Güncelleme Tarihi:
Gül, resmi ziyaret için bulunduğu Bulgaristan'ın başkenti Sofya'da temaslarını izleyen gazetecilerle düzenlediği sohbet toplantısında, ziyaretine ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye'nin bütün komşularıyla iyi ilişki içinde olmasının büyük önem taşıdığını ifade eden Gül, “Eğer iyi komşuluğunuz yoksa, o zaman çıkmaz sokakta bir ev gibi olursunuz” dedi. Komşularla iyi ilişkilerin çok büyük ekonomik, siyasi ve sosyal hareketlilik kazandıracağının altını çizen Gül, bu şekilde ülkelerin büyük bir bölge oluşturabileceğini kaydetti.
Bulgaristan'da 1.5 milyon soydaşın yaşadığına dikkati çeken Gül, bu ülke ile Türkiye arasında çok sayıda vatandaşın aile bağlarından dolayı özel bir ilişki bulunduğunu dile getirdi. İki ülke arasındaki ilişkilerin komşuluğun da ötesinde olduğunu vurgulayan Gül, “Acı-tatlı bir çok şeyler olabilir. Önemli olan, her iki tarafın da olgunlukla çıkarını görmesi, 'çıkar iyi komşuluktan geçer' deyip, varsa sorunları iyi niyetle ele alıp, çözüp, çıkarını yaşatması” dedi.
Türkiye'nin Bulgaristan ile ilişkilerinin son 20 yıldır çok iyi ilişkilere sahip olduğunun altını çizen Gül, ekonomik ve kültürel ilişkilerin ciddi boyutta olduğunu belirtti. Gül, iki ülkenin işbirliğini karşılıklı güven ve çıkara dayalı olarak geliştirmesi gerektiğini söyledi.
Bulgaristan'ın AB ve NATO üyesi olduğunu anımsatan Gül, iki ülke arasındaki ilişkilerde “komşuluk”, “dostluk” ve “müttefiklik” unsurlarının bir arada bulunduğunu ifade etti.
Bulgaristan'daki Türklerin iki ülke ilişkilerinde çok güçlü köprü görevi gördüğünü dile getiren Gül, “Onların da mutlu olmalarını, Bulgaristan'ın refahına katkı için üzerlerine düşeni yapmalarını isteriz” diye konuştu.
Gül, Bulgaristan ile enerji alanındaki ilişkilere de önem verdiklerini belirterek, Nabucco projesinin iki ülkeyi de ilgilendirdiğini, doğalgaz boru hatlarını birbirine bağlı hale getirmeyi istediklerini söyledi.
SURİYE'DEKİ GELİŞMELER
Türkiye'nin, güney komşusu Suriye ile de yakın ilişkileri, iki ülkede akraba olanların yaşadığını anlatan Gül, Türkiye'nin Suriye'nin dönüşüm politikasına yardımcı olmak istediğini kaydetti. Türkiye'nin yaklaşımını “angajman politikası” olarak tanımlayan Gül, “Vaktiyle Batı'nın, başta Amerikalılar olmak üzere herkesin izole ettiği dönemde, biz angaje politikalarını takip ederek, Suriye'nin orta vadede bugünkü çağa uygun bir düzene geçmesine yardımcı olmak istedik” dedi.
Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad'da bu iradeyi geçmişte görmekten cesaret aldıklarını anlatan Gül, Suriye'nin iç işlerine karışmama prensibi temelinde, tecrübeleri paylaşma arzusuyla hareket edildiğini belirtti. Gül, Suriye'nin dönüşüm konusunda geciktiğini ifade ederek, “Suriye'nin güçlü olmasını isteriz. Güçlü devlet olmak, sadece güvenlik, istihbarat birimlerinin her şeyi kontrol etmesiyle mümkün olmuyor. Kapalı rejimlerle devletler güçlü hale gelmiyor. Güçlü olmak, siyasi sistemiyle, geçerli hukukla, ekonomiyle mümkün oluyor” dedi.
Suriye'deki can kayıplarının çok üzücü olduğunu dile getiren Gül, demokrasi ve evrensel değerlerin uygulanmasına yönelik kısa ve orta vadede yol haritasının ortaya konulması halinde olayların durulacağına ve ülkenin süratle kendisini toparlayacağına inandığını söyledi.
KIBRIS MÜZAKERELERİ
Cumhurbaşkanı Gül, İsviçre'nin Cenevre kentinde yürütülen Kıbrıs görüşmelerinde çözümü hangi noktada gördüğünün sorulması üzerine, KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile geçen hafta her şeyi gözden geçirdiklerini anlattı.
Türkiye'nin, ikili görüşmelerin 2010 yılında sonuçlanmasını, ortaya bir boşluk çıkması halinde bunun da referanduma götürülmesini çok istediğini anımsatan Gül, ancak görüşmelerin sonuçlanmadığını ifade etti.
