Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen Ekonomiye Değer Katanlar Ödül Törenine katıldı. Firmalara ödüllerini veren Erdoğan, törende yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:
ÖNÜMÜZÜ KESME PROJESİ
“Türkiye’nin büyümesinden, güçlenmesinden kendi vatandaşlarıyla birlikte kardeşleri için de umut ilham kayağı haline gelmesinden ne yazık ki rahatsız olanlar var. Bunun için içeride ve dışarıda önümüze her türlü engel çıkarılıyor. Her türlü provokasyona başvuruluyor. Suriye krizi bir yönüyle bölgenin kendi dinamiklerinin ürünüyse bir yönüyle Türkiye’nin önünü kesme projesidir. Irak’ta yaşanan hadiselerin gerisindeki saiklerden biri de Türkiye’nin güçlenmesinden duyulan rahatsızlıktır. Mısır’da Libya’daki olaylarda hatta bir türlü ilerleme kaydedilemeyen Kıbrıs meselesinde Türkiye konusundaki olumsuz düşüncülerin, niyetlerin, tutumların önemli payı vardır. Birileri istemiyor diye biz çalışmalarımızdan, hedeflerimizden vazgeçecek değiliz. Nasıl birileri istemiyor diye güneş doğmaktan vazgeçmezse ilahi nizama uygun şekilde geceleri gündüzler takip ederse Türkiye de yolundan asla dönmez dönmeyecektir.
BİZİM İÇİN SÜRPRİZ DEĞİL
Ne bölücü terör örgütünün ülkedeki faaliyetleri ne Suriye’de önümüze çıkartılan engeller, ne Irak’ta muhatap olduğumuz riyakarlık bizim için sürpriz değil caydırıcı ise hiç değildir. Suriye’nin Irak’ın Mısır’ın bölgedeki diğer ülkelerin toprak bütünlüğüne, barışına, huzuruna önem veriyoruz. Şunu aklımızdan çıkarmamalıyız. Avrupa’da olup biten her şey bizi çok yakından ilgilendirir. Asya’da yaşanan her gelişme bizimle doğrudan ilişkilidir. Afrika’da, Ortadoğu’da yaşanan her olayın bizatihi muhatabıyız. Dünyanın herhangi bir köşesinde yaşayan ve ülkemizin konumunu bilmeyen birisi için şu manzara garip gelebilir.
TÜM DÜNYAYA SORUYORUM
Şimdi buradan tüm dünyaya soruyorum; bugün Suriye sorununa müdahil olan kaç tane ülkenin gerçekten Suriye halkının huzurunu sağlamak, geleceğini güvence altına almak gibi derdi var? 400 bin Suriyeli şu ana kadar 5 yıl içinde öldürüldü. Bunlar bir devlet terörüyle bu insanları öldürdüler, öldürüyorlar. Aynı şey yine Rusya tarafından yapılan bombardımanlarda son günlerde şu söyleniyor, ‘bize Türkmenlerden bahsedilmedi’ deniliyor doğru konuşmuyorlar şahitler hepsi yanımızda heyetler arası toplantıda Sayın Putin’e ‘orada DEAŞ yok, Bayır Bucak Türkmenleri var’ diye bizzat ifade etmişimdir. Bunların hepsini anlattım ama tabi maalesef dürüst olmayan bu tür yalanları her zaman söyler, söylemeye devam eder. Bunları Sayın Obama’ya da anlattım o da konuları biliyor zaten. Ülkede DAEŞ diye bir örgüt kurulup ortalığa salınmış tüm niyetler tüm çıkarlar bu örtünün altına gizleniyor, insafsız, ahlaksız, vicdansız savaş yürütülüyor. Geçtiğimiz 5 yıla yakın sürede Suriye’de ölen 400 bin insan acaba bunlardan kaç tanesi DAEŞ militanıdır? Irak ve Suriye ordusundan ele geçirilen silahlarla savaşan DAEŞ terör örgütünün yabancı savaşçı sayısı 10 bin hadi bunu biraz daha arttıralım 20 binden fazla değil. Bu örgüte karşı operasyon yürüten dünyanın en modern silah sistemine sahip ülkelerin asker sayısı 4 milyonu buluyor.
