Dansın merkezine seyahat

Güncelleme Tarihi:

Dansın merkezine seyahat
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 04, 2002 21:59

Uzak Doğu kültürü her zaman ilginizi çekmişse, Konfüçyüs'ten, Zhu Xi, Hu Shi'den haberdarsanız, Tao ve Buda hakkında bir fikriniz varsa, Çin tiyatrosu, Çin operası hatta Çin sineması, karşılaştığınız ilk seferde yüreğinizin tellerini yerinden oynatmışsa; hayatınızın bir döneminde Mao'yu ilgiyle izlemişseniz, Kızıl Kitap'ı, Uzun Yürüyüş'ü, 4'lü Çete'yi biliyorsanız, Tianan Men Meydanı'nı, Yasak Şehir'i, Yaz Sarayı'nı, Cennet Tapınağı'nı merak ediyorsanız, bu ülkeye seyahat fikriyle elbette büyülenirsiniz.

Türkiye'deki başarısını yurt dışına taşırmaya başlayan ‘Sultans of the Dance’, İsrail ve Almanya çıkarmasından sonraki Çin seferine beni de davet edince, heyecanlanmamam mümkün değildi. Yaklaşık 10 saatlik bir uçuştan sonra uçağımızın tekerlekleri Pekin Havaalanı'nın pistine değdiğinde içim kıpır kıpırdı. 4 bin yıllık gizemli bir uygarlığın 6 asırlık başkenti, artık sadece 1 saatlik bir mesafedeydi. Ama uzun, yeşil ağaçlarla çevrili bir yoldan kent merkezine yolculuğumuz, bizi, Batı ülkelerinden aşina olduğumuz Çin mahalleleleri yerine, Amerikan mimarisine uygun gökdelenlerle buluşturunca olanlar oldu.


Karşımızda tam bir kapitalist ülke kenti vardı. Üzerinde son model Mercedes'lerin, Audi'lerin, Volkwagen'ların vızır vızır aktığı geniş caddeler, 5 yıldızlı otellerin ve isimlerini ezbere bildiğimiz uluslararası büyük şirketlerin tabelalarını taşıyan devasa gökdelenler, modern giysileriyle kaldırımlarda yürüyen sevimli insanlar, tertemiz, üzerinde bir çöp bile bulunmayan kaldırımlar... O meşhur bisikletler bile neredeyse tek tük görünüyordu. Gerçi son yıllarda Pekin'e, özellikle Şanghay'a gidenlerin dilinden düşmeyen bir öyküydü Çin'deki akıl almaz gelişme. Ne var ki, insan gözüyle görmedikçe hayalinde canlandıramıyor. Eski şehirin yerinde yeller estiğini bize eşlik eden Aristo Turizm'in pazarlama müdürü Filiz Sakarya'dan öğrendik. Hayatının 10 yılını Pekin ve Şanghay arasında mekik dokuyarak geçiren Filiz, 2008'de Pekin'de tek katlı, klasik tek bir bina bile kalmayacağını söyledi. Filiz'in verdiği bilgiye göre, Pekinliler artık, büyük apartmanlarda, banyolu duşlu evlerde yaşıyorlardı.

Pekin'de, insana bir Uzak Doğu ülkesinde bulunduğunu hissettiren tek şey, Çin harfleriyle yazılmış tabelalar. Gerçekten Çin'de bulunduğunuzu idrak edebilmeniz için ise Tianan Men Meydanı'nda bir kaç saat geçirmeniz, en azından Yasak Şehir'e, imparatorun Yazlık Sarayı'na, Çin Seddi'ne gitmeniz gerekiyor. Bizim küçük ekibimiz, Çin'e turistik gezi gerçekleştiren diğer gruplardan biraz daha şanslıydı. Milliyet'ten Tuğrul Eryılmaz ve Sabah'tan Selahattin Duman'la birlikte, sadece üç gazeteciydik. Yeni projeleri için dans ekibine Çinli akrobatları, özellikle de palyaçoları katmak için dans okullarından randevu alan Mydonose Grup Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Çevikel'in peşine takılınca, Çin'de bugün hala köklü bir şekilde yaşayan değerlerle tanışma fırsatını da bulabildik. Kısa gezimizin bir günü, Çin'in en önemli dans ve akrobasi okulu olan Pekin Uluslararası Sanat Koleji ile ünlü Dans Akademisi'nde geçti. Bu okullarda, Çin insanının inanılmaz sabrı, disiplini ve üstün yeteneğiyle tanıştık.

