Oluşturulma Tarihi: Ağustos 03, 2002 00:00
İDAM cezası denince aklıma hep o sahne gelir. İlkokul dördüncü sınıfta, İzmir'in Montrö Meydanı'nda seyrettiğim o sahne.Üç ayaklı bir darağacının ucunda sallanan beyaz bir kefen...Yıllar boyunca geceleri beni uyutmayan o kahredici görüntü.İzmir'de kamuya açık son infazdan kalanlar.* * *Istırabım orada da bitmedi.Üç beş yıl sonra bir sabah elime gazeteyi aldığımda, aynı ipin ucunda Adnan Menderes'in beni allak bullak eden o ifadesini gördüm.Sanki bütün Türkiye'ye ‘‘Yazıklar olsun’’ diyordu.Hayatımı altüst eden üçüncü idamı ise bir mayıs sabahı Paris'te radyodan öğrenmiştim.Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf
Aslan'ın idamları.Günlerdir Paris sokaklarında dağıttığım bildirilerin, gösteri ve yürüyüşlerin hiçbir anlamının kalmadığı o sabahı hafızamdan hiçbir zaman silemedim.Öteki ikisini de...* * *Yıllar sonra Albert Camus'nun o müthiş kitapçığını okumuştum.Cezayir'de babasının halka açık bir infazı seyretmeye gidip, dönüşünü anlatıyordu.Babası, idam cezasından yana bir insan olarak gittiği infazdan eve dönünce odasına kapanıp, uzun süre çıkmamış.O odadan çıktığında, artık idam cezasına karşı bir insanmış.O da benim gibi mahvolmuş.Abdullah Öcalan'dan en az bir şehit anası kadar nefret ediyorum.Ama kafamdaki bu üç idam fotoğrafı ile İmralı'daki teröristi terazinin iki tarafına koyduğum zaman, her defasında hayatımdaki o üç ıstırap sahnesi ağır basıyor.İşte o nedenle, dün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin idam cezasını görüştüğü oturumu büyük bir heyecanla izledim.Sadece ben değil, milyonlarca insan izledi.İdam cezasını kaldıran madde kabul edildiği zaman, ülkemin milletvekilleriyle iftihar ettim.Bu Meclis gözümde, cumhuriyeti kuran Meclis kadar büyüdü.İçimde, en duyarlı bölgemde 45 yıldır açık duran yara nihayet kapandı.Evet, bu Meclis, 21'inci dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi tarihi bir görev yapmıştır.Sadece Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne götürecek yolu açmakla kalmamış, bir Ortaçağ uygulamasına son vermiştir.Teşekküler sayın milletvekillerimiz.Bu kararlarınızla, bu büyük milletin gerçek temsilcileri olduğunuzu ispat ettiniz.Şerefli bir hizmet yaptınız.
Atatürk'ün kurduğu cumhuriyet, Türkiye'yi Avrupa'nın demokrasi ve refah coğrafyasına götüren yolu açarak, büyüklüğünü göstermiştir.O nedenle bu büyük Meclis'in üyelerini saygıyla selamlıyorum.Onlar bu ülke için, çocuklarının ve torunlarının gelecekleri için görevlerini gerçekten yapmışlardır.Ve her zaman hatırlanacaklardır...Bu yazıyı yazdığım saatlerde, Avrupa ile uyum kanununun bütün maddeleri henüz oylanıp kabul edilmemişti.Ama Meclis büyük bir disiplin ve coşkuyla çalışıyordu.Kafamızdaki şüpheler azalmıştı.İnşallah son anda bir hayal kırıklığına uğramayız ve bize yakışanı gerçekleştirmiş oluruz.Mesut Yılmaz'a yakışanAVRUPA Birliği kanunlarının Meclis'ten geçirilişinde ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın katkısını kimse inkár edemez.Yılmaz gerçekten bir militan gibi çalıştı.Ama beni en çok etkileyen tarafı, ‘‘Bu kanunu
seçim meydanlarında bir koz olarak kullanmayacağına’’ dair söz vermesiydi.Bu kanunu geçirmek kolay değildi.Seçilerek Meclis'e gelen milletvekillerinin zorlukları vardı.Bazı partiler özellikle idam cezasını seçim meydanında istismar edeceklerdi.Ama Türkiye'ye cesur politikacılar gerekliydi.Büyük bir sevinçle görüyoruz ki, hem iktidar hem de muhalefet saflarında böyle cesur politikacılar varmış.Bu kanunlar, iktidar ve muhalefetin bir bölümlerinin ortak zaferidir.O nedenle Yılmaz'a yakışan, seçim meydanlarında da bu gerçeği halka anlatmaktır.Yani önceki gün DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'e Gümrük Birliği için ettiği teşekkür gibi.Avrupa yolundaki Türkiye'ye yakışan siyaset işte budur.
button