ESED YÜZDE 14’ÜNE HAKİM
Ülkenin şu anda yüzde 85, 90’ında Esed’in hakimiyeti yok biliyor musunuz. Esad şu anda Suriye’nin yüzde 14’üne hakim. Esed rejimine ilişmeyenler 10, 20 bin kişiyle mücadele için 400 bin insanın ölümüne göz yumarak insanlık tarihinin en ağır suçlarından birini işliyorlar. Tarih geçmişteki zalimleri nasıl kaydetmişse bugün doğrudan dolaylı Esed’i destekleyerek bunca insanın katline göz yumanları aynı şekilde kaydedecektir. Eğer Suriye’de gerçekten DAEŞ’e karşı kararlı mücadele yürütülecekse bunun ilk adımı ülkeyi Esed’den kurtarmak olmalıdır.
ONURUMUZLA YAŞADIK
Devlet olarak asla devlet ilişkilerinin içine kaçak petrol, doğalgaz zaten giremez. Bizim haysiyetimiz var, bu milleti haysiyetsizlikle kimse suçlayamaz. Bugüne kadar biz onurumuzla yaşadık, onurumuzla yaşamaya devam edeceğiz. Bütün bunlara karşı Türkiye ve Türk milleti olarak dimdik duracağız. Kara propaganda makinaları kimlerin kandan, acıdan beslendiğini kimlerin kanı, acıyı durdurmak için çalıştığını gizlemeye yetmeyecek. Biz ecdadımıza da torunlarımıza da mahcup olmak istemiyoruz. Bu zorlu mücadeleyi sabırla, azimle, dikkatle yürüterek coğrafyamızın üzerindeki kara bulutların dağıldığı günleri inşallah hep birlikte göreceğiz.
HENDEKLERE GÖMÜLECEK
Türkiye sadece sınırları dışında güçlerle değil kendi içindeki ihanet odaklarıyla büyük bir mücadele içindedir. Bölücü terör örgütü milletimizin yıllardır arzuladığı huzur iklimini zedeleyen bölgedeki hayatı zindan eden kendisine verilen görevi yerine getiriyor. Siyasetin dili ve imkanlarıyla hareket etmesi gerekenleri safına alan terör örgütünün açtığı hendeklere gömüleceğinden hiç şüpheniz olmasın. Şu anda silahlı kuvvetlerimiz, polisimiz el ele Güneydoğu’da, Doğu’da o açılan hendeklerin olduğu tüm ilçelerde mahallelerde köylere varıncaya kadar mücadele sürüyor. Şunu bilmeleri gerekiyor siz devlet içinde devlet olamayacaksınız olamazsınız. Paralel devlet yapılanması bu ülkede devlet içinde devlet olamayacak. Bunlar beraber çalışıyorlar. Güvenlik güçlerimizin dikkatle yürüttüğü başarılı operasyonlar sayesinde örgüt her geçen gün güç kaybediyor mevzi kaybediyor. Okullara, hastanelere, camilere, insanımıza hizmet veren her yere gözü dönmüş şekilde saldıran örgütün gerçek yüzü tüm çıplaklığıyla ortaya çıkıyor. Siyasetçi kisvesiyle örgüte payende olanların acziyetini tüm milletimiz gördük. İlçelerimiz mahallelerde terör örgütünün temizlenmesi çalışmalarında en güçlü desteği bölge halkından alıyoruz. Bölgede yaşayan kardeşlerimizden biraz daha sabırlı olmalarını istiyorum.