Gül, şöyle devam etti:
“Eroğlu seçildiğinde bazıları onun çok uzlaşmaz tavır içinde olacağını tahmin ediyorlardı, o da tam tersini yaptı. İyi niyetli, yapıcı ve kalıcı yaşayabilir bir çözüm için her şeyi yaptı. Bu tabii, dünyada da Avrupa'da da BM'de de algıyı değiştirdi. Cenevre'deki üçlü görüşmede bizim arzumuz gerçekten samimi bir dönüm noktası olması. Bununla ilgili Sayın Eroğlu, birçok teklifler getirdi. BM Genel Sekreteri de ona göre raporunu yazacak. Ya devam edecek ya da 'Bu işin içinden çıkılmıyor. Siz zaman kaybettiriyorsunuz bize' diyecek. Manzarayı orada görecek. Bütün arzumuz, buradan böyle bir neticenin değil, tam tersine olumlu, yapıcı yeni bir durumun çıkması. Ama henüz bunu söyleyemeyiz daha. Ümit ederim ki, Rum tarafı da aynı olumlu ve yapıcı şekilde hareket eder, zamana yayıcı çeşitli taktikler içinde olmaz.”
ŞİKE VE DENİZ FENERİ SORUŞTURMALARI
Cumhurbaşkanı Gül, futbolda şike iddialarına yönelik soruşturmada bilgi sızdırılırken, Deniz Feneri E.v soruşturmasında böyle bir durumun olmamasına dair değerlendirmelerin hatırlatılması üzerine, “Bu tahlili bilemem” dedi.
Soruşturmalarda izlenen yöntemlere ilişkin değerlendirmelerini aktaran Gül, “İddianame tamamlanıp, mahkemece kesin karar verilmeden herkesi masum görmek gerekir” diye konuştu.
Soruşturmaların içeriğinin basına yansıdığını, ancak mahkeme kararlarının ortaya çıkmadığını belirten Gül, “Mahkeme kararları ancak bize 'bunlar yanlış yapmış' dedirtebilir” dedi.
“GENEL FOTOĞRAFI GÖREMEZ”
Türk Ceza Kanunu'nda önemli değişiklikler yapıldığını, suçların tespitiyle ilgili teknik takip imkanlarının ortaya çıktığını anlatan Gül, şöyle konuştu:
“Daha önce şüpheliler, zanlılar toplanınca onlara suçlarını kabul etmeleri yönünde maalesef yöntemler olurdu. Onlar ya suçlarını kabul ederler ya da reddederler, mahkemelerde kararlar verilirdi. Şimdi, bütün deliller toplanıyor, sonra şüpheli olanların önüne konuluyor. Yani delillerden gidiliyor. Böyle olunca dokümanlar, teknik takipler... Eskiden 'sen bunu yaptın' diye ısrar ediliyordu. İnsan haklarına yakışmayan durumlar söz konusu oluyordu. Şimdi tam tersine herhangi bir zorlama olmadan, bütün teknik imkanlar toplanarak, deliller toplanıyor. Böyle olunca birçok şey basına sızıyor. Bunların hangisi doğru, hangisi yanlış, hangisi kimle ilgili biz birşey söyleyemeyiz, basın da birşey söyleyemez. Gazetelere onlar nasıl veriliyorsa, herkes elindekinin bir parçasını kullanır. Genel fotoğrafı göremez. Bunu, savcı iddianamesini tamamladığında taraf olarak o bilir, savunma da kendi hakkını korur. Mahkeme suçlu ile suçsuzu ayırt eder. Bu işler ne kadar hukukun temel prensiplerine uygun işlerse, o zaman gelişmiş bir ülke oluruz.”
KÜRT MESELESİ VE YENİ ANAYASA
Gül, “yeni Anayasa çalışmalarında Kürt meselesiyle ilgili kırmızı çizginin nereye kadar olması gerektiği” sorusunu da şöyle yanıtladı:
“Türkiye'nin en önemli sorunu bu. Bu sorunlar 10 sene önce, 20 sene önce daha kolay, daha az maliyetle çözülürdü. Bugün daha sıkıntılı. O kadar şehit, o kadar hayatını kaybeden insanlar... Şehitlerimiz hepimizi büyük eleme sevk ediyor. Psikolojik eşikler aşılıyor bazen. Hiç geciktirmeden, realist şekilde ele alınması gerekir. Yol haritası da şudur; hepimiz aynı ülkenin çocukları olduğumuza göre ortak çok büyük bir anlayış var ve demokratik, hukuk ve evrensel değerler... Bunları yan yana getirdiğimizde bu işlerin içinden çıkılır.”
Gül, “Bu dönem çözüleceğine inanıyor musunuz” sorusunu da “Bana göre hem kolay hem zor” diye yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Gül, başka bir soru üzerine, MGK'nın Diyarbakır'da toplanmasını hiç düşünmediğini belirtti.
Yeni hükümet döneminde bakan yardımcılığı kurumunu nasıl değerlendirdiği sorulan Gül, yeni uygulamayla ilgili dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Gül, bakan yardımcılığının düşünüldüğü şekilde fonksiyon görmesi için titiz davranmak gerektiğini ifade ederek, “Yoksa arzu edilenin dışında netice verir ki, bu da sıkıntılı olur. Devletin yükünü çeken bürokrasi her bakanlıkta çok önemli. Devletin yükünü çeken bürokrasi. Her şeyin kıvamı ve referansları çok iyi tespit edilmeli” dedi.