Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Gül, “15. Orta Avrupa Ülkeleri Cumhurbaşkanları Zirvesi”nin son gününde “Entegrasyon, Güçlü ve Rekabete Dayanan Ekonomi Olanağı, Enerji Perspektifleri ve Güçlükleri” oturumunda İngilizce bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Gül, günümüzün en büyük sorunlarından birinin küresel ve aşırı rekabetçi dünyada refahın sağlanması ve yayılması olduğunu ifade ederek, refahın sağlanması ve yayılmasının sürdürülebilir ekonomik büyümeyle mümkün olabileceğini belirtti.
Bölgesel ekonomik iş birliği ve entegrasyonun, yaratılan sinerji sayesinde refah üzerinde çok yönlü etkisi olduğuna dikkati çeken Gül, enerji kaynaklarının tüketim alanlarına ulaştırılması, ekonomik büyümenin sağlanması ve entegrasyonun gelişmesinin barış ve istikrarla mümkün olacağını söyledi.
“TÜRKİYE ÖN SIRALARDA”
Türkiye'nin bölgesel konumuna da değinen Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin Orta ve Güneydoğu Avrupa'yla coğrafi olduğu kadar tarihi, kültürel ve ekonomik bağları olduğuna işaret ederek, bölgede barış ve istikrarın korunmasında önemli yeri olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin, bölgedeki yeniden yapılanma, ekonomik iş birliği ve entegrasyon alanlarındaki uluslararası çabalarda her zaman en ön sırada yer aldığını belirten Gül, son yıllardaki güçlü ekonomik performansın bu süreçteki etkisinin büyük olduğunu söylemekten mutluluk duyduğunu söyledi.
Gül, zirveye katılan tüm ülkelerin ekonomi ve refah düzeylerinin bölgenin güvenliği ve istikrarına doğrudan etkisi bulunduğunu da dile getirdi.
Türkiye'nin reformlarla daha da büyüyen ekonomik dinamizminin, Türkiye için olduğu kadar Avrupa'nın için de büyük anlam taşıdığını anlatan Cumhurbaşkanı Gül, karşılıklı yatırımlar ve artan ticaret hacminin de bunu kanıtladığını söyledi.
Gül, Türkiye'nin, Avrupa ile olan ekonomik ilişkilerinin ulaştırma, turizm, iletişim gibi alanlardaki gelişmeler sayesinde çeşitlilik kazandığını kaydetti.
ENERJİ ARZ GÜZERGAHLARININ ÇEŞİTLENDİRİLMESİ
Uluslararası Enerji Ajansı'nın 2030 projeksiyonlarına göre, fosil yakıtların gelecekte de enerji karışımlarının ana unsuru olacağına dikkati çeken Gül, bu maddelerin ticaretinin hızla yayılacağını, petrol ve gaz tüketen ülkelerin ithalatının daha da artacağını belirtti.
Gelecekte doğal gaz talebinin diğer yakıt türlerine göre daha da artmasının beklendiğini anlatan Gül, Türkiye'nin enerji politikasının temellerini, ithalat bağımlılığının azaltılması, enerji kaynakları ve ulaşım yollarının çeşitlendirilmesi ile Avrupa'nın enerji güvenliğine katkıda bulunmanın oluşturduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin, dünya ve Avrupa için önde gelen hidrokarbon sağlayıcıları için doğal bir enerji koridoru olduğunu söyledi.
“Bizim enerji güvenliği stratejimiz, Avrupa Birliği'nin enerji arz güzergahlarının çeşitlendirilmesi politikası ile örtüşmektedir” diye konuşan Cumhurbaşkanı Gül, bunun da Türkiye için bölgesel iş birliğinde yeni bir alanın açılması anlamına geldiğini belirtti.
NABUCCO PROJESİ...
Enerji arz güvenliğinin dış politika, ulusal güvenlik, ekonomik kalkınma ve küresel istikrar ile yakından ilişkili hale geldiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, Nabucco projesinin hayata geçirilmesi ve Türkiye-Yunanistan-İtalya koridorunun tamamlanmasının ülkeler arasındaki karşılıklı bağı sağlamlaştıracağını kaydetti.