TÜM SIKINTIYI GİDERECEĞİZ
Devlet bölge insanının yanında olmaya devam edecektir. Mali noktada ne kadar sıkıntı varsa bunların hepsini son MGK’da karara bağladık, desteklerimizi vererek, bu sıkıntılarını gidereceğiz, Terör örgütü ve güdümünden çıkamayanların kredileri her platformda süratle tükenmiştir. Önümüzdeki süreçte bölgedeki meselelerin konuşulması çözüm yolları aranması konusunda tek muhatabımız milletimizin bizatihi kendisi olacaktı. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın artık yalanın, riyakarların, sahte demokratlığın söz oyunlarının devri sona ermiştir. Birliğimiz, beraberliğimiz, ortak geleceğimiz içinde yer alan herkesin başımızın üstünde yeri var. Bu paydayı kabul etmeyenlerin ne millet ne devlet nezdinde yeri yoktur. Cumhurbaşkanı olarak ben tüm partilere, tüm siyasetçilere eşit mesafedeyim. Ama bu ülkeme ve milletime karşı ihanet içine giren sözde siyasetçileri görmezden geleceğim anlamına kesinlikle gelmiyor. Bu ülkede milletvekili sıfatı taşıyan birisi çıkıp Türkiye’ye iftira atan, bize husumet besleyenlere malzeme veren işler yaptığı zaman benim buna sessiz kalmam asla mümkün değildir. Hale bak, çıkacaksın Türkiye terör örgütlerine kimyasal silah hammaddesi sevkiyatı yapıyor diyeceksiniz. Hem de benim buna tepki göstermeme tahammül edemeyeceksiniz.
O HAİNİN TA KENDİSİDİR
Başta bağlısı olduğu genel başkanı. Her kim ki tek vazifesi ülkemiz aleyhine kara propaganda yürütmek olan yabancı basın organlarına iftiradan ibaret iddialar taşıyorsa burada bir kez daha söylüyorum işte o hainin ta kendisidir. ‘Ama’lı ‘fakat’lı çark etmeler şu şöyle demiş bu böyle demiş türü şark kurnazlığından bezeli ifadeler bu açık ihaneti ortadan kaldırmaz. Egemenlik haklarımızı korumak refleksiyle vuku bulan hadiseden sonra kendi ülkesinin değil karşı tarafın safında yer alanları ibretle kahırla takip ettik. Şu ifadeye bak ‘İran’la Türkiye savaşsa İran’ın safında yer alırım’ diyor. Bunu diyen kim şu anda milletvekili ya. Peki genel başkanından ses duyuyor muyuz, hayır. Teröre, terör eylemi yapanlara, terör örgütlerine, kendi ülkesini hedef alanlara değil kendi devletine, kendi Cumhurbaşkanına, kendi hükümetine suçlama yöneltmeyi siyaset zannedenler bu ülkeye, millete çok ciddi zarar veriyorlar. Türkiye böyle bir istisgali hak etmiyor. Milletimiz bunlara gereken dersi her fırsatta vermesine rağmen hala aynı yanlışta ısrar edenlere diyecek sözümüz kalmadı. Türkiye’nin gerginlik yaşadığı güçlere malzeme üretmek için çırpınanlara ses çıkarmayan genel başkanların acziyetinden duyduğum rahatsızlığı ifade etmek durumundayım.
DÜŞÜNMEK BİLE İSTEMİYORUM
Hiçbir siyasi hesap kendi ülkesini, milletini hedef alanların yanında durmayı meşru göstermez. Türkiye tüm meselelerin er geç üstesinden gelir. Bu hastalıklı siyaset anlayışının üstesinden gelinmesi gerekir. Neyse ki milletimiz sağduyusuyla bunları kendi kısır dünyalarına hapsediyor. Böylece ülkeye millete daha büyük bedeller ödetmelerini engelliyor. 7 Haziran seçimleri sonrasında şayet iş bunların insafına kalsaydı bugün ne halde olurduk düşünmek bile istemiyorum.”