Güncelleme Tarihi:
BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu, dört eski bakan ile ilgili kurulan yolsuzluk komisyonu ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunarak, “Belgelendirilmiş bir yolsuzluk dosyası önümüze gelirse, kardeşim olsa gözünün yaşına bakmam. Komisyona müdahil olmadım, olmam da” dedi. Hanefi Avcı ile ilgili verilen kararı eleştirerek, “Verilen kararda çok açık biz hala güçlüyüz mesajı var. Biz hesabımızı görürüz mesajı var. Eğer bunlar başarılı olsaydı bizler belki Avcı gibi örgüt üyesi diye suçlanacaktık” dedi. Çözüm süreci ile ilgili de “Treni rayına oturttuk” diye konuştu.
ATV ve A Haber ortak yayınında “Başbakan ile Gündem Özel” programına katılan Davutoğlu şunları söyledi:
SİLAHLI TALEBİN BİTTİĞİNİN İLANI LAZIM
“6-7 Ekim olayları sürece ciddi darbe vurdu. Süreç devam ediyor. Görüşmeler yapılıyor. Artık siyaset şiddet diliyle yapılmayacak. 6-7 Ekim olayları olmasın diye tüm önlemleri aldık kamu düzeni bir müzakere meselesi değildir. Demirtaş’ın açıklamalarında şiddetin müzakerelerle sona ereceği gibi bir anlam çıkıyor. Şiddete artık son verilecektir, bu iradeyi görmek istiyoruz. Bölgede de çözüm sürecine desteğin arttığı görülüyor. Silahla hak talebinin bittiğinin ilan edilmesi lazım.
KANDİL AÇIKLAMALARI DOĞRU DEĞİL
Ortak açıklama şart değil ama olabilir. Kimsenin spontan, ayaküstü açıklama ile yürüyen süreci etkilememesi lazım. Bir açıklama enflasyonu var. Bizim tarafta kimin ne zaman açıklama yapacağı belli. Bir disiplin var. Ama aynı disiplin diğer taraflarda da olması lazım. (Kandil açıklamaları) Kastettiğim bu açıklamalar. İmalı bir dil kullanılmasına gelmeyiz. Tehdit dili kullanılamaz. Bundan en fazla rahatsız olan da bölge halkı. Bir güven havası oluşmaya başladı. Bu atmosfer içerisinde tekrar bir şiddet kullanmak kabul edilir bir şey değil. Hele silah taşımak, Türkiye Irak, Suriye gibi değil. Bir kamu düzeni var.
ZAMANI GELDİĞİNDE HERKESLE PAYLAŞIRIZ
Müzakere taslağı olarak bir net taslak yok. Adım, adım yürüyecek bir süreç bu süreç. Muhalefet bu süreci dumura uğratmak istedi. Bir ciddiyet görürsek kendilerinde görüşülür. İyi niyet ve ciddiyet görürsek bazı konuları zamanı geldiğinde herkesle paylaşırız. Amacımız herhangi bir dış müdahale olmadan milli bir çözümle bunu nihayete erdirmektir. Zamanında silahlı güçlerin Türkiye’yi terk etmesi gerçekleşseydi, bugün çok farklı bir noktada olabilirdik.
TRENİ RAYINA OTURTTUK
Biz şimdi treni rayına oturtturduk. Şimdi herkesin daha dikkatli davranması gerekiyor. Silahla hak talebinin bittiğinin ilan edilmesi lazım. Şu geldiğimiz atmosfer doğru değerlendirilirse silahlı güçlerin Türkiye’yi terketmesi mümkün olur. Şu anda Kamu Güvenliği Müsteşarlığı görüşmeleri yürütüyor. MİT de var ama asıl KGM yürütüyor görüşmeleri. Heyetin genişlemesi ele alınabilecek konulardır.
GENEL AF GÜNDEMİMİZDE YOK
Genel af görüşülmedi, gündemimizde de yok. Bunu çok açık ifade etmek isterim. ABD, İngiltere, Almanya bu ülkeleri inceledik. Haklar özgürlükler konusunda. Dünyada herhangi bir ülkede molotof kokteyli kullanma izni var mı? Ya da bu molotofu kullananlara ne ceza veriliyor bir incelesinler.
BİZDE HANEFİ AVCI GİBİ SUÇLANACAKTIK
Hanefi Avcı için verilen kararda çok açık biz hala güçlüyüz mesajı var. Biz hala buradayız. Biz hesabımızı görürüz mesajı var. Avcı, hangi terör örgütünün üyesi. Bunun açıklaması yok. Eğer bunlar başarılı olsaydı bizler belki Avcı gibi örgüt üyesi diye suçlanacaktık. Devlet ele geçirilmiş olsaydı bu özgürlükler korunabilecek miydi. Türkiye’de bizim dönemimizde bir gazete kapatıldı mı? Ya da bir yayın organı durduruldu mu? 14 Aralık operasyonu da bir gazetecilere karşı operasyon değildir. Hükümetin talimatıyla da yapılmamıştır.
