Güncelleme Tarihi:
Kalın, YouTube sayfasından canlı yayınlanan programda, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sonrasında normal hayat dönüşe ilişkin bilgiler veren Kalın, "Bu salgın dönemi dinamik bir süreç. Aldığımız tedbirleri hep salgının seyrine göre güncelleyerek geldik. Burada Cumhurbaşkanımızın siyasi liderliği ve devlet başkanlığı koordinasyonunda Sağlık Bakanlığımız, Bilim Kurulumuz ve ilgili bütün bakanlıklarımız yoğun bir mesai içerisindeler. Sorumluluk ve hassasiyetle hareket ediyorlar. Martta bu vakaların Türkiye'de görülmeye başlamasıyla çok hızlı hareket ederek Cumhurbaşkanımızın da talimatlarıyla bir dizi tedbirleri açıkladık." diye konuştu.
Kalın, ekosistemin bir ayağını sağlık tedbirleri, diğer ayaklarını ise kamu düzeni, gıda sektörü, ulaştırma ve haberleşme alanlarının oluşturduğuna dikkati çekti.
Söz konusu alanlara bugüne kadar yapılan yatırımların sonuçlarının görüldüğüne vurgu yapan Kalın, şöyle devam etti:
"Tedarik zinciri, ulaşım bütün bunları düşününce burada bir ekosistem var. Alınan tedbirler bu sistemin bütün girdileriyle beraber alındı. Normalleşme, tedbirlerin esnetilmesi süreci de bu birimlerden gelen girdiler, öneriler ve değerlendirmelerle her gün güncelleniyor. İnsanlarımız yaklaşık 2 aydır evlerinde, normal hayat ritminden uzaklaştığı için herkes 'Ne zaman normale dönecek?' sorusunu soruyor. Bu tamamen bizim elimizde. Sağlık Bakanlığımızın her gün açıkladığı tedbirlerin uygulanması ve bunların neticeleri çerçevesinde güncellenecek bir süreç. Biz başta 'Panik ve rehavet yok.' dedik. Virüs bizden daha güçlü değil. Şimdi gelinen bu aşamada. Buna ikinci aşama diyebilirsiniz. Normalleşmenin ilk safhaları diyebilirsiniz. Bu süreçte de rehavete yer yok. Normalleşme rehavet veya gevşemek demek değildir. Virüs etkisini koruyor. İkinci dalga her an gelebilir, başka ülkelerden gelebilir. Bunun örneklerini başka yerlerde gördük."
YENİ NORMAL HAYAT
Kalın, tedbiri elden bırakmadan, teyakkuz halinde ama tedbirleri uygulayarak kademe kademe bir normalleşmeye geçileceğini ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Normalleşme derken korona sonrası sürecin yeni normal olduğunu akıldan çıkarmayalım. Yeni normalin şartları, dinamikleri, parametreleri şu anda inşa ediliyor. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bu tedbirlerle yaşamaya uzun bir süre daha devam edeceğiz. Maskeyle yaşamaya, sosyal mesafeye dikkat etmeye, kalabalık ortamlara girmemeye, bazı işlerimizi online yapmaya, belki evden çalışmaya, toplu hareketlerden uzak durmaya devam edeceğiz. Önümüzde Ramazan Bayramı var. İnsanlar haklı olarak ne olacağını soruyor. Bu da büyük oranda önümüzdeki bir hafta içinde ortaya çıkacak tabloya bağlı. Ama ramazanda da birtakım tedbirlerin alınması kuvvetle muhtemel."
AB, ULUSLARARASI KURULUŞLAR VE KOVİD-19
Kalın, Kovid-19 salgını döneminde Avrupa Birliği'nde virüsle mücadelede yaşananlar, ülkelerin birbirini desteklememesi konusunda da değerlendirmelerde bulundu.
Avrupa'da salgının izlediği seyrin AB fikrini ve dayanışma ruhunu zayıflattığını dile getiren Kalın, "Zaten İngiltere'nin ayrılmasından sonra AB içerisinde devam eden tartışmalarla beraber AB fikri konusunda şüphecilikle atbaşı gidiyordu. Bu salgına hazırlıksız yakalanan Avrupa ülkeleri özellikle İspanya, İtalya, Fransa ardından İngiltere... İngiltere AB üyesi değil ama Avrupa kıtasında olması nedeniyle... Bu tartışmalar hızlandı. Bu dönemin en önemli özelliklerinen biri belki her şey çok radikal bir şekilde değişmeyecek ama tarihin hızı arttı. Bizim günlük hayatımızın hızı yavaşladı ama tarihin hızı ve kırılgan noktaları daha belirgin hale geldi, hızlandı. O küresel düzenin bağışıklığının ne kadar zayıf olduğu ortaya çıktı. Bunun en akut yaşandığı yerleden biri de AB oldu. İster istemez böyle bir dönemde dayanışma gösterilmediği zaman üye ülkeler 'Bu birlik neden var?' diye sorgulamaya başladı." diye konuştu.
Kalın, AB'nin salgınla mücadelede yaşadıklarının krizin küresel yansımlarından biri olduğunu anlatarak, AB etrafında yaşanan tartışmanın bütün uluslararası kuruluşlarla da alakalı olduğunu söyledi.
Bugün sadece AB'nin tartışılmadığını ifade eden Kalın, şunları aktardı:
"BM'nin etkinliği ve meşruiyeti de sorgulanıyor. Dünya Sağlık Örgütü bu süreçte ne kadar etkin oldu? Bunlar sorgulanıyor. İslam İşbirliği Teşkilatı, İslam ülkelerinin en üst çatı kuruluşu olarak ne kadar etkili oldu? G20 sorgulanıyor. Kaçınılmaz olarak bu sorgulama bundan sonra da devam edecek. Eğer uluslararası kurumlar kendilerine çekidüzen verirlerse bu dayanışma ruhunu, iş birliği ortamını güçlendirirlerse, paylaşmayı yaygınlaştırırlasa, adil paylaşmayı çoğaltabilirlerse bu krizi fırsata dönüştürebilirler. Eğer gerekli tedbirler alınmazsa bu kurumlarla ilgili meşruiyet tartışmaları bundan sonra daha fazla hız kazanacak."
Kalın, konuşmasının devamında dünyada salgınlar ve Osmanlı döneminde alınan önlemlere dair değerlendirmeler yaptı.