Güncelleme Tarihi:
Erdoğan’ın Tahran dönüşü uçaktaki açıklamaları şöyle:
BAZI DAVALAR DÜŞEBİLİR
“Gerek yargıyı gerekse İçişleri Bakanlığı’nı ilgilendirecek bir paket üzerinde çalışıyoruz. Bunların içinde en önemlisi ÖYM’lerin kaldırılmasıydı. Bir diğer önemli adım da TMK’nın ceza kanununda olan maddelerinin süzülerek, diğerlerinin de Ceza Kanunu’na aktarılması. ÖYM’ler kalkıyor, bu tür davalar, terör davaları da dahil hepsi Türkiye’de 133 tane olan ağır ceza mahkemelerine devredilecek. Devir sırasında davaların içinde düşenler olabilir.
‘BASKIN YAPIN’ DİYEMEYECEK
Savcı kalkıp da rastgele birkaç tane polisi, komiseri çağırıp, ‘Gelin bakayım şuraya baskını yapın’ diyemeyecek. Polis, birinci derecede validen yetki isteyecek. Valiler mesela bu konuda vali yardımcılarından bir tanesini adli kolluk konularıyla ilgili görevlendirecek. Onlar da emniyet müdürüyle bu konuda hemen harekete geçecek. Emniyet müdürünün altında herhangi bir kişiyle bu tür adli kolluk süreci adımı atılamayacak.
DİNLEME İÇİN OYBİRLİĞİ ŞARTI
Telefon dinlemeleri konusunda çok önemli birşey yapıyoruz. Bundan sonra adli takibi rastgele herkes yapamayacak. Adli takip kararını ancak ağır ceza mahkemesi oybirliği ile verebilecek, oyçokluğu ile değil. Bunu niye getiriyoruz, artık böyle ‘Rastgele dinleyelim, şu olsun, bu olsun’ yok. Mahkemelerde dinlemelerin bir yeri, bir ağırlığı olacak. Çünkü 3 tane ağır ceza üyesi var malum, oradan oy birliği ile bir dinlemenin çıkması rastgele olmaz. Belli incelemeler gerektirecek. Ondan sonra o adımı atabilecek. Ayrıca dinlemenin süresi sınırsızdı, şimdi sınırsız olmayacak. 3 aylık bir süre veriyoruz, sonra da 1 ay, 1 ay olarak toplam 3 ay uzatıyoruz. Yani hepsi 6 ay.
HERKESİ DİNLEMİŞLER
Çünkü yapılmadık iş kalmamış. Öyle şeyler geliyor ki önümüze, Cumhurbaşkanı’nın dinlenmesinden Meclis Başkanı’na varıncaya, benim dinlenmeme kadar. Ailelerimize, çocuklarımıza varıncaya kadar herkesi dinlemişler. Böyle bir şey olabilir mi? Direkt dinlemesi şart değil zaten. Mesela kalkıyor Deniz’i dinliyor, ben de telefonla Deniz’le konuşuyorum. Oradan takılıyor veya Okan ile görüşüyorsa oradan giriyor. Yolu çok.
YENİDEN YARGILAMADA AYM KULLANILABİLİR
Yeniden yargılama bu paketin içinde yok, o ayrı bir konu. Ancak arkadaşlar çalışma yapıyor. Yarın da biz yine konuyla ilgili bir çalışma yapacağız. Yeniden yargılanmanın çerçevesini nasıl çizeceğiz, kimler yargılanacak ya da yargılanmayacak, çünkü burada bu çok rahat bir konu değil. Burada çok ciddi sıkıntılar meydana gelebilir, onun için belli hassasiyetleri göz önüne alarak bu adımı atmak durumundayız. Kaldı ki şu anda yeniden yargılanmanın önü açık. Mesela bireysel başvuru aslında yeniden yargılanmanın bir çeşididir. Yani bu enstrümanı, maalesef şu anda hükümlü de tutuklu da kullanamıyor. Halbuki burada kalkıp temyize gidilmiş olsa dahi, temyize giderken o insanlar bireysel başvuru talebinde bulunsalar, Anayasa Mahkemesi daha seri karar vermenin yanında verdiği karar esas teşkil eder. Çünkü Yargıtay’ın üzerindedir onun vereceği karar. Başbuğ Paşa bireysel başvuru hakkını kullandı, belki diğerleri de aynı yolu tercih edecek.
