Güncelleme Tarihi:
Hacettepe Üniversitesi’ne bağlı Hacettepe Teknokent, 15 Temmuz gecesi saat 24.00 civarında mavi tepe ışığı bulunan bir otomobille silahlı 4 kişi tarafından basıldı. Gazeteduvar.com.tr'den Özlem Akarsu Çelik'in haberine göre güvenlik görevlilerine kendilerini önce ‘MİT’ sonra da ‘Başbakanlık’ personeli olarak tanıtan silahlı kişiler arşiv odasının kapısını zorladılar ve bazı odalarda belge aradılar.
TELEFON GELİNCE AYRILDILAR
15-20 dakika süren bu baskının görüntüleri güvenlik kameraları tarafından kaydedildi. Kayıtlara göre, grubun lideri olduğu anlaşılan bir kişi yanındakilere ‘gidiyoruz’ işareti veriyor ve grup Teknokent’ten ayrılıyor. Bu görüntüler üniversite yönetimi tarafından savcılığa teslim edildi. Ancak darbeci oldukları tahmin edilen bu 4 kişinin Teknokent’te ne aradığı sorusu hâlâ yanıt bulmuş değil. Bu konuyu sorduğumuz üniversite çevreleri Gülen cemaatinin teknokentlere özel bir ilgi gösterdiği bilgisini verdi.
Aynı çevreler cemaatin sadece Hacettepe’dekinde değil 5-6 teknokentte daha etkin olduğunu söylerken YÖK Genel Kurulu’nun Hacettepe Üniversitesi’nin eski rektörü Prof. Murat Tuncer’le ilgili iddiaları gündemine aldığını belirtti.
‘SAVCILAR PARAYI TAKİP ETSİN’
Teknokentlerdeki yapılanmaya dikkat çeken üniversite çevreleri şu bilgileri verdi: “Bu örgüt hakkında oluşturulan çatı iddianamedeki 24’üncü sanık olan Prof. Tuncay Delibaşı, Hacettepe’nin eski rektörü Prof. Murat Tuncer tarafından Teknokent’in başına getirilmiştir. Bu kişinin 8-9 şirketin yöneticisi olduğu bilinmektedir. Sadece bir firmanın 29 yıllık sözleşmesine bakıldığında bahsi geçen rakam üç haneli milyon dolardır. Savcılar üniversitelerin teknokentlerini araştırmalı. Hakkı yenen firmalar bilgi verecektir. Söz konusu yapı teknokentlerde yuvalanmış. Savcılar paraleli ararken parayı takip etsinler. Para nerede paralel orada.”
‘CEMAAT ÖNAYAK OLDU’ İDDİASI
Teknokentler üniversitelerin, araştırma ve sanayi kuruluşlarıyla bir arada bilgi ve teknoloji paylaşımıyla üretimde bulunması için kuruldu. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın internet sitesinde yer alan bilgiye göre, 2001 yılında çıkarılan 4691 sayılı kanunun “Teknoloji Geliştirme Bölgeleri” olarak tarif ettiği teknokentlerin sayısı Temmuz 2016 itibariyle 64. Ancak şu anda bunların 51’i faaliyette, diğerleri ise geliştirme aşamasında. Teknokentlerde Ar-Ge çalışmalarını yürüten firma sayısıysa 4 bin 176. Bu firmaların yüzde 37’si yazılım, yüzde 17’si bilgisayar ve iletişim teknolojileri, yüzde 8’i elektronik alanında faaliyet gösteriyor. Teknokentlerde yer alan şirketler, bazı vergi teşviklerinden yararlanırken gelir vergisinden muaflar. Yazılım ürünlerine de KDV muafiyeti uygulanıyor. Şirketler ayrıca Ar-Ge ve tasarım personellerinin SGK pirimleri için de yüzde 50 indirim teşviğinden yararlanıyor. Bu cazip olanaklar nedeniyle cemaatin teknokentlerin kuruluşuna bizzat önayak olduğu belirtiliyor.
ESKİ REKTÖR TUNCER’DE AÇIKLAMA
Bu arada Murat Tuncer’den iddialara ilişkin bir açıklama geldi. Açıklamada iddiaların tümüyle gerçekdışıdır olduğu belirtildi.
Murat Tuncer’in avukatı aracılığı ile yaptığı açıklama şöyle:
Yazıda adı geçen Hacettepe Teknokent A.Ş. konusunda; anılan şirketin, üniversiteden bağımsız ayrı bir şirket statüsünde olduğunu, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu kapsamında, her tür faaliyeti Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından denetlendiğini ve yine bu itibarla, yazıda yer verilen iddiaların, müvekkilimiz ile ilgisi bulunmadığını bildirmekteyiz.
Ayrıca, Hacettepe Teknokent ile ilgili yazıda sözü geçen Tuncay Delibaşı, 19.08.2014 tarihinde, yani cevap ve düzeltmeye konu haberden tam iki yıl önce, müvekkilimiz Prof. Dr. A. Murat Tuncer tarafından görevden alınmıştır.
Son olarak yazıda var olan farklı cümlelerle, ülke bütünlüğüne zarar veren FETÖ örgütü ile müvekkilimizin ilişkilendirilmesi ile kamuoyu önünde bu yönde algı yönetimi ile gerçeğe aykırı yayın yapılması, Basın Kanunu ile Türk Ceza Kanunu kapsamında hukuka aykırılık ve suç teşkil etmektedir. Bu nedenledir ki; Prof. Dr. A. Murat Tuncer’in, Hacettepe Üniversitesi rektörlük döneminde, basınla her fırsatta paylaştığı “Paralel Yapı bir terör örgüdür”, “Hacettepe’de Paralel Yapı’ya geçit yok” cümlelerini tekrarla ve bu yasa dışı suç örgütlüyle sonuna kadar mücadele edilmesi konusundaki kesin görüş ve hassasiyetimizi paylaşmaktayız.