Pekin Uluslararası Sanat Koleji'nde, hepsi yatılı olmak üzere 300 öğrenci eğitim görüyor. Öğrenciler, öğretmenlerden tarafından Çin'in değişik bölgelerindeki okullardan seçiliyor. 10 yaşında başlayan eğitim 7 yıl hiç tatilsiz devam ediyor. Ulusal ya da uluslararası gösteri grupları, mezun olan öğrencilerle hemen sözleşme yapıyor ve mezunların hiçbirisi işsiz kalmıyor. Okul, akrobatlar, danscılar, tiyatrocular ve Kung Fu'cular yetiştiriyor. Son yıllarda yurtdışından da öğrenci almaya başlayan okulda şu anda 20 Rus öğrenci eğitim görüyor. Yöneticiler, talep gelmesi halinde Türkiye'den de öğrenci alabileceklerini söylüyor. Çin'in en önemli sanat okulu sayılan Dans Akademisi ise geleneksel danslardan baleye kadar, dansın her alanında öğrenci yetiştiriyor. 600 yatılı öğrencisi olan okulda, dışarıdan da 700 öğrenci ders alıyor. Dansın yanısıra Çin kültürü ve edebiyatı konusunda akademik eğitimin de verildiği okulun 350 öğretmeni var. Şehrin içinde oldukça geniş bir alana kurulu akademinin ana binasının 7 katında da geniş dans sahneleri bulunuyor. Akademi yönetimi, bizim için küçük bir sürpriz hazırlamıştı. Yaşları 14-18 arasında değişen öğrencilerin sunduğu gösteri, gerçekten nefesimizi kesti.

SULTANLAR'IN BAŞARISI

İki okuldaki akıl almaz gösterileri izleyince, ‘Sultans of the Dance’in ilk gösterimi konusunda içimizi korku ve telaş kapladı. Dansı ve akrobasiyi bu kadar yetkinlikle yaşayan bu ulus, çoğu profesyonel bile olmayan oyuncuların gösterisine dudak bükebilir miydi? ‘Sultans of the Dance’ Çin'e, ‘‘tereciye tere satmaya’’ mı gelmişti? Tianan Men Meydanı'nın batısında yer alan haşmetli Halk Meclisi binasının merdivenlerini tırmanırken endişe içindeydik. Yaklaşık 8 bin kişilik devasa salonun hemen hemen tamamını dolduran Çinlileri görünce daha da telaşlandık. Gösteri başladıktan sonra neredeyse 25 dakika kadar süren sessizlik, endişelerimizi haklı çıkarır gibiydi. Ama göbek dansında başlayan alkışlar, horonda büyük bir coşkuya dönüşünce rahat bir nefes aldık. ‘‘Çinliler genellikle alkışlamayı sevmezler’’ diyen Filiz Sakarya'yı mahcup etmek istercesine, salonda büyük bir alkış koptu. ‘‘Sultans of the Dance’’, Uzak Doğu'daki ilk gösterisinden büyük bir başarıyla çıkmakla kalmadı, Yalçın Çevikel, gezi sonunda Şanghay, Hong Kong ve Tayvan'ı da içine alan 30 gösterimlik bir kontratı da cebine koydu. Üstelik kontratın 1,5 yıl uzatılması talebiyle birlikte...

ÇİN'DE ÇİN YEMEĞİ YENİLMEZ DİYENLERE

Çin'e gidenler yıllardır söyler durur: ‘‘Çin'de Çin yemeği yenilmez’’. Yok, Çin yemeği, Batı ülkelerinde, o ülkelerin damak tadına adapte edildiği için güzelmiş, Çin'de susam yağı kullanıldığı için yemekler ağırmış ve kokarmış... Külliyen yalan. Yemekler olağanüstü güzel. Susam yağı ise bildiğimiz bitkisel yağlara sadece bir damla karıştırılıyormuş.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!