Güncelleme Tarihi:
O geceden iki sene sonra, Ümraniye Belediyesi Mali İşler departmanındaki görevine geri dönebildi. Ahmet Kahraman “Allah bu ülkeye bir daha öyle bir gece yaşatmasın. Bu ülkenin bir gazisi olduğum için gurur duyuyorum” dedi. Kahraman, "Tedavi sürecim hala devam ediyor. His yok ama belli aparatlarla günlük tedavimi yapıyorum. Çok şükür devletimizin sonuna kadar yanındayım. Şu an yine öyle bir şey olsa ben bu sandalyeyle tekrar çıkarım oraya." diye konuştu.
“KÖPRÜYE GİTMEM BEŞ DAKİKA SÜRDÜ”
Darbe gecesi ailesiyle evinde olduğunu ve olayı televizyondan gördüğünü ifade eden Ahmet Kahraman, o gece yaşanılanları şöyle anlattı:
“O gece annemlerde kalıyordum. Eşim ve çocuklarım memleketteydi. Yatsı namazından sonra haberler duyduk. İlk önce biz de 'intihar' bombacısıdır, diye düşündük. Sonra ambulansların çoğaldığını ve insanların tedirgin olduğunu gördük. Sonra köprüden haberler gelmeye başlayınca biraz bekledik ne olduğunu tam anlayabilmek için. Cumhurbaşkanımızın açıklamasını gördükten sonra köprüye gitmem beş dakika sürdü. Açıklamayı duyar duymaz iki kardeşimle birlikte köprüye gittik. Gittiğimizde insanlar geri geri gelmeye çalışıyordu. Bir kaçış hali vardı çünkü ateş açılıyordu. Herkes panikti. ‘Gitmeyin ateş açtılar, vuracaklar’ sesleri yükseliyordu. Ama biz geri dönmedik. En önde bayrak açılan grubun hemen yanındaydık. İki kardeşimi arıyordum ben. Çünkü ateş açılıyordu ve biz mecburen dağıldık. Herkes yere yattı. Üçüncü ateşi açtıklarında ben vuruldum. Ve kurşunun nereden girdiğini hissetmiyordum. Ama ayaklarımla bağlantı kesildi. Sırtüstü düştüm. Düştüğüm yerde panik yapmadım. Sadece ayaklarımı hissetmediğimi söyledim. İki kardeşime el kaldırdım 'ben buradayım, vuruldum galiba' dedim. Ortalık çok karanlıktı. Ve o karanlıkta kardeşlerim beni gördü. O sırada herkes birbirine yardım etmeye çalışıyordu zaten."
“ÖLECEĞİMİ DÜŞÜNDÜM, KELİME-İ ŞAHADET GETİRDİM”
Ahmet Kahraman, 15 Temmuz ruhuyla dimdik ayakta durduğunu ve pişman olmadığını belirterek şöyle devam etti:
"Sırtüstü düştüğümde 'Herhalde şehit olacağım' dedim. Başıma gelen kişiler salavat getir, diyorlardı. Ben herhalde şehit olacağım, öleceğim şu an dedim ve kelime-i şehadet getirdim. Bir yandan da mutluydum bu kadar basit miydi kelime-i şahadet getirerek ölmek diye düşünüyordum. Sonra kardeşlerim geldi. Onlara sol tarafımda bir yanma var, dedim. Çünkü sol tarafımdan kurşun yedim. Tam göğüs altından. Ne var burada dedim. Bir şey yok sıyırmış sadece dedi. Ama öyle değilmiş. Kurşun girmiş içeri. Dalağımı parçalamış. Kalbimin aort damarının dibinden geçmiş, böbreğimi parçalamış. Ve omuriliğime saplanmış. Yani tam belden aşağıda olan his kısmımdan bağlantıyı kesmiş. Ben hissetmediğim için beni tuttular, hiçbir yerinde kan yok dediler. Çünkü dalak parçalanıp, kurşun girdiği yerden çıkmış. Aslında yaşamamın en büyük mucizesi o kan kaybının olmaması” dedi.
“ÇOK ŞÜKÜR, İYİ Kİ ORADAYMIŞIM”
21 gün yoğun bakım süreci geçirdiğini söyleyen Ahmet Kahraman, “Sonrasında ben 21 gün sonra gözümü açtım. 11 günü tam uyutularak, geri kalan günlerde normal yoğun bakım içerisindeydim. Yoğun bakımda bir aya yakın yattım. Hiç korku oluşmadı. Ne köprüye giderken ne vurulduktan sonra hiç korkmadım. Çok şükür, iyi ki oradaymışız. Hiçbir zaman pişmanlığım olmadı” şeklinde konuştu.
“BABAM 'CUMHURBAŞKANIMIZ ARIYOR' DEDİĞİNDE ŞOK OLDUM”
Yoğun bakım sürecinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la yaptığı konuşmanın kendisini motive ettiğini söyleyen Ahmet Kahraman, “Ben uyandıktan yaklaşık iki ya da üç gün sonra Cumhurbaşkanımız beni aradı. Narkoz etkisindeydim bir anda babam 'Cumhurbaşkanımız arıyor' deyince şok oldum. Çünkü o dönem o karışıklığa rağmen bizleri unutmadı. Hemen aradı bizleri. Halimi hatırımı sordu. Doktorlarımdan bilgi almış. Bana bir yürüme robotu getirdiler. O robotun hayata dönmemde çok faydası oldu. Allah herkesten razı olsun” dedi.
“O GÜN SADECE VATANI DÜŞÜNDÜM”
Olaydan iki sene sonra, Ümraniye Belediyesi Mali İşler departmanındaki görevine kaldığı yerden devam eden 34 yaşındaki Kahraman, “Tedavi sürecim hala devam ediyor. His yok ama belli aparatlarla günlük tedavimi yapıyorum. Çok şükür devletimizin sonuna kadar yanındayım. Şu an yine öyle bir şey olsa ben bu sandalyeyle tekrar çıkarım oraya. Tekrar arabama binip tekrar çıkarım. Hiçbir ölüm korkusu yok çok şükür. O gün ne çocuğumu düşündüm ne eşimi düşündüm ne de ailemi düşündüm. O gün vatanı düşündük. Devletimizi düşündük. Çok şükür iyi ki de çıkmışız hiç pişmanlığını yaşamıyorum. Psikolojik olarak ve bedenen çok ağır günler geçirdim, hala da devam ediyorum. Hastane sürecinden sonra fizik tedavi sürecim oldu. Ankara Gaziler Fizik Tedavi Merkezi’ne gittim. Yaklaşık bir ay kadar orada kaldım. Bu hastalık döneminde çok şükür maddi açıdan hiçbir şey düşünmedim. Manevi açıdan da eşim, çocuklarım, kardeşlerim annem ve babam çok destek oldular bana. Yani bugün şu durumdaysam, sizlerle sohbet edebiliyorsam, psikolojim iyiyse onların da çok emeği var” ifadelerini kullandı.