Güncelleme Tarihi:
Erdoğan, Darüşşafaka Cemiyeti'nin TİM Maslak Show Center'da gerçekleştirilen Olağanüstü Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, 1863'te Darüşşafaka'yı kuran Yusuf Ziya Paşa ve arkadaşlarını rahmetle ve minnetle yadettiğini söyledi.
150 yıllık süre boyunca, bu köklü kuruluşta yöneticilik yapmış, öğretmenlik, bakıcılık yapmış, babasını yitirmiş evlatlara kol kanat germiş tüm çalışanlara milletçe bir kez daha şükranlarını ilettiğini dile getiren Erdoğan, 1,5 asırlık süre içinde ve bugün yardımlarıyla, katkılarıyla, destekleriyle Darüşşafaka'yı ayakta tutmuş, büyütmüş tüm hayırseverlere de teşekkür ettiğini belirtti.
'SADECE BABASINI KAYBETMİŞ VATAN EVLATLARINA DEĞİL ANNE-BABASINI KAYBEDEN ÇOCUKLARA DA KAPISINI AÇACAK'
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Evet... Bugün, Darüşşafaka Cemiyeti'nin tüzüğünde gerçekten tarihi nitelikte bir değişiklik gerçekleştiriyoruz. Tüzükte yapacağımız değişiklikle, bugünden itibaren, inşallah Darüşşafaka Eğitim Kurumları artık sadece babasını kaybetmiş vatan evlatlarına değil; babası veya annesinden her ikisini veya herhangi birini kaybetmiş çocuklarımıza da kapılarını açacak.
Yine yapacağımız değişiklikle, tüzüğün 2'nci maddesindeki Türk ve İslam olma şartını, 'Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı' olarak değiştiriyor, cemiyetin kapsama alanını böylece genişletiyoruz. Ayrıca, yine 2'nci maddedeki değişiklikle Darüşşafaka Eğitim Kurumları'nın vizyon ve misyonunu da çağın gereklerine uygun bir düzeye yükseltiyoruz.”
Gerçekleşecek bu tüzük değişikliğinin şimdiden hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, “Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak, cemiyetin başkanı sıfatıyla, böyle tarihi nitelikte bir değişikliğe şahitlik ediyor olmaktan büyük gurur ve heyecan duyduğumu da burada ifade etmek istiyorum” dedi.
Erdoğan, Darüşşafaka'nın kurumsal anlamda, Türkiye'de alanında bir çığır açmış, bu alandaki tüm faaliyetlere öncülük etmiş, örnek teşkil etmiş bir kuruluş olduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan, “Bizim, toplum olarak, millet olarak, yüzyılların, hatta bin yılların içinden süzülerek gelmiş dayanışma kültürümüz, 1863 yılında Darüşşafaka'da kurumsal bir kimliğe büründü. Türkiye'de yetimlerin, öksüzlerin, yoksulların ve yolda kalmışların elinden tutmak isteyen her oluşum, her kuruluş, kendisine Darüşşafaka'yı, Darüşşafaka'nın tecrübesini örnek olarak, model olarak aldı. İşte o nedenle Darüşşafaka, hem bu ülkenin, hem de bu milletin göz bebeği bir kuruluştur” diye konuştu.
Toplumsal dayanışmada bu kadar önemli bir yer edinen Darüşşafaka'nın, toplumsal değişimde de aynı derecede sorumluluk üstlenmek durumunda olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
“1971 yılında Darüşşafaka, sadece yetim erkekleri değil, yetim kızları da çatısı altına kabul ederek, toplumdaki değişime, dünyadaki gelişmelere paralel bir düzenlemeyi gerçekleştirmişti. Ancak sadece yetimlerin, sadece Türk ve İslam olanların kabulü gibi, Darüşşafaka'nın özüne, ruhuna, misyonuna paralel düşmeyen bir durum vardı. Elbette kurulduğu yıllarda, sadece yetimlerin, sadece Türk ve İslam olanların kabulü bir ihtiyaçtı. Zira, ordumuz onlarca cephede mücadele ediyor, vatan savunmasında yüz binlerce Mehmetçiğimiz şehit düşüyordu. Hemen her gün, Anadolu'nun yoksul köylerine mektuplar ulaşıyor, hemen her gün çocuklar yetim kaldıklarını öğreniyorlardı. 150 yıl önce tamamen bir gereklilikten, bir ihtiyaçtan hasıl olan, esasen, hedef kitleyi mümkün olduğunca daraltarak, kaliteli hizmet vermeyi sağlayan şartlar, bugün artık geride kalmış durumda. Bugün çok şükür, imkanlarımız arttı, ekonomimiz büyüdü, sosyal politikalarımız tarihte hiçbir dönemde görülmemiş ölçüde yaygınlaştı. Bugün biz devlet olarak, hedef kitleyi daraltmanın değil, mümkün olduğunca genişletmenin, 81 vilayete, 780 bin kilometrekare üzerindeki her ihtiyaç sahibine ulaşmanın mücadelesi ve gayreti içindeyiz.”
