Güncelleme Tarihi:
Bergama eski Belediye Başkanı Sefa Taşkın ve 9 arkadaşı ile ilgili verilen yargı kararına uyulmaması nedeniyle Türkiye 30 bin euro ödemeye mahkum edildi. Hazine, taraflara parayı ödedi. Türkiye’yi tazminat ödemeye mahkum ettiren Bergama köylüleri bunun üzerine Ankara 2. İdare Mahkemesi’ne dava açtı. Köylüler, 1998 yılından bu yana T.C. Hükümetlerinin Başbakanları ve bakanlarına, Çevre, Orman ve Sağlık Bakanlığı müsteşarları ve müsteşar yardımcıları, ilgili genel müdür ve yardımcıları, daire müdürü ve imzası bulunan uzmanlarına rücuen ödetilmesini istedi. Mahkeme, bu talebi reddetti. Davanın temyiz incelemesini yapan Danıştay 5. Dairesi emsal bir karar imza atarak, mahkemenin kararını bozdu.
BAŞBAKANLARA DAHİ RÜCU EDİLECEK
Danıştay 5. Dairesi’nin bu karara imza atmasına neden olan dava şöyle gelişti:
Bergamalı 10 yurttaş, yargı kararlarının uygulanmaması nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuruları sonucunda Türkiye aleyhine hükmedilen toplam 30 bin euro tazminatın Hazine tarafından ödenmesi üzerine, bu tutarın 1998 yılından bu yana T.C. Hükümetlerinin Başbakanları ve bakanlarına, Çevre, Orman ve Sağlık Bakanlığı Müsteşarları ve Müsteşar Yardımcıları, ilgili genel müdür ve yardımcıları, daire müdürü ve imzası bulunan uzmanlarına rücuen ödetilmesi isteğiyle yaptıkları başvurunun reddedilmesi üzerine, işlemin iptali istemiyle dava açtılar.
Ankara 2. İdare Mahkemesi AİHM’in tazminat kararı verdiği, söz konusu tazminatın Dışişleri Bakanlığı Avrupa Konseyi ve İnsan Hakları Genel Müdürlüğü tarafından Hazine adına hak sahiplerine ödendiğini belirterek, miktarın ilgili memurlara rücu edilmesinin yetkili memurların kararına ait olduğunu belirterek iptal davasını ehliyet yönünden reddetti.
İDARE RÜCU ETMEZSE VATANDAŞ İSTEYEBİLECEK
Bergama köylülerinin temyiz etmeleri üzerine dava Danıştay 5. Dairesi’nde görüşüldü. Danıştay tarihi bir karara imza attı. Danıştay kararında, devlet memurunun kasıt, kusur, ihmal veya tedbirsizliği sonucu idare bir zarara uğratılmışsa, bu zararın ilgili memur tarafından ödenmesi temel bir kural olduğunun altını çizdi. Bu konuda tek açık düzenlemenin ise, kamu görevlisinin kişisel kusurunun belirgin bir biçimde ortaya çıktığı işkence yada zalimane, gayrı insani veya haysiyet kırıcı muamele suçları nedeniyle hükmedilen tazminatlarda sorumlu personel rücu edilmesi konusuna ilişkin bulunduğuna işaret eden kararda, tazminatın ödenmesinden sonra sorumlu personele rücu edilmesinin hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkesinin bir gereği olduğunu kaydetti.
ZARARI TOPLUM ÖDEMEK ZORUNDA DEĞİLDİR
Kararda şöyle denildi:
“Rücu kurumunun işletilmesi, kamu görevlisinin kişisel kusurunun doğurduğu zararların yine kendisi tarafından karşılanmasını ve yargı kararının uygulanmaması ya da etkisiz bırakılması gibi hukuka aykırı eylem ve işlemlerden titizlikle kaçınılmasını amaçlar.
Rücu mekanizmasının işletilmesi, kamu kurumunun yetkileri arasında bulunmakla birlikte, idarenin bunu kendiliğinden yapmadığı durumlarda, yurttaşların bunu sağlamak amacıyla idareye başvurmalarına bir engel bulunmamaktadır. Kamu hizmeti görevlilerinin kişisel kusurundan kaynaklanan zararın karşılığı olarak ulusal ya da uluslararası bir mahkemece hükmedilen tazminat devlet tarafından zarara uğrayan kişiye ödendikten sonra ilgili kamu kurumu tarafından sorumlu personele rücu edilmemesi, bu yükün toplum üzerinde bırakılması anlamına geleceğinden, her yurttaş ve özellikle kamu görevlilerinin kişisel kusuru nedeniyle zarara uğrayıp yargısal süreci başlatmış olan yurttaşlar, ilgili personele rücu edilmesini sağlamak amacıyla idareye başvurabilir ve bu başvurularının reddi üzerine de dava açma hakkını kullanabilirler. Kamu hizmeti görevlilerinin hukuka aykırı eylem ve işlemlerinden ve kendi kusurlarından doğan zararı toplum ödemek zorunda değildir.”
“KAMUNUN HUKUKA AYKIRI EYLEMİNDEN DOĞAN ZARARI TOPLUM ÖDEMEK ZORUNDA DEĞİL”
Kararda, “Kamu hizmeti görevlilerinin kişisel kusurundan kaynaklanan zararın karşılığı olarak ulusal ya da uluslararası bir Mahkemece hükmedilen tazminat devlet tarafından zarara uğrayan kişiye ödendikten sonra ilgili kamu kurumu tarafından sorumlu personele rücu edilmemesi, bu yükün toplum üzerinde bırakılması anlamına geleceğinden, her yurttaş ve özellikle kamu görevlilerinin kişisel kusuru nedeniyle zarara uğrayıp yargısal süreci başlatmış olan yurttaşlar, ilgili personele rücu edilmesini sağlamak amacıyla idareye başvurabilir ve bu başvurularının reddi üzerine de dava açma hakkını kullanabilirler. Kamu hizmeti görevlilerinin hukuka aykırı eylem ve işlemlerinden ve kendi kusurlarından doğan zararı toplum ödemek zorunda değildir” denildi.