Güncelleme Tarihi:
SİYASİLER ANLAMADI
“DGM’nin 2003’te Gülen kararı var. İsnat edilen suç, laik devlet yapısını değiştererek din kurallarına dayalı devlet kurmak amacıyla yasadışı örgüt kurup faaliyette bulunmaktır. Yasadışı terör örgütü olarak bahsediyor, DGM kararıdır. Aftan yararlandı. Siz o yıllarda doğru teşhis etseydiniz bugün farklı noktada olabilirdik.
Biz o dönemde yurt, öğrenciler konusunu her platformda gündeme getirdik. 50 yıllık bir süreçten bahsediyoruz. Gülen cemaati tamamen çıkar çerçevesinde örgütlenmiştir. Gelmiş geçmiş siyasetçiler, niye karşı çıkılması gerektiğini pek anlamadılar.
FETÖ başarılı olsaydı bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerinden ne demokrasi ne laik sistem ne hukuk devleti, zerresi ortada kalmazdı.
KOMUTANLAR DİRENDİ, BAŞARAMADILAR
15 Temmuz gecesinin oyun ve diğer terimlerle değerlendirmesine katılmıyorum. Başarılı olmamasında en büyük etken, TSK komuta kademesinin direnmesidir. ‘15 Temmuz bir askeri darbedir’ derseniz TSK’ya haksızlık olur. FETÖ’nün TSK’ya sızdırdığı cunta tarafından yapılan silahlı bir darbedir.
Darbe girişiminin hazırlık süresi mutlaka var. İstihbarat birimleri nasıl bu hazırlık süresini tespit edemedi? O zaman ciddi zafiyet söz konusudur.
MİT’TEN ASKER ÇIKARILINCA
TSK’da cunta nasıl oluştu, neden tespit edilemedi? 1992’de MİT Müsteşarlığı’na bir sivil kişi getirildi. Demokrasilerde gayet olağan. Ama önemli olan şu: 1992’den itibaren maalesef MİT Müsteşarlığı’nda askeri kadrolar azaltıldı, neredeyse sıfır noktasına getirildi. MİT’te müsteşar yardımcılığını alma önerisini Başbakan’a götürdük sonuç alamadık. Sızma, cunta konusunda TSK’yı uyandıracak, bilgilendirecek ana unsur MİT’tir.
m 2002-2010 dönemiyle ilgili açıkça söylüyorum; MİT’ten bize bir tek rapor gelmedi. TSK’da ‘Ahmet, Mehmet Gülen cemaati mensubudur’ diye bir tek rapor gelmedi. Bu dönemde TSK’dan MİT raporu olmadan hiçbir kimse atılmadı.
ERDOĞAN’A SÖYLEDİM
Her fırsatta siyasi makamlara bilgi verdik. Sayın Başbakan’a (Erdoğan) ‘Fetullah tehdidi bugün bize yarın size’ dedim. 2009 ya da 2010’da bana ‘Komutanım siz bunları çok büyütüyorsunuz’ dedi.
25 Aralık 2009’da Kozmik Oda faaliyeti başladı, 20 Ocak 2010’da bitti. Kadir Kayan (hâkim) oradan belge çıkartmamıştır, müsaade etmedik. İnceleme izni kararından pişman değilim. Faili meçhul cinayetlerle TSK’nın ilgisi var mı yok mu diye incelendi. Eğer bu izni vermezsek ‘Bütün faili meçhuller burada işlendi, kayıtları var’ diyeceklerdi.
SİYASİ SORUMLULUK VAR
Biz ileriyi görememişiz bugün anlıyoruz. Siyasi iktidar, 2007-2012 yıllarında ‘Bu süreçte ne istediler de vermedik’ dedi. Evet bu dönem FETÖ’ye TSK komplolarında destek vemişlerdir. Bu sürecin siyasi sorumluluğu elbette vardı. 2007 Türk siyasi tarihinin dönüm noktasıdır. 2007 tarihinden sonra siyasi iktidar, Gülen cemaatiyle tam ittifak haline girdi. TSK’ya komplolara destek verdiği dönem olarak görüyorum. Siyasi sorumluluk olduğu aşikar.
ABD’nin komplo sürecinde destek verdiğini düşünüyorum. Medyanın oynadığı rolü unutamayız. Asimetrik savaş yaptılar.
DAĞLICA SADECE BİR PKK OLAYI DEĞİL
Başbuğ, “Darbe girişimi başarısızlık üzerine mi planlanmış” sorusunu şöyle yanıtladı: “Bir orduyu dibe batırmak için üç metod var. Birinci, ordu verilen görevlerde başarısızdır. Biz bunu Dağlıca baskını ile yaşadık. Onu sadece bir PKK olayı olarak değerlendirmiyorum. Ciddi bir olaydır. Ondan sonra hep TSK terörle mücadelede başarılı değil denildi. İkinci, komplo yapacaksınız, TSK çete diyeceksiniz. Denildi. Ama Allah’a şükür iftira olduğu ortaya çıktı. Üçüncü, TSK’yı darbe teşebbüsüne itiyorsunuz ama öyle tedbirler alıyorsunuz ki başarısız kalıyor ve dibe vurduruyorsunuz.”
KİTAPLARIYLA GELDİ
ESKİ Genelkurmay Başkanı Başbuğ, Meclis Komisyonu üyelerinin karşısına, yargılandığı Ergenekon süreci de dahil yazdığı kitaplarla çıktı. Başbuğ, yaklaşık 5 saat süren sunumundan önce komisyon masasına oturur oturmaz çantasından çıkardığı kitapları yanına koydu. Başbuğ üyeleri de tartışmalara karşı, “Ben mahkemeyi terk ettim, burayı da terk ederim” diye uyardı. (Rıza ÖZEL / ANKARA)