Güncelleme Tarihi:
Gerekçeli kararda, Başbakan Erdoğan’ın devlet güvenliği açısından gizli olması gereken onlarca dakikalık görüşmelerinin tespit edildiği, ayrıca Danışmanı Mustafa Varank’ın telefonundan yaptığı görüşmelerin de kayıt altına alındığı belirtildi.
CASUSLUK yaptıkları gerekçesiyle İstanbul merkezli operasyonda gözaltına alınan, aralarında dönemin İstanbul Terörle Mücadele (TEM) Şube Müdürü Yurt Atayün’ün de bulunduğu 11 kişiyi tutuklayan İstanbul 1’inci Sulh Ceza Hâkimliği, kararında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın diğer ülke cumhurbaşkanları, başbakanları ile onlarca dakika görüşmelerinin dinlenmesi ve kayıt altına alınmasının tesadüf olamayacağına dikkat çekti. Erdoğan’ın başka devlet büyükleri ile yaptığı ve devlet güvenliği açısından gizli kalması gereken görüşmelerinin tespit edildiği, danışmanı Mustafa Varank’ın kullandığı telefondan ‘Cübbeli Ahmet’ olarak tanınan Ahmet Mahmut Ünlü ile 29 Kasım 2013’de saat 19.16’da yaptığı görüşmenin de kayıt altına alındığı belirtildi.
Hakim kızdı: 'Sorgu kilitlendi dosya üzerinden karar vereceğim'
TERÖR SORUŞTURMASINA DAHİLLER
26 Temmuz 2014’de gözaltı süresinin bitmesinden 40 dakika sonra 02.10’da tutuklanma talebiyle hâkimliğe sevk edilen dönemin İstanbul TEM Şube Müdürleri Yurt Atayün ve Ömer Köse’nin de arasında bulunduğu 49 kişi hakkındaki kararını yaklaşık 4 gün sonra, 29 Temmuz’u 30 Temmuz’a bağlayan saatlerde açıklayan Hâkim İslam Çiçek, Başbakan Erdoğan’ın Danışmanı Mustafa Varank, Başbakanlık Danışmanı Sefer Turan’ın da arasında bulunduğu çok sayıda siyasetçi, akademisyen, gazeteci, yazar ve işadamının terör örgütü (Selam Tevhid) soruşturmasına dahil edildiğini anlattı.
ÇOK SAYIDA TAPE
Kararda, Erdoğan’ın Danışmanı Varank’ın yaptığı çok sayıda görüşme olduğu belirtilerek, Varank’ın kullandığı telefondan Başbakan Erdoğan’ın ‘İsmail’ isimli şahıs ve ‘Cübbeli Ahmet’ olarak tanınan Ahmet Mahmut Ünlü ile görüşmesinin kayıt altına alındığı, Varank’ın o dönem Başbakanlık Müsteşarı olan Efkan Ala, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ile yaptığı çeşitli dönemlerdeki, devlet politikası açısından önem arz ettiği düşünülen birtakım görüşmelerin tespit edilerek kaydedildiği belirtildi.
FİDAN’A ‘EMİN’ KOD ADI
Yine eski AK Parti milletvekili işadamı Faruk Koca’nın ‘Kudüs Ordusu’ terör örgütü ile irtibatlı olup olmadığının tespiti ve bağlantılarının ortaya çıkarılması için kullandığı telefonların dinlenildiği belirtilen kararda, bu bağlamda Koca’nın Bakan Taner Yıldız, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Özel Kalemi Edip Ali Yavuz ile olan birtakım iletişimlerinin tespit edilip kaydedildiği, bunlardan bir kısmının da tape dökümleri yapılarak yazılı hale getirildiği anlatıldı. Söz konusu iletişimlerin bir kısmının içeriğinin devlet güvenliği açısından önem arz ettiği ve gizli kalması gerektiği düşünülen görüşmeler olduğu kaydedilen kararda, tapelerin dökümlerinde Fidan’ın terör örgütü üyesi gibi gösterildiği ve Fidan’a ‘Emin’ kod adı verildiğinin tespit edildiği aktarıldı.
MISIR GÖRÜŞMESİ KAYITLARDA
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un Danışmanı Furkan Torlak’ın bulunduğu konum itibariyle soruşturmaya dahil edildiği ve Kudüs Ordusu terör örgütü ile irtibatlı olup olmadığının tespiti için telefonuyla mail adresinin 19 Eylül 2012’den itibaren teknik takibe alındığı bilgisi verilen kararda, Torlak’ın Kurtulmuş’un Danışmanı olması nedeniyle devlet politikası açısından önem arz ettiği düşünülen görüşmeleri bulunduğu, Kurtulmuş ile Mısır darbesine ilişkin konuşmasının kayıt altına alınarak tape haline getirildiği ve Kurtulmuş ile çeşitli tarihlerde yaptığı çok sayıda görüşmenin de kayda alınıp tape dökümlerinin yapıldığı vurgulandı. Eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in Danışmanı Adnan Boynukara’ya ait telefonda ise HDP Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın birden çok görüşmesinin tespit edilip kayıt altına alındığı ifade edildi.