ABD’NİN ULUŞLARARASI KURALLARA UYMASINI BEKLERİZ
(Gülen’e kırmızı bülten) Hukuk devletinde kimsenin imtiyazı yoktur. Herhangi bir işlem ile ilgili yargı ne istiyorsa o yapılır. Misalen ‘Mehmet Kaya’ için ne yapılırsa, Fethullah Gülen ile ilgili de o yapılır. Normal süreç ne ise o işler, herkes de hesabını verir. ABD’nin tepki koyması falan, ülkeler arasında akti anlaşmalar vardır. ABD’nin de bu kurallara uymasını bekleriz. TİB’in yeniden yapılandırılması zaruridir. Siber güvenlik dahil her türlü güvenlik işlemleri yapılacak. Özeleştiri yapıyoruz. O dönemde böyle insanlara izin verilmiştir. Artık yasal olmayan dinlemelere kesinlikle izin verilmeyecektir.
KOMİSYON’A MÜDAHİL OLMADIM OLMAM DA
(Dört eski Bakan ile ilgili) Eğer bir yolsuzluk varsa kim tarafından yapılırsa yapılsın bunun karşısında oluruz. Eğer birisi yanlış yapmışsa o yanlışın takip edileceği bir süreç vardır. Bu dört arkadaşımız için söylüyorum. Onlar ile ilgili bir hukuki süreç. Ne varsa ortaya çıksın diye bir komisyon kuruldu. Ben de bu komisyona asla müdahale etmedim. Açık net tavrımız budur. Bir şeylerin örtülmesi gibi bir şey söz konusu değildir. Komisyon ne sonuca ulaşırsa ulaşsın,17 Aralık’ın darbe girişimlerinin bir halkası olduğunu değiştirmez. Belgelendirilmiş bir yolsuzluk dosyası önümüze gelirse, kardeşim olsa gözünün yaşına bakmam. Bu komisyon çalışmalarına müdahil olmadım, olmayacağım da. Kim olursa olsun hesap sorulacak.
HAKARET DİLİNİ BİR TERK ETSEK
Hakaret bir suçtur. Hangi şartlarda, ne söyledi onu bilmiyorum. Çocuk olması üzüntü verici. Bir tahrikle yönlendirildiyse onun araştırılması lazım. Son zamanlarda cumhurbaşkanımıza hakaret öyle bir noktaya getirildi ki muhalefet tarafından, çocuklara kötü örnek oluyor. Toplumsal hayatta en çok üzen olay beni. Şunu mazur mu göreceğiz. Cumhurbaşkanlığı makamına hakaret etmek doğru mu? Çocuk olması üzüntü verici ama bir hukuki süreç olması lazım, serbest bırakılmış işte. Hepimizin bu konuda duyarlı olması lazım. Şu hakaret dilini bir terk etsek.
O ÇOCUKLA KONUŞMAK İSTERİM
Madem çocuk dendi, bunu zikretmeyecektim ama evladıma söz vermiştim. Bir gazetede manşet atıldı. ‘Kötü not verdiği için hocanın okulu değiştirildi’ denildi. Yalan iftira bir haberi yapmak nasıl bir ahlaktır. Kesinlikle böyle bir olay yok, benim haberim yok. Bir yetkili gidip konuşmuş değil. Özel bir muamele yapsam özel okula gönderirim. Hukuki olarak gereğini yapacağız. Başbakan çocuğu olmak suç mu? Yüreğime dokunduğu için söylüyorum. Bizim o çocuk, çocuk değil mi? Başbakan çocuğu olmak orada olan travmayı mazur gösterir mi? İsyan ediyorum. Bir özür bekliyorum bu yayını yapanlardan.
Ben o oğlumuzla da konuşmak isterim. Bir amcası olarak çağrım olabilir. Şunu sorarım: ‘evladım sen niye hakaret ettin, Cumhurbaşkanımızla ne meselen var.’ 16 yaşındaki çocuk neden Cumhurbaşkanımıza hakaret etsin.”
CUMHURBAŞKANI'NIN BAKANLAR KURULU'NA BAŞKANLIK EDECEĞİ İDDİALARI
Davutoğlu Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 5 Ocak'ta Bakanlar Kurulu'na başkanlık edeceği yönündeki iddialarla ilgili olarak da "5 Ocak'ta böyle bir toplantı yok, ancak Cumhurbaşkanının Bakanlar Kuruluna başkanlığının daha önce örnekleri görüldü" ifadesini kullandı.