Güncelleme Tarihi:
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki duruşma salonunda görülen duruşmanın bugünkü celsesinin öğleden sonraki bölümünde, TSK mesaj sisteminden gönderilen sözde sıkıyönetim belgesinde imzası bulunan sanıklardan eski Genelkurmay Başkanlığı General-Amiral Şube Müdürü Albay Cemil Turhan'nın çapraz sorgusu yapıldı.
ÖNCEKİ BEYANLARINI KABUL ETMEDİ
Sıkıyönetim direktifi ve mesajlara ilişkin önceki ifadelerindeki beyanları sorulan Turhan, daha önce verdiği ifadeleri kabul etmediğini söyledi. Darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki fotoğrafları gösterilen Turhan, iddianameye de yansıyan fotoğraftaki kişinin kendisi olduğunu kabul etti.
KÖSE'YLE TELEFON KONUŞMASI SORULDU
Eski Genelkurmay Hukuk İşleri Müdürü Muharrem Köse ile telefon görüşmesi sorulan Turhan, "Köse'yi o gece aradığım doğrudur. Sadece karargaha davet ettim. Tüm adli müşavirler oradayken biri onun da çağrılmasını istedi, ben de çağırdım. Hiçbir şekilde sıkıyönetim oldu. Adli müşavir oldun gibi bir konuşmamız olmadı. Onun da ben adli müşavirliği kabul ettim gibi bir şeyi olmadı" dedi.
Doğan Öztürk ile görüşmesi sorulan Turhan, bu görüşmelerin ayrıntısını hatırlamadığını, Öztürk’ün devre arkadaşı olduğunu, bu 2 görüşmenin anormal karşılanamayacağını anlattı.
NE KONUŞTUKLARINI HATIRLAMADIĞINI SÖYLEDİ
Genelkurmay Personel Plan ve Yönetim Daire Başkanlığında Şube Müdürü Mustafa Barış Avıalan ile aynı dairede şube müdürlüğü görevinde bulunduklarını, suç tarihinde 2 görüşme yaptıklarını, ancak ne konuştuklarını hatırlamayamadığını belirten Turhan, "Muhtemelen, olayları anlamaya yönelik, 'Ne oluyor abi' şeklinde bir görüşmedir" diye konuştu.
Sanıklardan Özay Yılmaz'ın da devre arkadaşı olduğunu kaydeden Turhan, "Aradığım saatte Yılmaz, kendisine ateş edildiğini belirtti. Görüntülere bakılırsa özel kuvvetlerin ateş etme anı görülüyor. Tehdit anında aradı" dedi.
Mahkeme başkanının sorusu üzerine, Cumhurbaşkanlığı yaver adayları listesinin kendi birimince hazırlanmadığını anlatan Turhan, şunları söyledi:
"Genelkurmay Başkanının subay, astsubay atama yetkisi yoktur. Subay, astsubay atama yetkisi kuvvet komutanındadır. Genelkurmay karargahına atanan subayı da kuvvet komutanı atar, ama tabii ki askeri nezaket gereği koordineyle. Başyaver, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı gibi görevlerin ataması şöyle olur; kuvvet komutanı 3-4 adayın atamasını teklif eder, getirir, Genelkurmay Başkanına verir. Genelkurmay Başkanımız da adayları Sayın Cumhurbaşkanımıza arzeder, ona göre atama yapılır. Adayların belirlenmesinde, General-Amiral Şubenin hiçbir dahli yoktur. Adaylar Kara Kuvvetleri Komutanlığınca hazırlanır. Fakat biz adaylarla ilgili bilgileri alırız. Başında bulunduğum General-Amiral şubesinin bu konuda bir dahli yoktur. Albay Ali Yazıcı, 2015'te atandı. O dönem Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akar'dır. Ali Yazıcı, başyaver adayı değildi. Yazıcı, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanlığı adaylarından biriydi, ikinci sıradaydı. Başyaver adayları ise ayrı 3 kişiydi. O dönemde Orgeneral Necdet Özel, hem başyaver adaylarını, hem de Cumhurbaşkanlığı Muhafız Adayları listesini Cumhurbaşkanımıza teklif ettiler. Cumhurbaşkanımız da, 'Biz üzerinde çalışalım' şeklinde ifade etmiş. Bir süre sonra Necdet Paşa, Başyaver Ali Yazıcı, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı komutanı ise Muhsin Kutsi Barış diye Kara Kuvvetlerine emir verdi."