Almanya'nın, kısa süre önce Nabucco'ya altıncı ortak olarak katıldığını anımsatan Gül, yeni katılımın süreci hızlandıracağına olan inancını da dile getirdi. Gül, Türkiye'nin, bu projeyi bir an önce bitirme konusunda siyasi irade ve kararlılığa sahip olduğunu vurgulayarak, proje ortaklarının da bu konuda üstlerine düşeni yapacağına inandığını söyledi.
Türkiye-Yunanistan-İtalya Doğal Gaz Boru Hattı'nın, Avrupa enerji güvenliğine katkıda bulunacak projelerden biri olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, bu projenin Türkiye-Yunanistan ayağının gerçekleştirilmesiyle Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda Avrupa'nın dördüncü ana enerji yolu olacağını belirtti.
Türkiye'nin, temel doğal gaz tedarikçisi Rusya'nın yanı sıra İran ve Azerbaycan'dan doğal gaz, Cezayir ve Nijerya'dan sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) aldığını anlatan Gül, Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan doğal gazının da Transkafkas hattının tamamlanmasıyla Türkiye üzerinden Batı'ya açılacağını kaydetti.
“BOĞAZ GEÇİŞLERİNDEN ENDİŞELİYİZ”
Hidrokarbon kaynaklarının Türk boğazları aracılığıyla taşınmasının ortaya çıkaracağı çevresel risklerinin son 10 yıldır tartışıldığını belirten Cumhurbaşkanı Gül, Karadeniz limanlarından ithal edilen doğal gaz ve petrolün tankerlerle Türk boğazlarından geçişinin Türkiye için ciddi bir endişe kaynağı olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Gül, boğazlarda meydana gelecek bir tanker kazasının pek çok tehlikeyi beraberinde getireceğine dikkati çekerek, şunları söyledi:
“Türk boğazlarında meydana gelebilecek bir çarpışmanın etkisiyle oluşacak patlama, yalnızca binlerce insanın hayatını tehlikeye atmakla kalmayacak aynı zamanda şehirlere ve doğal çevreye, telafisi mümkün olmayan zararlar verecektir. Böyle bir felaket aynı zamanda petrolün dünya pazarlarına ulaşımını da kesintiyi uğratacaktır. Bu ciddi riskler, enerji taşımacılığının Türk boğazları yerine boru hatlarına kaydırılmasıyla çözülebilir.”
Bölgedeki tüm boru hattı projeleri için çevre etkisinin iyi bir şekilde analiz edilmesi gerektiğini belirtti.
Boğazları devreden çıkaracak seçeneklerin yalnızca ekonomik değil, çevresel getirilerinin de güçlü ve sürdürülebilir olması gerektiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, halen yapımı süren Samsun-Ceyhan Boru Hattı'nın bu kriterleri yerine getirdiğini kaydetti.
IRAK DOĞAL GAZINI ÇIKARMA VE NAKLETME KONUSU
Türkiye'nin aynı zamanda Arap Doğal Gaz Boru Hattı, Türkiye-İsrail Enerji Koridoru Projesi ve Suriye-Ürdün-Mısır-Irak-Lübnan ile elektrik hattı bağlantı projelerinin devam ettiğini anlatan Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin aynı zamanda Irak doğal gazını çıkarma ve nakletme konusuyla da ilgilendiğini belirtti.
Gül, Irak doğal gazının Türkiye'deki doğal gaz şebekesine, Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattına paralel yapılacak bir boru hattıyla kolaylıkla Türkiye'deki doğal gaz şebekesine bağlanabileceğini söyledi.
Türkiye'nin yenilenebilir kaynak kullanımı politikaları geliştirilmesini desteklediğini anlatan Gül, enerji maddelerindeki fosil yakıt oranının düşürülerek daha çevre dostu enerji türlerinin yaygınlaşmasını amaçladıklarını ifade etti.
Orta ve Güneydoğu Avrupa ülkeleri için refah ve zenginliğin de vazgeçilmez görülmesini isteyen Gül, bu bölgede aynı değerleri paylaşan, aynı havayı soluyan ülkeler olarak daha sıkı ekonomik entegrasyon için omuz omuza çalışılması gerektiğini söyledi. Gül, bunun başarılması halinde bölgedeki komşuluk ilişkilerinin de daha güvenli ve istikrarlı olacağını kaydetti.