Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara'da 'Danıştay Başkanlığı IASAJ Programı Kapanış ve Danıştay Eğitim Tesisi Açılış Töreni'nde konuştu.
Erdoğan, 2 gün boyunca verimli oturumların yapıldığı seminer programının idari yargı için hayırlara vesile olmasını dileyerek, "Bağımsız İdari Otoritelerin İşlemlerinin Yargısal Denetimi' teması altında düzenlenen program süresince dünyanın farklı köşelerinden yüksek yargı mensuplarını ülkemizde ağırlama fırsatı bulduk. Burada dile getirilen görüş ve içtihatların başta idari yargı camiamız olmak üzere tüm katılımcıların ufkunu açtığına inanıyorum. 5 kıtadan yaklaşık 100 üyesi ile yüksek idari yargı mercileri arasında tecrübe paylaşımına imkan sağlayan birlik, bu yönüyle çok önemli bir istişare ve iş birliği zemini sunmaktadır. Şura-yı Devlet dahil 155 yıllık güçlü geleneği ile Danıştayımız 35 yılı aşan birliğe üyelik döneminde Türkiye'yi başarıyla temsil etmektedir. Dönem başkanı yönetim kurulu üyesi ve yürütme komitesi üyesi olarak birlikte aktif rol üstlenen Danıştayımıza 2025 yılına kadar sürdüreceği 2'nci yönetim kurulu üyeliğinde muvaffakiyetler temenni ediyorum. Bu vesileyle Şura-yı Devlet'ten bugüne Danıştay'da emeği geçen başkanlarımıza, üyelerimize, hakim, savcılarımıza ve personelimize ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum" dedi.
'O KÖTÜ MANZARALARI UNUTTURMAK İÇİN ÇOK CİDDİ ÇABA HARCADIK'
Erdoğan, Afrika'dan Avrupa'ya dünyanın pek çok bölgesinden yüksek yargı mensuplarını misafir ettikleri bu önemli etkinliği, Danıştay'ın eğitim tesisinin açılışı ile de adeta taçlandırdıklarını söyleyerek, "Bugün resmi açılışını yaptığımız eğitim tesisinin inşasına fiilen geçen yıl eylül ayında başlanmıştı. Tesisimizi 10 ay gibi çok kısa bir sürede tamamlayarak, Danıştayımızın hizmetine sunduk. Toplantı salonu, fuaye alanı, açık terası ve 500 kişilik çok amaçlı salonuyla toplam 785 metrekare alana sahip eğitim tesisimiz; başkanlığın hizmet içi eğitim başta olmak üzere birçok ihtiyacını karşılayacaktır. Tesisin kurumumuza hayırlı olmasını diliyor, Sayın Danıştay başkanımızla birlikte, kazandırılmasında emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Milletimizin teveccühü ile 2002 yılında ülkeyi yönetme sorumluluğunu ilk kez üstlendiğimizde, adaleti 4 önceliğimizden biri olarak ilan etmiştik. Ülkemizin içinde bulunduğu şartlar ne olursa olsun; bu önceliklerimizden hiçbir zaman taviz vermedik. Bu hedefimizin bir yanında hak ve özgürlüklere dair devrim niteliğinde düzenlemeler varken diğer yanında adalet hizmetlerindeki altyapı eksikliklerinin giderilmesi bulunuyordu. Merdiven altı denilebilecek yerlerde adalet dağıtılmaya çalışıldığı o kötü manzaraları tamamen unutturmak için çok ciddi çaba harcadık" diye konuştu.
'TÜRKİYE YÜZYILI'NI ADALETİN DE YÜZYILI YAPMAKTA KARARLIYIZ'
Erdoğan, göreve geldiklerinden beri adli binalarda modernleşmeye gittiklerini belirterek, "Yüksek yargı organlarımızın tamamını sundukları hizmetin mehabetine ve saygınlığına uygun hizmet binalarına kavuşturmaya gayret ettik. Allah'a hamdolsun bu çabalarımızda muvaffak olduk. Bugün yüksek yargı organlarımızın hepsi modern, ferah, görkemli, her türlü ihtiyacını gözetildiği binalarda milletimize hizmet veriyor. Türkiye, teknolojinin de getirdiği imkanlar sayesinde adalet hizmetlerinin sunulmasında her geçen yıl çıtayı biraz daha yükseltiyor. 'Geç gelen adalet, adalet değildir' düsturuyla yargı kurumlarımızın görevlerini hakkıyla ve zamanında ifa edebilmeleri için gereken her türlü desteği sağlıyoruz. İster adli ister idari olsun; adliyenin kapısını adaletin de kapısı haline getirinceye kadar durmadan, dinlenmeden çalışmayı sürdüreceğiz. Milletimize vaadimiz olan; 'Türkiye Yüzyılı'nı adaletin de yüzyılı yapmakta kararlıyız, azimliyiz. Bunu da yürütmesi, yasaması ve yargısı ile hep beraber dayanışma içinde hareket ederek gerçekleştireceğiz. Danıştayımızın güzide mensuplarına bu gayretlerimizde bizlere verdikleri ve verecekleri tüm destekleri için şimdiden teşekkür ediyorum" dedi.
'PRANGALARIN SÖKÜLÜP ATILMA VAKTİ ARTIK GELMİŞTİR'
Erdoğan, içinde bulundukları ekim ayının Türkiye Cumhuriyeti tarihinde çok önemli bir yere sahip olduğunu vurgulayarak, "29 Ekim'de bu topraklarda kurduğumuz son devletimiz olan Türkiye Cumhuriyeti'nin 100'üncü yıl dönümüne ulaşacağız. Cumhuriyetimizin 100'üncü yaşını bir anma etkinliğinden öte yeni reform hamlelerimizle hak ettiği şekilde kutlamak istiyoruz. Son 1 asrın kapsamlı muhasebesini yaparken aynı zamanda milletimizin demokratik kazanımlarını daha da güçlendirmeye çalışıyoruz. Amacımız; cumhuriyetimizin 2'nci asrına daha emin adımlarla birlik ve beraberliğimizi daha da kuvvetlendirmiş bir şekilde girmektir. Vatandaşlarımızın özgürlük alanlarını genişletme idealimizin tepesinde ülkemizi darbe anayasasından kurtarmak vardır. Vesayetçilerin 27 Mayıs 1960 darbesi ile Türkiye'nin ayağına vurduğu, 12 Eylül rejiminin perçinlediği prangaların sökülüp, atılma vakti artık gelmiştir. Sivil anayasa talebi, iradesine gerektiğinde canı pahasına sahip çıkan aziz milletimize anasının ak sütü gibi helaldir. Bu talebe siyaset kurumu başta olmak üzere sorumluluk makamında olan hiç kimsenin kulak tıkama lüksü yoktur. Pazar günü 28'inci dönem 2'nci yasama yılına başlayan Meclisimizde yeni anayasaya dair yapıcı tavrımızı ve beklentilerimizi ortaya kolduk. 85 milyonun tamamının kırmızı çizgileri haricinde her konuyu görüşmeye, tartışmaya ve müzakereye açık olduğumuzu ifade ettik. Yeni dönemde milletimize verilecek asıl müjdenin; Türkiye'yi sivil, kuşatıcı, özgürlükçü bir anayasa ile buluşturmak olacağı anlaşılıyor. Temsil kabiliyeti son yılların en yüksek seviyesine Meclisimizin milletimizin her bir ferdinin, 'İşte benim anayasam' diyerek bağrına basacağı sivil bir anayasayı yapmasının önünde hiçbir mani bulunmuyor" diye konuştu.