Oluşturulma Tarihi: Mayıs 17, 2008 12:14
Danıştay 2. Dairesi’ne yapılan saldırı sonrası hayatını kaybeden daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin, Danıştay da düzenlenen törenle anıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Özbilgin’in hayatını sergileyen slayt gösterisi izlendi.
Anma törenine Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok, Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan, Anayasa Mahkemesi üyeleri Şefket Apalak, Fettah Oto, HSYK üyesi Ali Suat Ertosun, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Boyrazoğlu ve Özbilgin’in eşi Sema Özbilgin ve çocukları katıldı. Törene siyasilerin katılmaması dikkat çekti.
Danıştay'da düzenlenen anma töreninde konuşan Danıştay Başkanvekili Gönül Önbilgin, Danıştay’a yapılan saldırı sonrası hayatını kaybeden Mustafa Yücel Özbilgin’i anma toplantısında hiçbir gücün kendilerini
Atatürk’ün gösterdiği yolda ilerlemekten vazgeçiremeyeceğini belirterek, “Hiçbir güç, Türk milleti adına yargı yetkisini kullanan mahkemeler, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olan Cumhuriyetimizi ilkelerinden, Atatürk’ün gösterdiği bilime ve akla dayalı yolda ilerlemekten ve Türkiye’yi çağdaş dünyanın hukuk düzenini çıkarmak için çaba göstermekten vazgeçiremeyecektir” dedi.
‘SALDIRI, CUMHURİYET’İN DONÖM NOKTALARINDAN BİRİDİR’
Zaman geçtikçe küllendiği sanılan bazı olaylar uzun vadede incelendiği sırada, saklı kaldıkları yerden çıktığını belirten Önbilgin, “17 Mayıs 2006 tarihinde Danıştay’a yapılan hain saldırıda Cumhuriyet tarihimiz içinde dönüm noktası olacak olaylardan biridir” diye konuştu.
‘DANIŞTAY, SİYASET YAPISINDAN ARINDIRILMIŞ DÜŞÜNCEYLE HAREKET EDER’
Danıştay’ın verdiği kararların siyasi olduğu yönündeki eleştirilere de sert bir dille yanıt veren Önbilgin şunları söyledi:
“Danıştay, verdiği kararlar ve içtihatlarıyla idari yargının ve demokrasinin ülkemizde yerleşmesi ve gelişmesi yönünde son derece önemli katkılarda bulunmuştur. Anayasanın verdiği meşru yetkiye dayanarak Türk milleti adına karar veren bağımsız yargıçlarımızın gerçek bir adaletin sağlanması için zamanlarını her türlü siyaset yapısından arındırılmış bir düşünce yapısı içinde hareket ederler. Cumhuriyet çocuğu, bu milletin kaymakamı, valisi, yüksek yargıcı olarak üstün hizmetler vermiş olan Mustafa Yücel Özbilgin, bütün değerlere sahip, sayılan ve sevilen bir kişi olarak özveriyle görevini ifa ederken, dairesinin hain bir saldırıya uğraması sonucu hayatını yitirmiştir.”
“SINIRSIZ VE ÖLÇÜSÜZ BEYANLAARDA BULUNULUYOR”
Yargı organlarının verdiği kararların eleştirilme üslubuna da değinen Önbilgin şöyle devam etti:
“Son yıllarda sosyal hayatımızdaki değişiklikler hukuk ve siyaset ilişkisini etkilemiş ve herhangi bir gerekçe ile yargı kararlarını kendi siyasi çıkarlarına uygun bulmayan kişi ve kuruluşlar basın özgürlüğü, düşünce açıklama özgürlüğü adı altında gerek yazılı, gerekse görsel basında siyasi kararlar hakkında eleştiri yaparken sınırsız ve ölçüsüz beyanlarda bulunmuşlar ve halen de bulunmaktadırlar. Anayasamızda demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilen Türkiye Cumhuriyeti’nde egemenliğin kayıtsız ve şartsız millete ait olduğu ve millete ait egemenlik yetkisinin anayasada belirtilen kuvvetler ayrılığı ilkesine göre yasama, yürütme ve yargı eliyle kullanılacağı, bu organlar arasında bir üstünlük sıralaması olamayacağı, üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu gerçeği göz ardı edilerek yargı kararlarını diledikleri gibi eleştiren ve bu kararları veren yüksek yargıçların kişiliklerini hedef alacak şekilde verilen beyanlar toplumu şekillendirmeye ve siyasi çıkarlara yönelik olmuştur."
YARGI KARARLARI ELEŞTİRİLEMEZ DEĞİL
Önbilgin, yargı kararlarının eleştirilemez olmadığını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü :
"Ancak, gerek devlet deneyimi gerekse bilgiyle donatılmış, anayasamıza, kanunlarımıza ve vicdani kanaatlerimize göre hukukun üstünlüğü, insan hak ve özgürlüklerine ve kamu yararına aykırı kararlarını her türlü siyasi görüşten arındırarak yansıtan, konularında uzman yargıçlarımızın kararları eleştirilirken bunun belirli bir seviyede yapılması açıktır. Yeterli bilgiden yoksun olma, eğer hukukun üstünlüğünü kendi çıkarlarına feda etme hedeflerle eleştiri sınırları dışına çıkılması ve toplumun yönlendirilmeye çalışılması yargıya olan güveni zedeler ve toplum hayatını alt üst edecek sonuçlara neden olur. Unutmamak gerekir ki, Türk milleti adına karar veren yargı organlarına yapılan her türlü saldırı Türkiye Cumhuriyetine ve demokrasimize yapılmıştır. Yapılan eleştiriler nedeniyle yargıya güveni kalmayan bir toplumun temelleri sarsılmış demektir. Cumhuruyit’in kazanımlarını, Atatürk ilke ve devrimlerini, hukukun üstünlüğünü içine sindiremeyenler bilmelidir ki hiçbir güç, Türk milleti adına yargı yetkisini kullanan mahkemelerimizi, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olan Cumhuriyetimizi ilkelerinden, Atatürk’ün gösterdiği bilime ve akla dayalı yolda ilerlemekten ve Türkiye’yi çağdaş dünyanın hukuk düzenini çıkarmak için çaba göstermekten vazgeçiremeyecektir."
Önbilgin’in konuşmasının ardndan Anıtkabir’e hareket edildi. Anıtkabir de mozoleye çelenk konulmasının ardından şeref defteri imzalanacak. Daha sonra Özbilgin mezarı başında anılacak.