Güncelleme Tarihi:
Oktay, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nden video konferans yöntemiyle katıldığı Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Toplantısı'nda, tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının hayatın her alanını etkilediğine işaret etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde yürüttükleri kriz yönetiminin, salgının ülkedeki seyri ile toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaç ve talepleri doğrultusunda şekillendiğini belirten Oktay, bu çerçevede TİSK Yönetim Kurulu üyeleriyle gerçekleştirdikleri toplatının önemini vurguladı. Oktay, TİSK'e, "Biz Bize Yeteriz Türkiyem" sloganıyla başlatılan Milli Dayanışma Kampanyası'na yaptığı 20 milyon liralık bağış için teşekkür etti.
Türkiye'nin, birçok ülkeye göre daha geç etkilendiği Kovid-19 salgınını erken kontrol altına aldığına dikkati çeken Oktay, "Bu süreçte sağlıktan eğitime, güvenlikten ulaştırmaya ve sanayiden ekonomiye kadar her alanda Cumhurbaşkanımızın liderliğinde somut ve dinamik politikaları birer birer uygulamaya geçirdik. Altını çizerek ifade etmek isterim ki ülkemizin salgından en az hasarla çıkmasını sağlayacak tedbir ve normalleşme adımlarını en etkin şekilde planlamaya ve yürütmeye özen göstermekteyiz." dedi.
"Ekonomimizin bağışıklığını güçlendirmeye önem veriyoruz"
Oktay, tedbirler sonucunda salgının yayılımı ve hasta sayısının düzenli olarak azaldığı bir döneme girildiğine işaret ederek, "Sağlık sistemimizin hastalığın tespiti ve tedavisi konusunda gösterdiği başarı sonucunda ölüm oranlarını aşağıda tutarak hastalığın yayılma hızını kesmiş durumdayız. Salgına karşı halk sağlığını korumaya verdiğimiz önemin yanında oluşan risklere karşı ekonomimizin bağışıklığını güçlendirmeye de önem veriyoruz." ifadelerini kullandı.
Bu süreçte hem vatandaşların işinden olmaması hem de işverenlerin güç kaybı yaşamaması için aldıkları destek kararlarını anlatan Oktay, bu adımları atarken sektörlerle istişare içinde olmaya önem verdiklerini, talep ve önerileri titizlikle dikkate aldıklarını kaydetti.
"Ülkemizin yeni koşullara hızla adapte olma kabiliyetini konuşuyoruz"
Oktay, işverenlerin üstündeki iş gücü maliyet yükünü azaltmak amacıyla 2016'dan bu yana uygulanan asgari ücret desteğini 2020 yılı boyunca devam ettirdiklerini hatırlatarak, bu kapsamda verilen desteğin toplam tutarının 7 milyar liraya yaklaştığını belirtti.
Bu sürecin ardından işverenlerin işlerine kaldığı yerden daha güçlü şekilde devam etmesini sağlamak için ellerinden geleni yapmaya devam edeceklerini vurgulayan Oktay, şöyle konuştu:
"İşverenlerimiz ve çalışanlarımız için ne yapsak azdır. Bizim zor zamanda elini taşın altına koyan, hem alın terini hem akıl terini akıtan kahramanlarımız var. 2 hafta gibi kısa bir sürede özveriyle çalışarak yerli solunum cihazımızı banttan indiren babayiğitlerimiz var. Bir sektörde elde ettiğimiz bilgi birikimini ve 'know-how'ı diğer sektörlerde ürüne dönüştürme yeteneğini kazandık. Özel sektör, kamu ve üniversiteler ekip olarak birlikte üretmeyi öğrendik. Dün yerli üretim ve tasarıma verdiğimiz değeri, İHA ve SİHA'larımızın başarısını, yerli otomobili konuşuyorduk. Bugün virüsten etkilenenlere nefes olan yerli solunum cihazımızı, ülkemizin yeni koşullara hızla adapte olma kabiliyetini konuşuyoruz."
"Alternatif üretim üssü olabilecek ülkelerin başında Türkiye geliyor"
Oktay, tüm iş insanları ve üreticilerle bu sürecin sunduğu fırsatlara odaklanılmasını gerektiğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İçinden geçtiğimiz bu zor dönemde hem risklere hazırlıklı olmak hem de fırsatları değerlendirmek için tüm TİSK ailesine önemli görevler düşüyor. Çin'in üretim ve tedarik sisteminde yaşanan aksaklıklar küresel şirketleri, üretim merkezlerini çeşitlendirmeye yönlendirmiş durumda. Sahip olduğumuz kapasite göz önünde bulundurulduğunda alternatif üretim üssü olarak değerlendirilebilecek ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Güçlü, dinamik ve rekabetçi özel sektörümüz, yetişmiş insan kaynağı altyapımız ve iç pazar kapasitemiz sayesinde bu süreçten olumlu kazanımlarla çıkabiliriz. Yeni piyasalara açılarak ülkemizi birçok sektörde merkez ülke konumuna getirebilirsiniz. Stratejik öngörü ile salgın sonrası için kendinizi hazırlamalı, üyelerinize rekabet avantajı sağlayacak adımları bugünden atmalısınız."
