Güncelleme Tarihi:
DİYARBAKIR Büyükşehir Belediyesi önünde çadır kurmuş, eylem yapıyor anneler. Feodal geleneklerin içinde bir ömür geçiren, çarşı pazara izinsiz adım atamayan bu anneler, şimdi kınalı kuzularına kavuşmak için eylemci, gözünü budaktan sakınmayan birer evlat militanı oldular. Röportaj yapıyor, fotoğraf çektirmekten zerre çekinmiyorlar. Çünkü öpe koklaya büyüttükleri, yoksulluklarına rağmen bin bir güçlükle okuttukları evlatları, terör örgütü PKK tarafından dağa kaçırıldı. 20 Mayıs’ta eylemi başlattıklarında 3 anneydiler. Anneanne, babaanne, yengelerle birlikte gün geçtikçe büyüdüler, kalabalıklaştılar. Dün itibariyle 14 anne oldular. Yeni babaanneler, anneanneler, halalar, yengeler geldi. Şimdi daha güçlü haykırıyorlar: PKK, yavrumuzu teslim et!
21 ÇOCUK DAĞDA
Eylemdeki ailelerin BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’la yaptığı basına kapalı 1 saatlik toplantı sonrasında, kaçırılan Fırat’ın annesi Filiz Eren, basın açıklaması yapıyor. Ortaya çıkıyor ki PKK’nın götürdüğü reşit olmayan çocuk sayısı 21. Bu çocuklar, 30 Mart yerel seçimleri arifesinde ve sonrasında götürülenler üstelik. Demirtaş, 18 yaş altındakilerin dağda kalmalarını kabul etmediklerini, barış sürecinde adım atılması için 21 çocuğun bırakılmasını Kandil ve KCK yetkilileriyle görüşeceklerini söylemiş. Her annenin, dağa götürülen her yavrunun hikâyesi gibi Hanili Halime ile sınıf arkadaşı Fırat’ın hikâyesi de başka. Çocukları evinden, okulundan, anne-babasından, kardeşlerinden koparmanın ne büyük acılara neden olduğuna sadece iki örnek. Halime ile Fırat, 23 Nisan’da okul arkadaşlarıyla Lice’de pikniğe gideceğini söyledi. PKK’lı kadınlar geldi, 5’ini dağa götürdü. İçlerinden biri 12 gün sonra geldi, ailesi hemen büyük şehirlerden birine gönderdi çocuğunu. İki çocuk da çıkıp geldi. Ama Halime ve en yakın sınıf arkadaşı Fırat dönmedi.
AMELELİKLE OKUTTU
Halime Gündüz (15), Diyarbakır’ın Hani ilçesine bağlı Soylu (Zengleni) Köyü’nden. Babası Ahmet ve annesi Safiye’nin 4 çocuğunun en küçüğü. Halime evin, köyün prensesi. Güzelliği, zarafeti ve çalışkanlığı nedeniyle ‘Prenses’ diye seslenirdi herkes. Babası yoksuldu, okumak nasip olmamıştı. Çocukları iyi bir eğitim görsün istedi. Köyünden Diyarbakır’a taşındı, kira evine çıktı. İşsizdi. Kuzey Irak’a gitti, amelelik yaptı. Alın terini çocuklarının geleceği için en iyi dershanelere yatırdı. Berivan Mersin, Mustafa Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’ni kazandı. Halime de Diyarbakır Selahattin Eyyubi Anadolu Lisesi’ni. Babacığı sedef hastasıydı, doktor olup tedavi etmek istiyordu. Ama savcı olmak en büyük hayaliydi. Annesi her sabah öperek uyandırıp kahvaltısını hazırlıyor, okula uğurluyordu. Ağlıyor Safiye anne. “Ders çalışsın diye hiç iş yaptırmıyordum. Benim bebeğimdi. Ama gittiğinden beri hiç aramadı. Babasıyla her gün ölüyoruz. Halime dağda yapamaz. Ne yer, ne içer? Bir ay önce Lice civarında tanıdıklar aracılığıyla PKK ile bağlantı kurduk. ‘Getireceğiz, giysilerini getirin vereceğiz’ diye oyaladılar. Sonuç alamayacağımızı anlayınca 20 Mayıs’ta Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin önüne çadır kurduk.”