İÇİNDE FETÖ'NÜN DE OLDUĞU GRUP YAPMIŞTIR
Cemil Turhan, "Siz Genelkurmaydaydınız, darbe girişimine kimler karıştı?" sorusuna, "Bu darbeyi kim yaptı sorusunun cevabı şahsi kanaatime göre şöyle; bir darbe girişimi oldu. Bu darbe girişimini ben içinde de FETÖ olan, TSK içinde ciddi ekipler arası husumetten kaynaklanan belli gruplar var, bir ekiple beraber, içinde de FETÖ olan bir grubun yaptığını düşünüyorum. Tamamen FETÖ'cüler yapmıştır diyemem. İçinde FETÖ'nün de olduğu grup yapmıştır" karşılığını verdi.
'BEN MUHAFAZAKAR BİR İNSANIM'
Turhan, "Siz kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?" sorusu üzerine, "Ben Erzurumluyum. Annem babam hacı, annem başörtülü. 28 Şubat gibi bir süreçten geçtik. Ben muhafazakar bir insanım. Kendimi bu şekilde tabir ediyorum. TSK’daki muhafazakarlar 28 Şubat sürecinden sonra kendilerini hiçbir şekilde ortaya çıkarmadılar. Ben de bunlardan biriyim" diye konuştu.
'CD'LERE BAKMA FIRSATIM OLMADI
Turhan'ın avukatı Özay Arıkan, bir kurmay albayın yapabileceği en güzide görevlerden birini yürüten müvekkilinin, bu kritik görev nedeniyle sanıklar arasında yer aldığını öne sürdü. Müvekkilinin 15 Temmuz mağdurlarından olduğunu iddia eden Arıkan, Turhan'ın, hiçbir cebir ve şiddet eyleminde bulunmadığını, kimseye darbeye yönelik emir vermediğini, kimseden de emir almadığını savundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın, "Darbe mesajlarının bulunduğu CD'lerin Mehmet Akkurt tarafından getirildiğini söylüyorsunuz. Bu CD'lerin içeriğine bakma ihtiyacı hissetmediniz mi?" sorusu üzerine Cemil Turhan, yoğunluktan dolayı CD'lere bakma fırsatı bulamadığını söyledi. Turhan, "Bilgisayarım savcının elinde. Bilgisayarımdan bu anlaşılacaktır, bakmadım. Keşke baksaydım" dedi.
'AKLIMA GELMEDİ'
"Bu CD'nin içeriğini saat 23.30'da öğrendiğinizi söylüyorsunuz. Ondan sonra bu mesajların gerçek dışı olduğu yönünde neden yeni mesajlar çekmediniz?" sorusu üzerine Turhan, "Aklıma gelmedi" dedi.
'GELEN PERSONEL YAŞAR PAŞA'YI DERDEST EDİYOR'
"Sizin anlatımınıza göre bu CD Genelkurmay İkinci Başkanı Yaşar Güler'in talimatıyla geldi. Özel Kuvvetler personelinin de Yaşar Paşa'nın emriyle geldiğini düşündüğünüz için müdahale etmediğinizi söylediniz. Fakat gelen personel ilk Yaşar Paşa'yı derdest ediyor ve o gece orada en kötü muameleyi gören kişi Yaşar Paşa. Yaşar Paşa'yı derdest eden bu personel sizin talimatınıza neden uyuyor, bunu nasıl açıklıyorsunuz?" sorusuna karşılık Turhan, "Hiçbir bağlantımız yok. Ben bunu Yaşar Paşa organize etti demiyorum. Mehmet Akkurt, Yaşar Paşa'yı derdest etmiş gibi görülebilir ama nizamiyeden çıkarıp nereye götürecekti? Akkurt, Yaşar Paşa'ya oğlundan daha yakındır." dedi. Bunun üzerine avukat, "Kurtarma niyeti olan neden kötü muamele yapsın? O gece oğlundan daha yakın kişilerin ihanetini gördü bu ülke" diye konuştu.