Erdoğan, sadece son 9 yılda, Türkiye genelinde, vatandaşlara ulaştırdıkları toplam sosyal yardım miktarının yaklaşık 16 milyar lira olduğunu belirterek, “Zengin fakir demeden, tüm öğrencilerimize ders kitaplarını ücretsiz dağıttık ve dağıtıyoruz. Şartlı nakit transferiyle, ihtiyaç sahibi öğrenci ailelerine nakit yardım ulaştırıyoruz” diye konuştu.
Sağlık yardımlarıyla, özürlü ihtiyaç yardımlarıyla, gıda, yakacak, barınma yardımlarıyla, sosyal hizmet projeleriyle ihtiyaç sahibini bulduklarını, devlet olarak elinden tutuklarını ifade eden Erdoğan, “Vatandaş arasında hiçbir ayrıma gitmiyoruz. Bizim için ölçü, ihtiyaç sahibi olmaktır” dedi.
Erdoğan, bugünün dünyasında, bugünün Türkiye'sinde, yetim ve öksüz ayrımının artık kabul edilemez olduğunu vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Annesini kaybeden öksüz çocuk, babasını kaybeden yetim çocukla aynı yerde durabiliyor ve ihtiyaçlar noktasında aynı kaderi paylaşabiliyor. İşte bu nedenle, biz artık Darüşşafaka'da, yetim ve öksüz diye bir ayrımın yapılmasının uygun olmadığını düşünüyor ve tüzükten bu ayrımı kaldırıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı üst kimliğinde buluşmuş herkes, hem devletin, hem de devlet kurumlarının karşısında her yönüyle eşittir. Özellikle, çocuklar arasında din ve etnik köken bakımından bir ayrıma gidilmesine müsaade edemeyiz. Tüzükten, artık bunu çıkartıyor, Darüşşafaka'yı özüne ve ruhuna yaraşır bir vizyona kavuşturuyoruz.”
'HALA ÖKSÜZLÜĞÜN VE YETİMLİĞİN SIZISINI TAŞIYORUM'
Çocukların eğitimlerini, sağlıklarını, istihdamlarını ve güvenliklerini düşündükleri kadar, onların sıcak, şefkat ve bütün bunlarla beraber çağın en ileri seviyelerini yakalayabilecek bir eğitim ve öğretim anlayışını onlara sağlamanın bilinci içerisinde olduklarını vurgulayan Erdoğan, bu hassasiyeti gözetmenin herkesin ortak görevi olduğunu belirtti.
Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bakın ben bu yaşımda çocuk sahibi, torun sahibi olduğum halde yüreğimin derinliklerinde hala öksüzlüğün ve yetimliğin sızısını taşıyorum. Bu sızının masum çocukların küçük yüreğinde ne büyük bir yük olduğunu hissedebiliyor, bu sızıyı anlayabiliyorum. Bu akşam da Hazreti Peygamberimiz'in Kutlu Doğum Haftası etkinliklerine katılacağız. Biz arkasından yürüdüğü Peygamberi yetim ve öksüz olan bir dinin, bir ümmetin mensuplarıyız. Yetimlerine, öksüzlerine sahip çıkmayan bir toplum çürüyen bir toplumdur. Yetimlerine, öksüzlerine, kimsesizlerine kol kanat germeyen bir devlet vazifesini yerine getirmeyen bir devlettir. Biz yetimlerimize, öksüzlerimize sahip çıkmaya devam edeceğiz. Onların anne, baba hasretini bir nebze olsun ortadan kaldırabilmek için elimizden ne geliyorsa bunu yapmak durumundayız.”
Kimsesizlere sahip çıkma noktasında Darüşşafaka'nın, ülkenin ve milletin gurur duyduğu bir kuruluş olduğunu söyleyen Erdoğan, “Darüşşafaka'yı, bu ülkenin medarı iftiharı olarak, bir iyilik, bir sevgi ve şefkat timsali olarak yaşatmaya, büyütmeye aynı şekilde devam edeceğiz” dedi.
ÜNİVERSİTE KURULMASI İSTEĞİ
Artık Darüşşafaka'nın üniversitesini de kurmak suretiyle kurumsal yapıyı tamamlamak durumunda olduğunu ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İnanıyorum ki Darüşşafaka bunu tamamlamak suretiyle 150 yıl önce atılmış adımı bugün artık taçlandırmak ve böylece Darüşşafaka'ya giren, burada hakikaten Darüşşafaka Üniversitesi'ni de bitirmiş olarak mezun olması çok daha ona farklı bir öz güven, farklı bir güç katacaktır.
Ayrıca yaptığımız bir çalışmayı da zaten biliyorsunuz. İnşallah bu bölgede, bu arazi üzerinde yapılan bir çalışmayla gerek belediyemiz, gerek çevre ve sağlık bakanlıklarımızla birlikte burada bizim vakıf ruhumuzda olan bir sabit akar noktasındaki böyle bir temin çalışması da yapılmakta. İnanıyorum ki bu çalışmanın da nihayete ermesiyle birlikte çok ciddi bir akarın sağlanması Darüşşafaka'nın geleceğini de teminat altına alması bakımından isabetli olacaktır.
Geçenlerde de söyledim, fanilerle buraları ayakta tutmaktan çok ilkelerle, kurumsallaştırarak ayakta tutmak çok daha isabetli, çok daha sağlam olacaktır. İnanıyorum ki mevcut şu andaki yönetimin de başarılı girişimi, başarılı adımı bu olacaktır.”