Güncelleme Tarihi:
Pirit madeni yüklü ‘Alican Deval’ isimli gemi Rize açıklarında battı. 12 denizciden 5'i kurtuldu, 3'ünün cesedi bulundu, 4'ü aranıyor.
Artvin'in Hopa İlçesi'nden Samsun'a pirit madeni götüren, İstanbul Limanı'na kayıtlı 982 grostonluk Alican Deval gemisi, önceki akşam Rize'nin Pazar İlçesi açıklarına geldiğinde fırtınaya yakalandı. Saat 19.00'da S.O.S veren gemiye, saatteki hızı zaman zaman 80 kilometreyi bulan fırtına nedeniyle yardım ulaştırılamadı. Gemi, S.O.S vermeye başladıktan yarım sonra da battı.
7 denizci fırtınada kayboldu
Gemideki 12 kişilik mürettebattan kaptan Erol Şahin, ikinci kaptan Ünsal Yılmaz ile Abdullah Koyuncu, Mehmet Kayalar ve İbrahim Koçar son anda denize indirdikleri filikayla gemiyi terk ettiler. Diğer 7 gemici ise dev dalgalar arasında sulara gömülen gemiyi terk edemedi. Fırtına nedeniyle gece yarısına kadar kurtarma çalışması başlatılamadı. Daha sonra bölgeye ulaşan Sahil Güvenlik ekibi, boyu zaman zaman 10 metreyi bulan azgın dalgalar arasında filakada tam 6 saat yaşam savaşı veren 5 denizciye ulaşmayı başardı.
Havadan, denizden taranıyor
Dün sabaha karşı fırtınanın şiddetini yitirmesi üzerine de çok sayıda balıkçı motoru denize açılarak kayıp 7 denizciyi aramaya başladı. Saat 04.00'ten itibaren bölgeyi taramaya başlayan balıkçılar, sabah saatlerinde kayıp 7 denizciden Mümin Kalem, Mehmet Er ve Ayhan Çodul'un cesedini buldular. Kayıp gemiciler Ramazan Er, Mahir Fidan, Ali Yel ve Faruk Koşucu'yu arama çalışmalarına, Erzincan'dan gelen askeri helikopter de katıldı.
Bizi de kurtarın diye bağırıyorlardı
Olayın şokunu atlatamayan denizciler, dehşet saatlerini anlattı. Hayatta kaldıklarına bir türlü inanamadıklarını söyleyen kaptan Erol Şahin, ‘‘Gemi bir sağa bir sola yatıyordu. S.O.S. verdim. Bu sırada yük kayınca geminin sancak tarafı denize gömüldü. Biz filikaya atladık ama arkadaşlarımızın akıbetini bilmiyoruz’’ dedi. Mehmet Kayalar ise filikaya atladıkları anda dalganın kendilerini gemiden uzaklaştırdığını, arkadan gemide kalan arkadaşlarının çığlıklarını duyduklarını söyledi. Kayalar, ‘‘Arkamızdan 'Ne olur bizi de kurtarın' diye bağırıyorlardı. Ama çaresizdik ve yapacak bir şeyimiz yoktu. Onların çığlıkları hálá kulağımdan gitmiyor. Avazları çıktığı kadar bağırıyorlardı. Daha sonra ne olduklarını bilmiyoruz’’ diye konuştu.