Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, KKTC Başbakanı Ünal Üstel ile başkent Lefkoşa'da bir araya geldi. Yılmaz, görüşme sonrasında düzenlenen basın toplantısında konuştu. Basın toplantısında, TBMM Başkanvekili Celal Adan, AK Parti Genel Başkan Vekili Mustafa Elitaş, Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Yasin Ekrem Serim, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, DSP Genel Başkanı Önder Aksakal ve bazı KKTC'li bakanlar da yer aldı. Yılmaz, 15 Kasım Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı temsilen KKTC'de bulunmaktan büyük memnuniyet duyduğunu ifade etti. Yılmaz, anavatan Türkiye'nin, 41 yıldır KKTC halkıyla bu bayramı kutladığını belirtti. Cevdet Yılmaz, KKTC Başbakanı Üstel ve hükümet üyeleriyle yapılan görüşmelerde, güncel anlaşma çerçevesindeki projelerin bir an önce hayata geçirilmesi için atılacak adımların ele alındığını kaydetti.
'LEFKOŞA KUZEY ÇEVREYOLU 2025'E KADAR TAMAMLANACAK'
Yılmaz, Karayolu Master Planı çerçevesinde başlatılan projelerin, KKTC'nin kara yolu ağını modernize etmeye yönelik en kapsamlı çalışmalar arasında yer aldığını belirterek, "Cumhuriyet Meclisi ve Cumhuriyet Parkı ulaşım yollarının yapım işinin bu yıl tamamlanmasını hedefliyorduk. Ancak şu müjdeyi vermek istiyorum, yoğun çabalar neticesinde bahsedilen yollar şu an itibarıyla tamamlanmış durumda. Lefkoşa Kuzey Çevre yolunun ikinci etabını ise 2025'e kadar tamamlayarak trafiği rahatlatacak, ulaşımı hızlandıracağız. Köy yollarının iyileştirilmesi çalışmalarımız da hızla devam ediyor. Bu kapsamda ıslah edilmesi planlanan 322 kilometrelik yol ağının 152 kilometresi halihazırda trafiğe açılmış durumda" diye konuştu.
'SULAMA PROJELERİNE AĞIRLIK VERİYORUZ'
Asrın projesi olan su temin projesiyle, Türkiye'den Kuzey Kıbrıs'a uzanan yaşam kaynağını her eve, her haneye ulaştırmak için gece gündüz çalıştıklarını vurgulayan Yılmaz, "İçme suyu anlamında bir sorun kalmadı bildiğim kadarıyla. En ücra yerlere kadar şebekeler gitti ve Anadolu'dan gelen su, içme suyu olarak hanelere ulaştı. Şimdi asıl önceliğimiz sulama açısından bu kaynağı daha fazla değerlendirmek. Güzelyurt'ta çalışmalar yapmıştık. Şimdi de Mesarya Ovası başta olmak üzere Kuzey Kıbrıs'ın topraklarını daha bereketli hale getirmek üzere sulama projelerine ağırlık veriyoruz" dedi.
Cevdet Yılmaz, eğitim alanında 23 okulun bakım ve donanım ihtiyaçlarının karşılandığını, eğitim altyapısının güçlendirildiğini, yükseköğrenim alanında ise yurt projeleriyle öğrencilerin barınma sorunlarının çözüme kavuşturulduğunu söyledi. Okulların yapım, bakım ve tamiratı için 227 milyon lira kaynak tahsis edildiğini ifade eden Yılmaz, açılışı yapılan 24 Aralık 1963 Girne Askeri Hastanesinin modern sağlık hizmetleri sunacağını söyledi.
'ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMAYA DÖNÜK ADIMLAR ATIYORUZ'
Yılmaz, Adanın elektrik arzında sıkıntı yaşanmaması için gerekli tedbirleri aldıklarını dile getirerek, "Bir taraftan kabloyla ana vatana Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni bağlama yönünde fizibiliteler, çalışmalar, teknik bir takım hazırlıklar devam ediyor. Tabii bir yandan Avrupa Birliği mekanizmalarıyla görüşmeler devam ediyor. Diğer taraftan alternatifler de yine bu konuda değerlendiriliyor. Kısa, orta, uzun vadeli olarak enerji arz güvenliğini sağlamaya dönük adımlar atıyoruz. Şunun altını çizmek isterim, Rum tarafı Türk tarafıyla anlaşma sağlayabilirse kendileri için de ekonomik olarak çok daha kazançlı bir şekilde hem su meselesinde hem enerji meselesinde hem de başka konularda sonuçlar alması mümkün. Adanın Avrupa Birliği'nin enterkonnekte sistemine Türkiye kanalıyla bağlanması en rasyonel, en akılcı, en düşük maliyetli çözümdür. Siyasi ideolojik sebeplerle bu çözümleri bırakıp hem teknik olarak olmayacak hem de olsa bile çok büyük maliyetler getirecek projelerin peşinde koşmaları kendileri açısından da büyük bir yanlıştır. Bizim teklifimiz açık. Gelin bu adayı tamamını Avrupa Birliği'ne Türkiye üzerinden en akılcı şekilde enterkonnekte sisteme bağlayalım ve adadaki herkes enerji açısından çok daha düşük maliyetle çok daha etkili bir şekilde bu hizmetlere kavuşsun." İfadesini kullandı.
Yerel yönetimleri desteklemek amacıyla belediyelere ve köylere altyapı yatırımları için 300 milyon lira kaynak ayırdıklarını vurgulayan Yılmaz, "Bu sayede, yerel projelerin hız kazanmasını ve halkın yaşam kalitesinin artmasını hedefliyoruz. Benzer şekilde; KKTC’de reel sektörün gelişmesi ve güçlenmesi amacıyla oluşturduğumuz sanayiciye destek, girişimcilik, turizm ve tarımsal hibe programlarına bu yıl 110 milyon lira kaynak ayırdık. Bütün hazırlıklar tamamlanmış olup bu ay içerisinde elektronik başvuru kabul sürecini başlatıyoruz" dedi.
Türkiye’nin e-ticaret tecrübesiyle, KKTC’de E-ticaretin yaygınlaşması için tüm adımları attıklarını belirten Yılmaz, "Türkiye’nin ticaret tecrübesiyle Kıbrıs Türk üreticilerin ürünlerini dünya pazarına sunması, üretim ve ticareti desteklemek yönünde; gümrük otomasyonu, ihracat destekleri ve fuar teşvikleriyle ticaret hacmini artırırken, Kıbrıs Türk üreticilerinin doğrudan uluslararası pazarlara erişimini sağlamakta kararlıyız" dedi.
Atık yönetiminin genel planlanması konusunda da KKTC’ye destek verdiklerini ifade eden Yılmaz, "Bu çerçevede, katı atık düzenli depolama sisteminin oluşturulması ve atık su yönetimi için başlatılan çalışmaları en kısa süre içinde hayata geçireceğiz" dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, tapu hizmetlerindeki işlemlerinin sadeleştirilmesi, dijitalleştirilmesi, bürokrasinin azaltılması ve değerleme işlemlerinin uluslararası standartlara kavuşturulması için toplamda 20,5 milyon lira ödenek tahsis ettiklerini de kaydetti.
'KIBRIS TÜRKLERİNİN EŞİT ULUSLARARASI STATÜSÜNÜN TESCİL EDİLMESİ ELZEMDİR'
Kıbrıs Türklerinin geleceğe güvenle bakması ve KKTC'nin ekonomik istikrarını sürdürmesi için KKTC hükümetiyle iş birliği halinde çalışmaya devam edeceklerini söyleyen Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:
"En başından itibaren Kıbrıs Türk tarafıyla birlikte Kıbrıs meselesinde çözüm eksenli bir siyaset yürütüyor, bu çerçevede Kıbrıs Türk halkını hak ettiği mertebeye ulaştırma gayreti içinde çabalarımızı sürdürüyoruz. Adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözümün ancak adanın gerçeklerini esas alan bir yaklaşımla mümkün olduğunu, adada iki ayrı halk ve iki ayrı devlet olduğunu vurguluyoruz. Adadaki gerçeklerden kopup her iki tarafın rızasını yansıtmayan federal çözüm önerilerinin bizi bir sonuca ulaştırmayacağını on yıllardır sonuçsuz kalan müzakerelerde gördük. Federal çözüm artık tükenmiştir. Uluslararası toplum da artık bunu görmelidir. Ada’nın eşit sahibi olan Kıbrıs Türklerinin özden gelen hakları olan egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesi elzemdir."