile bir meşalenin yakıldığı bir şehrimizdir. Eğer o meşale o gün yakılmamış olsaydı, biz de başka milletler gibi sömürgecilik zilletini yaşamak durumunda kalabilirdik. Hep özgür ve başı dik bir millet olmanın gururunu yaşıyorsak Samsun’un bunda çok büyük önemi vardır. Samsun meşale şehirdir. Bunun için Samsun, tarihimizin meşale şehridir ve bu meşale Samsun’da yandıkça ilelebet bu topraklar hür ve özgür bir milletin mekanı olacaktır."
3 İLİŞKİ İKAME EDİLEMEZ
Samsun’a, sadece Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin başbakanı olarak değil özgürlüğün gelecekteki bekçisi olacak gençliği yetiştiren eğitim kurumları, öğretim üyeleriyle dertleşmek üzere geldiğini söyleyen Davutoğlu, sınıfları, ders salonlarını özlediğini belirtti. Kendi şahsında, varoluşsal olarak hiçbir zaman birbirinden ayıramayan üç ilişki biçimi bildiğini söyleyen Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Her şey ikame edilir, bu 3 ilişki Hazreti Adem’den beri, insanlığın ilk döneminden bu yana ikame edilmemiştir. Birincisi ebeveynle çocuk arasındaki ilişki, anne, baba arasındaki ilişki, varoluşsal ilişkidir. O ilişki sebebiyle varoluş başlar. İkincisi, hocayla talebe arasındaki ilişki. Gerçek hocayla, gerçek talebe buluştuğunda o ilişkiyi ikame edecek herhangi bir ilişki yoktur. Çünkü bu da zihnin, ruhun, ahlakın var oluşsal zeminini kurar. Bir hoca, öğrencisine baktığında sadece öğrenci görür. Onunla birlikte aslında kendisine intikal eden o büyük birikimin gelecek nesillere intikal etmesinin rüyasını görür. Üçüncüsü hasta, doktor ilişkisi, o da gerçekten ben de eşimden bizzat gördüğüm ikame edilemiyor. Gerçek doktor ile hasta buluştuğunda hayat boyu başka ilişki doğuyor. Hiç kimsenin nüfuz edemeyeceği ilişki. Bence mesleklerin en şereflisi, en şereflilerinden biri hoca olmaktır, öğretim üyesi olmaktır. Önünüze gelen o ham zihinlerin yoğrulmasını ve onun özgür düşünceyle beslenmesini sağlayacak şekilde bir inşa faaliyeti gerçekleştirilmesidir."
Dışişleri Bakanı olduğunda, kendisini daha önce öğretim üyesi olarak tanıyan bazı büyükelçilerin ’hocam’ diye hitap ettikten sonra özür dilediklerini hatırlatan Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bir daha bu sebeple özür dilerseniz bana ve değer verdiğim en büyük makama bunu hakaret telakki ederim. Bakanlık geçicidir, hocalık bakidir. Bir insana hocam demek, ölümle ve son nefesle de bitmez. Hala benim görmediğim hocalarım vardır. Açık söyleyeyim, rüyalarımda bazen Gazali ile Hegel ile tartıştığımı hatırlatırım. Doktora tezimi yazarken görmediğim halde onlar benim hocam" diye konuştu.
İSLAM DENİLDİĞİNDE IŞİD’İ GÖRENLERİN ORTAK ÖZELLİĞİ CAHİLLİKLERİDİR
Başbakan Ahmet Davutoğlu, bugün İslam dünyasına bakıp da sadece IŞİD’i görenlerin 9’uncu 10’uncu yüzyıl Bağdat tarihini bir okumalarını önerdi.
Davutoğlu, "İslam dendiğinde bugün IŞİD’i görenlerin bence ortak özelliği cahillikleridir. IŞİD cehaleti, IŞİD’in bugün geldiği barbarlık kendi cehaletinin ürünüdür. İslam toplumlarını oluşturduğu medeniyet IŞİD’le anılamaz. IŞİD de İslam’la anılamaz. Bu zihniyet İslam’la anılamaz" dedi.
"GELECEĞİN GENÇLERİNİ YETİŞTİRMELİYİZ"
Başbakan Davutoğlu, gelecek yüzyılın gençlerini yetiştirmek gerektiğini ifade ederek, "Enerjimizi kendi içimizde harcamak yerine kısır tartışmalar yerine derinlemesine gelecek yüzyılın gençlerini yetiştirmemiz lazım" dedi.