YA KEMİKLER KIRILDIYSA
Fırat Eren (15), çok zeki ve çalışkan bir çocuktu. Kemikleriyle ilgili sorunu vardı. En ufak bir darbede, düşmede parmakları, kolu, bacağı cam gibi kırılıveriyordu. Bir gözü de görmüyordu. Doktora, hastaneye sık sık gitmek zorunda kalıyordu. İçe kapanık, mahcup bir çocuktu. 2 yıl önce Tunceli Fen Lisesi’ni kazandı. Ailesi bir öğretim dönemi ancak dayanabildi. İkinci dönem yanlarına aldılar, Fırat Diyarbakır Selahattin Eyyubi Anadolu Lisesi’ne başladı. Dersleri çok iyiydi. Takdirname getiriyordu hep. “Gen mühendisi olacağım” diyordu. Ama şimdi ailesinin eli yüreğinde. Annesi Filiz Eren (45), “Öldü mü kaldı mı? Hiç haber yok. Çabuk hastalanırdı. Kemikleri kırıldıysa dağda taşta, ne yapar?” Fırat’ın babaannesi Leman Eren (66), “Torunum, kendisini dağa götürmek isteyen PKK’li kadın militana, ‘Ben okuyup gen mühendisi olmak istiyorum’ demiş. Kadın militan da ‘Ne yapalım, biz de olmak istiyorduk ama sizin için buradayız’ demiş. Fırat çok saftır, çabuk aldanır. Saf olmasa gider miydi peşlerinden?” diyor.
Başbakan sakin olsun
-Hanım Yiğitalp (Halime’nin anneannesi) Başbakan’a Allah kuvvet versin, sakin olsun. Dağdaki insin, hapisteki çıksın. Barış olsun, analar ağlamasın. O zaman Başbakan dünya birincisi olur. Canımdan çok sevdiğim Başbakanım konuya el atsın, ilgilensin.
-Neval Şen (Fırat’ın yengesi) Bugün katılanlarla 14 aile olduk ama aslında daha fazlayız. Dün Manisa’dan bir anne geldi. Kızı 3 ay önce dağa çıkmış. 2 oğlu üniversite öğrencisiymiş. Hep kenarda durdu, fotoğrafının çekilmemesi için. ‘Tanınırsam, Batı’da ayırımcılığa maruz kalırım, çocuklarımın eğitimi tehlikeye girer’ dedi. Bitlis ve Adana’dan 2’şer anne geldi. Eşleri izin vermediği için habersiz gelmişlerdi. Bir anne de Muş’tan 1 günlüğüne gizlice gelip döndü.
Kandil’e iletecekmiş
-DİYARBAKIR Büyükşehir Belediyesi önünde, PKK'nın dağa götürdüğü çocuklarının bırakılması için 10 gündür oturma eylemi yapan aileler, BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile görüştüler. Görüşmeden çıkan anneler, Demirtaş'ın sorunun çözümü için Kandil ile görüşeceğini kendilerine ilettiğini söyledi. Aileler adına açıklama yapan Filiz Mahfuze Eren, görüşmenin olumlu geçtiğini, Demirtaş'ın kendilerine 'Benim 2 çocuğum var. Barış gelecekse bu ülkeye onlar da kurban olsun' dediğini söyledi. Eren, "18 yaşından küçük çocukların çatışmalı ortamdan uzak tutulmasını kendisinin de istediğini, bu nedenle Ankara, İmralı ve Kandil ile görüşmeler yapacağını ifade etti. Biz barışın bir an önce gerçekleşmesini istiyoruz. Benim çocuğum 40 gündür dağda. Her savaş uçağı uçtuğunda, benim elim yüreğimdedir. O uçağı uçuran pilotun annelerinin elleri de yüreğindedir. Türk- Kürt fark etmeden bir an önce barışın gerçekleşmesini istiyoruz" dedi.
B ve C planı operasyon değil
AK Parti’den üst düzey bir yönetici Hürriyet’e, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın PKK’nın kaçırdığı çocuklarla ilgili HDP’ye yaptığı, “Alıp gelmediğiniz takdirde bizim de B, C planımız devreye girer” uyarısının operasyon anlamına gelmeyeceğini ancak ilgili bakanlık ve kurumlarda gerekli tüm çalışmaların yapılacağını söyledi. Aynı yetkili konuya ilişkin “Bu çocuklar yurtdışına çıkarıldıkları için Dışişleri, İçişleri, Ulaştırma Bakanlıkları’nın yanı sıra MİT de dahil ilgili bütün kurumlarda gerekli çalışmalar yapılmaktadır” dedi.