ÜST RÜTBELİLER NİYE ADINIZIN OLDUĞU TALİMATI YERİNE GETİRİYOR
"Kurmay albay olmanıza rağmen sizin adınız olan bir talimatın gereğini daha üst rütbeliler yerine getiriyor. Örgüt içinde ne tür bir pozisyonunuz var" diye sorulan Turhan, "Örgütle herhangi bir bağım, iltisakım yoktur. General-Amiral Şube Müdürlüğü etkili bir makamdır. Terfi edemeyen herkes bu
makamı suçlu görür. Terfi edemeyen kişi bunu personelcilerden bilir. Terfi etmeyen general ve albayların intikamı diyorum, evet. Şunun araştırılmasını istiyorum, 2016'da terfi eden kurmay albaylar var. 2016'da Kara Kuvvetlerinden terfi eden edenler, rüyasında görse buna inanmazlardı. Diyorlar ya kimin işine yaradıysa o yaptı. 2016'da terfi edenleri herkes biliyor. Darbe olmasaydı terfi edecek listeyle, darbe olunca terfi eden liste çok farklıydı. Bu terfileri kim yapmıştır? Bu listeyi hükümet yaptırmış diye akla gelebilir. Ben o isimleri de tanıdığım için muhafazakar bir hükümetin o listeyi terfi ettireceğine inanmıyorum." dedi.
'BÜLENT AYDIN'I KİM ŞEHİT ETTİ?
"Bülent Aydın'ı kimin şehit ettiğini öğrenmek istiyoruz. Bu konuda gördüklerinizi söyler misiniz?" diye sorulan Turhan, "Yemin ederek söylüyorum, kamera kayıtlarına bakarsanız, ben Bülent Aydın'ın şehit edildiği olayda iç bahçedeydim ve orada sadece çatışma seslerini duydum. Aydın'ın şehit edildiğini inanın bilmiyorum. Görmedim. Naaşını da görmedim. Olaydan çok uzağım." dedi.
"İddianamede, Genelkurmay Başkanlığında güvenlik kamerası görüntülerin tutulduğu belleklerin tanklar tarafından ezildiği anda sizin refakat ettiğiniz yazıyor. Görüntü var, bu konuda beyanınız nedir?" sorusu üzerine Turhan, bu olaya refakat etmediğini söyledi. Turhan, görüntünün hatırlatılması üzerine "Oradan geçmiş olabilirim ama refakat etmedim" dedi.
BEN NE YAPABİLİRİM?
Cemil Turhan, "Saat 23.30'da darbe olduğunu öğrendiniz. Bu saatten sonra birçok sivil şehit edildi. Siz TSK mensubu bir subay olarak bu eylemleri engellemek için neden hiçbir şey yapmadınız?" denilmesi üzerine, "Karargahta o gece yaşanan karargahın emniyetini alma olayıdır. Karargah emniyete alınmıştır. Şayet karargah emniyete alınmamış olsaydı, çok daha fazla insan şehit olabilirdi." dedi.
'YAPABİLECEĞİM BİR ŞEY YOKTU' DEDİ
"Karargahın emniyetini darbecilere karşı neden almadınız da vatandaşlar gelince emniyet alıyorsunuz?" sorusuna karşılık Turhan, "Ben ne yapabilirim? Orada benim yapabileceğim hiçbir şey yok. Ben kıta komutanı değilim. Benim yapabileceğim şey sınırlıdır. Aynı üzüntüyü ben de hissediyorum." diye konuştu. Turhan, soru üzerine eski Harekat Plan Daire Başkanı Tümgeneral Baki Kavun'u elleri bağlı halde gördüğünü söyledi.
"FETÖ ile mücadele kapsamında Genelkurmay Başkanlığına birtakım listeler geldiğini söylediniz. Bu listelere göre birtakım veriler hazırlıyorsunuz. Kimlerden isim listesi geldiğini söyler misiniz?" sorusuna karşılık Cemil Turhan, "Bu konu TSK'da FETÖ ile mücadeleyi zora sokan hususlardan biriydi. Çeşitli listeler geliyordu, bunlar komutanlara bir kanaldan ulaşıyordu, geliyordu. Bu listelerin kimlerden geldiğini biz bilmiyoruz. Bazen siyasilerden bir liste geliyordu, yazılan isimlerden kimin hazırladığını tahmin ediyorduk ama bilmiyorduk" dedi.
