Cumhuriyet nimettir

Güncelleme Tarihi:

Cumhuriyet nimettir
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 21, 2009 00:00

Levent Üzümcü, laik Cumhuriyetin tehlikeye girdiğini söyledi.

Haberin Devamı

Oyuncu, “şu an Cumhuriyeti öcü gibi göstermeye çalışanlar var. Ancak bizi birleştiren şey, 1923’te ilan edilen Cumhuriyettir. Cumhuriyet bir nimettir” dedi.

“Daha demokratik bir Türkiye için’’ Beyoğlu’ndaki yürüyüşe katılan sanatçılar arasında yer alan Levent Üzümcü, laik Cumhuriyet’in tehlikeye girdiğini düşünüyor. Cumhuriyet rejimini değiştirmek isteyenlerin bu isteklerine ulaşamayacaklarını belirten ünlü oyuncu, “Şu an Cumhuriyeti öcü gibi göstermeye çalışanlar var. Ancak bizi birleştiren şey; ister beğensinler, ister beğenmesinler 1923’te ilan edilen Cumhuriyet’tir. Cumhuriyet bir nimettir” dedi.

Röportaj öncesi Levent Üzümcü’nün rol aldığı, İstanbul Halk Tiyatrosu’nun sahnelediği “Gagarin Sokağı” oyununu izledim. Haliyle röportajın ana konularını bu oyun belirledi. İskoç yazar Gregory Burke’ün oyununu Mehmet Ergen çevirip sahneliyor. Dört kişilik oyunda Bahtiyar Engin, Yıldıray Şahinler ve Deniz Celiloğlu da rol alıyor. Oyunun konusu kısaca şöyle: Sovyet kozmonot Yuri Gagarin uzaya çıktığında İskoçlar sokaklarına Gagarin adını vermişler. Oyun da Gagarin Sokağı’na yakın bir fabrikada geçiyor. İki işçi, fabrikayı teftişe gelen Japon ya da Amerikalı olduğunu tahmin ettikleri birini kaçırıyorlar. Amaçları siyasi bir eylem gerçekleştirmek. Ancak fabrikadaki üniversite mezunu bir güvenlik görevlisi şapkasını unuttuğu için fabrikaya geri dönünce her şey altüst oluyor. İşçiler, müfettiş ve öğrenci arasında yaşanan tartışmalar özellikle yaşanan bu son kriz sonrası siyasi sistemleri sorgulamak açısından önemli mesajlarla yüklü...

“Gagarin Sokağı” sıra dışı bir çıkışsızlık öyküsü galiba...
- Bence ‘çıkışsızlık’ yerine ‘yetersizlik’ diyelim... Ya da işçilerin buldukları çıkış noktasında tecrübesiz kalmaları da diyebiliriz. “Gagarin Sokağı”, sosyalizmin gerçek anlamda uygulanamayışının ardındaki temel nedenleri sorgulayan bir oyun. Bu durumun en temel nedeni de insanların yetersizliği. 

Hangi anlamda yetersizlik?
- Bilgi anlamında... İşte bu oyunda da gördüğünüz gibi adamlar bir şey okumuşlar ve sadece ona takılıp kalmışlar. Bütün her şeyin cevabını okudukları birkaç kitaptan arıyorlar ve toplumda anarşi ortamı yaratarak her şeyi çözeceklerine inanıyorlar.  İdealleri harekete geçiren duygudur. “Ulan ben bu halde yaşamamalıyım” sözüyle yola çıkarsın ama bir eylem yapacaksan eğer, yapacağın hareketi çok iyi ölçüp tartman gerekir. Oyundaki işçi kahramanlarının da en büyük hatası bu. Dünyada sosyalizmin yeteri kadar güçlenemeyip, devletler sisteminde tökezlemesinin nedeni de budur. Sosyalizm gerçek anlamda anlaşılmadan uygulanmaya çalışıldı. Biz de cahil insanların elinde yüksek değerler ne hale geliyor onu anlatıyoruz.

YA LAİKSİN YA DA DEMOKRATSIN DİYENLER VAR

Uygulamada başarıya en çok yaklaşan hangi ülkeler oldu sizce?
- Dünyanın refah düzeyi en yüksek toplumları İsveç, Norveç gibi Kuzey Avrupa ülkeleri. Bu ülkeler aslında sosyalizme en çok yaklaşanlar. Bu ülkelerde hastane ve okullar bedava. İnsanlara sunulan sosyal hizmetler sınırsız. Kuzey denizinden çıkardıkları petrolün gelirini insanların vergilerini kısarak onlara para olarak dağıtıyorlar. Bu petrol örneği çok önemli. Adam kazandığı parayı silaha, savunma sanayine yatırmıyor, halkına dağıtıyor. Ancak sen bugün çıkıp bir İsveçli ya da Norveçli’ye “Sosyalizmle yönetiliyorsun” desen sana gülerler. Onlar bu gelişmiş sosyal devlet sistemine kendilerini kandırıp ‘şefkatli kapitalizm’ diyorlar. 