Yüzeysel doğu- batı denklemleri içine sıkışmayan çatışmalar yerine insanlık bütününü kapsayan bir tavır benimsemek durumunda olduğunu belirten Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hani yönetişim deniyor ya bu da bir tür zihniyetişim. Yani zihniyetler artık birbirinden kopuk gelişmiyor. Kendi zihniyetinden emin olamayanlar kendi tarihi birikiminden ve kültürel coğrafyasının getirdiği o derin kültürden habersiz olanlar nesneleşiyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti nevzuhur bir devlet değildir. Kültürel olarak, siyaset bilinci olarak, devlet ahlakı olarak nevzuhur değildir. Biz konjonktürel şartlarda isim vermeyeyim ama biz dünya savaşı sonrasında çıkmış, haritalarını başkalarının çizdiği bir devlet değiliz" diye konuştu.
"ESED'E 7 SAAT ANLATTIM"
Başbakan Davutoğlu, küreselleşmeyle birlikte gelen yapısal sosyolojik bir değişim olduğunu söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Devlet yapıları değişiyor. Bakınız çevremizde ciddi sarsıntılar yaşanıyor. Suriye’de, Irak’ta yaşananları, ben sadece her gün gelen mülteci sayısıyla bakıp da ne tedbir alacağım diye değerlendirmiyorum. Onu yapmak devlet adamı olarak benim görevim. Ama aynı zamanda bu sosyolojik değişim nereye gidiyor diye anlamaya çalışıyorum. Ve onun için geçmişte yapmış oyduğumuz uyarılar, ’aman etnik ve mezhebi temelli yapılar yer etmesin’ diye Irak ve Suriyeli liderlere neredeyse yalvarırcasına yaptığımız uyarıların karşılığını görememiş olmaktan ne kadar muzdarip olduğumu anlamınızı isterim. 10 Ağustos 2011’de daha Suriye’de çatışmalar bu kadar yayılmamışken Beşer Esed’e 7 saat bir Ramazan günü hiçbir şey yemeden bunu anlatmaya çalışmıştım. Ne olur ordunuzla halkı karşı karşıya getirmeyin. Ordunuzun yapısını siz biliyorsunuz. Keşke bu konuşma mahremiyet olmamış olsaydı kayda alınsaydı da bugün dünya televizyonlarında dinleseydik. Bu tehlikeyi görmemiz lazım. Türkiye yeni Türkiye ve küresel özne olmaya doğru giderken etrafımızdaki topluluklar parçalanıyor. Irak’ta, Suriye’de Ukrayna’da yaşananları çok yakından takip etmek lazım."
"VATANDAŞLIK BİLİNCİMİ GÜÇLENDİRMEK"
Öğrenci yetiştirmenin önemine değinen Davutoğlu, "Vatandaşlık bilincini güçlendirmek, evrensel vatandaşlık haklarından herkesin yararlanmasını sağlamak ve ideal vizyonu en üst kademeye çıkarmaya çaba sarf etmek. Bu da içselleştirici kuşatıcı bir yapısal anlayışla gerçekleşir. Öğrencilerimizi bununla yetiştirelim. Biz öğrencimizi gördük. Doğudan mı, batıdan mı, kuzeyden mi, güneyden mi, Kürt mü, Türk mü, Rumelili mi, Anadolulu mu, başı örtülü mü, açık mı, solcu mu, sağcı mı diye gören bir hoca, hoca değildir. Öğrenci öğrencidir" dedi.
Konuşmasının ardından OMÜ Rektörü Prof Dr. Hüseyin Akan, Başbakan Davutoğlu’na plaket verdi. Davutoğlu törende eğitime destek veren hayırseverlere plaket takdim etti. Daha sonra Başbakan Davutoğlu ve yanındakiler, üniversiteden ayrılarak İlkadım İlçesi Kurtuluş Yolu’ndaki Valiliğin ve Büyükşehir Belediyesi’nin toplu açılış törenine katıldı. BASINA SINIRLAMA KALKTI
Bu arada Başbakanlık Basın Müşavirliği’nden dün yapılan açıklamada Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun katılacağı törene gazetecilerin fotoğraf makinelerinin ve kameralarının alınmayacağının belirtilmesi üzerine gelen tepkiler sonrası yasak kalktı. Yapılan ikinci açıklamada ise şöyle denildi:
"28 Eylül 2014 Pazar günü Sayın Başbakanımızın basına kapalı programı olmayacaktır. Canlı yayın yapılacak olan frekanslardan görüntü alınabilecektir. Fotoğraf çekmek isteyen basın mensupları fotoğraf çekebileceklerdir. Akredite olan basın mensupları tüm programları takip edebilecektir."