"Siyasilerden isim verebilir misiniz? Mesela 15 Temmuz günü 14.00-14.30 arası AK Parti milletvekili Şirin Ünal'ın Genelkurmay Karargahında olduğu söyleniyor" denilmesi üzerine Turhan, şunları kaydetti:
"Şirin Ünal, Sayın Cumhurbaşkanına TSK ile ilgili bilgileri ileten şahıslardan biri olarak değerlendirildiğinden İlhan Talu Korgeneral, Genelkurmay
Başkanımızın emriyle kendisiyle görüştü. Telefonla da görüştüler, yüz yüze de.
Daha önce Genelkurmay karargahına da geldi. Hatta şöyle bir olay olmuştu, Şirin Paşa telefon açtı İlhan Paşa'ya, 'Bana şuraya gireceklerin listesini gönder' dedi. Şuraya gireceklerin listesini hiyerarşi dışında birine vermemiz mümkün değil. Normalde veremeyiz ama İlhan Paşa bu talebi İkinci Başkana iletti. İkinci başkanımız da şu emri vermiş İlhan Paşa'ya, 'Şirin Paşa havacı, havacı generalleri ve kurmayları verin' demiş. Biz de havacı general ve kurmayların listesini zarfa koyduk ve Meclise gönderdik. Şirin Paşa, alınca İlhan Paşa'yı arayıp 'Sizden tüm hepsini istedim. Neden sadece havacıları gönderdiniz?' demiş. İlhan Paşa da nezaketen 'Verebileceklerim bu kadar' demiştir. Bunun zaten bir husumet oluşturduğunu biz hissetmiştik. İlhan Paşa ile ilgili hiçbir yerde, ne MİT'te, ne emniyette FETÖ iddiası olmamasına rağmen Şirin Paşa'nın vermiş olduğu listede İlhan Paşa'nın karşısında FETÖ yazılıydı. Daha sonra bu liste bana geldiğinde FETÖ yazısının üstü çapraz şekilde çizilmişti. Ben şunu talep ediyorum, o çizgiyi kim atmıştır, araştırılmasını istiyorum. O çizgiyi ben İlhan Paşa'ya sorduğumda, İkinci Başkan şunu demiş, 'Bunlar iyice abarttı kardeşim, bunlar bunlar olmaz diye üzerlerini çizmiş. Eğer kriminal incelemeye giderse... Yaşar Paşa çizdi diye İlhan Paşa bana söyledi."
'MUHAFAZAKAR İNSANLARA YAPIŞTI' DEDİ...
TSK'da FETÖ iddiaları muhafazakar insanlara yapışmıştır. Özellikle kumpas davalarında mağdur olan komutanlar, 2011'den sonra terfi eden herkesi o dönem AK Parti'ci, sonra da FETÖ'cü olarak yaftaladı. 2014 yılında bu birimde göreve başladım. Zaman zaman bu tür listelerin dolaştığını duydum. Benim şubeme önceleri çok gelmezdi ancak yazışma görevi bize verilince daha çok gelmeye başladı. Gördüğüm listeler de oldu, hatta kuvvet komutanlarının isminin olduğu listeler de gördüm. Mesela Abidin Ünal Orgeneral'in FETÖ'cü diye yazılı olduğu liste gördüm. Salih Zeki Çolak Orgeneral için Şirin Ünal FETÖ'cü değil ama FETÖ'nün güdümünde, FETÖ'ye yakın notuyla liste vermiştir. Hulusi Paşa için zaman zaman FETÖ'cü dendiğini duydum ama listede görmedim. Dolayısıyla birçok insan için listelerde FETÖ'cü denmiştir. Zaten çok listenin olması da inandırıcılığını azaltmıştır."
Turhan, 15 Temmuz'da sözde atama listesinde Akın Öztürk'ü ikinci başkan olarak gördüğünü söyledi. Turhan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar'a yakın kişilerin MİT ve emniyetten defalarca sorularak göreve başlatıldığını söyledi.
Turhan, "Hulusi Paşa'nın çaycısından garsonuna, emir subayından korumasına, özel kalem müdüründen danışmanına kadar ekibinden hepsini 2016 nisanında MİT ve emniyete sorduk, gelen cevaplara göre hakkında iddia olan kişilerin (başka yere) atamasını yaptırdım. Hakan Öcal ve Orhan Yıkılkan ile ilgili özel işlem yapıldı" dedi.
Cemil Turhan'ın çapraz sorgusunun ardından mahkeme başkanı, yarın devam etmek üzere duruşmayı bitirdi.