Bazıları bu ekonomik kriz artarak devam edeceğini ve sonunda kapitalizmin yerine yeni bir sistemin kurulacağını düşünüyor. Katılıyor musunuz?
- Eğer tüm dünyada sistemin bütün çarklarını sarsacak devasa bir halk hareketi olursa belki dedikleriniz hayata geçebilir. Ama bunun olacağını zannetmiyorum. Çünkü insanlar rahatlarına çok düşkünler. En azından yaşıyor olmayı, nefes alıyor olmayı bile büyük ödül sayacak birçok insan var. Aç kalsa bile nefes almak bazılarına yetiyor. 

Peki, sizce Türkiye’de rejim değiştirilmeye çalışılıyor mu?
- Valla şu anda Türkiye’de iki tane büyük sistem birbirini yokluyor. Halk da arada kaldı. Yüksekte bir takım fırtınalar kopuyor, sokaktaki vatandaş da bu fırtınanın tozu dumanından boğuluyor. Evet, rejim değiştirmek istiyorlar ama bunu açığa çıkarmamaya çalışıyorlar. İnsanların hem sağdan hem de soldan farklı görüşleri var Türkiye üzerinde. “Türkiye’nin en büyük problemi ne? diye sorsanız bazısı ‘türban’ diyor, bazısı ‘işsizlik’ diyor, bazısı da ‘para’... Herkes kendi penceresinden Türkiye’nin problemini tanımlıyor. ‘Ordu’ diyen bile var! Var olan bütün özgürlükleri koruyan, onların temelini oluşturan laiklik bile dinsizlik olarak algılatılmaya çalışılıyor hâlâ. Ya inanılır gibi değil. Artık “Ya laiksin ya da demokratsın” demeye başladılar. 

Peki, tüm bu karmaşaya rağmen bu ülkeyi bir arada tutan nedir?
- Nedir Türk halkını bir arada tutan harç? Bizim harcımız aynı dili konuşuyor olmamız mı? Aynı bayrak altında yaşıyor olmak mı? Aynı dili konuşuyor olmak mı? Değil, hiçbiri değil... Bizi birleştiren şeyin ne olduğunu bilmek lazım. Bizi birleştiren şey; ister beğensinler ister beğenmesinler 1923’te ilan edilen Cumhuriyet’tir. Cumhuriyet bir nimettir. Şu an Cumhuriyeti öcü gibi göstermeye çalışanlar var. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanı Misak-ı Milli sınırları içerisinde bir toplumsal mutabakattır. Cumhuriyet, “Ben şu etnik kökenlerden, şu dini inanıştan ve şu kimlikten geliyorum ve bu ülkenin içerisinde, bu coğrafyada yaşayacağım” demenin toplumsal mutabakatıdır. Ama ne yazık ki,  dillerine dolamışlar: “80 yıllık Cumhuriyet’te şunu beceremediler, bunu yapamadılar” diyorlar. Yanlışlar varsa bunlar Cumhuriyet’in çatısı altında düzeltilmelidir. Cumhuriyeti yıkıp yerine başka bir rejim kurarak sorunları çözemezsiniz. 

Sanatçıların Beyoğlu’nda düzenleyecekleri yürüyüşe siz de katılıyorsunuz. Özetle bu yürüyüşte hangi mesajı vereceksiniz?
- Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu ve bunu yaşatanların farkındayız, hepsini görüyoruz, hepimizi yok edemezsiniz diyeceğiz...

Haberin Devamı

Çok oy verdiler diye her şeyi değiştiremezsin

Haberin Devamı

Anayasa değişikliği hakkında ne düşünüyorsunuz? Bazıları Cumhuriyet’in temel ilkelerinin daha da yontulacağını düşünüyor.
- Nasıl yapacaklar? Anayasa Mahkemesi var. “Dur bakalım, hop” derler adama. Şunu bir türlü anlamıyorlar. 100 tane insanın içerisinden 38 tanesinin çıkıp da “Biz bir araya geldik, bu duvarları yıkıp salonu büyüteceğiz, ya da biz buraya duvar örüp bu salonu buradan ayıracağız. Bundan sonra bizim dediklerimiz olacak” deme ihtimalleri yok. 100 tane insanın 62 tanesi “Hop! Kardeşim nereye gidiyorsunuz” der. Anlatabiliyor muyum? Yani bir insan yüzde 98 de oy alsa yüzde 2’nin hakkını savunması gerekir. Demokrasi budur. Ne oluyoruz ya... Sana çok oy verdiler diye her şeyi değiştiremezsin. Sistemi değiştiremezsin. Var olan sistemdeki hataları düzeltirsin sadece.  Büyük Ortadoğu Projesi ile olmaz bu işler.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!