Yeni şartlara uyumlu ve katma değerli üretim konusunda TİSK'in, üyelerinin üretim çeşitliliği ve kabiliyetleri ile yarının tedarik zincirlerindeki konumunu güçlendirmesi gerektiğini söyleyen Oktay, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Diğer taraftan salgın yerli ve milli üretimin, kendi kendine yetebilmenin hayati önem taşıdığını net şekilde gösterdi. Dışa bağımlılık azaldıkça, küresel ekonominin girdiği türbülansın ülkemize etkisi azalacaktır. Tasarımdan üretime tüm aşamalarda yerlileşmeye yönelerek yeni yöntemler, farklı ürün gamları ve yenilikçi iş modelleri geliştirmeniz sizlerden diğer bir beklentimizdir. Salgın şartlarını ve sonrasında oluşacak 'yeni normal'i göz önünde bulundurarak Ar-Ge, inovasyon ve insan kaynağı yatırımlarınızı bu yönde yapmalısınız."
"e-Ticaret anlaşmalarına öncelik verebilirsiniz"
Oktay, hayatın ayrılmaz parçası olmayı sürdüren dijitalleşmeye bugün her zamankinden daha çok odaklanılması gerektiğini vurgulayarak, "Tedarik zincirinin her aşamasında verimliliği artıracak dijital dönüşüm yatırımlarının yanı sıra oluşacak yeni normalin dijital iz düşümü yönünde yatırımlar yapmakta gecikmeyin. Önümüzdeki dönemde ikili ve bölgesel hizmet ticareti ile e-ticaret anlaşmalarına öncelik verebilirsiniz. Tüm bunları yaparken işverenler olarak tüm çalışanlarınızın sağlığını güvence altına alacak tedbirleri iyi planlamalı, vardiyalardan servis oturma düzenine kadar tüm detayları düşünmelisiniz." diye konuştu.
Bir taraftan salgınla mücadele ederken tüm paydaşlarıyla birlikte ekonominin çarklarını döndürmenin kolay olmayacağına işaret eden Oktay, "Ancak bizler bugünleri geride bırakacağımıza inancımızla bir yandan salgın gerçeğiyle mücadele edecek bir yandan da geleceğimizi en güçlü şekilde inşa etmenin gayreti içinde olacağız. Bu süreçten de güçlenerek çıkacak, üretim gücümüzü koruyacak ve önümüzdeki dönemde sahip olduğumuz potansiyeli en iyi şekilde değerlendireceğiz." ifadelerini kullandı.
Normalleşme planı
Oktay, tüm bakanlıklar, ilgili kurum ve kuruluşlarla istişare içinde hazırladıkları normalleşme planının temel hedefinin, vatandaşların günlük hayatlarını ve ekonomi mekanizmalarını salgın şartlarındaki en iyi seviyeye yükseltmek olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
"Bu kapsamda üretime başlayan otomotiv fabrikaları ve bazı tekstil firmalarının yanında, 11 Mayıs'ta tüm ana fabrikalar yeniden faaliyete başlamış olacak. İhracat kanallarının adım adım normale dönmesi ve alışveriş merkezlerinin açılmasıyla üretim sektörünün hızlıca toparlanmasını bekliyoruz. Salgın sona erdiğinde krizi fırsata çevirerek emin adımlarla yürüyüşünü sürdüren bir Türkiye olacak. Bizler de emeğin, alın terinin ve bereketin kıymetini bilerek TİSK'in yanında olmaya devam edeceğiz."
"İlk destek paketi can suyu gibi geldi"
TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol da Türkiye'nin Kovid-19 salgınını en az hasarla atlatmasının ve bu süreçteki fırsatları da değerlendirmesinin önemini vurgulayarak, bu kapsamda ellerinden geleni yaptıklarını ve yapmaya devam edeceklerini söyledi.
İşletmelerin Kovid-19 salgını sebebiyle aldıkları ilave tedbirlerin ek maliyetler doğurduğuna dikkati çeken Akkol, şöyle konuştu:
"Bin kişilik bir işletmenin yıllık 31 milyon liralık ilave operasyonel, yaklaşık 1 milyon liralık yatırım olmak üzere toplam 32 milyon liralık ilave maliyeti oluyor. Dolayısıyla bizim bazı desteklere ihtiyacımız var. Bu kapsamda sağlanan ilk destek paketi can suyu gibi geldi. Bizim artık ikinci bir makro pakete de ihtiyacımız var."