Güncelleme Tarihi:
Türkiye'nin en iyi insan kaynakları ve ekonomi dergisi ‘‘Kariyer Dünyası’’ mayıs sayısında üstün zekalı çocukların eğitim sorunlarını inceledi. Üstün zekâlı çocukların eğitiminde aşılacak çok engel var.
Hüsnü Sincar
Bugün 32 yaşında. Ortaöğrenimini Adana'da tamamladıktan sonra Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü'nü bitirdi. ÖSS sınavında 32'inci, ÖYS'de 16'ıncı oldu. Dünya Zeka Oyunları yarışmalarında Türkiye'yi dört yıl boyunca temsil etti. Bugün Procter & Gamble firmasında yönetici. Sincar, Türkiye'de üstün yetenekli insanları ortaya çıkarmak için hiçbir çaba olmadığını düşünüyor.
Yıllar önce gösterime giren ‘‘Küçük Adam Tate’’ filminde Jodie Foster, dâhi oğlunun sorunlarıyla ilgilenen bir anneyi canlandırıyordu. Tate, derslerde sıkılıyordu ve pek fazla arkadaşı yoktu. Yaşıtlarına oranla çok fazla çalışan beyni, okulda fark edildi ve Tate'in hayatında yeni bir dönem başladı. Bugün Türkiye'de de aynı sorunları yaşayan pek çok çocuk var. Üstelik onlar, film kahramanı Tate kadar şanslı değiller, çünkü özel eğitim olanağını kolayca bulamıyorlar. Kaba bir yaklaşımla üstün yeteneklilerin bir ülkenin nüfusunun yüzde ikisini oluşturduğu kabul ediliyor. Bu yaklaşım Türkiye için de geçerli. Ama Türkiye'de üstün zekâlı çocukların eğitim sorunlarıyla pek ilgilenen yok. Geleceğin önderleri, Milli Eğitim Bakanlığı'nın bütçe engeline takılıyorlar. Dahi çocuklar meselesi, 1990'lı yıllarda yeniden gündeme geldi ve umut veren gelişmeler yaşandı. Bu gelişmelerden biri Sezai Türkeş'in İnanç Lisesi, diğeri de Milli Eğitim Bakanlığı'nın BİLSEM Projesi... Özel İnanç Lisesi, ailelerinin maddi olanaksızlıkları nedeniyle yeterli eğitim fırsatı bulamayan ve çok üstün zihinsel yeteneklere sahip öğrencilere ortaöğretim düzeyinde özel eğitim verilmesi amacıyla 1993 yılında kuruldu. İnanç Lisesi'nde okuyacak öğrenciler Türkiye çapında yapılan elemeyle seçiliyorlar. Her yıl 30 öğrenci alınıyor.
BİLSEM (İlköğretim ve Ortaöğretim Çağı Öğrencilerinin Üstün veya Özel Yeteneklerini Geliştirme Projesi), MEB Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen ve 8-18 yaş grubunu kapsayan bir proje. Bu projeye göre pilot bölgelerde Bilim ve Sanat Merkezleri kurulacak. Merkezlerin etkinliklerinin temelinde proje üretme ve geliştirme yatıyor. Eğitim ve öğretim verilmeyecek. Öğrenciler ilgi, yetenek ve tercihlerine göre küçük proje gruplarına ayrılıp kendi seçecekleri projeler üzerinde çalışacaklar...
Tuluyhan Uğurlu
Bugün 33 yaşında. Müzik yeteneği dört yaşındayken fark edildi. Aynı yaşta İstanbul Belediye Konservatuarı'na girdi. Yedi yaşında ‘‘harika çocuk’’ seçildi ve yurtdışında eğitim için burs kazandı. Viyana Müzik Akademisi'ne birincilikle girdi. Uğurlu, Harika Çocuklar yasası ile okuyan son kişi. Harika çocuk olmanın dezavantajlarını şöyle anlatıyor: ‘‘Harika çocukların büyülü bir perdeleri vardır. O perdenin arkasına geçtiğiniz zaman muazzam bir hüzün ve yalnızlıkla karşılaşırsınız...’’
Ekrem Arıkan
Bugün 24 yaşında. Sivas Anadolu Lisesi'ni bitirdikten sonra Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü'nü kazandı. Okul hayatı başarılarla dolu. Ancak okuduğu okulları büyük bir istekle seçmediğini söylüyor: ‘‘Bilgisayar mühendisi olmak için de can atmıyorum. 'Geleceği çok parlak' gibi şeyler söyledikleri için seçtim. Bende biraz tembellik de vardır zaten. Okulu bitirdikten sonra işletme üzerine yüksek lisans yapmak istiyorum... Bence üstün yetenekli çocukların ayrı eğitilmeleri daha mantıklı.’’