BEDELLİ ASKERLİK GÜNDEMDE YOK, OLABİLİR
Bizim gündemimizde bedelli askerlik yok. Burada hakikaten sorumsuz çevrelerin verdiği cevapları veremem ben. Genelkurmay Başkanlığı bu konuda ‘Tamam, böyle bir yığılma var, bedelli askerlik ile bunu eritelim’ gibi bir yaklaşımda bulunursa biz kalkar adımını atarız. Teklifte bulunuruz TSK’ya, TSK da ‘İsabetli olur, gelecek gelir de şehit yakınlarına gazilere kullanılır, yapalım’ der. O zaman yaparız. Şu anda gündemimizde değil, hele böyle bir seçim arifesinde...
İRAN İLE ANLAŞTIK DİYEMEM
SURİYE meselesinde İran’ın şu anda takılıp kaldığı bir nokta var; ‘Terör örgütleri burada saf dışı edilmeden, terör örgütlerinin girişi engellenmeden, terör örgütlerine parasal destekler, diğer destekler kesilmeden Esed’in gitmesini hiçbir anlamı yok’ diyorlar. Biz de kendilerine şunu söyledik: 3 sene önce bu terör örgütleri Suriye’de yoktu. Terör örgütleri burada Esed ile birlikte oluştu. Bir ülkeyi yönetenin görevi, terör örgütlerini ülkesine sokmamak veyahut da onlarla gereken mücadeleyi vermektir. Bir yönetim değişikliğine şiddetle ihtiyaç var; halka dayalı, halkın iradesine dayalı bir yönetim olmalı. ‘Bu terör örgütleri buradan çıkmadan olmaz’ yaklaşımını doğru bulmuyoruz. Kendilerine bir başka hususu da aktardık. Suriye’de bir geçiş hükümeti kurmak suretiyle de bir adım atılabilir. Bu geçiş hükümeti, şiddete bulaşmamış, halkın kabulünü alabilmiş insanlardan oluşmalı ve de Suriye’yi bir an önce seçime götürmeli. Şu anda adeta iç savaş olmasına rağmen böyle bir seçimin gerçekleştirilmesi gerektiğine inanıyoruz ki Suriye halkını rahatlatacaktır. Dolayısıyla Suriye’de geçici hükümet, bir yandan ÖSO sayesinde teröre karşı mücadelesini vereceği gibi diğer yandan da ülkeyi seçime götürebilir. Tabii ki tüm bu konularda şu anda İran’la anlaşabildik diyemem ancak dışişleri bakanlarımıza, istihbarat başkanlarımıza bu konuda görevlendirme yaptık.
FOTOĞRAFLARI İNKÂR MI EDECEKSİNİZ
Görüşmede (soykırım fotoğraflarını da) gündeme getirdim. Tabii bunları diyorlar Katar satın aldı, İngiltere üzerinden de dünyaya yaydı. ‘Satın aldı, almadı bunu bilemem’ dedim, ama benim bildiğim bir şey var: 55 bin fotoğraf karesi Esed’in adamı tarafından çekilmiş; adam artık dayanamıyor buna, dışarı çıkarıyor ve sonra bunları görüyoruz. Bütün bu olaylar da Suriye’de cereyan etmiş olaylar. ‘Bunları inkâr mı edeceksiniz’ dedim. Ama maalesef bu konuda en sonunda söyledikleri: ‘Bakanlarımıza ve istihbarat elemanlarımıza görevlerini verelim, çalışmaları yapsınlar.’”