4 GÜN SÜREKLİ SORGU YAPILDI
4 gün süren hâkimlik sorgusunda yaşanan krize de yer verilen kararda, bazı şüphelilerin savunmaları alınmamış olsa da, sürekli ve kesintisiz olarak sorgu yapıldığı, tüm iyi niyetli çabalara rağmen şüpheli müdafilerinin savunma yaptırmama konusunda sorgu hâkimliğine direnç gösterdikleri öne sürüldü. Çok uzun savunma yaptıkları, kısıtlama getirilemediği takdirde sorgunun günlerce uzayabileceği, bunun da savunma hakkının kısıtlanması değil, savunma hakkının kötüye kullanılması olabileceği vurgulandı. Sorguya genelde belli müdafilerin girdikleri ve sorguyu uzatmaları konusunda fikir birliği içerisinde hareket ettikleri ifade edildi.
GERÇEĞE AYKIRI BELGE
Tutuklama kararı verilen şüphelilerin, çok sayıda, çeşitli tarihli doküman inceleme tutanağında imzalarının bulunduğuna dikkat çekilen kararda, şüphelilerin Selam Tevhid örgütüne yönelik soruşturma kapsamında çok sayıda kişinin bilinçli olarak iletişime müdahale edilmek suretiyle gerçeğe aykırı olarak, kişiler arasındaki konuşmaları dinledikleri ve kayda alınmasının sağladıkları iddia edildi. Ayrıca bu konuda gerçeğe aykırı belge düzenledikleri, bu belgelerin resmi belge niteliğinde oldukları, zira görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgenin sahte olarak düzenlenmesi, gerçek bir belgenin başkalarını aldatacak şekilde değiştirilmesi ile resmi belgede sahtecilik suçunun oluşacağı belirtildi.
CASUSLUK SUÇU OLUŞUR
Dinlemelerin kod adı verilmek suretiyle yapıldığı, dinlemeler sonucu elde edilen verilerin içeriklerinin devlet güvenliği açısından önem arz ettiği ve gizli kalması gereken bilgiler olduğu, bu haliyle bu bilgilerin temini ile siyasal ve askeri casusluk suçunun oluşacağına dikkat çekildi. Şüpheli polislerin bu dinlemeleri yaparken gerçek kişilerin kimliklerini mahkemelerden saklayarak yargıyı yanılttıkları, eksik ve yanlış bilgi verilmek suretiyle yapılan dinlemeleri amaç dışı kullandıkları öne sürüldü. Kararda, “Bizzat dinlemeyi yapan kişilerin dinlemelerinin içeriği ve hangi amaç için kullanılacağı konusunda bilgilerinin olmayabileceği ancak sorumluluk noktasında rütbeli görevlilerin ham dinlemelerin hangi kısmının çıkarılıp hangi kısmının çıkarılmayacağına karar verdikleri, bu noktada içeriğine vakıf oldukları anlaşılmaktadır” denildi.
HABERDAR OLMAMALARI OLASI DEĞİL
Şüphelilerin Emniyette rütbeli oldukları, uzun süre çalıştıkları, çok sayıda dinleme ve takip kararının altında imzalarının bulunduğu, dolayısıyla içeriklerinden haberdar olmamalarının olası olmadığı ifade edildi. Suç işledikleri yönünde kuvvetli suç şüphesinin var olduğu, tutuklama verilen suçlar için yasada öngörülen ceza miktarı, suçun nitelikli ve önemli suçlardan olduğu, devlet sırlarına karşı suçlardan sayıldığı, bu sebeple tutuklama nedeninin var olduğu belirtildi.
ADLİ KONTROL YETERSİZ KALIR
Şüphelilere yöneltilen ‘devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme’, ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlamalarıyla ilgili kanunda düzenlenen cezanın alt ve üst miktarları göz önüne alındığında kaçma şüphelerinin bulunduğu, soruşturmanın devam ettiği, delilleri yok etme, gizleme, tanık ve mağdurlar üzerinde baskı oluşturma şüphelerinin bulunduğu, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik önlemi değerlendirildiğinde adli kontrol tedbiri uygulamasının bu aşamada soruşturmaya konu suçlara şüpheliler açısından yetersiz kalacağı kanaatine varıldığı ifade edildi.