Cüneyt Ülsever'den 28 Åžubat’ın polisiye romanı

Güncelleme Tarihi:

Cüneyt Ülseverden 28 Şubat’ın polisiye romanı
OluÅŸturulma Tarihi: Mart 22, 2003 00:00

Hikáye de, kurgu da son derece ilginç aslında: 28 Åžubat'tan birkaç ay sonra, Ankara'da karanlık bir gece yarısı, dönemin Milli Savunma Bakanı ve 'The Lady' adıyla tanınan sevgilisi Sevil Ötüşken öldürülür. Cinayet Masası dedektiflerinden BaÅŸkomiser Yağız, bu ölümlerin arkasındaki sırrı araÅŸtırmaya koyulur hemen o geceden itibaren. DoÄŸal olarak, hayli çetrefil ve hayli iç içe geçmiÅŸ entrikalar birbirini kovalamaya baÅŸlayacaktır bir süre sonra. Ordu ve emniyetin baÄŸrına yuvalanmış Asena isimli ‘vatanperverler’ çetesi de vardır iÅŸin içinde, uluslararası istihbarat örgütleri de. Kayseri eÅŸrafından iÅŸadamı Hacı Hayrullah Gesili ise olup biteni uzaktan izleyerek dolaÅŸmaktadır Gesi baÄŸlarında full aksesuvar 600 Sel Mercedes'iyle. Bir de, hortladığı sık sık vurgulanan irtica ile birlikte, yer yer 28 Åžubat'ın güçlü ismi Orgeneral Çevik Bir'i çaÄŸrıştıran General Elektrik gezinir televizyon kanallarında ve gazetelerin ön sayfalarında. Gazetecilerin bir kısmı da muhtelif istihbarat örgütleri tarafından maaÅŸa baÄŸlanmıştır üstelik. Peki ama bütün bu olaylar nerede geçmektedir sahiden de? Cennetvatan’ın üzerinde ÅŸehit kanları eksik olmayan çakıltaÅŸları kimlere peÅŸkeÅŸ çekilmektedir? Gazeteci Cüneyt Ãœlsever, bütün bu ve benzeri soruların cevabını OM Yayınları’ndan çıkan Hacı adlı kitabında arıyor ve veriyor da.Dünyada sol kafa tutar devlete bizde bu iÅŸi merkez saÄŸ yapıyorHacı'nın Hoca'yı yani Necmettin Erbakan'ı sevmediÄŸini çok net bir biçimde koyuyorsunuz ortaya. Neden?-Benim kanaatime göre Anadolu muhafazakárlığı Menderes-Demirel-Özal çizgisine oturuyor. Erbakan Anadolu'da genellikle kaypak, sözüne güvenilmeyen, ne dediÄŸi belli olmayan bir kiÅŸi olarak algılanıyor. 1995'teki durum da Erbakan'ın yükseliÅŸi deÄŸil, Mesut Yılmaz-Tansu Çiller garabetine gösterilen tepkinin bir sonucudur. 1950'den itibaren gelen ana eksen, devlete kafa tutan merkez saÄŸ çizgiye cevaz veriyor. Tuhaf olan ÅŸu ki, dünyada sol kafa tutar devlete, bizde bu iÅŸi saÄŸ yapıyor. Ä°ktidara gelince bir metamorfoz yaÅŸanıyor elbette ama gelene kadar herkes muhalif. Prof. Ä°dris Küçükömer, bu çizgiyi analiz ederken CHP'yi saÄŸa, DP-AP çizgisini sola koyuyordu...- Ben de bunu söylüyorum zaten. Statükoya karşı, muhafazakár deÄŸerleri olan insanlar mücadele ediyor. Ama bu mücadelede ÅŸiddet ve baÅŸkaldırı yok. Bu nedenle Türkiye'yi Arjantin yapmayı beceremiyorlar ya. Aczmendileri düşünün, kurulduÄŸu gün de bin kiÅŸiydiler, bugün de taÅŸ çatlasa bin kiÅŸiler. Ben bunun için onları turistik amaçla kullanmayı teklif ediyordum. Ä°lginç olan, Aczmendilerin cebinden çakı bile çıkmaması. Çünkü bu topraklar ve bu din, devletle çatışmayı günah sayıyor ve itaati emrediyor.Müslümanların para ile geç ve güç tanıştığını ve arada hep bir sorun olduÄŸunu söylüyorsunuz. Neden böyle sizce?- Çünkü Ä°slam, Hıristiyanlığın çok önceleri yaÅŸadığı kapitalizme yoÄŸrulma sürecini henüz gerçekleÅŸtiremedi. Bir bakıma, Max Weber'in sözünü ettiÄŸi anlamda bir Protestan ahlak oluÅŸmadı Ä°slam'da. Bu da ya paradan korkmayı ya da paranın suyunu çıkartmayı getirdi beraberinde. Kimileri dünyadan el-etek çekerken, kimileri de beÅŸ yıldızlı otellerde son derece lüks düğünler ya da iftarlar yapabiliyor. Bizim Hacı da, 600 Sel Mercedes'e biniyor söz geliÅŸi.Kitapta sürekli olarak Mevlana, Yunus Emre ve Hayyam'dan alıntılar yapıyorsunuz...-Ben bu isimleri çok seviyorum. Benim anlatmaya çalıştığım Anadolu felsefesinin mimarları da bu isimler. Pozitif anlamda hacılar, bu insanların ürettiÄŸi düşüncenin çocukları.Romanı yazarken, başım belaya girer diye bir ÅŸey gelmedi mi aklınıza hiç?-Türkiye'de kalemi eline aldığın veya tuÅŸa bastığın andan itibaren bir riske girdiÄŸini kabul etmen gerekiyor. Ya düzenin doÄŸrulayıcısı olursun ya da düzenle ilgili sorunların varsa o riskleri göze alırsın. Ben DenktaÅŸ'la ilgili yazı yazdığım zaman yurtdışındaki oÄŸlumu tehdit ediyorlar. Ama ne yapalım, bu ülkede yaÅŸamanın bedeli de bu. ROMANIN SÄ°YASÄ° TEZÄ°Bence özü itibarıyla 28 Åžubat, Anadolu sermayesinin durdurulma teÅŸebbüsüdür. Ä°stanbul'la Anadolu arasındaki sermaye bölüşümü mücadelesinde, Ankara, Ä°stanbul'dan yana koymuÅŸtur tavrını. Benim tezim bu.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!